MAKAS MI İĞNE Mİ - SUFİ SAJA

.

"Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur."Kemal ATATÜRK .

10 Şubat 2010 Çarşamba

MAKAS MI İĞNE Mİ

Bir resmi yırtarken, bir elmayı,portakalı bölerken, burası benim odam, burası senin derken kendimi suçlarım çoğu kez “böldün bak parçaladın,ikilik getirdin bu mükemmel düzene” diye. "makas mı iğne mi?" sorusuyla karşılaştığımda; hep tercihimi iğneden yana kullanırım kesilmiş parçalanmışları dikip birleştirecek diye. Zeytini, fındığı, fıstığı çift çift yerim tek bedende birleşip hem-hal olsunlar diye. Tohum ekeceksem toprağa; açtığım çukura çift tohum atarım biri tutmazsa belki biri kesin tutar diye. Bu böylece sürüüüp gider yaşantımda… Saplantı işte. Yukarıdaki fotoğrafla; Umutlandım iki elin birleştirdiğinin içinden BİRin görüntüsünün yansımasını görünce.
Kuran'da Nebe suresi 8. ayette: "Sizleri çiftler olarak yarattık" diyor."İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, Allah onlara ödüllerini tam olarak verecektir.Allah zalimleri sevmez" diyor, Âl-i İmrân suresi: 57.ayette de. Kuran'da 100 e yakın ayette birleştirici olmamız salık veriliyorken, peki elinde makasla dolaşıp bölücülük ve parçalayıcılık yapanların dinimizce hali nice ola?

Bilgilerinize arz olunur, sevgilerimle.

Resim:Uelsmann'dan alıntı.

21 yorum:

kara kitap dedi ki...

resim de yazı da çok anlamlı,anlayana...

Adsız dedi ki...

Efendim, merhabalar; Bloğunuzun başlığı çok anlamlıydı: "Makas mı, İğne mi?" Bu iki nesneyi yaptığı işlevlerine göre değerlendirdiğimizde birinin (makas)ayırıcı, diğerinin de (iğne) birleştirici olduğunu görürüz.

Yazınızda da bahsettiğiniz gibi siz hep iğneyi tercih etmişiniz. Bu da gerçekten kamil bir insan için tercih edilmesi gereken bir nesnedir. Makas ta adı üstünde herşeyi ikiye ve daha fazlaya da ayıran, bölücülük yapan bir nesnedir.

"Ayırımcılık yapmayınız, birleştirici olunuz" özdeyişi ile noktalarken, bu anlamlı ve manidar paylaşımınız için çok teşekkür ederim.

Allah'a emanet olun ve sağlıcakla kalın.

Arzu Breda dedi ki...

Canımın içi Tontinim;

Dünyada bir kesiciler, yani ayrımcılar vardır, bir de dikiciler, yani birleştiriciler..
Ayrıca, bunların hiç birine girmeyen, eline ne verirsen o aleti kullanan, makası verirsen kesici, iğneyi verirsen dikici olanlar mevcut yaşadığımız evrende..

İlk iki kategoride saydıklarımız için sorun yok. Çünkü, onlar ne yaptıklarını bilen insanlar. Birbirlerinin işini de ellerinden almazlar.. Kendi işleriyle uğraşırlar.

Asıl sorun, diğer kategoride saydıklarımızdır. Bunlar, ya dünya menfaati karşılığı, ya da öbür dünya menfaati karşılığı olarak, ilk saydıklarımızın bunlara verdiği aleti kullanırlar. Bir de, beyni yıkananlar vardır. Bunlar ise, -siz sufiliği iyi bildiğiniz için daha iyi anlarsınız- "dinci" diye tanımlanan, -dinler arasında ayrım yapmaksızın- "körü körüne" bir kişiye biat ederek, onun söylediklerinden dışarı adım atmayan insanlardır.

Bu tür insanlar, o herşeyi biliyor, en doğrusunu söylüyor sandıkları kişi ne söylerse, onu yapmak mecburiyetindedirler. Çünkü, bunların beyni yıkanmıştır ve dışarıdan başka bir bilginin girmesine asla izin vermezler.

