Bir yola çıktım hiç bilmediğim. Tanıdık gelen tek şey yüreğimdi. Bir de hatırlamayı istediğim anılarım bavulumda. Hayat öyle başarılı bir öğretmenmiş ki, anlayamadığınız birçok şeyi size yaşatarak; o bilmediğiniz yolu taşıyla, toprağıyla, çamuruyla, yol kenarındaki satıcı amcasıyla, üçkâğıtçı dilencisiyle, öğretiyormuş. Birçok kişinin hayatında diğerlerininkine benzemeyen olaylar yaşansa da öğretilerimizin aynı olduğu ortaya çıkıyor. Bu yazımdan yaklaşık 3 ay önceki düşüncelerimle, yaşantılarımdan elde ettiklerim arasında o kadar çok fark var ki. Yazdığım olayları birebir yaşamasanız da tanıdık bir taraf bulacağınızı düşünüyorum.
Hepsi içimizden birini temsil ediyor aslında.
Nefes alışımız, yorgunluğumuz, olaylara verdiğimiz tepkiler, kahkahalarımız o kadar yakın ki birbirine; çünkü biz insanız… Yaşam koşulları ne denli değişirse değişsin güzele hayranız, zaman zaman dengesizliklerimiz, ilginç tavırlarımız, hareketli bir müzik eşliğinde oynayasımız vardır. Birbirimize karşı bu kadar kin neden o zaman, bu denli benziyorken? Bir ırk bir diğerinle, baba oğulla, anne kızıyla, komşu komşusuyla, karısı kocasıyla neden bu kadar çatışmalı? Bizi diğerlerinden farklı kılan nedir, bütün duygularımız aynıyken?
Artık çoğunuz benim bir öğretmen olduğumu ve köyde görev yaptığımı biliyor. Size burada tecrübe edindiğim ve hayatlarımızın tam göbeğinde olan ama konuşmaktan çekindiğimiz bir konuyu dile getirmek istedim. Bulunduğum okulda öğretmen eksikliği yüzünden birçok derse girme imkânı buldum. Din kültürü dersi de bunlardan bir tanesi. Bu dersi alırken hem çok sevindim hem de birçok kuşkum oldu. Daha sonra derslere devam ettikçe ve tabii buradaki yaşam koşullarını tanımaya başladıkça bu dersin buradaki öğrencilerim için çok güzel bir vesile olduğunu anladım. Aile yapısı olarak kadın ve kızların kardeşten bile sayılmadığı ataerkil(baskın) bir köy burası. Çocuklar da doğdukları bölgenin şartlarına göre yetiştiriliyor. Bunu değiştirmeye kalkmak birçok kişi için, öğretmenler dâhil, hayalperestlikti. Ama bütün şu sahip olduğumuz teknolojik ve bilimsel gelişmeler de aslında birer hayal değil miydi? Bu düşünceyle yola çıkarak kimseye aldırış etmedim alaylarına bile.
Öğrencilere elimden geldiğince konular elverdikçe, insan olmanın güzelliklerini ve sorumluluklarını anlatmaya çalıştım. Bir öğrenci anlasa bile bir şeyler değişecekti burada. Ve bu yörede kişilerin hayatlarının bir parçası olan anormal yaşantıları konu olarak seçtim ve öğrencilerime ödev olarak verdim. Bu konulardan bir tanesi de kadın-erkek eşitliğiydi. Teraziyi dengede tutmam gerekiyordu... Amacım buradaki özellikle erkek öğrencilere kadınların ve kızların da insan olduğunu kızlara ise kendilerinin ne kadar değerli olduğunu öğretmekti. Birçoğunun dersteki katılımı bana umut vermekte. Öğrencilerimin ödevlerini okurken aralarından birininki dikkatimi çekti ve bunu sizlerle paylaşmak istedim. Yazılanlar ne kadar dehşet verici olsa da bulunduğu ortamı sorguluyor olması hoşuma gitti. Umarım beğenirsiniz...(Cümleleri olduğu gibi yazacağım, orijinal haliyle)
“KADIN VE ERKEK EŞİTLİĞİ
Kadın ve erkek eşitliği bütün insanlar yani kadın ve erkek için önemlidir. Bizim köyde kadınlar hep arka plandadır kadınlar buradaki erkekler için önemsizdir burada yaşayan bütün kadınlar kocalarından dayak yemiştir. Kadın hak burada hiçe sayıyorlar. Bu köyde bir kız baskıdan sürekli çalışmakta ve sevdiği biriyle evlenmek isterse babası istemediği zaman kaçarlar ve köyde onlar için söylemedikleri söz bırakmazlar.
Oysa peygamber efendimiz demiştir ki “kadınların ve erkeklerin birbirlerine karşı hak ve sorumlulukları vardır” diye buyurmuştur ama bunlar buradakiler için önemsizdir kızların yani bazıları para karşılığında satarlar. Burada kadınlar ve genç kızlar hiç boş durmazlar.
Niye diye soruyorsanız? Çünkü kızların benim yaşımdan itibaren çeyizi hazırlanır ve ben bundan nefret ediyorum. Buradaki bütün erkekler bir sürü oğulları olsun isterler hiç kız çocuğunu sevmezler. Çünkü hep erkek çocuk isterler bir keresinde annem bana dediki. Sen bir gün evlenip gideceksin oysa erkek kardeşin burada kalacak dedi. Ve benim çok ağırıma gitti bazı erkekler bodruma, istanbula gidip paralarını kazanıp gelirler ve kadınlar ya bir parça elbiseler getirirler yada hiçbir şey getirmezler. Kadınlar çocuk –yapmadıkları- zaman döverler, azarlarlar. Kadın eşitliği diye bir şey yok bu köylerde.”
Özlem D.(12)
Yaşadığımız yer ister İzmir ister Van olsun. Burada yaşanılan olayların birçoğunu farklı şekiller de yaşamıyor muyuz? Yaratılanların en mükemmeli olarak hepimizin aslında birimiz olduğunu ne zaman öğreneceğiz? Ya da hayatın önümüze getirdiği her yaşantının bunu öğretmeye çalıştığını ne zaman fark edeceğiz? İnsan olduğumuzu unutmamak dileğiyle…
Sevgilerimle,AHU.
Resim:abandonimage.blog'dan alıntı.
2 Ocak 2010 Cumartesi
İNSAN OLMAK
Gönderen sufi zaman: 09:10
Etiketler: AHU'dan mektuplar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
11 yorum:
Sevgili Güzel öğretmenim, can AHU'm;
Mevlana'nın bir sözü vardır, bilmem hatırlarmısın? "Ne fark eder ki; KÖR insan için elmas da bir cam da...Sana bakan kör ise sakın kendini camdan sanma!" diye.
Van'ın Tursallı'sında bizlerden İzmir'inden uzakta askerde olan eşine hasretken bir yeniyılı köyünde talebelerinle karşıladın.Yakınmadın ,sızlanmadın, belki ağladın belki de görevinin sana verdiği onurla oradaki insanları gönlüne alıp onlarla bütünlendin de bu sözleri en içten duygularınla az birşey de içine isyan karıştırarak yazabildin.Hepimiz sana güveniyoruz canım.İnsan olma kurallarının tohumlarını ek de gel sılana.Seni çok seviyoruz, Tontini.
Sayın Öğretmen kardeşim,
Doğanın kanunu demeyeceğim hoş öyle bir denge de yok nerden hafızalarımıza kazımışlarsa.. Bakış açısı ve değer verme yetilerinin ezik kalışı sonucu yaşanan bir dramdır bu yaşanan olaylar. Eline sağlık müthiş bir yazı ve aktarım, sizlerle gurur duymamız gerek.. inanın göğsüm kabardı varolun sağolun sizler sayesinde soluk alacağımızı ve sizler sayesinde dirliğe, birliğe çıkacağımızı biliyorum. Yolunuz ve bahtınız açık açık olsun başarılarınız daim olsun öğretmen kardeşim ne mutlu ki siz gibi kardeşlerimiz var.
Başarılar diliyorum.
Sevgi ve saygılarımla
basarılı bır omur dılerım ahu ogretmene.
şu sıralarda en çok unuttuğumuz şey de insanlığımız değil mi ne yazık ki ahu öğretmenim. ama sizin gibi aydınlık yürekler olduğu müddetçe en azından denemeye, umut etmeye devam edeceğiz. dilerim 2010 tüm güzelliklerin başlangıcı olur...
Denge bir "ama"nın bastonunu gözleri yerine koyabilmesidir.
İnsan gözleri açıkken elinde baston ile ancak birbirine vurabilir.
Çünkü her şeye anlam veren yer ve zamandır.
Neden farklıyız. Elmalar ile armutlar denk olduğu için.
Sevgili meslektaşım ne mutlu sana ki böyle sevenlerin destek iedallerine sıkı sıkıya bağlı olduğun mesleğini yapıyorsun...
İnsan beşer kuldur şaşar diye boşuna mı demişler...
Eşine tekrar hayırlı tezkereler diler sana da sağlıklı sevdiklerinle mutlu bir ömür dilerim...
Güzel öğretmenim,
Yüreğindeki güzelliği yansıtabileceğin kadar yansıtacaksın öğrencilerine,bundan eminim. Ama ne yazık ki gelenekleri, görenekleri yoketme imkanı yok canım. Sadece "ya tutarsa çabalarımız" var bu konuda.
12 yaşındaki bir çocuğun içindeki bu feryat yazdığı kağıdın dışında haykırmasını ne çok isterdim.
İçleri ızdırapla dolu kızlarımız kadınlarımız yetişiyor ve sizler onların gönüllü feryat duvarlarısınız.
Eşinden, yakınlarından uzak yanlızlığın içinde en güzel mesleğinle bütünleşmen çok güzel ne mutlu sana!
Sevgiler...
Sevgili Ahucuğum,
Baş koyduğun bu kutsal yolda umudun hep böyle pırıl pırıl, güzellikler sürekli senden yana olsun..
Sevgilerimle...
Ne güzel söylemişsin, bir kişi bile değişse, öğrettiklerin anlattıklarınla çok şey değişir.
Küçük kız, yaşadığı yerin tüm baskılarına, özellikle kadınların ve dolayısıyla kız çocuklarının ezilmişliğine rağmen, ne kadar bilinçli, çok etkilendim.
Sana kutsal görevinde başarılar ve kolaylıklar dilerim. Eşine hayırlı teskereler,Allah kavuştursun.
Sevgiler
Ne mutlu bıze kı boyle guzel aydınlık ogretmenlerımız var...
sevgıler gonderıyorum kucak dolusu
ahu ogretmenımıze
Sevgili Ahu, daha öncede belirtmiştim ; benim iki kızım da öğretmen, o yüzden seni özellikle takip ediyorum.
Hatta okulunun web sayfasına bile baktım:)))
Öğrencilerin çok şanslı senin bu kadar insiyatif sahibi olman, yaptığın işi sadece görev olarak yapmaman nasıl takdir edilecek bir şey anlatamam. Sanıyorum bir gün oradan ayrıldığında , senin ayak izlerin hep kalacak orada...
Sevgilerimle
Yorum Gönder