DÜŞEN BİR YAPRAK GÖRÜRSEN - SUFİ SAJA

.

"Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur."Kemal ATATÜRK .

23 Kasım 2008 Pazar

DÜŞEN BİR YAPRAK GÖRÜRSEN

Mevsim güzbahar, hatta kış olunca; insanın aklına hep hüzün, ayrılık ve eski şarkılar gelir. Ancak baharların sonu gelmez, şarkıların da öyle, sürer gider yaşamlar boyu anılar, kitaplar arasında kurutulmuş kızıl sonbahar yaprakları gibi…
Suat Sayın'ın
“Düşen bir yaprak görürsen beni hatırla demiştin,
Biliyorsun seni ben sonbaharda sevmiştim.
Her sonbahar gelişinde, sarı sarı yapraklarla
Kuru dallar arasından sen gelirsin aklıma.”şarkısı dilimde.
Bir gün hafızanın sayfalarından kızıl bir yaprak düşüverir, o günlerin kokusuyla-şarkısıyla birlikte. Kırk ikindi yağmurlarının tam iş çıkışlarında bulutlardan yerküreye ritmik akışlarınla inişi, gökyüzüyle yeryüzünün zifaf gecesi gibi gelirdi bize. Kırk gün kırk gece toprağın düğününe eşlik eder, toprağın suya doymuş kısımlarında biriken sulara yansıyan sevgililerin gölgelerine bakar kalırdık uzun süre. Onlar da bizim gibi ıslandı derdik.
“Bu gece benim gecem, buuu gece benim gecem
“Cama vuran her damlada seni hatırlıyorum.
“Ve sana susuzluğumu!”
Beynin arşivinden tekerlenip dile gelen şarkıların ardından, koku mühendisleri iş başına geçer eskimiş laboratuarda sihirli formüllü kokuları burnumuza burnumuza sokarlar daima. Miss dior, cabotin, yasemin, lavanta, limon, kuzinede pişen patatesin, pancarın kokusu, hatta günlerin bile kendine has kokuları ince bir yılan gibi süzülüp geliverir aldığımız her nefese. Kokuların ve şarkıların belleğimizde canlandırdığı yaşanmışlıklar el ele gelirler bugünümüze yerleşiverirler.
“Hiçbir şeyde gözüm yok
Sen yanımda ol yeter
Kapkaranlık odama
Mehtap gibi doğ yeter.”
Geçmişin bilgilerini geri dönüşüm kutusuna atmak yerine, harici belleğe kaydetmek te fayda vermez USB kablosu olmadan bile AN-ın ekranında bir yolunu bulup görünüverirler tüm sevimlilikleriyle. Geçmişi anda yaşamak bu olsa gerek deriz.
İki sevgili kavga eder çekişir gözünün önünde, sen sarmaş dolaş oldukları günlerin heykelini dikmişsindir belleğine o çıkagelir anın ekranında görünür. Dilin lal olur diyemezsin “Siz şöyle âşıktınız, böyle deli divaneydiniz birbirinize “ diye. Sonra Annenle Babanın tartışmaları geçer sıraya, konuşur Annen “çan.çan.çannn” Baban: çocukların yanında tartışmak istemez
”-Süheylaa, BURNUN AKIYOR!” der. Annen elini burnuna götürüp bilinçsizce burnunun akmadığını hissedip güler, bu gülmeleri, kavgalarını unutmaları gelir aklına. Hep birlikte gülen bir aileye dönüşür manzara. Beden oturduğu yerde otururken; dalınıp gidilen bir kara delik vardır sanki, ya da geçmişten bugüne açılan bir big –bang…
Ruhun meseleleri için siyasi çözümler fayda etmez, ruhsal analizlere başvururuz çoğu kez. Ters esen rüzgârımızı doğrultup akışın ritmine ayak uydurabiliriz ancak.
Döngüsel yaşam; dönüşüm anlarındaki değişimin sürekliliğinin ne denli yaşamın kendisini anlattığını hatırlatır bize. Beynin kıvrımları arasından zaman tüneli bilinmez sürprizleriyle alıp başını gider, alıp başını gelir, her nasılsa. İpekböceğinin metamorfozu gibi… Acaba KUKLA’cıyı uyutup, iplerimizi elinden biran için bile olsa kurtarabilir miyiz ki?
HI, ne dersiniz?Sevgilerimle Dilek.

25 yorum:

siirimsi dedi ki...

Ters esen rüzgârımızı doğrultup akışın ritmine ayak uydurabiliriz ancak.

denemeli

beenmaya dedi ki...

bellek öyle oyunlar oynarki kimi zaman bizlere anahtarını kaybettiğini sandığımız diplerdeki bir sandıktan olmadık görüntüleri çıkarıp sunar bazen, olmadık sesleri, simgeleri...böyle zamanlarda şöyle bir sarsılıp kalırız hatırlanan hoş bir şeyse bir gülücük yerleşir dudağımızın kenarına tersiyse eğer kafamızı sallayıp geçer gideriz hiç görmemiş yaşamamış gibi...

rebelon dedi ki...

valla bilemiyorum yazılmış senaryonun oyuncularıysak eğer başımıza gelenlerden sorumlu tutulamayız.aklımızı kullanabilirsek yönümüzü bulabilirmiyiz.hayatı sevmek için özgür ol ve ipini koparmayı dene:)

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Zor Dilek'cim,
Bunca yıl sonra kuklacıyı uyutup iplerimizi koparsak bile, alışmışız biz yine kuklaya bağlı gibi kalırız.

