Pamuk Prenses masalını anımsarsınız, üvey annesi cadı kılığına bürünerek Pamuk Prenses'i kırmızı, parlak elmalarla kandırarak zehirler. Çünkü parlak ve kırmızı bir elma hepimizde yeme arzusu uyandırır- eğer ki aramızda elmayı sevmeyenler yoksa tabii. Yanda iki tane elma görüyoruz. Sizlere yemek için hangisini tercih ederdiniz diye soracak olsam, büyük olasılıkla alacağım yanıt sağdaki göz alıcı elma olurdu. Peki, ikisinin de aynı elma olduğunu söylesem? Kuşkusuz koyu kırmızı görülen kısmı, sapının çıktığı alana göre daha ikna edici. Öyleyse birini ikna etme süreci,......…
ona bardağın dolu kısmını gösterebilmekle yakından ilişkili."Tübitak bilim ve teknik dergisinden"
Eğer pazarlamacı, ya da herhangi bir satıcıysak,eğer bir ANNE'ysek ya da sevgili; karşımızdakini, inandığımız bir konu, yapılmasını istediğimiz bir iş, ve de gidilmesi gerekilen bir yer,satmamız gereken bir ürün varsa İKNA ETMEK zorundayız.
Tasavvufda gidene gitme,kalana kalma, yapana yapma denilmez de yine de kişi kendini alamaz ikna etmeye çalışmaktan.Düşünün bir annesiniz yemek öncesi çikolata yemek isteyen çocuğunuza nasıl"Tamam yiyebilirsin çocuğum diyebilirsiniz?"
"Kişilerin dikkatini başka yöne yöneltebilme kandırmacası becerisi" desek buna daha iyi etmiş oluruz.Bunu yapabilen başarabilmiş demektir.Çocuğunuz düştü,ağlamasın diye:
"Aaaa yer çatladı bak!"
"Aaaa kuş uçtu bak!"demez misiniz?
Düşünüldüğünde işin içinden çıkmak gerçekten zorlaşıyor.Hayatın tüm birimlerinde galiba ikna yeteneği "yani kandırma yeteneği" olanlar daha başarılı oluyor.Yazarken içim acıdı inanın,düşünsenize öncelikle çocuğunuzu "illüstrasyon"göz yanıltmaca,kandırmaca,ikna yetenekleri kurslarına yazdırdığınızı!Çocuklarımızın başarılı olmasını istiyoruz ya.......
18 Nisan 2008 Cuma
İKNA OYUNU BİR KANDIRMACA MI ?
Gönderen sufi zaman: 09:02
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder