BAKALIM TANRININ GÖZÜ MÜ SÜLEYMAN - SUFİ SAJA

.

"Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur."Kemal ATATÜRK .

4 Ocak 2010 Pazartesi

BAKALIM TANRININ GÖZÜ MÜ SÜLEYMAN

“Bakalım tanrının gözü mü, Süleyman?” dedi Belkıs. “Onun bir peygamber mi, sıradan bir hükümdar mı olduğunu deneyip görmeliyiz… Aldığımız sonuca göre kararımızı vermeliyiz… Kimmiş bu Süleyman? Kuşların dilinden anladığını söyleyip Hüdhüd’üyle haber yollamış utanıp sıkılmadan.” Allah’tan korkun ve bana itaat edin” demiş koca Belkıs’a… Belkıs bu, hiç boş durur mu? Toplamış Saba ülkesinin ileri gelenlerini: “Ben ona bazı şeyler göndereceğim onu deneyeceğim. Eğer denemelerimi geçerse; çaresiz başımızı eğip ona ve onun inandığı Allah’ına teslim olmalıyız. Yoksa sınavını veremezse, O ve onun ordusuyla işte o zaman savaşmalıyız.” Demiş...


Kız kıyafetinde elleri kınalı beş yüz genç oğlan ve erkek kılığında da beş yüz kız, İki altın kerpiç, yakut işlemeli bir taç, içinde eğri delikli inci bulunan bir de hokkayı Hz. Süleyman’a göndermiş. “Eğer bu adam peygamberse oğlanlarla kızları birbirinden ayırır, eğri delikli inciye ip geçirir, taşı da deler.”Demiş. Döşetmiş Süleyman 20 millik sahayı altın ve gümüş Belkıs’ın gönderdiği iki kerpiç büyüklüğünce kerpiçlerle. Hediye olarak getirilen kerpiçlerden elçiler utansınlar diye. O iki kerpicin yeri boş bırakılmış… Elçilerse şehrin girişinde boş olan iki yere koymuş iki hediye kerpici “çaldık zannedilmesin” diye. Elçiler Belkıs’ın mektubunu vermek üzere Süleyman’ın huzuruna vardıklarında, nasılsa güzel söz ve tatlı dille karşılanmışlar. Sormuş Süleyman; “hani nerede o eğri delikli inciniz getirin de iplik geçirelim” diye. Ağaç kurdu almış ağzına ipi girmiş bir deliğinden çıkmış diğerinden, delinecek taşı da delmiş ağaçkakan kuşu hiç zorlanmadan. Kız kılığındaki oğlanlar ve erkek kılığındaki kızlara getirtmiş Süleyman SU. “Yıkayın demiş elinizi yüzünüzü.” Kızlar sol ellerine aktarmışlar sağ elleriyle aldıkları suyu, erkeklerse tam tersini yapmışlar. Ayırmış işte Süleyman tam o zaman; gerçek kızlarla oğlanları. Böylece ispatlandı Tanrı’nın gözünün onda olduğu. Sonra da haber salındı Saba melikesi Belkıs’a. Gözünü yumup açmadan da tahtını getirdi ünlü Süleyman’ın adamı Berhiya. İşte böyle inandı Belkıs Süleyman’ın peygamber olduğuna… Ordusunu toplayıp geldi koca melike, inandı tek olan Allah’a ve evlendi yüce Süleyman’la. Onlar ermiş muradına, bizler de çıkmışız anlaşılan çoktaaaan onların tahtına.
Sevgilerimle.

Resim:deviantart'dan.

7 yorum:

Unknown dedi ki...

tüylerim diken diken oldu Sufim okuyunca...

Arzu Breda dedi ki...

Merhaba, Canımın içi Suficiğim;

Öykü ve onu anlatışın harika.. :)

Ama, ben öyküdekilere takıldım..
Hadi Süleyman, Tanrının elçisi ve ona bir çok meziyetler verilmiş, yaratan tarafından..
Ben asıl o dönemde, bir kadının koca bir ülkeye hükmetmesine hayranlık duyuyorum..
Hükmettiği Saba ülkesi ise, o dönemin en şaşalı dönemini yaşadığı, müthiş zenginlikler ve yaşam tarzı ile devrinin en büyük ülkesi.. (Bildiğim kadarıyla)

Ve bu ülkeyi bir kadın yönetiyor..
Düşünün; Zaman içinde, kadınların ne kadar aşağıya, erkeklerin ise yukarı çıktıklarını..
Melike Belkıs döneminde, Saba ülkesinin üst düzey diğer yöneticileri de kadınlardan oluşuyordur sanırım.. Kesin bilgim yok ama, ben öyle olduğunu tahmin ediyorum..

Şimdi ise, partilerin verecekleri kontenjanlara, lütuflarına razı gelen kadınların bulunduğu bir toplumda yaşıyoruz..
Ne kadar aşağılayıcı bir durum aslında kadınlar açısından..
Birkaç erkeğin ağzından çıkacak söze göre, az veya çok kadın milletvekili olarak meclise gidebiliyor..

Bu durumdan; Biz kadınlar mı utanmalıyız, yoksa erkekler mi?..
Yoksa, bu işin içinde üçüncü birinin parmağı mı var?..

Sevgilerimle..

Unknown dedi ki...

Belkıs, Asiye,Meryem... ne istediğini her zaman bildi bu zamanın kadını ne istediğini biliyor mu?

đerkenαя dedi ki...

çok güzeldi, Sufi emeğinize sağlık teşekkürler..
Baki sevgiyle..

ali zafer sapci dedi ki...

Güzel bir hikaye, güzel bir anlatım. Teşekkürler.

Fasulye dedi ki...

süleymanla zulkarneyn in ortak yanları var gibi gelir bana nedense.. aklım ao geldi şimdi okuyunca

haykırış dedi ki...

Her satırından değil her harfinden bir ders alınması gerekli özde bir yazı, elinize sağlık değerli büyüğüm..
Sonsuz saygılarımla