"İtalya’da Venedik’in kenar mahallelerinden birinde, bir Cafe-Bar’da, espressolarımızı içiyorduk. İçeri giren müşterilerden biri barmene, “iki kahve, biri askıda!” dedi; iki kahve parası verdi, bir kahve içip gitti. Barmen de duvar üzerinde asılı duran çiviye bir küçük kâğıt astı. Biraz sonra içeri iki kişi girdi. Onlar da “Üç kahve, biri askıda” dediler; Üç kahve parası verdiler ve iki kahve içtikten sonra gittiler. Barmen “askı”ya yine bir küçük kağıt astı. Bunun gün boyu böyle sürdüğü anlaşılıyordu. Bir süre sonra kahveye, üstü başı biraz eski-püskü, belli ki yoksul bir kişi girdi ve Barmen’e “Askıdan bir kahve!” dedi. Barmen hemen bir kahve hazırladı ve yeni müşterinin önüne koydu. Yoksul kişi, kahvesini içtikten sonra para ödemeden çıktı, gitti. Barmen’se, duvardaki askıya taktığı kâğıtlardan birini kopardı, parçalayıp çöp kutusuna attı. Bu günün sonunda, gözlerimizi yaşartan bir “İtalyan toplumsal terbiyesi” öğrendik: Bir Venedikli için yaşamsal olmasa da, kahve, günlük yaşamda önemli bir yer tutmaktadır. Kahve içecek kadar parası olmayan kişilere yardım edebilecek düzeydeki kişiler,
bir kahve parası daha ödüyorlar. Yardım ettiği kişiyi görmedikleri için bu kişiler de daha mutlu oluyorlar; kimden geldiğini bilmedikleri bu ikramı kabul edenler de daha huzurlu! Yardım eden ile alan arasında, bu cafe-bar’daki garson gibi köprü görevi yapan kişilerinse, güler yüzlü ve sevgi dolu olmaları gerekiyor. İçeri giren yoksul bir kişinin “Bana askıda kahve var mı?” diye sormasına gerek bırakmamak için, askıda kahve olduğunu belirten kâğıt parçalarını kolaylıkla görülebilen bir yere asmaksa, bu olgunun zarif bir bölümü... "
Üzerinde bol bol düşünülmesi gereken bu olay bir hikâye değil...
Çoğunuz daha önce okumuşsunuzdur zaten. Eminim düşünmüşsünüzdür de.
Ben yine de paylaşmak istedim sizlerle. Çünkü okuyunca ilk defa okuyormuşum gibi etkilendim. Etkilenmekten ziyade hemen hayallere dalıverdim. Askıda ekmek, askıda peynir zeytin, askıda yemek istenilen ama alınamayan her şey... Tüylerim diken diken oldu.
Bugün seçim var. Evet, çok şey bekliyoruz devletten, belediyeden, ondan bundan şundan. Hoşumuza gitmeyeni, işimize gelmeyeni ters düz ediveriyoruz kafamızda. Ama bir şeyleri yoluna koymak için, hayatı, dünyayı daha yaşanabilir bir yer yapmak için bizim de bir şeyler yapmamız gerekmiyor mu yani? Hangimizin aklına fırına girip evimize ekmeğimizi alırken "askıda ekmek" demek geliyor? Hiç birimizin. Gelse de yardımın yerine ulaşıp ulaşmayacağı kuşkusu sarıyor içimizi, vazgeçiyoruz. Çünkü yardımların yerine ulaşması konuşunda yaralı bir milletiz biz.
Yardımlarımızı yaparken bile gözüne gözüne sokmuyor muyuz insanların, birbirlerini ezme pahasına toplamıyor muyuz hepsini küçücük bir alana.
Birileri bir yerden başlasa, ah biri başlatsa da biz de arkasından gitsek diyeceğimize başlatsak ya. Kocaman bir karamsarlık çöküyor içinize değil mi? Neden ben başlatamıyorum? Neden, kimden çekiniyorum? Karamsarlık çöküyor içime ve hikâyenin yaşandığı yerde yaşamak istiyorum böyle olunca. Keşkelerden nefret etsem de keşkee işte ya keşke. Zaten var olanı sürdürmek kolay. Var olmayanı "var" etmekse!!!!!!!!!
Sevgiyle kalın.
