Gelin adayımız Ocak ayının 8 inde 408 nolu odaya girmek istemedi, şüphesiz 107 nolu sandukaya da 22148 nolu parsele de girmek istemedi… Evinde kalmak, yatağında olmak istedi.
16 yaşındaydı beyaz gelinliğini giyip, kitaplarının arasına çiçekler koyan ona şiirler yazan gençle evlendirilişi. Okul müdürü hayır demişti annesine
“-Süheyla daha çok küçük,” o çok başarılı bir öğrencim okuması lazım. Ama ne çare 5 çocuklu dul anne söz vermişti bir kez.
Süheyla ilk evliliğinde kararı kendi vermemişti, son evliliğinde de…
Sıcak su ve hoş kokulu sabunlarla yıkandı. Elleri ayakları ve bedeninin her yeri temizlendi paklandı. Bembeyaz örtülerin altında güzellik ve saflığa büründü. Yüzünde o çektiği acıların ve çaresizliğinin derin izleri belirmişti. Artık hiçbir şeye itiraz etmiyordu… Kesseler duymuyordu… Bu su sıcak demiyordu… Gözüme sabun kaçtı diye sinirlenmiyordu… Evirildi çevirtildi ne bir inleme sesi ne bir feryat ne bir haykırış ne de bir gözyaşı… Gelinliğinin üstüne çörek otları ve kâfurun serpiştirilip, dualar eşliğinde gül sularıyla yıkandı bağlanıp kuşaklarla, bordo sandukasına yerleştirildi.
Bindiği araba Bahçelievler Gül-bahçe camisine oradan 9 sene önce uğurladığı ilk eşinin Doğan çay köyüne hareket etti…
Onun beden toprağına atılan tohumdum ben. Orada gelişmiş orada yetişmiştim.17 Yaşında abimi doğurduğunda
ayakları aylarca tutmamış, ikinci çocuğu doktorlar kesinlikle yasaklamış, “eğer doğurmaya kalkarsan ölürsün” demişlerdi. Bana hamile kaldığında 20 Yaşında daha küçücük bir kadınken beni düşürmek için türlü çareler aramış, hatta uzun bir süre her gece bol rakı kürüne bile girmişti. Heyhat başvurulan çarelerin hiçbirisi fayda vermemiş 9 ay sonra hiç sorunsuz beni doğurmuştu Annecim. Ben o günleri pek hatırlamıyorum. Ancak rakıyı sevmem o günlerden hatıra kaldı bana sanıyorum. Sonra 3. çocuk Tutsak, sevgili kardeşim. Onu doğurduğunda 11 yaşındayım. Anneliğimin ilk denemelerini onunla yaptım. Çünkü 6 ay annem ayaklarının üstüne basamamıştı. Ömrü boyunca geçirdiği on ameliyat, babamın ölümünden sonra yatağa bağımlı yaşadığı 9 yıl geçtiii-gitti. Ancak onu yaşayan bilir. O bedeninden bizlere sağlığı ekledi galiba, o hep hasta, biz hep sağlıklı yaşadık. O ölürken elini tutmak dışında, ona yardım edip gitmesini engelleyemedik. Çağırsın çağırmasın her hafta ziyaretine gitmeme rağmen
“-Ah kızıma doyamadan gideceğim bu dünyadan” diye yakınmalarına “Anne ben çocuklarımı 6 ayda bir görüyorum” cevabını vermiştim. Vazgeçmişti ondan sonra bu serzenişlerden,” Umut’a ne zaman gideceksin?” “Ufuk’ta, Efe’de fazla kalacak mısın? Demeye başlamıştı. Çocuklarını başına toplayabilmek için bu seferde böyle mi yaptın Anne?
Güle güle git, yolun açık olsun. Eskiyip giden elbisendi, şimdi özgürsün. ANNE.
Şükran ve Sevgilerimle...
11 Ocak 2009 Pazar
ALLAH’IN GELİNİ
Gönderen sufi zaman: 10:40
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
32 yorum:
Allah yeni yolculuğunda iyilik, huzur versin inşaallah.
