Detaylarla boğuşurken "Öz" ü unutuveririz çoğu zaman. Ahhhh bizi biziiiiii:)
İşe giderken bir türlü sevemediğimiz patronumuzla yine karşı karşıya geleceğimizi düşünürüz mesela. Bir ayağımız ileri giderken diğeri geriye gider. Aslında olayın Öz'ü "çalışmak" değil midir? Öyle ya da böyle ihtiyacı karşılamak, ufku genişletmek, hayatı sürdürebilmek için çalışmak...
Hayata "ah ah vah vah vah!" eder dururuz da Hayatın ÖZ'ü "yaşamak'ı” atlayıveririz. Farkına varabilirsek günün birinde ne ala:) Varamazsak öyle boşa çırpınır dururuz hayat denizinde. Kolluk yok, simit yok, yakınlarda duba da yok:))
Bir de "İnsan" var tabii. Onun "Öz" ünü, içini, derinini görene kadar ohooooo neleri vehmetmeyiz ki.
Tek çözüm "Öz"ü gösterecek, gözlükler mi dersiniz? :)
Önümüzde olup bitenleri görmek yerine
inciğini mıncığını didikler, etrafında deli tavuk gibi dolaşırız Öz'ün...
Ne kadar yakın ama ne kadar uzak;)
Fazla uzatmak istemem örnekler o kadar çok ki. Onun yerine yazıya ilginç bir şekilde uyan küçük, güzel bir hikâyeyi yazmak istedim ;)
Detaylarla uğraşırken "ÖZ"ü unutmamanız veya bir an önce bulmamız dileğiyle.
Sevgiler, saygılar...
*ELa*
Juan, motosikleti ile Meksika sınırına gelir. Arkasındaki iki büyük çantayı gören sınır polisi
şüphelenir ve içinde ne olduğunu sorar.
Juan:” -Yalnızca kum,” diye yanıt verince,
polis: “- Aç bakalım çantaları,” der.
Juan çantaları açar, polis didik didik kontrol etmesine rağmen kumdan başka bir şey bulamaz çantada! Bununla yetinmeyen polis, gece yarısına kadar kumu her tür tahlilden geçirtir ancak saf kumdan başka bir şey yoktur! Polis, çantalarını Juan'a geri verir ve sınırdan geçmesine izin verir. Ertesi gün Juan Motosikletinin arkasında iki büyük çantayla tekrar sınırda belirir. Polis Juan'ı gene durdurur, didik didik arar, bir şey bulamaz ve Juan'ı serbest bırakmak zorunda kalır.
Bu olay, polis emekli olana dek yıllarca devam eder! Bir gün emekli polis Meksika'da bir barda otururken Juan'ın içeri girdiğini görür ve derhal yakasına yapışır;
“-Senin yıllardır birşeyler kaçırdığından eminim. Çıldıracağım. Geceleri uyku uyuyamıyordum senin yüzünden. Lütfen anlat bana ne kaçırdığını. Aramızda kalacağına emin olabilirsin. “
Juan gülümseyerek yanıtlar:
“-Motosiklet”
27 Nisan 2009 Pazartesi
AYRINTIDA GİZLENEN ÖZ
Gönderen sufi zaman: 23:32
Etiketler: ELA'dan mektup
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
20 yorum:
İnsan olduğumuzdan hayatı nasıl da zorlaştırarak yaşıyoruz,bazen satır aralarında bişey aramak,anlam çıkarmak yerine ,herşeyin kendi olan o haline bakabilsek,daha mutlu olacağımız gibi,daha da mutlu edeceğiz.Nedense olmuyor,insanlar günlük telaşlarda ,hayatın o mis olma halini kaybediyorlar, keşke, olmasa.
