Burası manâ borsası.
Söz alıp satıyoruz biz…
Değerleri yükselen kâğıtlar değil alıp verdiğimiz, sözlerdir takas ettiğimiz. Duygularımıza çeşit çeşit renkteki harfleri giydirip birbirimize hayatla ilgili ücretsiz yeni stiller sunuyoruz.
Birbirimizin nabzını tutuyoruz görünmeyen ellerimizle.
Yaralarımıza sihirli merhemler sürüyoruz. Görünmeyen kadehlerden görünmeyen iksirler içiriyoruz birbirimize.
Aşırı dalgalanmaları önlemek için konularımıza marj konulmasına da gerek yok bu piyasada. Taban ya da tavan yapmak da değil amacımız. Karşılıksız arz ve talep var burada, almak ve satmak isteyen birbirinin elektronik ekranında yani jargonunda görüntülüyor kendi gerçeklerini ve başlıyor karşılıklı yükselişler aramızda. Manâda uyuşan görüşler kalbin elektro çizelgesi gibi paralel yükselişlere geçiyor. Kanatlanıp uçuyoruz çoğu kez hep birlikte.
Sanki elektrofotoğrafi uyguluyoruz somut olmayan cismimize ve yaşam gücümüz olan auralarımıza ulaşıyoruz böylece. Zaman zaman da uyarıyoruz yekdiğerimizi çeşitli mavi-mor sinyallerle. Beden gözüyle görmeden seviyoruz birbirimizi. Kederlerimizle kederlensek de, çok şükür gönül gözlerimizle dokunuyoruz kalplerimize. Dualarımız ulaşıyor birbirimize, ne mutlu bize.
Gidenlere de... kalanlara da... sevgilerimizle.
Resim:www.forumti.com’dan alıntı.
24 Eylül 2009 Perşembe
MANA BORSASI
Gönderen sufi zaman: 14:14
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
10 yorum:
Auralara dokunuyoruz yine de. birbirimizle dertlenip, üzülüp, seviniyoruz. İşaret gibi yazılar okuyoruz umuda dair.
İyi ki varız ve bir şekilde yıllarımız olmuş, tanımışız. Haklar helal benden yana.
ne tuhaf değil mi,herkes sıyrılıyor egolarından ve salt kendi kalıyor yazarken,burası öyle bir yer ki,sanki imece usülünün yaşandığı köylerden birindeyiz ve birimizin dizi kanasa hepimizin içi sızlıyor.böyle olacağını bilmiyordum, ama iyi ki varsınız. hiç değilse umudu tazeleniyor insanın,burnuna nisan kokuyor.
aynı konuştuğumuz gibi; birşey beklemeden kurduğumuz bir bağ bu ve belki de bu yüzden bu kadar sağlam, bu kadar derinden...
Yazmak insanı çok şifalandıran birşey. Hepimiz birarada şifalanıyoruz bence.
Sevgili Efsa, y. beenmaya, Özgür Turan;
Durgun göle vuran gölgelerin suyun kıpırtısıyla göl üzerindeki dansını seyreder gibiyiz.Gölgelerin mutluluğu ya da mutsuzluğu aslımıza yansıyor her nasılsa.Böylece çekip kervanımızı geçip gidiyoruz zamanda. Hepinize sevgilerimle.
Burası "Gönül bağı dünyası", gönülden gönüle, yürekten yüreğe atılan ilmiklerle örülen bir dünya:) Yırtılmayan, kopmayan, eskimeyen çelikten bile sağlam bir bağ:))
Ve ben bu bağı çok seviyorum, hiç bitmesin hep devam etsin.
sevgilerimle...
Sevgili Belgin ve Özlem;
Canlar ben de dilerim ki bu "gönül bağı"mız hiç kopmasın, yırtılmasın kopmasın artsın ama eksilmesin dostlarım İyi ki varsınız sevgilerimle.
Can Dostum,
iki yıla yaklaşan dostluğumuzla,paylaşımlarımızla,yürekten bağımızla dost olmanın huzuru, sıcaklığı var içimde.
Devamlı büyüyen bir aile gibiyiz, kayıplarımızla üzülen, sevinçlerimizle sevinen, hastalıklara dualarımızı birleştiren.
Varlığından, varlığınızdan çok mutluyum.
Can dostum;
Senin varlığınsa, bana gizliden gizliye güç veriyor.Sanki oradaki senle buradaki ben aynı kişiymişiz gibi.Birimizin dişli çarkındaki bir arıza diğerimizin çarkının dönmesini engelleyecek gibi.Seni seviyorum dostum, biliyorum seviyorsun sen de beni.
Yorum Gönder