.

"Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur."Kemal ATATÜRK .
ŞİFALI BİTKİLER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ŞİFALI BİTKİLER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Haziran 2010 Çarşamba

BİRİ AL BİRİ BEYAZ BİR DALDA İKİ KİRAZ

Şu günlerde öz vatanı anadolu olan "mucize meyve KİRAZ" manav ve market raflarından "beni al beni ye" diye bağırıyor bizlere.Bu derece albenisi olan cazibeli hangi meyve var sizce?Yaprağı, çiçeği, sapı, çekirdeği,kökleri, zamkı, kerestesiyle; insana kendini adamış kutsal ağaçlardan biri de Kiraz ağacı bence.
Bahardan yaza geçerken yorgunluk mu hissediyorsunuz; 20 adet kiraz bir aspirinin yaptığı iyileştirme gücünü doğal yönden hallediveriyor.
Stresli misiniz? (bu ekonomik sıkıntılarda stressiz olmak ne mümkün?)

bir avuç kiraz yiyin ve kapatın gözlerinizi 10 a kadar sayın sonra... Anavatanı kuzey karadeniz; (GİRESUN)ve güney kafkasya olarak bilinen kirazımızın beyaz (yani açık sarı) olanları da EREĞLİ'de yetiştirilmekte.Kiraz M.Ö:71 yılında Romalı komutan Lucullus tarafından Roma'ya götürülmüş oradan da dünyaya yayılmıştır.Kuran'da Vakıa Suresi uğur ve mutluluk yaranına işaretle, 28. ayette der ki;"düzgün dikensiz kiraz ağacı..."
Böbrek dostu,taş dökücü,
Gut ve romatizma,
Eklem kireçlenmesi,
Damar sertliği,
Peklik giderici
Kan temizleyici, karaciğer dostu
Sivilceleri geçirici,
Yüzdeki kırışıkları önleyici,
Gözlerimizin dostu.
İdrar söktürücü,(sapları kurutulup kaynatılarak)
Ayrıca kirazda bulunan antosiyanin maddesi E ve C vitaminlerine benzer antioksidan etki yapmaktadır.

"Bir dalda iki kiraz biri al biri beyaz
eğer beni seversen mektubunu sıkça yaz"
*******
"Kiraz aldım dikmeden, Halimem dallarını bükmeden
Bir armağan ver bana, Halimem ben gurbete gitmeden"diye de türkülerimize renk katmış olan kirazın yaratıcısı olan rabbimize şükürler olsun demek bir kez daha boynumuzun borcu doğrusu. Hepinize kucak dolusu sevgilerimle.
Tontini.

Devamı Buradan ...>>

15 Şubat 2010 Pazartesi

PELERİNLİ BEKTAŞİÜZÜMÜ, ALTIN ÇİLEK

Pelerinli Bektaşiüzümü; değişik yörelerde gelinfeneri, güveyfeneri, aşk elması, winter cheery, physalis alkakengi, altın çilek gibi isimlerle anılmasına rağmen çoğumuzun bildiği bir meyve değildir; dokusu domatesi andırır meyvesi kâğıdımsı bir kabuğa sarılı olan hoş kokulu, tadı mayhoştur. Yaşlanmayı geciktirici etkisi bulunmaktadır. Cildi güneşin zararlı etkilerinden ve cilt kanserinden korumaya yardımcıdır. Ayrıca metabolizmayı hızlandırır, kan dolaşımını düzenler.

İdrar söktürücü, taş düşürücü özelliği de vardır. Güney Amerika’da halk tarafından, deri, şeker, kalp, verem ve idrar yolu hastalıklarının tedavisinde uzun yıllardır kullanılmaktadır. Kandaki fazla ürik asitin atılmasına yardımcıdır. Bu nedenle Gut hastalığının tedavisinde 200 yıldan beri, bilinen en doğal tedavi yöntemi olarak kullanılmaktadır.
Adına Altın çilek de denilen bu meyve; C,B, B1, B2, B3, Karoten gibi bir takım vitamin ve mineraller açısından zengin bir meyvedir. Potasyum içeriği bakımından zengindir Besin değerlerinin çok yüksek olması ve içeriğindeki kalsiyum nedeni ile özellikle okul öncesi çocukların beslenmesinde tavsiye edilir. Kalorisi az ve yüksek lifli yapısı ile zayıflama ve diyet kürlerinin vazgeçilmez meyvesidir. Özellikle bu meyvenin kurusu yüksek lif oranına sahiptir.
Ülkemizde Acıpayam, Anamur, Denizli, Mersin illerinde üretimine başlanılan bu meyve güney Amerika ve Afrika menşelidir. Ülkemizde aktarlarda ve büyük marketlerde kurutulmuşunun kilosu 50–100 Türk lirası arasında satılmaktadır. Reçel yapımında, meyve salatalarında, tatlı kek ve kompostolarda, çikolata sosu ile krema ve dondurmalarda kullanılmaktadır. Günde; en fazla 2 ila 5 gram arasında yenmesi önerilmektedir.