Şimdi ülkemizde yaşadığımız sorun da bundan kaynaklanıyor. Bu tür insanlar, CIA yönetimideki ABD'de konaklayan ve oradan emir alan bir adamın, kuklası olmuşlar, ülkemizi bölünmenin "eşiğine" getirmiş bulunuyorlar. Bu insanlar, aynen afyon yutturulmuşcasına, beyinleri başka şey düşünemez olmuş bir şekilde, bir olan milleti ayrıştırmakla meşguller. Yapma nedenleri ise, kendilerine göre çok ulvi bir amaç için.. Din uğruna yapıyorlar, kendilerine göre.. Ama, birilerinin bunların o kutsal duygularını kendi menfaatleri için kulandıklarından bihaberler.

Şu anda memleket haberleri bana göre bu durumdadır. İsteyen itirazını dile getirebilir..

Umarım ve dilerim herkes uyanır bu derin uykudan da, neler olup bittiğini görür..

Ellerinden öpüyorum canım Tontinim..

Sevgilerimle..

gülsen VAROL dedi ki...

Makası sadece, kesici olarak algılamayı, dar pervazlı bir pencereden bakış olarak düşünüyorum.. Bazı yerlerde buna, olaylara "at gözlüğü ile bakmak" da denebiliyor..
Bir habis urun alınmasında veya hayati önem taşıyan ameliyatlarda kesilmesi gereken yerlerin makasla kesildiğini unutanlar!!! Size, ana rahminden çıktığınızda dünyaya adım atmanızı sağlamak için göbek bağınızın da bir makas tarafından kesildiğini hatırlatmama lütfen izin verin..

öykü dedi ki...

Bunca parcalayıcı bolucu
yaralayıcılık ıcınde
senın gıbı bırlestırıcılerın de olması
yurek rahatlatıcı

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Dostlar,burada bazı nesnelerin
tek işlevesel olarak algılanması çok
sakıncalıdır.Dost Sufi mecazi anlam
yükleyerek mesajını yine çok güzel vermiştir.Saygılarımla,

haykırış dedi ki...

Meslek büyüğüm Sayın Sufi
Rabbim ifrat ve şirretten korusun ülkemizi ve güzide insanlarını.
Sevgi ve saygılarımızla

nadarû dedi ki...

Köprü kurmak yerine, duvar örmek. Malesef yapılan bu.

Köprülerin çoğalması duasıyla...

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Yazı çok anlamlı,özüne inilince tabi. Kuran suresi ile bütünlük sağlamış yaşamında ikiliğe yer vermeden yaşamın.
Yoksa işlevine bakarsak "makas olmasa iğneye ihtiyaç duyulmazdı" Yüreğine sağlık can dostum.
Sevgiler...

Arzu Breda dedi ki...

Canımın içi Tontinim;

Yukarıdaki yorumu işten çıkmadan az önce yazıp göndermiştim..
Gönderdikten kısa süre sonra da işten çıktım. Evde de bilgisayarı genelde hep kardeşim kullanır, o nedenle bir daha girmedim internete..

Bu yorumu yaptım ama, ayrıca da düşündüm.. Şimdi ben de, "makas" mı kullandım, insanları kategorilere ayırıp, eleştirdiğim kişiler gibi davranıp, ayrımcılık mı yaptım diye düşündüm..

Bazı kişileri eleştirdiğim doğru.. Ama, onların yaptıklarından dolayı eleştirirken, kendi gözlerimle şahit olmadan, okuduklarım ile karar verip yaptım, bu eleştirileri. Bu nedenle, birazcık yanlış davrandığım konusunda tereddütüm var. Senin bu konuda düşüncelerin nedir. Yaptığım şey tamamen yanlış ise, bundan dönmesini bilecek kadar kendime ve başkalarına saygım var..

Senin düşüncelerinin ne olduğunu söylersen çok memnun kalırım, canım Tontinim..

Ellerinden öper, sevgilerimi bırakırım hanenize..

sufi dedi ki...

