DİLEK'ten mektuplar:BABAM ve BEN - SUFİ SAJA

.

"Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur."Kemal ATATÜRK .

29 Ocak 2008 Salı

DİLEK'ten mektuplar:BABAM ve BEN




SEVGİ ÜSTÜNDE AÇAN ÇİÇEK


Ekonomik koşulların neden olduğu sanılan duygu yozlaşmalarının çözümü,ekonomik ferahlıktan çok "SEVGİ ÜRETİMİYLE" olası bence...

"Duygu yozlaşması"Deyip te geçmemeli.Bilgelikten uzak bir yaklaşımla diyebilirim ki ,sevgi dolu kişi;Yakıt yüklü araç gibidir..Sevgisizlik özveriyi tutsak etmekle birlikte hareket mekanizmasına da sekte vurmakta,yozlaştırmakta,ittirip-kaktırmakta yakıtsız araç gibi...
köylünün tarlasına,kentlinin yoluna,gereğinde bir hastaya,bir doktora,bir bayana,bir baya,akyazmalı,karayazmalıya tüm canlı ve cansızların hizmetine koşulabiliyor araç;YAKIT yüklü olunca...Kontağı çeviriyorsunuz,debriyajdan ayağınızı çektiğinizde gaza basılı ayağınız itiyor makinanızı istediğiniz yere menzile..Homurdanmıyor,söylenmiyor,teklemiyor,sinirlendirmiyor sevgiden yoksun insanların yoz davranış bozuklukları gibi.......


Sevmeli kişi:Önce kendini,Tanrıyı,doğayı,insanları,canlıları,cansızı bile."Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır" Derler.Hele o dil sevgi ile tatlanmışsa..Babam:25 yıl önce İzmir-Karşıyaka'kada iki katlı eski bir evin alt katını kiraladığında evi,benim de görmemi istemişti.Samimi söyleyeyim evin ne iç düzeni, ne dış görünümü ve nede bahçesinde oturulabilir bir özellik bulabilmiştim..Paslı teneke kutuları,toprak,kiremit,tuğla gibi inşaat artıklarıyla kümelenmiş,yeryer kum rengi yabani otlar alabildiğine boy atmıştı bahçede..Ufak sirke sinekleri,sivrisinek ve örümceklerle birlikte,tarla fareleri mutlu umutlu yaşamlarını sürdürüyorlardı o adı geçen bahçede.Babam "bahçeli ev" diyerek eşe-dosta öyle ballandırarak anlatıyordu ki,bahçeli evi ilk gördüğümde,onca senelik babamın toprağa olan tutkusunu bilmekle beraber hayal bozgununa uğramaktan kendimi alamamıştım."yaşlandı"dedim."kişi kocayınca diline vuruyor...

Önemli olan çirkini de sevebilmektir,güzeli herkes sever derdi babam.Ama bu kadarı da olmaz...Neyse yarı gönüllü yarı gönülsüz ev için"eh işte fena değil" diyebilmiştim.Gerçek düşüncemi söyleyebilmem olası değil.Aradan birbuçuk yıl kadar geçmişti.İşim dolayısıyla bulunduğum şehir Kırşehir'den ailemi ziyarete gittiğimde o bahçeli evi kolayca bulduğumu söyleyemem..Renk-renk çiçeklerin açtığı,az görülmüş kaktüsleri biçim biçim çiçekleri,ağaç mineleri,zıpçıktılar,sarmaşık,çiçeklerinden bal damlayan mum çiçekleri,senede sadece bir gün açan adı"bir gececik gelin"denen bitki harikasıyla daha adını bilmediğim onlarca yeşil yaprak çiçek açmıştı o eski bahçede..Turunç ağacı meyva vermiş,erikler ağacının dallarını ağırlaştırmıştı..Arka bahçede marul,maydanoz,dereotu,taze soğan,patates,fasulye domates,mısır...Kendi deyimiyle"üretime katkıda bulunuyordu" sevgili babam...

Sevgi yüküydü babam;yakıt yüklü araç gibi..Konuşurdu çiçekleriyle,evrende herşeyin bir cinsiyeti vardır ve herşey sevgiye muhtaçtır derdi..Benim doğum günümde beni doğurduğu için anneme hediye alan biriydi.O,sizi dokuz ay karnında taşıdı derdi..Her akşam günbatımı eline süzgecini alır:"benim kızım bugün güneşte mi kaldı"derdi arap fulüne..Yaprakları okşar,özenle tozlarını siler ve sulardı tüm çiçeklerini..Bitmez bir seremoni..Babam:"Sevdikçe mutlu yaşar kişi."derdi.Babamı sevdiğine yani Allahına uğurladığımız tam 7 yıl oldu..Söylediklerinin hepsinde haklı olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum ve onu şimdi daha çok özlüyorum...
Yazan: BABAMIN NANİKA'sı.
...

7 yorum:

Adsız dedi ki...

masal gibi okudum mektubunu. o sevgiyi birebir yaşamış olman ne büyük şans.
canım benimm,
özlemekte, ayrılıkta sevdaya dahil değil mi...

yurda dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
yurda dedi ki...

sevgiyle yapılan yapılan herşeyin tadı da şekli de bi anda değişir o yüzden değil midirki eskiyen ve yıpranan fakat hala bizde kalanların diğer adı anı.... sevgiyle

Adsız dedi ki...

Gerçek anlamını taşıdığı sürece her türlü sevgiye eyvallah.
Hani o annenin oğluna, babanın kızına duyduğu saf, temiz,beklentisiz Salt Sevgi..Sevdiği herşeye bu denli çıkarsız, sadece seviyor olduğu için yaklaşan gönüllere ne mutlu!
Bu saf ,temiz,yumuşacık duyguya layık olmayanlara da ne mutlu!?!Çünkü onlar kendilerini, zaten sevginin her türüne ayırt etmeksizin layık görürler.''Eşek eşeği ödünce kaşır'' sözünün ne anlam içerdiğini düşünmeyi bile vakit kaybı sayarak...
Sevgilerle,Sevgi'nin kızı Sdf

Adsız dedi ki...

canım babam seni özledim ve şu anda senin için 1 duble rakı daha içiyorum
herzaman seninle içtiğim gibi, ve herzaman rakı içtiğimde ya da içmediğimde yanımda olduğunu bilerek
kamil bekir YAYLIM

Adsız dedi ki...

Buraya belki sığmayacak ama bir kısa öyküde benden babamla ilgili.
sene 1976 halk oyunları topluluğu ile birlikte ağustos ayı sonunda dijon'a (Fransa) yarışmaya gittik. 8 eylül sabahı (ki benim doğum günümdür)uykudan dernek yöneticilerimizden birisinin bana getirdiği bir kart ile uyandım. üzerinde Kamil Bekir YAYLIM turqie folklorique ensemble dijon France adresi yazılıydı sadece. Pulu ve de mühürü üzerindeydi.o dönemde Türkiyeden gönderdiğin bir kartın ne kadar zaman da gideceğini aynı gün nasıl benim elime ulaşacağını nasıl tahmin ettiğini hala aklım almış değil.Ki babam bize şekilsel olarak asla sevgisini gösteren bir insan değildi ama biliyorum ki onun sevgisi beni doğuran annenin sahip olma duygusunun çok daha ötesindeydi.

Adsız dedi ki...

bekir abim, kalbin o kadar sevgi dolu ki... her gün bir kez daha anlıyorum.
kahırdan yastan değil, hep böyle sevgi dolu anlardan ve anılardan dolsun gözlerin!