Devamı Buradan ...>>

17 Aralık 2009 Perşembe

MENENGİÇ kahvesi

Antep fıstığının yabani meyvesi olan menengiç; değişik yörelerde çitlembik, çedene, bıttım, çıtlık, çıtımık olarak da anılır. Hatırlarsanız bir de hepimizin bildiği bir türküsü bile vardır;
“Ekin ektim gül bitti dalında bülbül öttü
Ötme ey garip bülbül yârim ellere gitti
Çıt çıt çıt çıt ÇEDENE de sar bedeni bedene
Dünya dolu yar olsa da alacağım bir tane.”diye
Aktarlarda ya da büyük marketlerde bulabileceğiniz menengiç kahvesini denemenizi tavsiye ederim. Ben ilk içtiğimde mutlu mesut uykulardan uykulara geçtim. İlk önce çok yoğun ve yağlı bir tad aldım ama daha sonra damağımda kalan fıstığın o aromalı tadı beni gerçekten mest etti. Bu kahve Antep’te

kahvaltıdan ve tatlılardan sonra içiliyormuş genelde. Ben üstüne tatlı yedim. Pek çok vitamin ve mineral açısından zengin ama gerçek bir E vitamini deposuymuş. Meyveleri çerez ya da böreklerde iç malzemesi olarak tüketiliyor, meyvelerinden kahve ve yağından (bıttım) sabunu yapılıyor. Yabani fıstık macun kıvamına getirildikten sonra su veya sütle kaynatılarak yapılan kahvesi kafein içermediğinden uyku problemi olanlara özellikle tavsiye edilebilir.
Menengiç (Pistacia terebinthus) için otoriteler bakın neler söylüyor;
Öksürüğü keser
Balgam söktürür
Nefes açıcıdır
Nefes darlığına iyi gelir
Antiseptik özelliği vardır
Göğsü yumuşatır
Solunum yollarına faydası vardır
Ayak terlemelerini önler
Yaraları tedavi eder
Böbrek kumlarının dökülmesine yardımcı olur
Ses tellerine iyi gelir
Mide ağrılarını dindirir
Kalp yetmezliği riskini azaltır
Afrodizyak(Cinsel gücü artırıcı) etkisi vardır. Afiyet olsun, sevgilerimle.

Devamı Buradan ...>>

4 Kasım 2009 Çarşamba

MUŞMULA suratlı BEŞBIYIK hadi DÖNGEL artık

Nereden mi aklıma geldi bu meyveyi yazmak? Şu sıra GDO suz adı az duyulmuş, manavlarda bir görünüp hemen kaybolan bir meyve olduğu için... Çocukluğumuzun anılarını süslediği için… Tüp çikolataların daha yaratılmadığı dönemde, ekşimsi çikolata tadındaki bu organik meyveyle çocukluğumuzu geçirdiğimiz için…
“Muşmula suratlı beşbıyık, hadi döngel artık,
Kış geldi geçiyor seni hala bulamadık”
diye tekerlemeler düzdüğümüz için… C vitamini, karoten ve çeşitli mineraller içeren (5 çekirdekli, beş bıyıklı)buruk ve tatlı bu meyveyi yemenin (sinirlerimizi güçlendirmek adına)şimdi tam zamanı olduğu için… Tavsiye ederim. muşmula yemenin şimdi tam zamanı.
Bağırsakların ve böbreklerin düzenli çalışmasını sağlar.
Böbrek ve mesanedeki kum ve taşları dökmeye yardımcı olur.
Bağırsak iltihabına karşı faydalıdır. İshal ve dizanteriyi giderir.
Sinirleri güçlendirir. Mideyi kuvvetlendirir. Mide hastalıkları,
Lumbago ve nikriste faydalıdır. Kan dolaşımını düzenler.
Düşük yapmayı engeller. Çekirdeği idrar arttırır,
Yaprakları kaynatılıp içilirse şeker hastalığına iyi gelir.
Bunca insana yararlı vasıflarına karşılık bir insana “muşmula suratlı” dendiğinde bilmem neden sinirlenir?
Sevgilerimle.
Devamı Buradan ...>>

