Kaş’a yolculuk deyince aklınıza hemen:” Bak yine tatile gidiyorlar, Dalışa uçuşa gidiyorlar gibi gelebilir.” Bu şekilde düşünülmesi çok doğal. Çünkü Kaş dalış konusunda dünyadaki 50 dalış merkezinden biri ve paragliding mekânı. Doğru, son dört senedir Sufi-Saja ekibinin bir kısmı senenin 6 ayı Kaş’ta konuşlandı. Eğlenmek, tatil yapmak için mi yoksa yatları katları yalıları vardı da ondan mı? Hayııır, çalışmak yine çalışmak için ve dostlarla bir arada olabilmek için.Son iki yıl denize bile girmediğimizi söyleyebilirim. Dalış ve uçuş ise; rehberler eşliğinde daha önceki yıllarda yaptırılmıştı bizlere.
Şimdiki gidiş ise başka bir nedenden: Toprağa atılan tohumun çıkışı,
Bedenden beden ayrılması, gerçekleşen gen transferinin ışınlanışı ya da 9 aylık uzun yoldan gelenin karşılanışı gibi bir sebepten bu benim gidişim.
Zamanında “melek edinme acentelerine başvurmuştum.” Alçıdan yapılmış ellerini çenesinin altında kavuşturmuş ağlayarak dua eden melekleri” hatırlarsınız sanırım.
Hanların girişinde, Çimlerin arasında, bahçe duvarlarında oturtulur kış yaz oralarda aynı pozisyonda bırakılırdı ya, Ben onlara pek acır her yanlarından geçtiğimde başlarını okşar:
“İnşaallah sen de bir gün insan olursun derdim”......…
İşte onlar bir bir atlayıp duvarlardan 3–5 senedir insan olarak dünyaya gelmeye başladı bence. Geçen yıl 5 Haziran’da 2. torunum dünyaya geldi hastaneden alıp eve geldiğimizde beşiğine yatırdık. Belli ki huzur bulmuştu iki elini kenetleyip çenesinin altında uyuyakalmıştı. O manzarayı görünce yıllar önceki duamı hatırladım Hülya’ma yani büyük gelinime:
“Ne olur hemen resmini çek, bunun hikâyesini sana sonra anlatırım” dedim.
Gelinim elime o ara çok güzel bir paket tutuşturdu ve
“Ton tini’ cim vitrinde bunu gördüğümde sana bunu almam gerektiğini düşündüm ama şimdi içine bakma akşam Kaş’a dönerken bakarsın” dedi.
Mucize mühendisleri yine işbaşındaydı anlaşılan. Paketi açtığımda o alçıdan” dua eden melek” altın kolye olarak ellerimdeydi, daha sonra da boynumdan o güzel hediyeyi hiç çıkarmadım.
Şimdi beklediğimiz meleğin annesinin adı Özlem(Ela)-ki Sufi-Saja yazar ekibinden. Bebek beklerken yazdığı acıklı yazıları okumuşsunuzdur belki de.
Meleğin babasının adı Memet Efe(Dalış ekibinden) Yani benden doğmayı seçmiş seçkin bir yakışıklı. Oğlum olduğu için böyle söylemiyorum, o benim yol kardeşim, arkadaşım.
Ben onların Tontini’si, yani Dilek. Dünya barışına gönül vermiş, korku üzüntü ve bağımlılıklarından ayrılmış olduğumu düşünen ben; endişe, hastalık ve anlaşmazlıklara son vererek kendini ve geçmişini gönülden bağışlamış biri olarak yaratıcılık danışmanlarımla ve ruhsal rehberlerimle el ele Lycia yollarındayım bugün. Sevgilerimle.....
20 Nisan 2008 Pazar
KAŞ(ANTİPHELLOS)’a YOLCULUK
Gönderen sufi zaman: 00:58
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
Ne güzel, ne mutlu. Torunlarla birlikte katlanan sevgi ve mutluluk hiç yakanı bırakmasın. Güzellikle gelsin minik melek.
Sevgiyle...
teşekkürlerimi sunuyorum. Her okuduğumda güldüğüm gerçekçi yazıları yazan fikriminicegülü...aşkla
melekleri tekrar dinlemek senden beni hem çok duygulandırdı hemde ne kadar mutlu etti bilemezsin..biliyor musun geçen gün bende bebeğimi ultrasonda ellerini çenesinin altında kavuşturmuş gördüm dr.um dua ediyor dediğinde evet dedim ve güldüm aklıma sen geldin,dediğin gibi yavaş yavaş geliyorlar meleklerimiz..hayırlı haberleri bekliyoruz, seni, meleklerini,hepinizi sevgiyle kucaklıyorum
Elerimiz çenemizin altında değil,dua da etmiyoruz her daim, zaten melek olamayacak kadar da günahkarız ama seni seviyoruz...Özledik..Çok alışmışız sana...Hayırlı haberlerle hayırlı vakitlerde tez gel Dilek Abla...
İzmir Dilek Abla Severler Cemiyeti adına SDF
Yorum Gönder