insanoğlunun en büyük zaaflarından biri değil mi ayrıntıda boğulmak... ilişkilerin zaman içinde yitip gitmesi bile dönüp dolaşıp ayrıntılara takılmakta bulur nedenini...büyük resmi görmek gerek önce ve sonra gerekliyse inmek ayrıntılara çünkü bazen ayrıntı içinde mutsuzluğu da barındırır. Her ne kadar doğru da olsa küçük şeyler mide bulandırır lafı önce büyük neymiş onu keşfetmek lazım. sevgiler...
ayrtıntılarda onemlı aslında
gozden kacırmamak gerekıyor
puzzle ın parcalarını
ancak bazı seylerde de
cok detaycı olmak ta butunden uzaklastırıyor
aynı bu ornekte oldugu gıbı
detaylar hayatımda çok önemli yer tutar,
ancak insan ilişkilerinde pek kullanmamak gerektiğini öğrendim.
"öz"ü bulabilmek adına,
sevgiler,
Çok basit aslında neyi görmek istiyorsan onu görüyorsun ve bu arada çoğu zaman aslolanı kaçırabiliyorsun!
Görmek istediğini ise kodların belirliyor;karakterin, sosyo/ekonomik kodların,önyargı,tecrübeler vs vs
Böylece de çoğunlukla öz'den uzaklaşıyorsun
Şeytan ayrıntı da gizlidir diyorlar ya hani hakikatten öyle.Ayrıntıya daldıkça;yoruluyor,yoruyorsun.
Mutluluğun özü ise;Basit düşünmek,basit yaşamak!(bence)
Ve Sevgili Ela;teşekkürler bir kere daha.
Yine missler gibi, içime dağ havası çekmiş gibi ferahlatan, hayatı ve anı sevdiren bir yazı okudum. Yüreğine sağlık. Çok teşekkürler, iyi ki varsın...
Ela´cim aslinda karsimizdakinde gördügümüz kendi özümüzdür:))
çok güzel bir hikaye ne çok şeyi görmezden gelip es geçtiğimize dair hatta çoğu zaman hayatı bile...
Hikayenin aslı Nasreddin Hoca'dan diye biliyorum. Kaçırdığı şey de Eşek:)
Çok güzel mesel...
sevgiler.
harbiden bende anlamadım valla adamın neyi kaçırdığını, dur hayata bi başka bakış açısıyla bakiim bundan sonra:)
çok güzel bir hikaye,
bir şeye odaklanmış halde beklerken neleri kaçırdığımızın farkına bile varamıyoruz.
Aslında Genel de detayları atlayıp, genel yaşayan bir toplumuz. Sanırım burada verilmek istenen duygu hayatı otomatiğe bağlayıp yaşarken, hayatın kendisini ıskalayarak yaşamak...
Tıpkı, dört duvar için iş yemek televiyon yatak dörtgenin yaşayan insanların bir zaman sonra biribirilerine yabancılaşması gibi hatta bu insanlardan bir tanesi vefat ettiğinde onunla ne kadar az zaman geçirdiğini fark etmesi gibi...
:((
Sevgili;
*y.;
dimi ya keşke olmasa...
*Evren;
sadece ilişkiler değilki yitip giden hayatın ta kendisi. Bende ayrıntılara fazla takılan biri olarak, ayrıntının içinde barındırdığı mutsuzluktan şikateyçiyim:)
*öykü;
Ayrıntılar önemli mi gerçekten? Bu yazıdan sonra düşündüm bende. Çoğu zaman küçük ayrıntılarda ne anlamlar yakalarız ama bazende ayrıntılarla uğraşmaktan çoğu şeyi kaçırırız. Aradaki ince çizgiyi iyi çizmek gerekiyor sanırsam.
*ful yaprakları,
İlişkilerde ayrıntı, seninde bahsettiğin gibi kocaman bir karmaşa bulutunun içine sokar adamı. Yaşadım, gördüm, biliyorum:)
*Anne iş'te;
Ayrıntıda gizlenen o şeytana bay bayyy demek istiyorum ben :)) Bende sana teşekkür ederim.;)
*sesiber;
Okuyan gözlerin, yorum yazan ellerin dert görmesin o zaman:)Sağolasın...
