ORDUYA SON MESAJ - SUFİ SAJA

.

"Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur."Kemal ATATÜRK .

24 Şubat 2010 Çarşamba

ORDUYA SON MESAJ

Gözaltına alınan ve tutuklanan asker ve generallerimize; Atatürk'ün 1938 yılında "orduya son mesajıyla" cevap vermek istiyoruz.Müteessiriz...

"Zaferleri ve mazisi insanlık tarihiyle başlayan her zaman zaferle beraber medeniyet nurları taşıyan kahraman Türk ordusu!

Memleketini, en buhranlı ve müşkül anlarda zulümden, felaket ve musibetlerden ve düşman istilasından nasıl korumuş ve kurtarmışsan, Cumhuriyet'in bugünkü feyizli devrinde de askerlik tekniğinin bütün modern silah ve vasıtalarıyla mücehhez olduğun halde, vazifeni aynı bağlılıkla yapacağına hiç şüphem yoktur.

Bugün, Cumhuriyet'in 15. yılını mütemadiyen artan büyük bir refah ve kudret içinde idrak eden büyük Türk milletinin huzurunda kahraman ordu, sana kalbî şükranlarımı beyan ve ifade ederken, büyük ulusumuzun iftihar hislerine de tercüman oluyorum.

Türk vatanının ve Türklük camiasının şan ve şerefini dahilî ve haricî her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni her an ifaya hazır ve âmade olduğuna, benim ve büyük ulusumuzun tam bir inan ve itimadımız vardır. Büyük ulusumuzun orduya bahşettiği en son sistem fabrikalar ve silahlarla bir kat daha kuvvetlenerek büyük bir feragat-i nefs ve istihkâr-ı hayatla her türlü vazifeyi ifaya müheyya olduğunuza eminim. Bu kanaatle kara, deniz, hava ordularımızın kahraman ve tecrübeli komutanları ile subay ve eratını selamlar ve takdirlerimi bütün ulusun muvacehesinde beyan ederim.

Cumhuriyet Bayramı'nın 15. yıldönümü hakkınızda kutlu olsun..."

Mustafa Kemal ATATÜRK..1938

31 yorum:

Adsız dedi ki...

"Orduya Son Mesaj" isimli blog çağrınıza katıldığımı, ben de aynı düşünce ve fikri taşıdığımı beyan ederim.

Paylaşımınız için teşekkür ederim.

Esen kalın.

đerkenαя dedi ki...

Esselam..
Sufi'm kalemine, yüreğine sağlık..
Şanlı Türk askeri hiçbir zaman zalime başını eğmeyecektir.. Kalplerimiz onlarla birlikte.

Sevgi ve sağlıkla kalın..

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Çok çok çok güzel!!!
Atatürk'ün askeri yılmayacak! yıldıramayacaklar!!!

Elifin Terazisi dedi ki...

Paşam der de, katılmamak elde olur mu?...

ali zafer sapci dedi ki...

Teşekkürler

nanopolitika dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
nanopolitika dedi ki...

nanopolitika dedi ki...