23 Ekim 2009 Cuma

KAHRAMAN SOĞAN

Kahraman soğan mı?
“Nereden çıktı şimdi bu?” diyecek bizi takip eden okuyucularımız. Malum bu günlerde grip ile yatıyor, grip ile kalkıyoruz, bir garipleştik anlayacağınız. Evimizde her sonbahar; kış hastalıklarına karşı direnç arttırmak için soğan sarımsak vs gibi yiyecekleri daha fazla tüketmeye çalışıyoruz. Domuz gribi vakalarının git gide arttığı bu günlerde kahraman soğanın ve sarımsağın gribin oluşmasını engelleme yönünde güçlü ve yenilmek bilmeyen savaşçılar olduğunu düşünüyoruz çünkü. Hatta bu günlerde internet üzerinde soğanla ilgili bir efsane de dolaşmaya başlamış. Sizleri de bu efsaneden böylece haberdar etmek istedik. Efsane bu ya;


“1919 yılında, dünyada 40 milyon kişi ‘grip’ten öldüğünde, bir doktor, birçok çiftçiyi griple mücadelede yardım amacıyla ziyaret eder. Birçok çiftçi ve ailesi grip kapmıştır ve birçoğu ölür. Doktor ziyaretlerine devam eder ve bir sürprizle karşılaşır, ziyaret ettiği bir çiftçi ve ailesi çok sağlıklıdır.
Doktor böyle olabilmesi için aileye herkesten farklı ne yaptıklarını sorar ve cevaben çiftçinin hanımı “odalarına, bir tabak içinde soyulmamış bir soğan koyduklarını” (muhtemelen diğer odalara da koymuşlardır) söyler. Doktor buna inanamaz ve bu soğanlardan birini alarak laboratuarda mikroskop altına koyarak inceler ve soğanın içinde grip virüsünü görür. Soğan açıkça grip bakterisini absorbe etmiş, emmiştir ve bu sayede de aile sağlıklı kalmıştır.”

Ne demişler efsaneye inanma efsanesiz de kalma. İşin şakası bir yana soğanın faydasının günümüzde kanıtlanmış birçok gerçekliği vardır. Neler mi, sıralayalım.

# Grip ve soğuk algınlığında faydalıdır.Öksürük söktürür, bronşları temizler.
# Vücutta biriken zararlı maddeleri ve suyu atar.İdrar söktürür.
# Romatizma, mafsal iltihabı, idrar tutukluğu, damar sertliğinde faydalıdır.
# Böbreklerdeki kum ve taşların dökülmesine yardımcı olur.
# Zayıflamayı sağlar.
# Böbrek ağrısını dindirir.
# Zihin yorgunluğunu dindirir.
# Baygınlığı geçirir.
# Prostat bezinin hastalanmasını önler.
# İktidarsızlıkta faydalıdır.
# Cinsel gücü artırır.
# Egzama ve diğer cilt hastalıklarında faydalıdır.
# Astım nöbeti, akciğer hastalıkları,
# Kandaki şeker seviyesini düşürür.
# Şeker hastalarında faydalıdır.
# Kolera ve veremde bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardımcı olur.
# İhtiyarlamayı geciktirir.
# İştah açar.
# Kalbi kuvvetlendirir.
# Koroner damarları genişletir.
# Cerahatlerin boşalmasına yardımcı olur.
# Dolama ve arpacıkta da faydalıdır.

Resim:www.robinsomes.com'dan alıntı.

Devamı Buradan ...>>

4 Ekim 2009 Pazar

İKİ DİRHEM BİR ÇEKİRDEK


Çok şık ve özenli giyinmiş birini gördüğümüzde genelde hepimiz “iki dirhem bir çekirdek” deriz. Deriz de çoğu kez (iki dirhem ne? Bir çekirdek ne?) bilmeyiz. A-B-E vitamini fosfor ve çinko içeren radyasyon önleyici olarak bilinen Keçiboynuzunun yunanca adı; keration, İngilizcede; carob, Arapçada kırıttır. Keçiboynuzunun çekirdeği eskiden elmas ölçmekte kullanılır elmasın ağırlığı bu çekirdeklerin ağırlığıyla tartılırmış. Bu nedenle keçiboynuzu çekirdeği; kuyumculukta kırat ya da karat tabir edilen ölçü birimine isim babalığı yapmış.
Doğada ağırlığı değişmeyen en sert tohumlardan biri olması ve sudan kısa sürede etkilenmediği için Araplar, Selçuklular ve Osmanlılar uzun yıllar bu çekirdekleri ağırlık ölçüsü birimi olarak kullanmışlar.4 tane çekirdek; 1 dirhem, bir dirhem de; 3 gram ağırlığa eş kabul edilirmiş. Eğer satıcı iki dirhemlik bir şey satarken terazinin kefesine 8 çekirdek koyar ve bir tane çekirdek de fazladan atarsa bu müşterinin “saygın ve itibarlı bir kişi” olduğunu gösterirmiş. İşte bunun için çok şık ve özenli giyinen kişilere “iki dirhem bir çekirdek” yakıştırması ta o günlerden bu günlere böylece söylene söylene dilimize gelip yerleşmiş.
Haydi kalın "iki dirhem bir çekirdek" ve sağlıcakla, Size bir çekirdek de bizden, Sevgilerimizle.
Devamı Buradan ...>>

3 Ekim 2009 Cumartesi

KIZILCIK

Sonbaharın iyice yüzünü göstermeye başladığı bu günlerde kışa hazırlık amaçlı biraz da şifalı bitkiler bölümümüzün boşluğundan da yararlanarak, kendisini özleten meyvalarımızdan tam da mevsimi olan KIZILCIĞI yazmak istedim. Bizim zamanımızın çocuklarının üzerinde kötü bir etkisi olan bu meyva ( Çocuklar eskiden yaramazlık yaptıklarında "kızılcık sopamı alıyorum elime! " tehditleri ile karşılaşırlardı, bilmiyorum muhatap olanınız varmı?)İnternet üzerinde yaptığım ve karıştırdığım birkaç kitapta yazılanlara göre tam bir C vitamini deposuymuş. Hatta c vitamini deposu olduğunu düşündüğümüz portakalın iki katı c vitamini yüklü olduğu ve hücrelerin kansere karşı bağışıklılığını arttırdığı yazıyor.Bunun yanında bilinen temel özellikleri ise şöyle: Mideye kuvvet vermesi ve vücudun direncini arttırması, ağız yaraları,İltihaplanmaları önleyici,Böbrek taşlarını giderici olarak sıralanabilir. Reçeli de güzel olur doğrusu. Pazarda ya da manavda raslarsanız işte şimdi tam mevsimi, satın almadan geçmeyin sakın.Şifa olsun, sevgilerimizle.
Devamı Buradan ...>>

2 Ekim 2008 Perşembe

GİNSENG



İnsan şekline benzerliği nedeniyle Çince ’ insan bitkisi ‘ olarak adlandırılan ginseng’in iki farklı çeşidi vardır. Bunlar Asya ginsengi ve Amerikan ginsengidir. Ginseng kökü 6 yıllık bir yetiştirme süresinden sonra hasat edilir ve tedavi amaçlı kullanılan bitkinin esas bu bölümüdür M.S. 1. yüzyıla ait bir Çin metnine göre; Ginseng, zihni güçlendirici, irfan ve bilgeliği artırıcı olarak tanımlanmakta ve düzenli kullanımının yaşam süresini arttıracağı belirtilmektedir.. Ginseng’in kalp, akciğer, sindirim sistemi ve böbrekler üzerinde oldukça etkili bir tonik etkisine sahip olduğunu yazmaktadır, aynı zamanda ruhsal düzeni sağlayıcı şifalı bitki olarak da belirtilmekte, Anemiye (kansızlık) iyi geldiği yönünde araştırmalar mevcuttur. Bağışıklık sistemini güçlendirir ve kalp damar sistemi üzerinde olumlu etkisi vardır. Şeker hastalığının iyileşmesine yardımcı olabilir ve kandaki şeker, lipit ve kolesterol seviyesini düşürür. Tümör hücrelerinin çoğalmasını yavaşlatabilir ve hatta engelleyebilir.Özellikle kanser hastalarında görülen kandaki bazı eksiklikleri giderebildiği söylenmektedir.
Devamı Buradan ...>>

