"Zaman su gibi akıp gitti, öyle çabuk geçti ki hiç bir şey anlamadım" dediğimiz çok an olmuştur. Tabii ki benimde oldu. Hiç bitmesin istediğim saatler dakikalara, dakikalar saniyelere dönüştü sık sık hayatımın çeşitli dönemlerinde. Çabucak geçenlerin ardından düşününce, bir sürü ayrıntıyı unuttuğumu, o heyecanla yaşanılanları atladığımı hep sonradan düşününce hatırladım. Ama böylesine çabuk geçen, har anını dakikası dakikasına hatırladığım, tadına doyamadığım bir zaman dilimi daha yaşamadım...
Hıdrellez günü kulaklarımızın arkasına kırmızı güllerimizi takıp,
büyük bir heyecanla gittiğimiz, o şahane manzaralı hastane odamızdan, kucağımda yavrumuzla çıktığımız günün üzerinden tam 6 ay geçti. Nasıl geçti hiç anlamadım ama ilginç bir şekilde hiç bir ayrıntıyı unutmadım. Oğlumun kulağıma gelen ilk sesi, ağlaması, gözümü aralayıp yüzünü görünce içime dolan aşk, emzirirken hissettiklerim, hastaneden çıkış, eve geliş ve sonrasında beraberce yaşadıklarımız, öğrendiklerimiz...
Dolu dolu geçen, hayata başka bir gözle bakabilmemizi sağlayan son 6 ayımız hafızalarımızdan silinmeyecek, değiştirilemeyecek yerini aldı bile. Ne çabuk...
Geçen gün 1 yaşına kadar yaptıracağımız son aşıyı yaptırıp, o sevinçle çıktık sağlık ocağından. Hemşireler 7 Mayıs 2009'a gün verdiler kızamık aşımız için. Tamam dedik mutlaka geleceğiz Allah nasip ederse. Hemen düşündüm Ege o gün tam 1 yaşını bitirmiş olacak dedim. Kim bilir ne kadar çabuk gelecek o gün. 6. ay nasıl geldiyse 12.de öyle gelecek göz açıp kapatana kadar...
O gün iki kere iğne batırdılar oğlumun bacağına ama o hiç ağlamadı bile. Oradan çıkıp gezmeye götürdüm cesur oğlumu ve gidip oturduğumuz yerde, kalkana kadar geçen aylarımızı düşünmeye başladım. Benim yaşadıklarım malum. Her ayrıntısını hatırlıyorum dedim ya. Sonra oğlumun ilk 6 ayını nasıl geçirdiğini merak ettim. Kendimi onun yerine koydum koyabildiğim kadar. Bu arada bir kaç ayrıntıyı da, nasıl olduysa, hatırlamadığımı fark ettim. Mesela doğumdan sonra üzerime kar yağmışçasına tir tir titrediğim o anları, dayanılmaz sırt ağrısını ve ayağa kalktığım o ilk an hissettiğim acı ve boşluk hissini, evimize döndükten sonra yaşadığımız sebepsiz ağlama krizlerini, uykusuz geceleri, yorgunlukları, bir sürü zorluk ve endişeyi. İşte bunları unutmuşum ben. Hatırlamıyorum desem daha doğru aslında zorlukların hiç birini hatırlamıyordum. Düşünmedikçe tabii. Ve düşünmüyorum da. Gül bahçesinde yaşarken dikenleri düşünmek mantıklı mı hiç?
Evet, Oğlumun açısından düşündüm geçen zamanı. Nasılda çabaladı hayata alışabilmek için kim bilir. İlk başlarda çok korktu ama ayak uydurdu yavaş yavaş. Ağlaya ağlaya anlatmaya çalıştı ama ne kadar anlatabildi ki halini. Her şeyi yeniden öğrendi. Sabırla bekledi ve başardı. Kolay mı o bizden daha çok zorlandı. Ellerini kullanabilmeyi öğrenmesi 3 ayını aldı düşünsenize. Altını açtırırken ağlamamayı 1,5 ayda, yalancı emzik tutabilmeyi 1 ayda, gazını yardımsız çıkarabilmeyi 3,5 ayda, Meyvelerin güzel tadını, sebzelerin tatsızlığını, muhallebinin verdiği tokluk hissini 5 ayda öğrendi benim minik kuşum. Aferin ona...
