Hurufilik, kimi araştırmacılara göre ayrı bir din, kimilerine göre bir mezheptir ya da yalnızca bir tarikattır. Ne var ki tüm araştırmacılar Hurufiliğin harflere olan özel ilgisi üzerinde birleşirler. Zaten bu akımın çeşitli yapıtlardaki tanımları doğrudan Hurufiliğin bu niteliğini vurgulamaktadır. Örneğin Orhan Hançerlioğlu’nun “Felsefe Ansiklopedisi”nde Hurufilik, “harflerden dinsel anlamlar çıkaran İran içrekçiliği (ezoterizmi)” olarak tanımlanmaktadır. Britannica’da yer alan tanım da “harf ve rakamların çeşitli yorumlanmaları üzerine kurulu bir inanç dizgesi” biçimindedir. Zaten “huruf” sözcüğü harf sözcüğünün çoğuludur. Hurufilik, harflere olan özel eğilimi dışında, ikinci bir özelliği ile de ilgi çekmektedir, o da “içrekçi” yani “batıni” (ezoterik) oluşudur.
Bu durumda Hurufilik olarak bilinen bu inanç akımını iki temel nitelik altında değerlendirmek gerekmektedir: Ezoterizm ve Harfler. Harflerden dinsel anlamlar çıkaran her inanç akımı Hurufilik ile ilgili olmadığı gibi, ezoterik nitelikli akımların tümü harflerin anlamları ile ilgilenmez. Hurufilik, bir yandan harfler ve harfler ile bağlantılı olarak rakamlarla ilgilenmekte, diğer yandan bunların yardımıyla ve bunlara dayanarak açıklanan, savunulan ezoterik inançları işlemektedir. hurifilikte insan vücudu gibi yüzüdetanrı nın özel tezahürlerini açığa çıkarmaya yeterlidir. Çünkü insanın yüzü evrenin yasalarına tabidir. Onun parçaları, uyumunu kozmosun armonisinden alır. Mikro ve makro yüzler hem estetik hem de matematiksel olarak birbirlerine bağlanmışlardır
'Önce söz vardı ve söz Tanrı'daydı ve söz Tanrı'ydı' diye başlar Yuhanna İncili. Dil tanrısal bir mekandır. Tanrı konuşarak kendini dışavurur ve bilinir kılar. Mistiklere göre bu, Tanrı'nın bizimle ve bizde olduğunun işaretidir.
İslam mistisizminde evren, yaşamakta ve Yaratıcının sesiyle konuşmaktadır. Bu, dünyanın mırıltısı diyebileceğimiz şey, evrenin canlılığı ve kutsallığının kanıtı sayılır. 'Rabbin bal arısına vahyetti' (16:68) veya 'Biz o emaneti [aklı, iradeyi] göklere, yere ve dağlara arz ettik' (33:72) ya da 'Her göğe kendi görevini vahyetti' gibi ayetlerin tabiatta gizli bir aklı varsaydığını söyleyebiliriz.
Tanrı ise kendisini insanlara hayatın içinde çeşitli şekillerde göstermektedir. İşte bu nedenle, insan kendini bir küçük evren olarak kavramaktadır. İnsan evrende tanıdığı kutsallığı bizzat kendinde bulmaktadır. Huruf”likte söz, varlık olarak belirmiş Tanrı'dır. Bu söz insanda dile gelir.
30 Aralık 2007 Pazar
HURUFİLİK
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder