Solar, with lyrics. from flight404 on Vimeo.
Işık güneşe bağlı ve ondan parlamakta ise de onun aynı değil ki!
Bir anneler günü daha geride kalırken dostlarımızın aklına; ANNE deyince ne geldiği konusunda bilgi sahibi olduk.Farklı gönüllerden satırlara dökülen farklı ama özde aynı duyguları paylaştık. Guguk kuşu, Yaşamın kıyısında, öykü'nün içli sözlerinde hasreti acıyı ve hatta öfkeyi sezinleyip, kısa bir zaman için bile olsa onlarla empati kurup ağladık. Ancak değişen ve tekamül eden fikirlerimiz ve yargılarımız yani yargısızlığımız ve tercihsizliğimiz oldu.
"Adsız kahramanımızın" manidar ve eleştirel ama gerçekçi sözleri, sevgili Filiz ve Moonlight Esin'imizle düzeyli bir anlaşma platformunda söz düellosuna dönüşür gibi olsa da
BAŞ'ta oturan aklımızı öfkeye teslim etmeden sıyrılabileceğimizi gördük, inandık.Sapında "ateşe dayanabileceğin kadar günah işle" yazan tahta kaşıkla çayımıza kahvemize şekerimizi atıp karıştırdığımızda bir kaşığın bile insanı uyarabildiğine şahit olduk.
Şu anda Kaş (Antifellos)ta Meis'e bakan Ela'nın balkonundaki masada yazıyorum bu satırları.Kumruların sesleriyle, okul bahçesinde basket oynayan çocukların sesleri, "ağlama değmez hayat bu göz yaşlarına" ritminde çalan okul zilinin mekanik sesi birbirine karışıyor.Sevgili rüzgar okşuyor sevgilinin nefesi gibi bedenimi.Aklım zaman zaman kilometrelerce uzaktaki anne şefkatinde büyüyen çocuklara doğru kayıp gitse de, zaman zaman acı çeken anaların yüreğinde , zaman zaman acı çektiren anaların gönlünde yayından çıkan ok gibi iz bırakıyor. "Güneş her yerde, ısıtıyor yarım küreyi" diyorum.
"Güneşin ışığı güneştendir,
Fakat Güneş değildir ki" diye uyarıyor içimdeki ses beni.
"Cümleni doğru kur:IŞIK, Güneşe bağlı ama ondan parlasa da, O-nun aynısı değil ki!"diye devam ediyoriç ses. Yargısızlık gömleğini giydik giyeli en yakınlarımızın eleştiren sözleriyle yamadık eynimizdekini.Sözle yapılan hatalarımızı, bilerek yada bilmeyerek yaptıklarımızı bir kazana koyup kaynattık.
"Bir sen bir ben varsa ikilik girer araya,
kulak versen maceraya ikilik girer araya"
dizeleriyle kendi aklımıza DUR dedik çoğu kere.Zalimle mazlum, iyiyle kötü, beyazla siyah, muhalefetle iktidarın,acılarla mutlulukların, aydınlıklarla karanlıkların hep içiçe olduğunu bir kez daha hatırladık.Şükrettik yaradana, ete kemiğe bürünen cesetimizin suretini sevk ve idare eden, görünen görünmeyen ruha seslenişimiz oldu bu.Biz onu nasıl tanımlar nasıl açıklarız ki? Ne O odur ki, ne de O, ondan ayrı gayrı.
Güneşin ışığı güneşten, ama GÜNEŞ değil ki!
Ya sizce?
14 yorum:
Sevgili Dilek .
Işık ah o ışık.
Işık belki fizik biliminde frekansı, titreşimi ve aynı zamanda şiddeti içeriyor olabilir. Ama bu şiddet parlamadır. Işık aynı zamanda enerjidir. Biz insanlar hepimiz birer ışığız. Işığımızın dengesi ve karşısındakine yansıtması dalgalar halinde oluyor.
