Doğanın bize sunduğu besinlere dikkat edersek eğer; her mevsim meyvesi o mevsimin olası hastalıklarının şifası olarak manavların tezgâhlarına dizilir bir bir. Manav bi-haber, alıcı bi-haber olsa da bu durumdan o her şeyden haberdar CANımız var ya işte o bizleri dürtükler ta içimizden.”-Canım çekti dedirtir!” dilimize… Kış zamanı: İki kilo portakal, yazın sıcağında karpuz, şeftali, kayısı üzüm vb seçtiriverir manavda elimize. Durduk yerde insanın canı muşmula çeker mi?
Çekiyorsa da vardır bir nedeni! Şimdi kestane zamanı galiba, kokusu buram buram tütüyor burnumuza. Potasyum, fosfor, magnezyum, kalsiyum, demir ve sodyum mineralleri ile C, B1 ve B2 vitaminleri içeren kestane: Ateş düşürücü, kasları güçlendirici, sinirleri yatıştırıp, kan dolaşımını düzenleyip, bedeni ve zihni yorgunluğu giderici, mideyi güçlendirici, kansızlığa bire-bir şifa olan kat kat kabukların içine saklanmış bu besin sanki gizlenmiş bir mücevher gibi.
Mevsim geçişlerinden dolayı ateşli hastalıkların prim yaptığı, domuz gribi söylentilerinin ayyuka çıktığı, sıcaktan soğuğa geçişte kaslarımızın ve sinirlerimizin dengelerinin bozulduğu, kansızlıktan dolayı üşümelerimizin arttığı şu döneme ne de yakışıyor KESTANE değil mi? Soba ya da kuzinelerle özdeşleştirdiğimiz, sinema ya da stadyum girişlerinde dumanları tüten tezgâhlardan kesekâğıtlarının içine doldurtup aldığımız cana şifa olan şey. Yeme de yanında yat istersen….Sevabı da cabası!
Sevgilerimle.
Fotoğraf:kirlangiçlacivert.blogspot.com'dan alıntı.
16 Ekim 2009 Cuma
KESTANE KEBAP YEMESİ SEVAP
Gönderen sufi zaman: 10:50
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
18 yorum:
sanki ben haşlanmışını daha çok seviyorum, kaynatınca şekerini mi salıyor ne... ama eskişehirdeyken de közlenmişini severdim, hani sıcak sıcak bari ellerimiz ısınırdı öğrenci halimizle :)
Istanbulda actim ben kestane sezonunu, hemde böyle buram buram mis kokan yurdumun kestaneleriyle:)) Canin musmula istediyse göndereyim ablam bir sepet, bahcemizde kücücük bir musmula agacimiz var, yakinda ericek musmulalarimiz:))
Öpüyorum ablam sicacik:))
Kestane deyince ille de soba olmalı,şöyle kor gibi.Üstüne dizmeliyiz tek tek bıçakla çizdiğimiz kestaneleri. Çıtır çıtır etmeliler sobanın üstünde. Piştikçe tersini çevirmeliyiz, elimiz yanmalı çevirirken. Zıp zıp zıplamalıyız, uff yandım diye de, elimize bir maşa almayı akıl etmemeliyiz :)
İşte, böyle çıkar kestane zevki ama sobayı nerden bulmalı ki? Canım da nasıl istedi şimdi!
Sevgiler canım
Temenni ve ziyaretinize çok teşekkür ederim. Korda kızarmış mis gibi kokan kestaneyi sevmeyen yoktur herhalde. Eskiden kuzine sobalar olurdu korunda kızartırdık bi güzel..ne güzeldi.
Sevgili Evren;
Haşlanmışı, közlenmişi, şekeri ben bir zamanlar çocuklar çok seviyor diye reçelini ve püresini bile denemiştim.Öpüyorum seni sevgilerimle.
Ah Belgin'im;
Muşmula bulmak artık kolay mı? Bir dönem manavlarda görüyorsun almaya karar verene kadar kayboluyor.Can kardeşim muşmula bu aralar burada var ilk gördüğümde alacağım teşekkür ederim inceliğine.sevgilerimle.
Sevgili çınar;
Ne güzel de kestaneli anılar canlandırdın belleğimde.El yanarak onları çevirmek her halde işin raconu olsa gerek.Ben de hiç maşayı akıl edemem doğrusu.Sevgilerimle.