Genellikle yaşamın bize sunduğu güzelliklerin nereden geldiğini pek sorgulamayız. Sadece onları yaşar ve hayatımızda varmış gibi davranırız.Biliyorum ki sen bizim hayatımızda ki güzelliklerden birisisin ve bunu yaşamamızı Sağlayansa annen ve baban. Onalara ancak sesiz bir dil ve düşünce ile Teşekkürlerimiz sunuyoruz zamanın şu anıda. Annene Allahtan Rahmet diliyor ve onu bu sonsuz ve sınırsız genişlikteki aslına huzurla Uğurluyoruz. DOSTLARIMIZ SAĞ OLSUN
Senin gibi bir insanı tanımak,vakit geçirmek ve rakı kadehlerimizi tokuşturmak..seni doğurduğu için annene teşekkürü bir borç bilirim sevgilerle...
Boyle guzel bir insani yetistirdigi icin saygilarimi, onun sonsuz evrendeki varolusuna sunuyorum simdi...
Prem OM
Ben güzel ruhların dünyadan gittikleri vakit layık oldukları güzelliklere kavuşacaklarını ve yaşadıkları tüm acıları unutacaklarına inanırım. Mekanı cennet olsun...
Sevgili tutsak
sevgili sufi cem
Sevgili pegasus Levo
Sevgili uma
Sevgili Aydan Atlayan kedim
Hepinize güzel dilekleriniz için teşekkür ederim.Kabirdeki bizlerden, kabirden çıkanlara da sevgiler gönderiyorum.Dilek.
Umut'un deyişiyle Pamuk Prenses, benim içinse ananemim yerine koyduğum, benim için dünyanın en güzel Türkçesini konuşan kadın..Önce çiçeklerin gitti cennete yakışıklı kocanla buluşmaya..Sonra sende katıldın onlara o mis kokulu cennet bahçesinde bembeyaz gelinliğinle..Düğününüz kutlu olan ananem..
Gidenlerin ardından veda kokan yazılar yazmayı sevmişimdir her zaman hele bir de bu gidiş geri dönülmeyenindense o zaman yazı yazmayı sevmek ya da sevmemek, seçimler,tercihler gibi sorgulamaları geride bırakan bir anlayışa sahip oluyor insan.
Sonsuza uğurlarken vedası en kutlu düğün olsun.
Rahmet ve dua ile...
Sevgili Sufim acini yüregimin tam ortasinda duydum ve biliyorum ki en büyük teselli bir gün yine sevdiklerimize insallah yeniden kavusacagimizi bilmek.
Allahim Rahmet eylesin, mekani cennet olsun.
Sana da Allah´tan sabir diliyorum.
Seni kocaman kucakladim.
Sevgiler
Mekanı cennet olsun. Başınız sağolsun...
Şimdi o tüm sırları biliyor..Tüm hastalıkları bitirdi. Sizi izliyor ve mutlu aslında... Saygıyla selamlıyorum onu...
Size de sabırlar diliyorum Dilekcim.. Başınız sağolsun...
Basiniz sagolsun!
www.kralcipplak.blogspot.com
Biliyorum içinde bir nefes vardı saklı ciğerinin biryerlerinde hep bildiğin ama hissedemediğin...Anneni onunla uğurladın...Ondan sana geçenle...Ve gene biliyorum dünyada ızdırabı çok olan hep güzel mekanlarda ağırlanır ebedi dünyada...Arkadaşım başın sağolsun bu gibi durumlarda burdan yazmaktan üzüntü duysamda sen ellerini tuttum varsay olmaz mı?Ve bildiğim birşey daha var şimdi senin dahi unuttuğun ama annenle geçirdiğin okadar güzel anılarını anımsamaya başlıyacaksın ki,içindeki yalnızlığı, acıyı anımsama şölenlerinle hafifleteceksin...Sevgilerimle ...
Ebru...Portakalmavisi...
Ah anneler, annelerimiz...ne diyeceğimi bilemedim. allah rahmet eyleyin, mekanı cennet olsun...
