Kimi zaman IRMAK olup aktığını imgeleyeniniz olmuş mudur bilmem?
Dağ tepe atlayanınız yaylalardan ovalara akıp şarıl şarıl şarlayıp, gürül gürül çağıldayanınız olmuş mudur bilmem?
Her ırmağın kendine has bir dili vardır, cinsiyeti, rengi vardır, burcu vardır bana göre.
Kimi öfkelidir sinirli sinirli homurdanarak akar yatağında, sanki bir yere yetişmesi lazımmış gibi dur-durak dinlemez. Kimi nazik, naif, “sizlere bereket getirdim, açın kollarınızı ben geldim” der sanki.
Kimi;
önüne çıkanı katıp kendine, bentler aşıp, taze fidanları, körpe ağaçları kökleyip, hatta kendinle oynaşan çoluğa çocuğa, kıza-kızana acımayıp kucaklayıverir onları ölümüne tutkulu sevdasıyla.
Çocukluğumun bir bölümü Sakarya Nehrinin yanı başında Doğançay’da geçti. Yasaktı ben dâhil tüm çocukların Sakarya’nın yakınına gitmesi. Köyün ortasından gün boyu geçen trenlerin seslerini bile bastırmak ister gibi akardı çünkü. Her yıl köyden “Sakarya bir can daha aldı” haberi ulaşırdı Babamın kulağına. Babam istasyon şefi, köyde yerleşik Çerkezlerin Eniştesi çünkü. Kim kimi sever, kimden kime mektup gelir, babam dağıtırdı sahiplerine gizli gizli. Ne zaman tayinimiz çıktı gizli kaçıp gittiğim ırmağın kenarına, aleni gidip vedalaşmıştım onunla gözlerim yaşlı. Çünkü onun sesiyle uyuyup, büyümüştüm ben. Nereye gittiğini hep merak etmiştim. Onunla o olmuş, “neden insanların canını alıyorsun acımadan ?“diye sorgu sual etmiştim.”Nereye gidiyor? “soruma Babam hep” kuzeye “cevabını vermişti. Kuzey neresiydi hiç bilmiyordum ki o zaman.
Daha sonraları Eskişehir’deki Porsuk çayıyla kuruldu iletişimimiz. Ama O; o kadar acımasız değildi, Babam; “bak bu ırmak sularını Sakarya’ya götürüyor, selam söylemek istiyorsan ona söyle iletir mesajını Sakarya’ya" derdi. Eskişehir Kız Ortaokulu’nda okuyordum. Artık biliyordum Sakarya’nın nereden gelip nereye gittiğini. İlk sene 7 dersten ikmale kalınca oturmuştum Porsuk’un kenarına kendimi sularına bırakıp “Beni ne olur götür SAKARYA’ya” demek istemiştim... Babam akşam vakti beni bulduğunda, anlamıştı dileğimi, sarılmıştı bana “güzel kızım hiçbir şey senin kadar önemli değil?” demişti.
Sonraları gördüm Kızılırmak’ı, Dicle’yi Fırat’ı…Ve daha nicelerini.. Onlar dur-durak dinlemeden menzillerine koşuyorlardı. İşte onun için yüreğimdeki, ırmaklara olan hayranlığım hiç eksilmedi.
24 Şubat 2009 Salı
SİZ HİÇ IRMAK OLDUNUZ MU?
Gönderen sufi zaman: 10:53
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
15 yorum:
Ben de Menderesin kenarinda büyüdüm, yazlari sularinda balik tuttuk zaman zaman. Ama simdi Menderes te artik akacak bir damla su göremiyorum, tatile geldigimde. Hoyratca Tarla sulama derdiyle, yagan yagmurun azligiyla ac ve susuz kaldi güzel Menderes.
Sevgiler
Ben zaman zaman kendimi bir ırmak gibi düşünürüm. Gerginsem ve rahatlamaya çalışıyorsam usul usul aktığımı, üzerimde ağaçlardan düşen yaprakların olduğunu, papatyalara can verdiğimi düşünürüm. Sakin sakin akıp giderim göğün altından. Ve işte o zaman sanki herşey bir yanda kalmış ve ben sonsuza dek akıp gidecekmişim gibi rahatlarım... Severim böyle hissetmeyi.
Ne şanslısın benim bugüne kadar yaşadığım yerlerde değil ırmak dere bile yok. Herneyse, yazını okuyunca aklıma Herman Hesse in, sidertasının sonu geldi.
Suyun bir damlasında zerre olsak
Zerreler birleşip bardağa dolsak
Bakdaktan boşanıp denize yol bulsak
Ne güzel olurdu bölünmesek 1 olsak
Ayrılmış kolları gibidir çaylar derenin
Dereler ırmağın, ırmaklar sa nehirin
Ne kadar sığ olursa olsun ya da derin
Tutsağıdır en sonunda hepsi denizin
Hala bir çay gibiyiz, dereden habersiz
Dere çayı bilir, ırmaksa akar sessiz
Hepsini bilse de nehir ufkunda yoktur deniz
Yeter artık öğrtensene hepimiz 1 iz
Çok seneler önce yazmıştım yazını okuyunca bir anda aklıma geldi, arayıp buldum.
Sevgiler
Sevgili Belgin;Irmakların ninnisiyle büyüyenlere de bu sesi yüreklerinde duyanlara da aşk olsun.
Sevgili Kedim;
Hayatla birlikte akmayı bilenlerden olmak mutluluğuna dilerim hep birlikte kavuşuruz.