Sevgili karakitap;
Teşekkür ederim arkadaşım sevgilerimle.
Sevgili Recep Altun;Biliyorsunuz Allah'ın ilminde insan hangi naturayla geldiyse bu dünyaya o fiiliyat içinde olacaktır. Ancak cüzi akıl gereği aklımızı kullanıp heryerde hakkın varlığı bilincine yaklaştığımızda her nereye baksak ondan başka ne görebiliriz ki?Benim bu günkü yazımda anlatmak istediğim de Kurandaki "Barışa yönelik işler yapın" ayeti doğrultusunda idi zaten.Yani savaşmayın barış içinde olundu.Tabi anlayana yine de!!! sevgilerimle.
Sevgili Arzu Kızım;
1.ve 2 yorumuna cevabım olsun bu naçizane.Tasavvufda Allah vardır ve onunla birlikte hiçbirşey yoktur.İlk ders de; kendini bilmekle rabbine ulaşılabileceğindir.Budistlerde de bu böyledir şamanlarda da bizim dinimizde de.."her nereye dönerseniz benim veçhimi görürsünüz "der Kuran.Böylece makasla iğneyi de ayırmak birbirinden hata da anlatmak istediğim seçimlerimizi iyilik ve güzelliklerden yana kullanabilme becerisine ulaşabilme çabalarımızdan söz açmaktı.Allah'ın;"ben onların kulaklarına kalplerine gözlerine mühür bastım, görmezler duymazlar" dediklerini yargılamadan seyretmek en güzeli gibi geliyor bana.Sözün özü Dini: menfaatimize kullandığımız anda çıkar sağlama amacımızın sahte Peygamberlere boyun eğmek Allah'ın dininden uzaklaşmamız manasına geliyor.Seni kucaklıyorum canım sevgilerimle.

Özgür dedi ki...

Ben elinde makasla doaşanı da severim. İdeolojisini kan dökmeden, insanların beynini yıkamadan yaymaya çalışanlara sözümüz olmaz.
Dinimizi oelinde oyuncak etmeye çalışan, insanların dün duygusunu sömürenler var ya hani, işte ben onları hiç sevmiyorum.
Makas böler belki kağıdı, bir kağıttan iki tane yapar. Ama dini sömüren bu insanlar ateş. Yakıp kül edip yok ediyor kağıdı...

sufi dedi ki...

Sevgili hasretsenfonileri Gülsen, değerli müdürümün güzel kardeşi;
Senin de söylediğin gibi var olmuş olan her nesnenin varlığın bir pozitif bir negatif yanı da var.Neşter, bisturi, makas onu kullanan bir cerrahın elinde hayra hizmete dönüşürken, diğerinin elinde ölümcül sebeplere, bölücü parçalayıcılığa neden olabiliyor.İğne de aynı şekilde; hem öldürücü hem birleştiricidir bildiğin gibi...Dil över de söver de, el; döver de sever de, ancak oku yaydan fırlatan o kolu güzel amellere kullanmak bilinci, insan olmaya çaba harcayanın düsturu olması gerek."Makas mı iğne mi?" derken sözümüzde teşbih vardı.Bölücülüğü ve birleştiriciliği anlatmaya çalışmıştık yanlış ifade ettiysek kendimizi, affola.Değerli yorum ve ikazlarınız için samimi teşekkürlerimi kabul edin sevgilerimle.

sufi dedi ki...

Sevgili Öyküm;
Benim de zaman zaman öfkelenip teklik bilincinden ayrılıp "bu kadar da olmaz" deyip küfretmek istediğim içimin köpürüp taştığı zamanlar oluyor da kendi kendime ikazda bulunup "sen nerelerde hata yaptın ki böyle davranışlara muhatap oluyorsun kimbilir?" sorusunu soruyorum kendime.Seyretmek en güzeli bazen canım, sevgilerimle.
Sevgili Jivago;
Teşbihte hata olmaz değil mi dost?Anlatılmak istenen nesneleri insanlığın hayrına kullanabilmekti. sevgilerimle.
Sevgili meslekdaşım;
Bizlerin de salih bir gönülle istediğimiz, insanoğlu için iyilik ve güzelliklerin olması zaten dostum.Hanene Sevgilerimle.
Sevgili name-i nur;
Önce hoşgeldin bloğumuza.Amacımız vergisiz algısız köprüler kurmak gönüllerden gönüllere.Başarırız bir gün inşaallah.
Sevgili can dostum Nur;
Gündüzün üstüne örtülen örtü nasıl geceyse, iyiliklerin üstüne de bir örtü gerekiyordu demekki. Beyazla-siyahın dengesi gibi makasla iğnenin de dengesi onları kullanacak ellerin sahibi gönüllere idi sözlerimiz.Teşekkürler ve sevgilerimle.