Sevgili Sufi,
Ülke elden gitti.Ve nasılki Hilmi özkök şimdi ordu düşmanı ülke düşmanı cephenin en önemli argümanı ve ordu düşmanı operasyonlarda yöneticilik yapıyorsa ise ve nasılki yaşar büyükanıt dolmabahçe sarayında rahip erdoğanla gizli ve başbaşa görüşme yapıp emrinizdeyim emredin yapayım deyip ruhunu şeytana sattıysa şimdide ilker başbuğ la rahip erdoğan aynı takım arkadaşları.Paslaşıyoruz diyor ya rahip erdoğan.İlker başbuğun görevi toplumsal tepkiyi frenlemek.Bir konuşuyor bir operasyon bir konuşuyor başka bir operasyon söz bitti artık adım atmalı.Ülke elden gitti haberimiz yok ya.Koca türk ordusunu iki polisle esir aldılar haberimiz yok.Biz hala olayın farkında değiliz.Türk ordusunu esir alıp paşalarına iki polis tarafından hazırol çektiriyuorlar yok kabul etmıyorum ilker balbuğda deniz baykal da devlet bahçelide rahip erdoğanın ekibinden büyük bir komplonun bir parçası.Ey halk sessiz kalma diyecem ama halk da gönüllü olarak f tipi yeşil kardinala teslim olmuşlar ben nediyim.Polis akademisi sorularını çalıp f tipi öğrencilere veriyorlar kpss sorularını çalıp f tipi öğrencilere veriyorlar.Akbilden dolayı ontrilyonlarca para çaldığı yolundakı dosyası olan adam ülkede başbakan bunu ne deniz baykal ne devlet bahçeli dile getiryor.Trilyonluk yolsuzluk davasının 2 numaralı sanığı Abdullah gul dvlette cumhur başkanı.insanalar ahlak dersi veren rahip erdoğanın eski danışmanı hüseyin ümez hem kadınla yatıyor hem kızıyla cınsel ılıskıye gırıyor hemd toluma ahlak ve ıslam dersı verıyor.Paşaların korumaları nasıl paşaları bu hukuksuzluğ bu tiyatro operasyonalrına teslım ediyor.Hasılı cumhuriyetin sonu geldi biz farkında değiliz.Selamlar

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Dost Sufi,

1979 yılında Manisa Kırkağaç'ta
komanda astek'ken,tarikat yapılanma
üzülerek söylüyorum askeriyenin içindeydi.Öğlen namazı için izin
veren komutanlarla çatışırdık.
Hatta enteresandır,daha sonra,şu anda tutuklu Veli Küçük yüzbaşı olarak atanmıştı.
Bu tarikatçıların girmediği kurum kalmamıştır.Bu namazcı çok iyi çalışan grupların en iyi yaptıkları şey yakaladıkları
garibanların beyinlerini yıkamaktı.
Bu çok konuşan eĞkekleri çok
cezalandırdım,cezalandırdıkça çoğaldılar.

Şimdi herkes konuşuyorda çözüm getiremiyor di mi?Çözüm var elbet:

Kemalist partilerde üye olmak ve
onlar gibi çalışmak.Laf üretmeyle,
destanlar yazmayla bir halt olmuyor.

Sadece bunları belirtmek istemiştim.

Sevgilerimle,

bilge dedi ki...

Çok güzel bir konuya değinmişsin her şey öyle kolay kazanılmadı sevgili sufi kolayca elden gitsin sevgi ve dostlukla..

haykırış dedi ki...

Sayın Sufi,
Vatan gazetesinden Aylin isimli kızcağız suçlanmıştı ve bu kızımız 10 ay gibi bir zaman cezaevinde yatıyor dün ilk duruşmaya çıkıyor ve suçsuz olduğuna karar verilip tahliye ediliyor.
Ömürden çalınan 10 ay.
Sevgi ve saygılar.

Efsa dedi ki...

TSK ne karşı yaratılmaya çalışılan bu güvensizlik insanın içini sızlatıyor tabi ki. Bugün gazetede Yılmaz Özdil' in bir yazısı vardı. Her ne kadar tarafını sorguladığım bir gazete olsa da, farklı açılardan bakıldığında "ee yanii" diyesi geliyor insanın.

Ama ben bunun yanlı partilerle olacağını hiç düşünmüyorum. Sözde dinci, sözde kemalist, sözde milliyetçi, sözde taraf olmayla bu işin yürümeyeceğini geçmişte pek çok defa gördük.