Önünde uzun bir ömür ve öğreneceği milyonlarca şey olduğunu düşünürsek, anne ve babasının güveni tam ona. Bu zamana kadar olduğu gibi kararlılıkla, sabırla ve sevgiyle öğrenecek. Onun ilkleri bizimde ilklerimiz olacak. İlk 6. ayı. Geçirdiğimiz ilkyaz. Kapımızda ilk kış, ilk diş, ilk adımlar, güzel ağzından dökülen ilk kelimeler. Hayatının ilklerini bize de yaşatacak işte. O yaşayacak bizde seyredip, göreceğiz inşallah.
İşte bizim küçük meleğimiz ömrünün ilk yılını çeşitli zorlukları geride bırakıp yarıladı bile. Çok şükür.
Darısı bebeğini kucaklamayı bekleyenlere, onu yeni tanımaya başlayanlara, bütün güzel bebeklerin ve ailelerinin başına......
9 Kasım 2008 Pazar
HIDRELLEZ GÜLÜM
Gönderen sufi zaman: 13:18
Etiketler: ELA'dan mektup
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
12 yorum:
((: AMan Allahım ne kadar güzel ifade etmişsin ((: Allah bağışlasın ve sizi birbirinizden ayrı koymasın hiçbir zaman(:
Fotografdakide aslıysa miniğin maşallah..
En büyük zaafım bu veletler.. Benimde hayatımda dünyalar güzeli var bitane(:Kokusu duruşu bakışı herseyden başka.. Farklı..
((: Duygusal modumdan hemen çıkıyorum..
Sevgiler kucak dolusu
Allah birbirinizden ayırmasın, neşenizi, huzurunuzu en önemlisi sağlığınızı bozmasın.
Sevgilerimle...
O küçük meleğe sağlıklı, güzel ve uzun bir ömür diliyorum. Hep gülsün yüzü dilerim...
Sevgili nilayland; evet miniğimin ta kendisi fotoğraftaki. Sizlerle paylaşmak İstedim. Senin miniğini de gördüm bloğunda bende ona bayıldım. Allah hiç bir kuzuyu sevdiklerinden ayırmasın inşallah kucak dolusu sevgiler size...
Sevgili haccecan ve aydan atlayan kedi; güzel dileklerinize çok teşekkür ederim. İnşallah daha nice 6 aylar paylaşacağız sizlerle sevgiler...
Sevgili Ela,
O güzeller güzeli miniğin hiç bir anı unutulurmu, heke ilk doğduğu günü, ilk kucağına aldığın anı, ilk süt verişini nasıl unutursun.
Allah bağışlasın dilerim daha çooook uzun yıllarınızı birlikte geçirirsiniz.
Bence sizin gibi bir anneye sahip olması onun en büyük şansı..
Umarım bu farkın değerini bilerek büyür..
:))
Sevgili Yaşamın Kıyısında; Allah hepimizin yavrularını bağışlasın onlara hayırlı, sağlıklı ömürler versin inşallah. Kocaman Teşekkürler,sevgilerrr.
Sevgili Hüseyin soykök; güzel düşüncelerin sahibi güzel yüreklerdir. Bende sana güzel düşüncen ve yüreğin için teşekkür ederim. Ne yalan söyliym gözlerim yaşardı. Sağolasın. Sevgiler...
sevgili ela,
kolay değil elbette sevgili boncuk yepyeni bir dünyada hiçbirşeyi bilmeden herşeyi baştan sıfırdan öğrenerek geçiriyor günlerini.Şanslı, çünkü anneciği ona yardımcı.Bundan sonrda altı aylar sonra yıllar su gibi akıp geçecek inşallah ve boncuk bey kocaman bir adam oluverecek.
öptüm pamuk yanaklardan onu.
kocaman sevgilerimi gönderiyorum size.Birde kocaman maşallah :)
İnşallah sebgili tabiat ana inşallahh. Onun koca bir adam olduğunu görmek artık en büyük isteklerimin başında geliyor iyi bir evlat olması...
Bizden de size sevgiler koskocaman...
Sevgili dev adamım,mavi gözlüm, can gülüşlüm,etli köftem, blogu açtığımda oradan bana gülümsemeni severim ben.Erenler seni ve tüm çocukları korusun.Tontinin.
Biz bi gelelim sana bütün marifetlerimizi göstericez. Oyuncakları teker teker mama sandalyesinden aşağı atacağız, nihayet biberonla su içeceğiz, bilerek yada bilmeyerek bütün gün baba baba baba baba bile diyeceğiz sen gör:))Belki o zamana kadar yerleri temizlemeyede başlarız, pantalonumuzla ama:)))Kocaman öpücükler sizeeee EgEfEla...
Maşallah.:) Zaman ne çabuk geçiyor. Allah okula başladığı, delikanlı olduğu, çoluk çocuğa karıştığı günleri de göstersin inşallah.:)
Yorum Gönder