sufi dedi ki...

Sevgili Mr-Lonely;
"Ben size akıl verdim" diyor Kuran ve devam ediyor " Ne az düşünürsünüz!" diye.Aslında kutsal kitabımızı değeri gibi okusak bize neyi anlatmak istediğini çok iyi anlayacağız da kulaklarımız sağır ve gözlerimiz mühürlüyse yapacak hiç bir şey yok dostum.Onlar da bu ateş yâranı olarak bulundukları yerde debelenip duracaklar işte, sevgilerimle.

Unknown dedi ki...

Makas kelimesinin semantiği çok şeyi anlatıyor. Makas kelimesi kıssa dan türemiştir.

Ve kıssalar hayatı anlamlandırıyor Kur'an da...

buraneros dedi ki...

Pek damardan bir hisseydi sevgili sufi... Uzun zamandır çok konuşup bir şey söylemeyen yönetenler ahalisine ve bilcümle kişiye kapak olsun.

Arzu Breda dedi ki...

Canımın içi Tontinim;

Ayrıntılı cevabın için çok müteşekkirim..
Hem tasavvufdaki durumu, hem de Kur'an-ı Kerim'in bu konudaki söylediklerini ayrı ayrı izah ettin.. Bunlara katılmamak ne mümkün.. Her birine katılıyorum..

Ancak yine de, Sözün özü cümlene takılıp kalıyorum. Şöyleki; "Dini menfatlerimize kullandığımız anda, çıkar sağlama amacımızın sahte Peygamberlere boyun eğerek, Allah'ın dininden uzaklaşmamız anlamına geliyor" dedin. Ben de aynı manaya gelen cümleler kurdum zaten..

Fakat, Bu çıkar sağlamak amacıyla dini kullanıp, masum kitleleri zehirleyerek, onların dinden uzaklaşmasını sağlayan ve dolayısıyla, Allah'ın emrettiğinden saparak, cehennemle cezalandırılacak olan kitleleri de düşünmek gerekmez mi?

Haydi diyelim ki, o kesim cahil ve anlamayan kesimler.. Ancak, okuduğunu anlayabilen ve tamamen Kur'an'ın dediği yoldan gittiğini söyleyen kişilerin de, bu dini kullanan dinbazlara karşı çıkarak, onlarla mücadele etmeleri gerekmiyor mu? Bu mücadele, gerekirse onlar devleti ele geçirseler dahi, devlete karşı yapılması gerekmiyor mu?.

Tarihte bunun örnekleri yok mu? Mensubu olmakla övündüğümüz, -kendimi de bunun dışında tutmuyorum- Hanefi mezhebinin kurucusu Ebu Hanife, bu uğurda senelerce zındanlarda yatıp, ondan sonra da, bu uğurda şehit olmadı mı? Hallac-ı Mansurlar, Şeyh Beddrettinler bu uğurda başlarını vermediler mi? Sırf İslamın doğru anlaşılması, Kur'an üzere hüküm verilmesinin mücadelesi değil miydi, tüm bu yaşananlar?.. Daha bu saydıklarım dışında, niceleri ölmüş bu uğurda..

Peki, hiç çekinmeden başını veren bu insanların amacı, kendi menfaatleri için miydi? Para, ün, ünvan verilsin diye mi başlarını verdiler? Aksine, önlerine hazineler döküldüğü, devlette en yüksek ünvanlar teklif edildiği halde, bunları reddederek sadece, Kur'an'ın emirlerini yerine getirilmesini, halkı bu kurallar çerçevesinde yönetmelerini istemelerinden dolayı canlarından oldu hepsi de..