Sevgili guguk kuşum;
Sana bir türlü yorum bırakamadım.Belki de blogunda sorun var.Kelime doğrulamacayı kaldırsan keşke.Ama şimdi belki gerçekleşir.Hayırrrrr.Mimine cevabımı en kısa zamanda yazacağım inşaallah.
Mavi tüy havalandı havalandı elime kondu.İşte ben de mutlu oldum.
Sevgili kardeşim tutsak
Birleşmek için aşkla koşar ya çaylar dereye,
o hasret koşturur ya Dereleri ırmağa
Irmaklar sa salınca sularını nehir içi
Okyanusta buluşur o ilahi birlik bilinci.
Cümlenize sevgilerimle dilek.
"kötü bir rüya mı gördün, karabasanlar mı çöktü üstüne, git suya anlat. su alır götürür kederini, tasanı. uzaklara taşır. su vefakardır. gammazlık, kancıklık nedir bilmez. dosttur su, dostu olmayanlara..."
diye yazmıştı elif şafak pinhan'da. bu cümleleri geldi aklıma yazını okuyunca...
okurken ben de ırmak oldum sakin salak aktım çiçeğe böceğe ağaca gökyüzüne baka baka aktım durdum...
çok güzel satırlar olmuş yine Dilekçim :)
Hay Allah, bende kelime doğrulamaca mı var. İnan farkında ile değilim. Ne demek, ben sadece ana yorum yazanları takip etmiyorum. Ama bazılarının yorumlarını çok önemsiyorum. Bunlardan biri de sensin. Bana guguk kuşum demen öyle güzel geldi ki bugün bana. Bekliyorum Sufi Sajanın en mutlu anlarını. Sevgiyle kal emi.Ve tabiki yorumlarını 4 gözle bekliyorum. Benim için çok değerli.
Irmak olamasa da insan su olmanın kendisi yeter... Su gibi akarak yaşamak lazım yaşamı ne de olsa. Birgün gelir su akar yatağını bulur:)
Irmak olmanın hayali bile güzel hem...Hayallerin su gibi berrak olsun Dilekciğim, su gibi hayallerin de gerçek:)
Yüreğinden ırmak olup akanlara, sevgiyle değdiğin topraklara, içimizdeki beslediğin filizlenmiş tohumlara, nezaketine, bilgeliğine ve aktığımız ortak nehire..
Çok güzel bir yazıydı yine. Yüreğine sağlık Dilekcim.
ırmak doğurdum önce...su gibi olsun istedim...berrak,pure,ipeksi sıcaklık taşısın istedim;adınca..
ben de sakarya nehri kenarında büyüdüm...sardunya.nın saksısının kenarında gördüm sizi;arıyormuşsunuz benliğinizi*özü..merhaba demek istedim sadece..
BEN DE BU SUYLA AKTIM İÇİNİZE
KENDİMDEN DE GÖZYAŞIMI KATTIM Kİ
HEP AKSIN HEP ÇAĞLASIN IRMAĞIMIZ
GÖNÜLLERİMİZE SEVGİ KATSIN
ARANIZDA OLMAK ÇOK GÜZEL
ne güzel yazmışşınız yüreğine sağlık kardeşim:)
Hep kendimi suyla bütünleştirdim. Su gibi hissettim. suyun sakinleştiriciliğini kullandım çoğu zaman. Yanlız kalmak istediğim anlarda insanların arasından ona sıgındım.
"Sana bakmak, suya bakmaktır,
sana bakmak bir mucizeyi anlamaktır" der Yılmaz erdoğan bir şiirinde.
Su gibi aziz ol derler büyükler.
Vücudumuzun büyük bir bölümü bile sıvıyken ne büyük nimetlerle donatıldığımı bilemeyiz. kan çeker derler, aşktır su, şükürdür.
ve son olarak eklemek istediğim insanları da ben nehirlere benzetirim. Bir gün iki nehir, üç nehir kesişir. Birlikte akarlar bir müddet. sonunda denize doğru giderler. ama bazen bazı nehirler yönlerini değiştirir, başka yerlere akarlar. Başka nehirlerle buluşurlar. İnsanlar da böyledir. Birlikte yolculuğumuz sürer bir şekilde, bazense farklı yollara gideriz.
Biraz hızlı yazdım ve tam toparlayaymış olabilirim ama sizlerle aynı nehirde akmak için geldim.
Sevgili Beenmaya
Su gibi aziz ol canım.
Sevgili Funda;
Ne güzel bir oyun oynadık değil mi?
Sevgili guguk kuşu
Bir gün seninle kuş olur uçar mutlu oluruz tamam mı?
Sevgili Bugünü yaşama Arzusu
Senin de hayallerin bir gün gerçekleşir inşaallah emi?
Sevgili Brajeshwari;
Ne güzel noktalamışsın yorumunu:"aktığımız ortak nehire" derken.Teşekkürler canım.
Sevgili Irmak;
Hoşgeldin sefalar getirdin Dünyamıza.Ben mesajımı aldım.
Sevgili ADSIZ demiyorum seninde adını Irmak koyuyorum ve birlikte akıyorum seninle de.
Sevgili Fatı
Blogundaki ahşapları büyüten sularda buluştuk bak.
Sevgili Efsa
Güzel ve genç anne; bebeğin senin gibi su olmak isteyen annesiyle çok mutlu olsun emi?
Yorum Gönder