Sen çok acı çekmiş ama yinede dimdik durmuş bir kadınsın Dilek ve belkide hala acı çekiyorsun bilmiyorum ,tanımıyorum çok..Sadece hissediyorum..
Yorulsakta , üzülsekte , ağlasakta hayat devam ediyor işte..Son nefes gelene kadar imtihanını başarıyla vermen dileğimdir..
Güzel anacığınada Rabbim merhamet etsin ..Sevgilerimle..
Annelerin hakkını belki bizler iyi anne olduğumuzda öderiz.... belki...
Allah rahmet eylesin... Kabirde biziz, onlar özgürleşti...
Belki şimdi babasının kucağında etrafındaki renkleri ayırdetmeye çalışıyordur gülücükler saçarak..
Belki ilkbaharı bekliyordur çiçek açmak için...
Belki deniz kıyısında otururken onu çekiyoruz ciğerlerimize...
Kim bilir?
Ne olursa olsun en güzeli olsun,en mutlusu olsun,her yanı sevgiyle dolsun...
Anneannecim ne olursan ol yine de seni seviyoruz!Çünkü sen bizsin biz de sen!..
sevgili Dilek,
eminim söyleyeceğim ya da söylenebilecek hiçbir sözün faydsası yoktur acına ve hüznüne.Ancak seni tanımış olmak benim için çok özel ve bu yüzden acını tüm kalbimle paylaşıyorum.Mekanı cennet olsun...
Huzur içinde yatsın..!!
"Taş olarak ölmüştüm, bitki oldum.
Bitki olarak öldüm ve hayvan oldum.
Hayvan olarak öldüm, o zaman insan oldum.
Öyleyse ölümden korkmak niye?
Hiçbir sefer kötüye dönüştüğüm, yada alçaldığım görüldü mü?
Birgün insan olarak ölüp, ışıktan bir yaratık, rüyaların meleği olacağım.
Fakat yolum devam edecek.
Allah'tan başka herşey kaybolacak.
Hiç kimsenin görüp duymadığı birşey olacağım.
Yıldızların üstünde bir yıldız olup,doğum ve ölüm üzerinde parlayacağım." MEVLANA
Başınız sağolsun. Annenizi sevgiyle selamlıyorum.
her ölüm insanlara şunu öğretir:Yaşame ne kadar geç yaşanırsa yaşansın ölüm tam zamnında gelir.Ve yaşamda geç kalmayanlar için ölüm tatlı bir türküdür.Tontini o iyi işler yapan iyi bir insandı ve en iyi tontiniyi bize getirdi ve gitti belki gene gelecek öyle dıyorlar bende oyle dusunuyorum.o bilir.Allah gaffur ve rahimdir.Halil
Canım,
Kaç gündür girememiştim bloğa.Şu anda okudum şaşırdım,çok üzüldüm.Nasıl haberim olmadı.Hay allah!Anneciğinin yolu açık olsun,güle güle gitsin güle güle gelsin inşallah.Gidenin yeri dolmuyor ama yapacak birşey yok.En acı olan da artık o kelimeyi kullanamıyorsun.Ben mesela ne zamandır"Babacığım" diyemiyorum.Ne söylesek boş acına katılıyorum birtanem.
Seher
Sevgili Sufi Ailesi,
Ne mutlu annenize ki böylesine güzel bir aile yaratmış, kabrinden kurtulup özgürleşmeden birlikteliklerin mutluluğuna da ermiş. Yolu açık, ışığı bol olsun. Güzelliklere güzelliklerle yolcu etmenin huzuru bol olsun yüreklerinizde.
Tüm nefeslerin içinde en kıymetlisi anne nefesinin yokluğuna alışmak zor olan... sabırlar diliyorum sizlere, sevgiyle...
ve Sevgili Dilek, Sevgili Tutsak,
Anneniz için seçilen gün ve rakamlar enteresan...
belki zamansız belki de bir minik teselli... ama;
sayılar dikkatimi çeker, yazının başında 8 rakamı dikkat çekecek kadar tekrarlanıyor,
mekanı cennet olan Sevgili Anneniz için belli ki bu gün boşa seçilmemiş;
SEKİZ :
Sekiz , yedi kat gökyüzü inancının bir uzantısı olsa gerek tanrı katını temsil etmektedir. İslam’da sekizin Cennet’i temsil ettiği de düşünülmüştür. Ayrıca sekiz cennet ve yedi cehennem olduğu inancı da bu sembolizmle alakalıdır.