Önemli olan şaşsada beşsede doğru dalgayı bulmak değil midir ? Işık olalım derken
Işığın yansımasını insanın gözü nasıl görürse beyne öyle göndermez mi ? Empati çok
önemli, her durumda insan karşısındakinin yerine koyabilmeli kendini. Işığımız bazen ters orantılı da olabilir. Sonuçta hepimiz insanız. Önemli olan doğruyu algılamak. Bir insanı yererken, severken, döverken önce bi düşünmek lazım. Sonuç kafamızda kurguladığımız şey olmayabilir. Bunun sonucunda insan çok üzülebilir. Belki yaptığım işten ötürü gerekirse cansız bir maddenin içine bile girmek zorundayım. Tabi abartmadan Yere dökülen bir bardak çayın üzüntüsüyle oturup ağlamadan. Denge hep diyorum ya denge.Güneşin bize yansıttığı ışığı çevremize doğru yaymayı başarabilmeyi diliyorum. Işık olmak isterim keşke olabilsem belki mecazi anlamda üzerime bir bidon benzin dökerim.Ben yanarım ama karşımdaki ısınır ve aydınlanır. Işık olmak isterim doğruyu arayan kişinin önünde fener olayım. Işık olmak isterim üreten kişiye ilham vereyim. Işık olmak isterim ama keşke olabilsem, olabilsek. Doğruları elimizden geldiği kadar yansıtabilsek. Güneşin ışığı Sizde aslında çok iyi biliyorsunuz daha da büyük bir Güçten. Yaradandan. Bir sanat eseri gibi kainatı tasarlayandan, Onu en ufak ayrıntısına kada hesaplayandan. Ellemediğimiz sürece bizi içinde barındıracak olan Dünyamı ve Kainatı oluşturandan. Bu günümüzün ve yarınımızın bize güzellikler getirmesini diliyorum. Bu günüm küçük oğlum Dünya, yarınım
büyük oğlum Merih.... Ellerine sağlık çok güzel bir yazı yazmışsın. İzlediğim gösteri çok ama çok güzeldi. Bende Size İstanbul Bahçeşehir'deki mutfağımdan sesleniyorum. :)
Size iyi balkon keyifleri diliyorum. Bir müşterimle randevum var. Şimdilik Hoşçakalın, kendinize iyi bakın.
Dilek’ciğim, bol bol güneş depola, rüzgar kokla, gözlerin maviyle dolsun, darısı başımıza olsun :)
Güneşin ışığı bile böyle bereketli beslerken, Güneşin kendisi ne hikmetleri barındırır...
"Hamdim, piştim, yandım... aşk ateşi ile kavruldum"
“Rumi ve Aşkın Terapi” isimli kitabın yazarı, Sevgili dostum Dr. Faik Özdengül’ün de dediği gibi;
"Mevlânâ'nın pişmesi, babası Sultânü'l-Ulemâ Bahâeddin Veled ve Seyyid Burhâneddin'in feyizli nefesleriyle; yanması da Şems'in nurlu aynasında gördüğü kendi güzelliğinin aşk ateşiyledir."
Şems’in (güneşin) aşk ateşi ile yanıp kavrulmaya... sevgiyle, aşkla...
Herşey güneşi severken, ''dağlar,bayırlar,çiçekler,denizler,böcükler''
Biz ''güneşi değil IŞIĞINI seven İNSANLARIZ !''...
Bu anlam da yine aklım beşip, şaşıyor DİLEK ANNEM =)
İşin aslı hem öyle, hem böyle...
yada şöylesi en doğrsusu;(soru cevap yöntemiyle doğruya ulaşmaya çalışıcam)
Dünyamız ışığı nereden almaktadır?
— Güneş'ten.
Ay ışığını nereden almaktadır?
— Güneş'ten.
Merih, Jüpiter v.s. gibi gezegenler ışığını nereden almaktadır?
— Güneş'ten.
Peki, Güneş ışığını nereden almaktadır?
Güneş ışığını başka bir yıldızdan almaz. Bizatihi kendisi ışık neşredicisi durumundadır.
Demek ki: Dünya'nın, Ay'ın, diğer gezegenlerin ışığını Güneş'ten alması Güneş'in ışığını başka bir yerden almasını gerektirmiyor.
"Şunun veya bunun için, şundan veya bundan dolayı değil, aslında Güneşi güneş yapan o IŞIK olsada,o IŞIK ta o gücü ve kudreti KAİNATI VAR EDEN ALLAH tan (c.c.) Yüce RABBİM den alıyor...
GÜNEŞ IŞIĞINI, YARADAN dan alır...
Sevgilerimle....
Bu aralar çenem baya bi düştü.Umarım boş konuşmamışımdır :(
Off Sufim offf, ben de orda olmak istiyorummmmm. Geçenlerde de yazmıştım zaten, o resim kaştan dı:)Herneyse,
üzdüm galiba sizleri ama yapmalıydım, bi işe yaradı mı bilmem ama? Ama bu tesadüfler (ki bunlara tesaddüf demek haksızlık olur ama) şaşırtıcı sayın özdengülün bir konuşmasını dinlemiştim, bugün öğleden sonra internetten onu taradım ve telefonunu aldım. Nilambranın yazısını görünce şaşırdım. Bu aralar sürekli ağlama hissi ile dolu içim. Özel bir nedeni yokken hem de. Ben hep mutlu bir insan oldum herşeyden önemlisi de umutlu...şuanda da mutluyum ama yüreğimi boğan bir ağlama hissi ile boğuşmaktayım hani sanki top yutmuşum da püf desem şöyle kuvvetle çıkacak bende rahatlayacağım şeklinde. niye bunları yazdım onu da bilmiyorum, ama bildiğim bişey var ki sufim meise bakarken benim yerime de bak emi, canımsın.
Sevgili Gugukkuşu, eğer ulaşamazsanız Faik'e, mail adresini ve telefonunu da verebilirim, (nilambara108@gmail.com)
sevgiler
ben gelsem de otursak beraber o balkonda, dertleşsek olmaz mı? sen ışığım olsan ben senden aldığım ışıkla bana gelenleri aydınlatsam... sonra, sonra saat 5 olsa güneş rakı burcuna girse, bir duble koysan efkarlansak ben gündüz vakti senden aldığım ışığı yansıtsam, ay bize gülse, yıldızlar anlasa yüreğimizden geçenleri, kadeh kaldırsak karşı kıyının yüreği güzel insanlarına... yatmadan önce gördüm rüyayı allah hayırlar erdirsin :) keyifli geceleriniz olsun ve daha keyifli sabahlara uyanın...
Işık Güneş değildir elbette ama parçasıdır bütünün .Bütünü bula bilmek için önce parçaları birleştirmek gerekmiyormu.Işığı göremiyen bir insanın yada görmek istemeyen birisinin Güneşle ne ilgisi olabilirki.Boş ışıklı zamanların geçsin o balkonda huzur doldursun rüzgar içine mutlulukla..
Sevgilerimle
Sevgili Filiz Antalya Kaş!tan İstanbul Bahçeşehir'deki dostumuza bol bol deniz ve dağ manzarası gönderiyoruz .Bazen masalarımızda rakı bardaklarımızla bazen çaylarımızla sevgilerimizi de yolluyoruz kendisine. Ve diyoruz ki:Sevgili Filiz'imiz sufi saja'da yazarmısın?Yorum sayfalarında:
Güneşin bize yansıttığı ışığı çevremize doğru yaymayı başarabilmeyi diliyorum. Işık olmak isterim keşke olabilsem belki mecazi anlamda üzerime bir bidon benzin dökerim.Ben yanarım ama karşımdaki ısınır ve aydınlanır. Işık olmak isterim doğruyu arayan kişinin önünde fener olayım. Işık olmak isterim üreten kişiye ilham vereyim.gibi güzel ifadelerinin kaybolmasını istemiyoruz çünkü.Elindeki fenerin ışığı keşke sayfalarımızdan yansısa güzel gönüllere diyoruz .Hıı, ne dersin?
Sevgilerimizle.
