27.09.2008 tarihinde yazdığım "bayram yârin cemalini görmektir" yazımı tekrar sizlerle paylaşmak istedim.
Bayram: Ramazan bitti diye sevinmek, her an her yerde ağzında bir şeyleri geveleme özgürlüğü ya da boğazlanan kuzu-koçların inek ve hatta develerin -ne kadar büyük olurlarsa sırattan geçme kolaylaşacak ya-karşılarına geçip onları nasıl işkembeye indireceğini düşlemek değil. Bütün bir yıl içinde iş hayatından bunalıp birkaç kez 3–5er günlük kafadan tatil yapma sevincine dönüşmüş bir kutlama bile değil bana göre.
Bayram: YAR'in cemalini hiç beklemediğin bir anda karşında görmektir…
Kapının çalınışından onun geldiğini iç sesinle hissetmek…
Sevgilinin dokunuşu, şefkati, korumasıdır bayram…
Pişirdiğin yemeği sevdiklerine yedirirken yüzlerindeki mutluluğu seyredebilmek…
Nefes boruna bir şeyler kaçıp 1–2 saniye nefessiz kaldıktan sonra uzun bir soluk alabilmek
İlk anne olacağını hissetmek…
Doğum sonrası o acılar ve sancılardan sonra taptaze tenin göğsüne yatırılması…
İlk kalp atışını dinlemek ilk gülüş, ilk tutuş, bardakla su içirirken.
kulağa gelen o çıt sesinden ilk dişinin çıktığını fark etmek bayram.
İlk adım atışı, yarım yamalak söylediği ilk kelimesini kulaklarında duyuşun bayram…
Bir dostunun mutlu bir anını paylaşabilmek, gecenin bir vakti burnuna bahçendeki melisanın kokusunu çekebilmek, çocuğunun üniversiteyi bitirdiği haberini almak, evlendirmek, eşleriyle mutlu olduklarını öğrenmek, torunlarınla ilk göz göze gelip gülümsediklerini fark etmek,
Gökten süzüle süzüle düşen bir kuşun tüyünün sevinci bayram .
Bayram: güneşli bir havada aniden çiselemeye başlayan yağmurla coşmak
Akşam güneş öbür yarı küreye kaymaya başladığında önüne gelen bir kadeh rakı…
Gece yarısı bitirdiğin tablonun günışığında gözüne daha bir hoş görünmesi…
Sabah uyandığında yerlerde diz boyu kar görmen bayram…
Bayram: fırtına sonrası çocuklarının da içinde olduğu teknenin limana yanaştığını görmek.
Bayram: En sıkıntılı olduğun bir anda unuttuğun bir alacağının banka hesabına yattığını öğrenmen… Kırılan elinin sargıları açıldığında parmaklarını yeniden oynatabildiği görmen bayram… Hasta olduğunu duyduğun can arkadaşının ölümcül hastalığını yendiğini duyman…
Platonik bir aşkla birini seven dostunun sevdiğine kavuştuğunu duyman, aynadan sana bakan senin, beğeniyle sana baktığını görmen bayram. Tuttuğun takımın maçı kazanması, attığın topun çemberden geçmesi, yazdığın yazının onlarca yorum alması… Bir yıla yakın zamanda blogtaki reklamlardan kazanılan 54 dolar gibi rakam işte bizim, benim bayramlarım. Eh ne demişler “Deliye her gün ve her şey bayram” der, hepinizin şeker bayramını sufi saja ekibi olarak candan kutlarız. Sevgilerimizle.
Resim alıntı:avantgardedesing.blogspot.com'dan
21 Eylül 2009 Pazartesi
BAYRAM
Gönderen sufi zaman: 09:55
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
Aklıma 'Küçük mutluluklar' adlı yazıyı getirdi.
Çok hoş, izninizle linkini vererek bir ara yayınlamak isterim. :)
Teşekkürler sufi, sevgiyle...
Sevgili Sufi;
Gayet güzel ifade etmişsiniz.Bunu sanırım hepimiz düşünüyoruz özellikle bugünlerde.
Bayram gelmiş neyimize?''bayram'' bence de TDK sözlükteki mecaz anlamı olan ''sevinç, neşe'' varsa bayramdır.Aksi takdirde sadece ''millî ve dini bakımdan önemi olan gün'' olarak kalacaktır,coşku ve sevinç olmadan..
Sevgiler..
Bayram heyecan ve mutluluktur da o zaman. Yani bir insanın en çok gereksinim duyacağı şeylerden ikisini barındırır içinde.
Çok güzel bir yazıydı yine, bayramın kutlu olsun.
Sevgilerimle...
Not: ( Çok şükür ki yorum yazabiliyorum eskisi gibi:))
Geçmiş bayramınızı kutlarım arkadaşlar, ben burada yokken bile takip edip, ses verdiğiniz için de teşekkür ederim.
Yorum Gönder