Sevgili;
*Belginciim;
Katılıyorum sana. İnsan insan aynasıdır dimi. Kocaman öptümmm:)
*Mayacım;
Farkına varıp ama yine aynı hataları yapmak ne acı değil mi:)Ayrıntılara takılmamaya çalışmak bile bir ayrıntı aslında. Bırak işte yaşa ne yaşanacaksa ama nerdee:)
*Ozgur;
Ben bilmiyorum Nasrettin Hoca versiyonunu. Hoş bunu da bir arkadaşımın güzel mailleri sayesinde okudum, öğrendim, paylaştım sizlerle. Hemen Hoca'nın hikayesini de araştıralım o zaman. teşekkür ederim.
*guguk kuşu;
Bende anlamadım desem:)) Hadi sende bende bakış açımızı değiştirelim bir an önce:)
*kubra zeynep;
Gerçekten varamıyoruz. Sende şaşırdın değil mi "motosiklet" deyince:) ben aaaaaaa dedim.:))
*Hüseyin Soykök;
Haklısın. Biz aslında biraz da şartlanmış bir toplumuz. Şartlandıklarımız yüzünden "öz"ü kaçıran bir toplum. Çalışmaya şartlanmışız, para kazanmaya, dizilerimizi kaçırmamak için her gece tv karşısına geçmeye, sonrada yatıp uyumaya. En basit ihtiyacımız olan yemek yemeye bile...
Bu sıradanlık içinde bu kadar ayrıntıyı nasıl yakalıyor kafalar o da şaşılacak iş.
Arada yitip gidenleri, kocaman hayatları, tadını çıkaramadan, sonradan fark etmek ama maalesef geç kalmak da oldukça can sıkıcı...
Hepinize SEVGİler...
Sevgili Ela abla,ben olaya başka bir boyutta gireceğim.Ego kırıldığı
an gözlüğe de gerek kalmıyor:=)
Sevgi ve Saygılarımla,Cenk
öz..
özümüz ne olmalı.. benliğimiz..
dusuncelerımız mı ozumuz?
ben özümü arıyorum, kafam cok karısık, gönlümde acıyor.. canımı acıtan şey benım dusuncelerım mı, özüm bu işe neden engel olmuyor.
özüm dusuncelerımse bu egomda olabilir..
sufi benım aklım karısıktı, bu yazı benı daha da karıştırdı ama ıyı de oldu..
tesekkurederım cokcok..
sevgilerimle.
Dünya üzerinde yaşayan hepimize farkındalık diliyorum en içten duygularımla.
Amin
Juan kardeşimiz güzel bir örnek olmuş. Aaa bak kuş geçiyor hesabı dikkatler başka yöne çekiliyor.
İnsana yapılmış olan da bu. Öz'ümüz bize şah damarımızdan da yakın, tıpkı o motorsiklet gibi..onun üstündeyiz, içindeyiz..hatta O'yuz...O öz biziz, herbirimiz, hepimizin bütünü. Ama bize hep kum torbası gösterilmiş, yanılsamanın sahte gerçekliğinde kaybolur olmuşuz.
Güzel paylaşım..teşekkürler.
SEvgili;
*Warhawk;
Gözlüğe gerek kalmadan çözümü bulman da güzell:)
*Pırıltılı cadı;
Çözüm yine karışık olan kafamızın içinde galiba. Çok fazla krıştırmadan, kurcalamadan engelleri kaldırabilirsin kaldırabiliriz inşallah.
*yonca;
güzel dileğine bende canıgönülden katılıyorum. teşekkürler.
*Halil;
Çok güzel özetlemişsin. Ne diyebilirm ki, o sahte gerçekliği bir an önce farkedip, kaybettiğimiz "öz"ümüzü bulabiliriz inşallah.
Hepinize sevgiler arkadaşlar...
Yorum Gönder