Öğretmen geldi mi öğrenciler bildiklerini unuttuklarını sanırlar, Güneş çıktığında ayın ve yıldızların görünmez olması gibi. Oysa oradadırlar bütün bildikleriyle kendi içlerine çekilip saydam kabuklarını çekmişlerdir üstlerine bir örtü gibi. Rüzgâr elini nefesini çektimi denizin üstünden kendini var sayan o koca dalgalar sessizleşip sakinleşip varlık bilincini terk edivermiş görünürler.
O benlik bilinci, o kibir, kendini beğenmişlik var ya her an düşüncenin ve bilginin altında uyumadan bekleyen sinsi bir tilki gibi, kümeslerden ne aşıracağının hesabını yapar durur.
Yol gösterir, çareler üretir, çıkmazlarımızı çıkar haline getirir puslanmasına fırsat vermeden benlik aynamızı siler de siler hohlamadan.
Varsayalım ki biz, en büyük en bilgili en yüce en kutsal en erişilmez en akıllıyız. Ne olacak?
Güneş gibi yapayalnız olacağız o zaman. Koskoca gökyüzünde tek başına zavallı. muhabbet edip bize ışığını yansıtıp "ışık yansıtmaca" oynayacağımız bir tek arkadaşımız bile olmadan yaşayıp gideceğiz.Belki arasıra tutulmalar olabilir ışığımızın önüne gölge olacak bulutlar gelebilir ama " Öfff yine de çok sıkıcı."Tilkiye yol veriyorum...
Hep birlikte,sevgiyle ve aşkla oyunuma devam ediyorum.TONTİNİ
11 Mart 2008 Salı
VARLIK BİLİNCİ
Gönderen sufi zaman: 23:39
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
kimin ne kadar sermayesi varsa o kadarla sınırlıdır.Elinde 5 liralık sermayesi olan da kendine göre zengin 1000 liralık yani bilgilik sermayesi olan da zengindir,yani bilgilidir der M.Ahmet
Yorum Gönder