ELa
29 Mart 2009 Pazar
ÜÇ KAHVE, BİRİ ASKIDA
Gönderen sufi zaman: 10:10
Etiketler: ELA'dan mektup
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
21 yorum:
yaşadığım mahallede ki fırında sanıyorum 4-5 yıldır böyle bir uygulama var,oradan ekmek almıyoruz,beğenmiyoruz ekmeğini ama önünden geçerken cebimdeki bozuklukları ekmek haline getiriyorum..
birbirimize destek olmadan geçiremeyeceğiz zaten bu günleri ..
SEvgili Ela düşündüğünü yaklaşık 1 ay önce değişik bir şekilde sevgili TUNÇ KILINÇ başlattı bile ve bütün Türkiyede bir çığ gibi büyümekte FMK (faili meçhul kıyak ) hareketi
Buradan izleyebilirsiniz yapılanları (http://www.fikiratolyesi.com/)
Hiç tanımadığı ve ihtiyacı olan birinin içini bir fincan kahve ile ısıtmak.
Ne güzel bir duygu olsa gerek.
Veren alanın gözüne sokmuyor.
Alanda bunun ezikliğini yaşamıyor.
Bazı şeyleri bazen düşünmek bile yetiyor.
Sadece düşünmek....
Neyse ki bizlerde de böyle uygulamalar ufaktan da olsa
başladı..
FKM Hareketi. Sevgili Tutsak ta bahsetmiş..
Bu da benim içimi ısıtıyor.
Ela bu güzel uygulamayı bizlerle paylaştığın için teşekkürler. :)
Sevgilerimle...
Tv de ızlemıstım
Mugla cıvarı bı yerde fırınlarda bu uygulama var adam gıdıp 2 ekmek alıyor bı tane de fazladan askıda parası bırakıyor fırıncı oraya askıda olan ekmek sayısını yazmıs
ıhtıyac sahıbı gelıyor o yazıdan bakyor
dıyor kı bana bnı ekmek verırmısınız askıdan
alıp dua edığ gıdıyor
bunlar ne kadar guzel seyler..
keske yaygınlassa...
sevgili elacım, çok beğendim hikayeyi. imrendim doğrusu alan elin veren elden haberi yok. Alan el istemek zorunda değil. Mükemmel bir yöntem. Osmanlı zamanında bazıları fitre ve zekatını verecek birini bulamayınca, zarfa koyar, zarfın üzerinde fitrem zekatımdır alan kabul buyursun diye yazıp bi ağacın dalına asarmış. bazen zarf günlerce veya haftalarca orada kalırmış. Bi gün ihtiyacı olan biri alırmış. Hangi birine imreneyim şaşırdım: veren belirsiz, alan belirsiz,ihyiyacı olmayan elini sürmüyor. Ne insanlar var. Yaptığını ballandıra ballandıra anlatan. Ellerine sağlık elacım. hepimize ibret olsun.
Sevgili üfürükten prenses ve Tutsak;
yorumlarınızı okuyunca "aaaaaaa" dedim ve kaldım. Bu olayın icraatına burada da başlanmış demek. İnanın çok sevindim. Umarım askılardakiler ihtiyacı olana gidiyordur. Mutlu oldum şimdi ya:) Teşekkür ederim
Sevgili filiz ve öykü;
Yine "aaaaaa"... herkes haberdarmış meğerse. Türk milleti ne olursa olsun duyarlı tamam ama kömüre ihtiyacı olmayan, evinde doğalgaz yaktığı halde kömür yardımlarını ihtiyaç sahiplerinden önce alan insanlar da var bu ülkede. Düşününce acaba diyorum o askıdakiler bir diğer fırıncıya gider mi? Çok mu abarttım sizce;)
Sevgili guguk kuşu; baksana diğer arkadaşlardan aldığım haberlere göre güzel yurdumuzda da başlamış bu uygulama:) Demekki ibret olmuş işte. Ne güzel değil mi? Yazarken içimde büyüyen yangınıma su gibi geldi bu haberler. Sevin sende...
Sevgiler.
haklısın elacım, bende tutsağın önerdiği linki açtım, okuyorum.
Bir yerlerde hala insanlığın ölmediğini bilmek güzel :)
Benim ekmek aldığım hatta iki elim kanda olsa illa ekmeğimi oradan aldığım fırında yapıyordu bu uygulamayı bir kaç yıldır...Ama bu son kriz orayı bile etkiledi ki,artık askıyı boş görüyorum ...