Hıristiyanlıkta ise gökyüzü tahtını sekiz melek taşır. Aynı inancın benzeri İslam’da da vardır.
Sekiz aynı zamanda tutulan yolda sonuna gelmeyi de, mükemmelleşmeyi de ifade eder. Budizm’deki sekiz yapraklı lotus çiçeği de sekiz aşamalı bir sistemin sembolüdür. Aynı şekilde Tapınakçılar arasında da sekiz aşamalı bir inisiyasyon sistemi de vardır.
Sabrınız bol olsun ve başınız sağolsun:(
Dilek Ablacığım
Başınız sağolsun, Nur içinde yatsın , mekanı cennet olsun annenizin.
Ne mutlu ona arkasında üç küp hazine bırakmış
Allah'tan sizlere sabır diliyorum
Sevgilerimle
Sevgili Hülya'm ve türkçeyi çok güzel konuşan pamuk prensesin ilk torunu sevgili Umut'um inanıyorum ki şimdi o heryerde ve beden acılarından, özgürlük ve tüy kadar hafifliklere koşuyor.
Sevgili fethiparisa;
Sevgili Belgin
Sevgili Boogie
Sevgili Brajeshwari;
Sevgili Fevkelade;
Sevgili Portakal mavisi;
Sevgili Beenmaya;
Sevgili İlhamperim;
Sevgili Haccecan;
Sizler hepiniz en zor günümde yanımda yakınımda olup içime akan gözyaşlarımı silip, onu huzura ve mutluluğa benimle birlikte uğurladınız.Hak hizmetinizi kabul etsin.Sevgilerimle dilek.
Anneannesinin Güzel torunu Efem;
Sevgili Tabiat anam;
Sevgili Hüseyin soykök;
Sevgili Uçan martım;
Can dost Halil;
Yol Kardeşim Seher'im;
Sevgili Nilambaram;
Sevgili Primarimam;
Sevgili Kozam
Can dostlarım: O öyle güçlü hafızası olan , öyle akıllı bir kadındı ki hayatımdaki ilk mürşitim o oldu bence.Azraile bile kafa tuttu.Ama odasına doluşan o bembeyaz sevgi yumağı bulut onu içine çekiverdi.O enerjiyi birgün inşallah dilim döner de sizlere anlatabilirim.Destekleriniz ve ziyaretleriniz için sizlerin de hak hizmetlerinizi kabul etsin.Sevgilerimle dilek.
canım yandı.canım cızzz etti :'(
her zaman anne, kız dialogları ilgimi çekmiştir.Sanki öz annemi (kavuşamadığım annemi) kaybetmişim gibi canım yandı.
Huzurla seni izlediğinden eminim ama...sevgilerimle
Her gelin ağlar ya giderken o ağlamamıştır inşallah. Acılarından, pişmanlıklarından, hastalıklarından kurtulup sevgilisine kavuşmuştur umarım. Hep aydınlıklarda olsun...
Benim asıl içimi acıtan arkada kalanlar. Canım tontinimm benim, ailecek yemekler yediğiniz tabakları, beraber oturduğunuz koltukları, Anneciğinin üzerinde gördüğün ve belki de hiç beğenmediğin entarileri son kez görüp, toparlamak, çaktırmadan koklamak, dağıtmak çok hissettirmesende nasıl üzmüştür seni. Senin yerine koydum o gün kendimi:((( Giden için değil senin için aktı gözyaşlarım ister istemez. Her yerde her zaman yanında kalbimiz. Senin gibi birine hayat verdiği için; çok teşekkür ederim sana Annanecim. Güle güle gitt.
Yorum Gönder