Sevgili Nilambara;
Güneşi depolayıp, rüzgarı kokladım, gözlerime engin mavilikleri doldurdum.Bu arada mavi gözlü dev adam EGE'mizin de doğum gününü kutlamış olduk.Onu koklayarak öptüm.Yarın İzmir'e dönüşe geçiyoruz, oradaki bekleyenlerle kavuşurken burada ayrıldıklarımızın hasretleri hasret kabını doldurmaya başlayacak."Aslında sevenlere ayrılık hiç bir zaman yok" diye teselli edeceğiz kendimizi biliyorum.Faik Özdengül'ün "Rumi ve aşkın terapi" adlı kitabını tez zamanda alacağımı da bilmeni istiyorum.Şems'in aşk ateşi olmasa gönüllerimizde yanmazdı yüreklerimiz.,Ateşimiz yeterli mi?bu konu tartışılır işte güzel dostum.Sevgilerimle.
Sevgili Ayışığım;
Güneşin ışığı güneştendir, fakat güneş değildir derken, hepimizin Allah!tan olduğumuzu ama Allah olmadığımızı anlatmaya çalışmıştım zaten.Güzel meleğim her nereye bakarsak hakkın cemali ordaysa nasıl olmamız gerektiği ve Allah'ın boyasına boyanmamız gerekliliği çıkıyor ortaya.Seni seviyorsam, peki seven ben miyim diye sormak geldi içimden.Aşkla.
Sevgili Dilek bu nazik teklifin için çok teşekkür ederim. İnan onur duydum ama ben yapı olarak böyle yorum tarzı yazılarla daha mutlu oluyorum. Üstelik çalışıyorum ve işimi çok seviyorum. Güzel bulduğunuz sözlerim yok olmaz, merak etmeyin. Yok olsa bile ben yine söylerim. Ben yok olduğumda da bir diğeri söyler...
Sevgilerimle....
Sevgili gugukkuşum;
Benden de off ki of... Bugünlerde mutsuzluk tohumu mu atıldı yoksa hayatın anlamı mı değişti, yoksa ben mi değiştim, Dünya derisini mi değiştirdi bilmem Meis mi bana baktı ben mi Meis'e bilemedim.Döndük geldik güzel kuşum.Sabahın en erken saatinde dağı ve denizi koklayıp içimdeki o buruk ve kırgın duygularımı toplayıp döndüm İzmir'ime. Çünkü orada bir kafemiz vardı aldatıldık. Maddenin cazibesi kandırdı insanları.Devrederlerse,bizim yerimize gelen bizim gibi işletebilir orayı sanıldı.Ama iki senedir boş kaldı orası ve bizden sonra kimse o işi yapamadı. Neyse canım anlatsam satırlar az kalır. Buruk buruk döndük geri ama kafemiz bomboş ve ağlamaklıydı içime dokundu.Dut ağacı Cincan isimli köpeğimiz bile ağlıyordu inan.Neden anlatıyorum bunları bende bilmiyorum.Artık yoğurtlu meyva salatası ve o özel sandöviçleri yapmayacağım işte....
Sevgilerimle.
Sevgili Evren;
Kaş, muhteşem tarihi ve dayanılmaz cazibesiyle bizleri de yıllardır yollara vuruyor.İki yıl önceki atmosferimizde karşılaşsaydık keşke.Dostluk ve muhabbetlerin önemli olduğu maddeden uzak bir dünyamız vardı orada.Göze mi geldik bilmem, 2 senedir bir virane oldu kafemizin yeri sanki.O günlerde karşılaşsaydık Güneş rakı burcuna girer girmez karşılardık seninle gecenin bol yıldızlı gökyüzünü belki. Nasip değilmiş, Ama yine de herşeyin hayırlısı deyip kucaklıyorum seni. Sevgilerimle.
Sevgili AteşBöceğim;
Puzzlenin bir parçası kayboldu mu tablo nasıl değişiyorsa yani eksiliyorsa ve her tek parça kendi başına nasıl tabloyu oluşturamıyorsa, o tablo da tek bir parçanın eksikliğinde bütünlenemiyor işte.Tablo her bir parçaya, her bir parça da aslına muhtaç bizim gibi.Ne bizsiz Allah ne Allah'sız biz olamayacağımız gibi.Sevgilerimle.
Yorum Gönder