Ela yüreğine,kalemine sağlık demek geldi öncelikle içimden...
Fikir hepimizin yüreğinden geçen aslında ya da hepimizin demeyeyim de hala insanlığı barındıranların diyeyim sert bir kelime olduğunu bile bile.Başlatamıyoruz çünkü,güvensiziz.Güvensiziz çünkü yaşadık.Yaşadık çünkü biz değil ama bazılarımız yol verdik.Ve umarım bundan sonra bu yolu vermeyeceğiz...
Sevgiler...
bizim ülkemizde kahve kültürü olmasa da olayın ana fikri ve ekmek fırınlarında uygulanabilir olması beni mutlu etti umarım artarak devam eder...
ben ümraniyedeyim ve bizim burdada bir fırında bu askıda ekemek sistemi var.bizlerde katılıyoruz.ben yerine ulaşıyormuyu düşünmüyorum ben üzerime düşeni yapıyorum.herkes nasılsa ulaşmıyordur diye düşünürse askılar bomboş kalır.bu sistemi yapan kişilerin güvenilir olduğuna inanaıyorum biz görevimizi yapallım gerisi onlara kalmış..
http://dengesizterazi.blogcu.com/
süüperr bir fikir. keske biz de olsa askılar:)
Yardımlar göstere göstere yapılacak ki oy olarak geri dönsün!
Ela`cim, bu hikayedeki cok güzel bir yöntem, veren belli degil, alan belli degil.
Arkadaslarin yorumlarini okuyunca cooook mutlu oldum. Demekki bütün olumsuzluklara karsi, duyarli ve insan gibi insanlarin var oldugunu görmek. bilmek beni cok mutlu etti.
Bende elimden geldigince, yakinimdakilere yardim etmeye calisiyorum. Burada da günde bir ögün olsun sicak yemek yiyemeyen, bütün gününü ac geciren cocuklar var. Bu kadar zengin bir ülkede, böyle bir seyin olmasi insani cok üzüyor. Binlerce ac kalan cocuk varken, Otellerde, Restorantlarda, marketlerde ve sebze halinde cöpe atilan onca yiyecek, beni delirtiyor.
Kusura bakma uzun bir yorum oldu.
Sevgilerimle
Sevgili Dostlar;
Hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Ne kadar mutlu oldum anlatamam.
Yardımsever bir toplum olduğumuz açık ama yardımı yapanın ve alanın belli olmadığı pek rastlanır değildi. Demek böylesi de oluyormuş dedim. Sizler gibi bende mutluyum şimdi. Bu güzel olaya katkısı bulunan arkadaşlara sonsuz sevgilerimi yolluyorum. Başlatana, uygulayana, yapana, herkese. Kocaman öpüyorum sizleri.
Emanetiniz Allaha olsun...
Olsa keşke bizde ama şeyi çıkartılmasa hadi ben kibarca söyleyeyim suyu çıkartılmasa.Biliyorsun ki bizim ülkemizde herşeyin suyunu çıkartırlar.
Sufi; Ekmek almak için fırına gitmeyi bu yüzden çok severdim İzmir'de.Benzer uygulama İzmir'deki fırınlarda da var; paranızı veriyorsunuz, çalışana usulcacık biri (ya da kaç tane istiyorsanız) askıda diyorsunuz.Yalnız askıda olanı almak için gelen kişi de yavaştan söylüyor askıdan ekmek istediğini ve deşifre olmadan ekmeğini alıp gidiyor.İnsanlar fark etse bile oralı olmuyorlar.
'Sen alabilirken alamayanı da düşünebiliyorsan, bunun için kendince bir şeyler yapabiliyorsan insansın.' temasını seviyorum..
Sevgili Ela,keske askilara fazladan sevgi birakilsada ihtiyaci olan alsa.Emin ol o zaman ne yokluk olur ne de düsmanlik,her sey güllük gülüstanlik olur.Yine gönül telimizi titreten bir yazi olmus tebrkler.Ömrün huzur dolsun.saygiar
Sevgili Ela,keske askilara fazladan sevgi birakilsada ihtiyaci olan alsa.Emin ol o zaman ne yokluk olur ne de düsmanlik,her sey güllük gülüstanlik olur.Yine gönül telimizi titreten bir yazi olmus tebrkler.Ömrün huzur dolsun.saygiar
Yorum Gönder