Onuncu Köyün Adamı;
Kuzinelerin bir köşesinde ağzı kapaklı güğümler kaynar.Bir yanında kapağı hafif aralanmış yemek tencereleri kalaylanmış.. fırın kısmına da patates koyduk mu, kestaneleri de kuzinenin üstüne sıralarız değme keyfimize değil mi?
Sevgiler.
Buram buram kokusu burnuma doldu, beraberinde pek çok hatıra ile.. ;)
Sevgili Yıldız yağmurları;
En kolay zaman yolculuğu kokuların beyne verdiği mesajlarla gerçekleşiyor bence de.Ta çocukluğumun kuzineli yaşamlarına uçuverdim.
kestanenın her turlusunu sevıyorum
haslanmıs
olsun mangalda olsun:)
yeter kı kestane olsun
bayılırım:))
Çocukluğumda babaannemle mangalda közlediğimiz kestaneler geldi gözümün önüne! Ne çok severim kestaneyi ben...hele ki Bursa'nın kestane şekerini...şimdilerde şekeri sıfıra yakın düzeyde tüketiyorken, en iyisi şöyle demirdöküm tavada közleyip afiyetle yemek olacak..hafta sonu eşimle tv karşısında film seyrederken kestane menusunu de yanına koymalıyım..eh artık kokusunu duyan kısmetlilere de ne düşerse!..
ayy ne severim o kestane kokusunu, serin havanın eşliğinde, hem de kesekağıdı ellerini ısıtır.
Evde sobada yapınca harika olur ama artık evimiz sobalı diil. Fırında yada teflon tavada da o zevki vermiyor.
Çok şükür tüm nimetlere...Yüce yaradan bize yararı olanları yemek için bir de lezzet algısı vermiş...
"Canı çekmek" duygusu da bir nimet aslında...Bazen aklıma şöyle geliyo;Yemek yemek mecburi olsaydı Mesela iştah diye bir şey olmasaydı.İnsanlar yaşamak için zorla yeselerdi.Bol soslu bir makarnaya bakmak elektrik direğine bakmakla aynı olsaydı...Offf yine yemek saati,yemek zorundayım deseydik.Herşey ne kadar çekilmez olurdu...Sonsuuuuz merhamet Sahibine şükürler olsun.
kestane yerken bu yazıyı okuyor olmak, yazının da kestanenin de lezzetini kat kat arttırdı. her akşam bu saatlerde fırında yapıyoruz biz, bekleriz, çay da var.
Off yaa haşlanmış kestaneyi bala
bulayacaksın..Canım çekti yaaa :D
Muşmulanın hasıda Almanyadaymış ama
öle diyolar ama :Ppp
Sevgilerrr
TUTSAK AĞABEYİM NEDEN YAZMIYO AMA??
Çocukluğumun kestaneleri yok artık,yada çocukluğum.
Ama yine de çok severim, kestane şekeri ve pastasına da bayılırım.
Tatlı düşkünlüğüm çıktı ortaya.
Teşekkürler can dost...
Sevgili Öykü,Esmir,Guguk kuşum,Feri iskilipli,Sesiber,Ayşegül,Nur'um;
Aranızda hamilelerde olabilir bu yazıyı gece okuyabilir, canı çekebilir hiç düşünemedim doğrusu.Önce özür dilerim, özellikle guguk kuşumdan.Feri'nin de dediği gibi "yemek zorundayım"demek zorunda olmadığımız için şükürler olsun. Sonra da; zaman zaman "canım çekti" lafını bebek bekleyen ya da beklemeyenler olarak dişi-erkek demeden diyebilmenin de ne muhteşem birşey olduğunu söyleyebildiğimiz için de şükürler olsun. Cümlenize can-ı gönülden sevgilerimle.
Kestanenin bu kadar şifalı olduğunu bilmiyordum doğrusu.Daha sık yemek için gayret göstereceğim.Çok teşekkürler bilgi ve özendirme için suficim :)
Ve ben en çok kestane şekerine bayılıyorum galiba..
Sevgiler..
Sevgili Zeugma;
Ye de nasıl yersen ye, çiği bile güzel bence sevgilerimle.
Yorum Gönder