23 Eylül 2008 Salı

KAPARİ


Kapari, olgunlaşmamış çiçek tomurcukları, yarı olgunlaşmış meyveleri ve küçük yapraklı genç sürgünleri ile ülkemizin kurak ve kıraç yörelerinin eğimli, tarıma uygun olmayan alanlarında doğal olarak yüzyıllardır varlığını sürdüren geniş bir yayılış gösteren, çok yıllık, çalımsı bir bitkidir. Kapari, halk arasında “kapari, gebere otu, kapara, devedikeni, gebre, gebere, geber otu, gevil, bubu, kebere, karga kavunu, yılan kabağı, yumuk, bugo, kepekçiçek, beri kemeri, menginik, keper, kepere, kedi tırnağı, şeballah, hint hıyarı, gavur bostanı” gibi, ülkemizin farklı yörelerinde çeşitli adlarla da anılan bir bitkidir.

ŞİFASI: Kuvvet verici, idrar söktürücü gibi tıbbi özellikleri olduğu; ekstratının yaşlı ciltleri. canlandırıcı ve normal hale getirici kozmetik özellikleri de olduğu belirtilen kaparinin asıl önemi bezelye büyüklüğündeki tomurcuklarının protein ve vitamin, mineraller, rutin ve hardal yağı glikosidi yönünden oldukça zengin olması, onu doyurucu bir gıda haline getirmektedir.

Kaparinin tomurcukları salamura edildikten sonra zeytinyağı ve limonla işlem görerek
mezeye dönüştürülmekte, ABD’de ve özellikle Batı Avrupa ülkelerinde meze olarak büyük bir rağbet görmektedir. Tomurcukların dışında “karpuzcuk” da denilen meyveleri ve sürgün uçları da salamura ve sirkede muhafaza edilmek suretiyle gıda olarak değerlendirilmektedir. Kapari, gıda amacıyla tüketilirken, insanlar aynı zamanda bu bitki sayesinde pek çok hastalığa karşı bağışıklık da kazanmaktadırlar. Kaparinin meyveleri ve tomurcuklarının yanı sıra köklerinin kabuğu (taze ya da kurutulmuş) ve suyu, dövülmüş kökleri ve yapraklarının ezilmesiyle hem doğrudan hastalıkların tedavisinde, hem de bu amaçla çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır
Romatizma

Kan bozuklukları

Felç

Karaciğer fonksiyonları düzenleyici

Multipl Skleroz MS hastalığı

Hemoroid

Diş Ağrıları

İdrar söktürücü

Balgam söktürüc
....
Devamı Buradan ...>>

4 Ağustos 2008 Pazartesi

ALTIN PORTAKAL=KUMKUAT


Bugün de şifalı bir bitkiden daha doğrusu meyveden bahsetmek istedik size;Bir avuca 5-10 tane sığabilen Minyatür portakal, ama o ne lezzet saatlerce damağınızda kalan tat, burnunuzda ve beyninizde kalan aromatik koku… Günlerce bozulmadan durabilen “altın portakal “işte bu olsa gerek Araştırdık ve gördük ki vitamin değeri ve şifalı bir meyve oluşu da cabası. Yani sadece süs olmadığı gerçeğini böylece biz de öğrenmiş olduk.Biz tadına baktık ve beğendik sizlere de tavsiye ederiz.Sevgilerimizle.
Faydaları:
* C vitamini bakımından zengin olan Kumkuat, kabuğu ile beraber yenildiğinde gribal enfeksiyonları önlemede önemli rol oynamaktadır.
* A,B1,B2,B3 ve Kalsiyum da ihtiva eden Kumkuat, Sinir sisteminin düzenli çalışmasını sağlar.
Nasıl ve Nerede Kullanacağız?
* Kumkuat genelde taze meyve olarak kabuğu ile birlikte yenilir.
* Reçel ve marmelatı yapılır.
* Çok değişik bir aroması vardır.
* Meyve suyu ve sos olarak kullanılır.
* Dünya restaurantlarında tatlı ve salatalarda en gözde yeri alır.
* Alkollü içki masalarının bulunmaz çok değerli mezesidir.Şifa olsun yiyene.
Devamı Buradan ...>>

