SAATİSTAN ÜLKESİNİN SAATSİZİ - SUFİ SAJA

.

"Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur."Kemal ATATÜRK .

2 Mart 2009 Pazartesi

SAATİSTAN ÜLKESİNİN SAATSİZİ


Dağılan parçaların toplanma zamanında, batıdan doğuya dönüyorken bu gezegen daha“bilinmiyordu dünyanın döndüğü” …
Zaman icat edilmemişti çünkü Güneşe yıldızlara, sıcağa soğuğa, yağmura kara bakılıyordu her zaman.
Uyanıyordu, beyaz iplikten siyah ipliğin gözle ayrılma vakti, tarlaya sabana koşturuyordu insan denen yaşayan.
Kiraz dallara basınca, kurtlar dağdan köye varınca, denize ayak basınca doğuyordu insana göre insan.
Ağaçlara can suyu yürüdüğünde, kuşlar ötüşüp seviştiğinde, kediler düz damlarda birbiri peşin sıra koşuştuğunda geliyordu tohumun toprağa düşeceği zaman.

Güneşe baktı âdem, yıldıza, sonra kumla, sonra suyla ölçtü zamanı. Günlerden bir gün toplandı bir ülkenin insanı bilmek istedi, hasat zamanını an be an.

Geçen ömrünü rakamlarla saymak, geleceği ince ince saymak istedi. Günü 24 e, ayı 3o güne, yılı mevsimlere bakıp böldü

Her saati 60 a ayırıp dedi ki buna da dakika. İşte böyle başladı bu macera bölündü parçalandı düz yaşam sonra tüm parçalar eklenip kenetlenip kondu her parça kendi kutusuna.

Bu kutunun adına: saat, bu makineyi bulanların ülkesinin adına da dendi ki: SAATİSTAN.
Dilleri başkalaşmış başka insanlar geldiler kendi ülkelerinden,saatlerini tamir ettirdiler, bu ülkenin insanlarına saat sipariş ettiler her zaman.
Böylece büyüdü adı-sanı bu ülkenin şarktan-garba çoğaldı onların adını anan.

Ne var ki her diyarın nasıl varsa bir velisi bir delisi; Saatistan’ın da vardı bir delisi SAATSİZİ.
Onun ne akreple, ne yelkovanla ne zamanla ne saatle yoktu bir bağlantısı bir işi.
Yıldıza güneşe bakar bilirdi hangi mevsimin geleceğini, kucaklardı gündüzünü geceyi.
“Zaman senin içinde senden özge
Topla kendini gün gelmeden önce”
der durur, çomağını toprağa gömer doğrultur feryat ederdi kendince:
“İşte der bu filizlenince,
Gelecek bahar kendince.
Saate bakmama ne gerek
Gece olur güneş gidince”

Alay eder, taşlar bütün Saatistan insanı derki "bu deli mi ne?" Saatsiz’imiz yazdırır eğnine “Ben saatsizim kime ne”
Gün gelip yaşlandı, ihtiyarlayıp öldü tüm Saatistan insanı,
Sadece o deli: GENÇ kaldı, devraldı Saatistan’ı.

Bu hikaye:
Öykü atölyesi"Fotoğrafın dili" 13 çalışması için yazılmıştır.

19 yorum:

Primarima dedi ki...

Nasıl bu kadar güzel yazıyorsunuz?
Ciddi ciddi soruyorum bu nasıl bir şey bu nasıl bi yetenek bilmiyorum :) ama okuduğum zaman bambaşka şeyler hissediyorum.Diyorum ki önce, nerden buluyorlar bu hikayeleri ,sonra bir bakıyorum kendi sesiniz ,kendi içiniz...aman allahım diyorum :):)
bir fotoğrafdan bu kadar yazı, bu kadar ilham...tebrik ederim.

Arzu Eylem dedi ki...

Keşke hepimiz saatistanda yaşamaya devam etseydik. zamanı yıldızlarla, güneşle, suyla ölçseydik. Baharları böyle bekleseydik. Mevsimleri milatlarımız yapsaydık.Zaman değdiğinden bu yana zihnimize onu nasıl kullanacağımızın kılavuzu verdiler elimize. Kendi zamanını yaratamadı insan, kendine önce kendisinden bakmayı unuttu. Zamanın yakalamak isterken zamana bağımlı kaldı.
Çok güzeldi:) Sevgilerimle

Belgin dedi ki...

Saatistanda bir saatsiz deli olmayi
hayal ediyorum kendim icin,
ne zaman olur bilemiyorum,
bu saatler izin vermiyor,
saatsiz deli olmama:))

Kalemine saglik, yüregine saglik canimcim.

Nilambara dedi ki...

Sevgili "ozan ruhlu" Dilek, bu delinin de yok işi ne akreple, ne yelkovanla, ne saatle... bileğine adı saat olan zinciri takamadı, taktıramadı... AN yetti...
çok güzeldi, sevgilerimle :)

beenmaya dedi ki...

ad verip, tanımladığı zamana ayak uyduramıyor şimdi insan. belki de öyle kalsaydı, ilk zamanlardaki gibi daha iyiydi...

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Saatistan ükesi iyi mi etti bilemedim bir türlü,
Belki girmeseydi o ilk teknoloji hayatımıza, baksaydık doğaya saat yerine. Mutluluk oradamı kaldı dersin can dost...

Ela'dan Mektuplar dedi ki...

Saate bakmama ne gerek var. Gece olur güneş gidince...Bir yerlere yetişme teleşı taşımazdık saat olmasaydı belkide.
Gerek yokmuydu acaba...
Öyle güzel yazmışsın ki olsada güzell olmasada:)

Ateş Böceği dedi ki...