Şarkılar! ne güzeller, şimdi böyle anlamlı şarkı yapılamıyor değil mi?
Sevgilerimle...

Merve Y. dedi ki...

Hiçbir şeyde gözüm yok,sen yanımda ol yeter...Güzel şarkıydı.

Nedense çoğu insanın aksine sonbaharı,yağmuru falna daha çok severim,böyle günlerde dah mutlu huzurlu olurum.=)

sufi dedi ki...

Sevgili Ferkul
Yani kuklacının elinden kendimizi kurtaramayız mı demek istiyorsun?.Ben de aynı kanıdayım.Sevgiler.

Sevgili Beenmaya
O anahtarını kaybettiğimiz sandıktan çıkanlar hep hatırlamak istediklerimiz galiba diğerlerinin üstünü öyle bir beceriyle örtüyoruz ki!İyi de yapıyoruz sevgiler.

sufi dedi ki...

Sevgili Rebelon
Hayat sahnesinin oyuncuları olduğumuza tam olarak inansaydık eğer asla tercihlerimiz olmazdı.Biz yine de hep sanıyoruz.Ben yaptım, ben başardım, gibi benlikler içinde debelenip duruyoruz işte sevgiler.

Canım Arkadaşım nur;
Bebeğimiz doğdu mu bilmiyorum ama eğer doğduysa ona en güzel ninnileri ve sevgilerimi gönderiyorum.Sevgiler.

sufi dedi ki...

Sevgili Merve
Eski şarkılar unutulsalar söylenmeseler bile
bir rakı sofrasında, keman eşliğinde asırlar ötesine götürebiliyor bizi.Hele bir de yağmur yağıyorsa sorma keyfimizi!Sevgiler.

Haccecan dedi ki...

burda sonbahar geçti, deniz çoştu fırtına var şimdi. ruhumda havayla aynı...
bu ruh ve hava dönüşümleri her zaman olacak sanırım!!!

tutsak dedi ki...

Gerçi geçmiş yada gelecek kavramları, yani zaman göreceli bir kavram ve başlı başına bir yazı konusu ama kısaca sormak geldi içimden :)
ya hepsi sadece AN dan ibaretse. adı üstünde ANılar derken bile kelime bişeyler çağrıştırıyor bana ne dersiniz!!!

serencam dedi ki...

Sufim faydasız anılar hiçbir zaman bizi terketmeyecek..Ufacık şeyler çağrışım yapacak ister acıtsın ister sevindirsiz anıları canlandırmamak gibi bir lüks olmayacak

My little Montenegro dedi ki...

Dengelerin içinde yuvarlanıp gidiyoruz işte...Gece gündüz, geçmiş gelecek falan falan...Zaman zaman geçmişten birkaç doz almak güzeldir aslında...Yada biz sonbaharları nasıl yaşayacağımızı bilmiyoruz hani taklit ederek büyüyoruz ya :D O taklit ettiğimizi bir bulsam {*?\:@ }...Hani nekadar kendin değilsen okadar kuklacınınsındır aslında...

Sevgilerimle...

Geveze Kalem dedi ki...

Ne kadar güzel bir yazı olmuş bu. Kendime ve anılarıma döndürdü beni.:)
Sevgiler...

sufi dedi ki...

Sevgili Haccecan,tabiattaki tüm değişimlerin bedenimizdeki yansımalarını hissetmemek mümkün değil.Sen de fırtına var demek!sevgiler dilek.

Sevgili Tutsak
Bilgeler, sen de biliyorsun ki herşeyin an da olup bittiğini söylüyorlar.Ben de büyüyünce söyleyeceğim.

sufi dedi ki...

Sevgili birikim
Adın birikim zaten onun için biriktirdiklerinle yaşıyorsun sanıyorum.Ben senin adını değiştirme cüreti göstersem "mutlu gelecek" koysam olur mu?Sevgiler.

Sevgili portakalmavisi
"Hani nekadar kendin değilsen okadar kuklacınınsındır aslında..."lafını çok sevdim.Aslında daima onunuz ve ondanız da kendim dediğimizde gaflet giriyor araya.Sevgiler.

sufi dedi ki...

Sevgili geveze kalemcim;
Aslında yazıda daldan dala konmuşum, ama olsun beyninin programı karışık olunca ne yapacaksın kalemine hükmedemiyorsun.Yine de beğendiğin için sevindim.Sevgilerimle.

:)den dedi ki...

İlhan İrem'in çok eski bir şarkısı vardır bilmem hatırlar mısınız?
"Kuklacı Amca" Yazıyı bu şarkı eşliğinde okumak şahane olurdu.
Sevgiler...
KUKLACI AMCA
Bir varmış bir yokmuş
Bu dünyada hiç kimseler yokmuş
Derken bir kuklacı amca
Gelmiş bu sessiz dünyaya
Önce dekorlarını yapmış
Sonra kuklalarını salmış
İşte size kocaman
bir dünya
Yaşayın burada hep dostlukla
Gel kuklacı gel gör halimizi
Gel kuklacı gel de kurtar bizi
Kaybettik bizler kardeşliğimizi
Dostluğumuzu sevgimizi
Gel kuklacı gel gör halimizi
Gel kuklacı gel de kurtar bizi
Her yerde savaş açlık düşmanlıklar
Birbirine düştü hep kuklalar
Bir varmış bir yokmuş
Bu dünyada kuklalar pek çokmuş
Kocaman roketler yapmışlar
Kuklacıyı bulmak için uçmuşlar
Derken uzayın derinliklerinde
Kuklacı amcayı bulmuşlar
Ona geriye dönsün diye
Hep bir ağızdan dert yanmışlar
Gel kuklacı gel gör halimizi
Gel kuklacı gel de kurtar bizi
Kaybettik bizler kardeşliğimizi
Dostluğumuzu sevgimizi
Gel kuklacı gel gör halimizi
Gel kuklacı gel de kurtar bizi
Her yerde savaş açlık düşmanlıklar
Birbirine düştü hep kuklalar
Gel kuklacı gel (Çare bende değil)
Gör halimizi (Kendinizi bilin)
Gel kuklacı gel de (Mutlu olmak için)
Kurtar bizi (Birbirinizi sevin)

Vladimir dedi ki...

O kuklacı uyur mu acaba?

Aylin Ünlü dedi ki...

Kafamı topladığım illa ki bu yazıyı okuyacağım Dilek,buraya uğramışken not bırakmak istedim.

sevgiler...

sufi dedi ki...

Sevgili :)İlhan İrem'i çok severim ama bu şarkısını hatırlayamadım ,çok sevdim sözlerini ellerine ve yüreğine sağlık güzel dost.
Dekorları yapan , kuklaları evrene salan KUKLACI'mız kurtar dostluğumuzu,sevgimizi aşkımızı, savaş ve düşmanlıklardan, haset ve pişmanlıklardan...Gel kuklacımız çöz birbirine karışan iplerimizi.Hadi!
Sevgilerimle Dilek.

sufi dedi ki...

Sevgili Vladimir;
O kuklacı hiç uyurmu?
Her an bir şen-de, her an bir yeni şey yaratmada, hüküm ve saltanatta.Su uyur O DOST uyumaz işte...Sevgiler.

Sevgili Aylin'ciğim,
Tekrar bekleriz canım. Sevgilerimle.

glgn dedi ki...

benim gibi hisseden insanların arasında olmak ne güzel.çok yorulduğumu düşündüğüm zamanlar da geçmişin(geçmişimizin)bu çok özel şarkılarının kollarına bırakırım kendimi.Onlar beni iyi eder.bütün olumsuzluklarımı siler süpürürler.ilhan irem,fikret kızılok,cem karaca....bu liste uzar gider..sevgiler..

etki alanı dedi ki...

İnanılmaz bir nostalji kokusu aldım.Benim radyo yazımdan sonra bunu okuyunca,zaman makinesiyle (Hemen yapılmalı) çocukluk günlerime dönmek istedim ...Halbuki naftalin kokmalı,oysa kurabiye kokusu aldım Sufi'm...Nasıl görüntüler sunduğunu bir bilsen...
TüTü

Beni affet,ancak yazabildim...

Unknown dedi ki...

Sevgili Glgn;
Ah eski şarkılar
"elbet birgün buluşacağız
Bu böyle yarım kalmayacak
Benim içimde yanan ateş var
Sevgilim ne zaman buluşacağız?"
Aklıma ilk gelen eski şarkıyı sana yazmak geldi içimden.Vardır bir nedeni diyorum Bugünkü falın bu olsun canım.
Sevgilerimle.dilek.


Sevgili etki alanı,
Senin için de içimden bir şarkı tutsam kabul edermisin?Nil burak'tan çıktı bahtına.Hani işe başladığın gün dilime gelen şarkıyı, çalıştığın yerde de çaldıklarını söylemiştin ya onun gibi bir şey işte bu da.

"Bir eski şarkıda anmak o günleri
Boşyere yaşamak yeniden dünleri
Ah dostum
Ne kârı var sana söyle şimdi
Boş yere kahretme kendini
Unutmaya çalış artık derdini
Ve biri sanki o seni andı mı şimdi
Sen gibi boşyere yandı mı şimdi
Yeter artık bu hikayeye bir son ver

Dolsun kadehler dolsun
İçersen unutursun
Kim gülmüş ki sen gülesin
Her seven senin gibi bunu böyle bilesin
Ah dostum

En ümitsiz çaresiz olduğun anda
Bir bakarsın seni seven biri karşındaaaa."
Sevgilerimle Dilek.

glgn dedi ki...

benim için tuttuğun bu şarkıyı ne zaman duysam gözlerim dolar,küçücüktüm bu böyleydi. nedeni bilinmez dilek'cim teşekkür ederim..