21 Mayıstan bu yana sizlere seslenemedik. Seslenişlerimizde sesimizin yansımasına kulak veremedik. Ya da sizin seslenişlerinize ayna tutamadık. Ah iletişimsizlik! Çünkü haberleşmeyi engelleyen 3 dağ arasındaki yemşeşil bir mekânda idik. Lost adası sanki. Bizi de sevgili öğretmenimiz bıraktı “ kuş uçar ama kervan geçmez” bakire mekâna. Gerekenleri öğrenip hayatımıza geçirebilmemiz uğruna. Hani bilirsiniz eski dervişler 40 gün erbaine girermişler ya biz 47 gün o erbaini yaptık bence.
Tüm sevdiklerimizden ayrıldık;1.
Tüm haberleşme olanaklarının yolları kapandı;2.
Acı haberler duyduk en çok sevdiklerimizin hastanelerde yattıklarına dair, ama gidemedik; 3.
Acı haber duyulur ya nasıl olsa. Bir de ulaşılamayan yerler gibi gözükse de alacaklılar yine de size ulaşmanın yollarını bulup kapınıza dayanır ya; bu da 4.
Gün 24 saat her an iş başında hissettik kendimizi; bu da 5.
Denizin muhteşem çırpınışları, gökyüzünün yıldızlarının yeryüzüne eğilip bizi kucaklayışları, tabiatın raks eden kokusu,kırmızı ve sarıyı içine asla kabul etmeyen yeşil ve ağacın baskın otoritesi cansız bedenimize dokunup geçti sanki. Ölü yıkayıcı yıkadı bedenimizi dönüp geldik eski mekânımıza…Dede'mizin söylediği gibi;"Sevgilinin olmadığı cennet anladık ki cehennemmiş "bize… Sevgilerimizle.
4 Temmuz 2008 Cuma
SEVGİLİNİN OLMADIĞI CENNET CEHENNEMDİR
Gönderen sufi zaman: 23:55
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar..., SUFİ
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
gözden uzak olan gönülden de uzak olmuyor işte. Meğer ne kadar önemliymiş günde bir kere uzakta bile olsanız telefonda sesinizi duymak, msn pencerenixi titretmek.Bir yanımız eksik kaldı buralarda. dünyanın en güzel yerinde bile olsak herşey dostlarla güzel. hoşgeldiniz, safalar getirdiniz canlarım.Allah ayırmasın bizi birbirimizden. kocaman ailemiz kalplerimiz her koşulda bir olsada yanyana, sürekli iletişimde olsunlar...
*ela*
Yorum Gönder