Hayatımızı önce mevsimlere ayarladık sonra aylara derken günler takip etti ardından saatler dakikalar ve artık en son noktadayız saniyeleri hesaplıyoruz malesef yüreğine sağlık çok güzel bir yazı :)

Filiz Benera dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
efe dedi ki...

Sanırım yaşadığımız yer,yani Kaş'ta da bir Saatistan etkisi var.Burada ne günleri biliyoruz ne de ayları..Havaya,güneşe,denize bakıp ona göre karar veriyoruz hangi mevsim olduğuna..Burada sadece yaz ve ilkbahar var..Sanırım bu sayede saatin bir önemi kalmadı bizim için..Geç olmadan,Saatler ilerlemeden siz de kaçın gelin buralara,yaşayın zamansız..Sevgiler,Kocaman öpücükler Tonti:)

öykü dedi ki...

Saatı ıcat eden ınsan keske 24 yerıne 25 yapsaydı acaba yıne yetmıyor dermıydık?
yazı muhtesemdı tebrık ederım..

Filiz Benera dedi ki...

Sevgili Sufi o kadar güzel yazmışsın ki ,
Kalakaldım. Bu kadar mı güzel anlatılır.
Saatistan' ın saatsiz delisi olmaya adayım.
Mümkün olmadığını bilsemde..
Yazın bana Sevgili Erdal Demirkıran'ın
Zamansız Zamanlarda şiirini anımsattı.
Ordan bir bölüm paylaşmak isterim iznin olursa,
Çok zaman önceydi.
O kadar zaman önceydi ki zaman diye bir şey yoktu.
İnsanlar güneş doğup batıncaya kadar yaşıyorlardı hayatı.
Bir daha hiç olmayacakmış gibi dolu ve anlamlı.
Derken zaman diye üç parçalı bir şey icat etti insan.
Bir parçasına dün dedi, diğer parçasına bugün, öteki parçasına da yarın dedi.
Sonra fesat karıştı zamana ve insan bugünü unuttu.

Sevgilerimle...
(Diğer yorumda hata olduğu için sildim. Kusura bakma Sufi)

Brajeshwari dedi ki...

Dilekcim
ne kadar güzel yazmışsın..Keşke yine doğayla ve onun zamanıyla beraber yaşasak... Ayrılmasak bunca ondan..

Aklıma çocukluğum geldi, benim çok zor olmuştu saati öğrenmem:)

Sevgilerimle...

sufi dedi ki...

Sevgili Primarimam
İnan ki konuşurken bazen iki kelimeyi bir araya getiremediğim oluyor, yazarken de klavyeye yazan parmaklarımı ben ve gözlerim takip ediyor.Teşekkür ederim sevgilerimle canım.
Sevgili Bugünü yaşama arzusu;
Bence de, keşke mevsimleri milatlarımız yapsaydık.Uçsaydık gümüş kanatlı atımızla sonsuz sınırsızlıklarda.Sevgiler.
Sevgili Belgin'ciğim
Zaten Saatistanın saatsiz delisi benim, ömrümde hiç koluma saat takmak istemedim çünkü.Senide kaydedelim saatsizler ordusuna.Sevgilerimle.

sufi dedi ki...

Sevgili Nilambara;
İkiz kardeş olsak bu kadar benzerdik bence.İşe yetişmek için bile saat kurmazdım "beynimin saati beni zaten uyandırıyor" diye.Sevgilerimle.
Sevgili beenmaya;
Elektriğe hayır diyenimiz yok, ama hepimizin özlemi zamansızlık galiba.
Sevgilerimle.
Sevgili Nur'um;
Saatistan'ın delisi gibi bizde saat kullanmayınca genç mi kalacağız acaba?

sufi dedi ki...

Sevgili Ela"Ege'nin güzel annesi"
Ege'nin kolunda saati mi var canım nasıl biliyor acıktığını, susadığını,memeye sarılma zamanını nasıl ayarlıyor?Uyku saati bile neredeyse şaşmıyor.Sevgilerim hepinize.
Sevgili Ateş böceği;
Saatlerden geçtik, dakika, saniye salise ayrımı bile neredeyse az geliyor.Onu da parçalara böleceğiz bir gün belkide.Sonra yine başa döneriz merak etme sevgilerimle.
Sevgili Efe'm;
Bana göre de; Saatsizlerin ülkelerinden biri de KAŞ...İki sevgili kumru, kanat çırpıp balkonun demirlerine kondu mu biliyordum ki çocuğumun uyanma vakti.Çaydanlığı ocağa sürmeli.Sevgilerimle.

sufi dedi ki...

Sevgili Öykü;
Gün 25 saat olsa da yetişmezdi bizlere zaman.yatcaz kalkcaz aslında hep aynı an.Sevgilerimle.
Sevgili Filiz;
Senin de Saatistan ülkesinin saatsiz delisi olmaya aday kaydettik.Bütün saatliler gidecek bir gün, ve kollarındaki saatler duracak nasıl olsa.Sevgilerimle.
Sevgili Brajeshwari;
Zamanı öğrendik de ne oldu? Kardan çok zarar etmedik mi?Yaşlarımıza yaş ekleyip, yaşlarımıza göre davranmamız gereken kalıplar içinde sıkıştılmadık mı?Sevgilerimle.

nilüfer dedi ki...

guzel bir hikayeydi anlam derinligi tasiyan, yüregine saglik..gecenlerde izledim,zaman uzerine de sorgulatan güzel bir film benjamin button'un tuhaf hikayesi,ne olmak istiyorsan O OL diyordu film özünde, saatli yada saatsiz,yeterki OL:)sevgimle..

sufi dedi ki...

Sevgili Düş
Benjamin Button'u izleyemedim.Düşündürücü bir film olduğunu sanıyorum.Tez zamanda ben de izleyeceğim inşaallah.Sevgilerimle.