25 Mart 2008 Salı

PEPİNO


Yakın zamanda hayatımıza girecek olan yeni meyvalardan birisi PEPİNO. Peru menşeyli olup, G.Amerika' nın diğer ülkelerinde de yetişmektedir.Ülkemizde de yeni yeni yetiştirilmeye başlanan, tadı "kavun,muz,salatalık,elma,ananas"karışımı olan çok şifalı bir bitki- meyva olduğu söylenmektedir.Besin değerinin yüksek olması dolayısıyla her geçen gün rağbet gördüğünü, başta şeker hastalığı ve kemik erimesi olmak üzere, dalak yetmezliği, bağırsak kanseri, tansiyon, kollestrol, gen hastalığı ve iştahsızlığa çok iyi geldiği, vücudu dinç tuttuğu öne sürülmektedir. A ve C vitaminleri sayesinde idrar yolları, solunum yolları enfeksiyonlarında vücudun direncini arttırır. Ayrıca yara ve diş iltihaplarına karşı etkilidir. Kan damarlarının kuvvetli olmasını sağlar.Bundan böyle rakı sofralarının mezesi olacağını da unutmamak gerek.Sufi-saja ekibi olarak biz tadını çok beğendik,siz de beğenirsiniz umarız.
Devamı Buradan ...>>

2 Ocak 2008 Çarşamba

ÇÖREK OTU


Haziran-temmuz ayları arasında yeşille karışık açık mâvi renkli çiçekler açan, 20-40 cm boyunda bir senelik, otsu bir bitkidir. Yol kenarları ve bilhassa ekin tarlaları içinde bulunur. Gövde dik ve kısa tüylüdür. Yaprakların alttakileri saplı, üsttekileri sapsızdır. Çiçekler uzun saplı ve tek tektir. Taç yaprakları iki loplu ve bal özü bezleri taşıyan 8 tâne küçük parça hâlindedir. Meyveleri çok tohumlu olup, tohumlar siyah renkli ve oval şekillidir. Güney Avrupa, Balkan memleketleri, Kuzey Afrika, Türkiye ve Hindistan’da yetiştirilmektedir. Bitkinin kullanılan kısımları tohumlarıdır. Tohumları tamâmen olgunlaştıktan sonra toplanır ve güneşte kurutulur. Çörekotu tohumlarında uçucu ve sabit yağ, tanen, şekerler, glikozit bünyeli bir saponin ve alkaloitler bulunmuştur. Tohumları gaz söktürücü, uyarıcı ve idrar söktürücü olarak kullanılmaktadır. Güzel kokusu sebebiyle müshil ilâçlarının içine ilâve edilen iyi bir lezzet ve koku değiştiricidir.
Devamı Buradan ...>>

26 Aralık 2007 Çarşamba

ŞİFALI BİTKİLER



Zeytinin Faydaları


* Vücut için gerekli ancak sentez edilemeyen temel yağ asitleri ile sadece yağda eriyebilen E vitaminin kaynağını oluşturması ve insan beslenmesinde çok önemli bir konuma sahiptir.


* Başta kalp-damar hastalıklarında olmak üzere sindirim sistemi, kemik yapısı beyin ve sinir dokuları üzerinde çok önemli fonksiyonları bulunmaktadır.


* Kalp-damar hastalıklarında temel risk faktörü olan kolestorlün, damar tıkanıklığına yol açan "LDL" bileşenini azaltıcı rol oynarken, yaralı ve koruyucu olan "HDL" bileşenini değiştirmez. Bu özelliği ile kalp sağlığı açısından en uygun besindir.


* Mide asitliğini azaltarak gastrit veya düodenal ülserlere karşı koruyucu bir rol oynar.


* Safra salgısını canlandırıcı, safra kompozisyonunu düzenleyici ve safra kesesinin boşalmasını sağlayıcı özellikleri nedeni ile safra taşı riskini azaltır ve taşların erimesine yardımcı olur.


* Bağırsaklar tarafından en iyi emilen ve bağırsaklardan geçişi düzenleyici özellikleri vardır. Dengeli kimyasal pozisyona sahip olduğundan kemik mineralizasyonun iyileşmesini sağlar ve normal kemik gelişimine yardımcı olur.


* Yaklaşık %80 oranında bulunan oleik asit insan sütündeki en önemli yağ asididir ve doğumdan hemen sonra bebeğin sinir dokularının gelişiminin sağlanmasında temel bir işleve sahiptir.



* Dokuların yaşlanmasını önler ve yaşlanmasının beyin fonksiyonları üzerindeki yıpratıcı etkisini azaltır.


* Kan hücrelerinin kümeleşmesinde rol oynayan faktörlere karşı etki göstererek kan damarlarında pıhtılaşma riskini azaltır.
Devamı Buradan ...>>