Demem o ki; insanları bölen, dini kendi amaçları için kullanan ve bu dini sadece kendisinin daha iyi bildiğini söyleyip diğerlerine inanları kafirlikle suçlayanlara karşı mücadele etmek, gerekirse bu uğurda ölmek, hiç bir şey yapmadan seyretmekten daha hayırlıdır.

Canımın içi Tontinim, bu dediklerimin hepsini sen zaten ezbere bilip, beni tersinden okutursun muhakkak, ama benim de böylesi konulara karşı ayrı bir tutkum, söz söyleme isteğim var. Onun için, bu kadar uzun uzun konuştuğum için beni bağışla..

Tekrar ellerinden öperim, canımın içi..

Sevgilerimle..

sufi dedi ki...

Sevgili Hacivat;
Kıssadan hisselerimizi alırız birgün inşaallah,sevgilerimle.
Sevgili Buraneros;
Sözlerimizde teşbih de olsa incitmeden gerçeği söylemek yolunu tercih ediyoruz.Yine de hatalarımız varsa affola,sevgilerimle.
Sevgili Arzukızım;
Atatürk'ün aşağıdaki sözlerini hatırlarsın;Eğer devamlı barış isteniyorsa, insan toplumlarının durumlarını iyileştirecek milletlerarası önlemler alınmalıdır, insanlığın bütün hepsinin refahı açlık ve baskının yerine geçmelidir. Dünya vatandaşları haset, kin ve açgözlülükten uzaklaşacak şekilde eğitilmelidir. (1937)
İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insani değildir. Bu son derece üzülmeye değer bir sistemdir. İnsanları mesut edecek tek araç onları birbirine yaklaştırarak, onları birbirine sevdirecek karşılıklı her türlü, ihtiyaçlarını sağlamaya yarayan hareket ve kuvvettir. (1931)
Dünya barışı için, insanlığın gerçek saadeti, ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalması ve başarı kazanmasıyla olacaktır. (1931)
Behemehal şu veya bu sebepler için milleti savaşa sürüklemek taraftarı değilim. "Öldüreceğiz" diyenlere karşı "Ölmeyeceğiz" diye savaşa girebiliriz. Lakin milletin hayatı tehlikeye düşmeyince, savaş bir cinayettir.Yurtta barış, dünyada barış.

Bizler Atatürk'ün ve Kuran'ın sözlerine itibar etmeye özen gösteriyoruz .Bunun dışında Hz Hüseyin'in, Hallac_ı Mansurun nasıl derisinin yüzüldüğünün, Şeyh Bedrettin'in ne uğurda can verdiğinin, Timur'un başını gövdesinden ayırıp da kafatasını içki çanağı yaptığı Sevgili Fazlullah'ın ve bunun gibi yüzlerce, bildiği doğrular uğruna can verenlerin hikayelerini bilirsin.Hiçbiri dünya ehline savaş açmamış herbiri talep varsa meydanlarda aleni yada gizlice halka Allah gerçeğini açıklamışlardır.İsa da bu yüzden çarmıha gerilmiştir sanılıyor.Ama onunla da ilgili kuran ayeti Nisa ,157:"onu öldürmediler o çarmıha da gerilmedi sadece o, onlara benzer gösterildi" yazıyor.Sen, araştıran gerçeği bilmek isteyen küçük kızım; dilerim gerçekler sana da vahyolur. Kucaklar öperim seni.Sevgilerimle.

Unknown dedi ki...

Allahım kesicilerden etmesin ve onlara yaklaştırmasın..Suficim çok güzel bir anlatımdı,yüreğine sağlık,sevgiler.

Zeugma dedi ki...

İşte o elinde makasla gezinip bölücülük yapanların din kisvesi altında bunu gerçekleştiriyor olması
akıl almayan bir şeydir.
Hallerinin nice olacağını düşünmek bile istemiyorum.Ama ahirette yerleri yoktur kesin...

Sevgilerimle...