“Allah’ı ve inanmış olanları aldatma yoluna gidenler, gerçekte onlar öz benliklerinden başkasını aldatmıyorlar. Ne var ki bunun farkında olamıyorlar.
Kalplerinde bir hastalık vardır da Allah onları hastalık yönünden daha ileri götürmüştür. Ve onlar için yalancılık etmiş olmaları yüzünden acıklı bir azap öngörülmüştür.
Onlara yeryüzünde bozgun çıkarmayın dendiğinde “tam tersine, bizler barış ve esenlik getirenleriz” demişlerdir.
Dikkat edin, gerçekte onlar bozgun getirenlerin ta kendileridir de bunun bilincinde olmuyorlar.”
Yukarıda yazdıklarım Kuran’ın Bakara suresinden alınmadır. Bu gün içinde bulunduğumuz ahvali ve güllük gülistanlık Ülkemizi bu hale getirenleri çok güzel anlatmıyor mu? Dinimiz insanlık yolundaki Allah’ın halifem dediği insana: barışa yönelik işler yapmasını, ikiyüzlülük, yalan, riyadan iftiradan, şeytanın aldatmacasından uzak durmasını öğütlemiştir. Öğütlemiştir de yaptıklarını süslü püslü Kuran’ın emriymiş gibi gösterenlerin hallerine ne olmuştur?.
Efendim günün birinde bir karı-koca varmış, öyle mutlu öyle huzurlu yaşıyorlarmış ki, şeytan dayanamayıp aralarını bozmak için formüller üretmeye başlamış. Ama her girişimi cevapsız kalmış bir türlü bu iki sevgiliyi ayıramamışmış. Bunu gören fesat bir kadın şeytana;
“- Bu dileğini yerine getiririm ama bir altınını alırım senin demiş .”Şeytan, kenara çekilmişşş.
Kocakarı işbaşında. Akşam vakti çalmış evin kapısını, genç kadın açmış.
“-Buyur teyzem, emret!”
“-Evladım, namaz vakti geldi, ezan okundu, şuracıkta namazımı kılsam müsaade eder misin hı? “ demiş. Genç kadın bir insana iyilik yapmak hizmet etmek fırsatı doğurduğu için Allah’ına şükredip mutlu memnun kapısını sonuna kadar açmış seccadeyi sermiş, abdest sonrası havlusunu tutmuş kadının. O arada kocasının işten dönme zamanı geldiği için sofra hazırlıyormuş, kadıncağızı da davet edeyim birlikte yemek yiyelim kocam da mutlu olsun diye düşünmüş. Kocakarı kabul etmiş bu teklifi, ama…
“-Evladım ben şimdi yesem olur mu çok açım” diye cevap vermiş sofraya bir tabak koymuş.
“-Olmaz evladım ben yalnız yiyemem ki sen de benimle yersen sevinirim, bir de ben çift tabakla çift çatalla yerim onları da getiriver” demiş. İki kadın yemeğe başlamışlar kadın bi bir tabaktan bir öbür tabaktan yiyormuş. Tam o sırada kapı çalmış genç kadın sevinçle kapıyı açmış:
“Ah, kocacım hoş geldin sefalar getirdin, nur yüzlü bir tanrı misafirimiz var gel de seni de tanıştırayım” demiş. Adam hoş geldin diye elini uzattığında kocakarı,
“-Evladım sen de kimsin, kimin nesisin? diye sorduktan sonra aldığı cevaba karşılık,
“-Vayyy kızııım, sen her gelene kocam mı diyorsun, demin gelen kocan değil miydi?
“-Aha bu tabağı çatalı. Şimdi de bunu mu alacaksın sofrana ben böyle utanmazlık vallahi hiç görmedim Allah seni ıslah etsin.” diye evden çıkıp gitmiiiş. Şeytan dışarıda altını bir çubuğun ucuna yapıştırmış halde uzatmış kocakarıya,
“-Al, al al Ben şeytan, şeytan olalı senin bu yaptığın şeytanlık gibi bir kötülük yapmadım.
“-Al altınını da benden uzak dur.”demiş.
Günümüzde öyle akıl almadık olaylarla karşılaşıyoruz ki, dilimiz ağzımızda büyüyor ve yorumlamak için bile kelimeleri yan yana getirip cümle oluşturamıyoruz. İnsanların vicdani duyguları Allah Muhammet Ali aşkına yanağından bir öpeyime getiriliyor. Uyutulma ve susturulma hipnozları bir zamana kadar. Bu insan da uyanacak ölüm uykusundan, elbet çıkacak ümitsizlik batağından
.Atatürk’ün şu sözleri yüreğime su serpiyor.
“Dünyanın yarısını her zaman, dünyanın hepsini bir zaman aldatmak mümkündür. Fakat bütün dünyayı her zaman aldatmak mümkün değildir.”
Sevgilerimle Dilek.....
25 Eylül 2008 Perşembe
İNANMIŞ OLANLARI ALDATMA YOLUNA GİDENLER:
Gönderen sufi zaman: 00:06
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
Hikaye çok güzelmiş gerçekten,nasılda yansıtıyor birşeyleri.Atatürk'ün sözüne gelince,o kadar güzel ki,ve yazını onunla o kadar hoş noktalamışsın ki,tekrar tekrar okudum son cümleni.Emeğine sağlık.
Allah şeytandan, Şeytan gibilerden uzak tutsun bizi, herkesi.
Evet dünyayı her zaman aldatmak mümkün değildir. Er yada geç görüp çıkarırız açığa biz o şeytanı şeytan ruhluları. Hemen ir şarkı geldi aklıma;
Ne hükümdar kalır
Ne zulüm ne de kin
Öz değil dostlar
Öz değil bu biçim
Kulların kullara ettiğini etmiyor
En zalim harı ateşin
Bugün dua ettim
Hepimiz için
Yüce tanrı bizleri
Affetsin
Ne para ne pul
Ne iktidar ne güç
Bu değil gerçek
Bu değil gerçek
Bu kavga
Hayırsız bir düş
Uyanır neslim
Uyanır elbet
Bugün dua ettim
Hepimiz için
Yüce tanrı insanı
Affetsin
Bu şarkının çalınmasının tam zamanı sevgili ela.yorumun için teşekkürler.
Sevgili Aylin sana ve güzel gönüllü güzel gülüşlü bebeğine de sevgiler.
Sevgili Dilek,
Büyük inancım kuran'la, büyük idealistim Ata'mı ne güzel bir araya getirmişsin.
Ellerine yüreğine sağlık candost.
Sevgiler...
Yorum Gönder