Ben bir asker kızıyım. Ailemde bir çok TSK da görev almış bir çok insan oldu. Ama hiçbirinin bu bilincinin dışına çıkmaması ile övünürken, asılsız ve yıpratıcı söylemlerle bu güveni biz gibilerden ne kadar yıkabilirler tartışılır. Tabi ki yine ülkeyi rencide edici derecede bataga sürükleyen her kim varsa da cezasını çekmelidir. Siyaset orduya / ordu siyasete karışmamalıdır, medyayı yönlendirmemelidir, haklı kışkırtmamalıdır ve kararları belli ölçülerde sorgulamamalıdır. Herkesin görev yetki ve sorumlulukları bu kadar belli iken, nasıl oluyorsa aşılıyor garip.

Yazmak Keyiftir dedi ki...

Sevgili Tontini !
Allahın selamı üstüne ve benim selamımda kulaklarına olsun !
Önce Vatan mı Din mi ? sorusu daha öncede bu konuda ışık almıştık. Öncelikler değişik. Ata nın mesajında harici ve dahili diyor. Bunlarda dahilide bir numara yok, dışarıyı biz idare ederiz, sen sınır bekçiliği yap diyorlar. Oysa Kubilayı öldürüp Menemen sokaklarında cansız bedenini sürükleyenler içerdeydi, içerdekilerdi.
Vatanı için feragat-i nefs ve istihkar-ı hayatla çalışanların ödülü Allah ın rahmeti, vatanı satan kanı bozzukk şerrreffsizlerinde mükafatı Allah ın gazabı olacaktır. Hepimiz birlikte göreceğiz.
Sevgiyle ....

Çınar dedi ki...

Atatürk, Cumhuriyet Bayramı'nın 15 yıldönümünde çok hastadır bu nedenle Türk ordusuna, Atatürk'ün 15. yıl nutkunu Ankara'da Atatürk adına Başbakan Celal Bayar okumuştur.

Yine aynı gün (29 Ekim 1938) Kuleli Askeri Lisesi öğrencileri, vapurla Dolmabahçe sarayının önünden geçerken, hep bir ağızdan İstiklal Marşını söyleyerek, hasta yatağında yatmakta olan Atatürk'ü selamladılar.

(İzninle, bu güzel ve eğitici yazına eklemek istedim canım.)

Sevgiler

aysema dedi ki...

"İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek iç ve dış düşmanların olacaktır.

Memleketin dahilinde iktidarı elinde bulunduranlar GAFLET, DALALET hatta İHANET içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri kişisel emellerini düşmanlarınkiyle birleştirebilir...."

Yüreğine sağlık Sevgili Sufi...

sufi dedi ki...

Sevgili
RecepAltun;
Derkenar;
Yaşamın kıyısında;
Elif;
Alizafer;

Hemfikir olmamız mütmain etti şu gönlümü, hanelerinize dolsun özgürlük ve demokrasi çiçekleri.Sevgilerimle.

sufi dedi ki...

Sevgili nanopolitika;
Ülkemiz elden gidemez dostum.
Ellik yapanlar gider, herkes ettiğini bulur, atanın kafasını attığı şey vurur.f tipi yeşil kardinal için de musalla taşındayken;"nasıl bilirdiniz" sorusu cemaate sorulur.Sevgilerimle.
Sevgili Jivago;
Yazdıklarında sonuna kadar haklısın.Her taşın altından yeşil kardinal çıkıyor sen de biliyorsun.Takdir etmemek inandıkları uğruna verdikleri gönüllü mesaiyi gözardı etmek mümkün mü?.Misyonerlik yapıyor adamlar, bizler de gerçek dinin ne olması gerekliliğinin üstünü örtüyoruz daima.Cesur değiliz, kelleyi koltuğa alacak kadar da.Sevgilerimle.
Sevgili Bilge;
Bizler demokrasi ve özgürlüklerimizi ve hatta kadın haklarımızı çalışmadan yorulmadan kazandık Atamız sayesinde.Kolay kazanılan sermayeyi kolay harcamayız inşaallah.
Sevgili Haykırış;
Tutukevlerimizde suçsuz yere yatan suçu ispatlanmamış öyle çok insan var ki! Bu bence insan haklarına aykırı bir durum çünkü "suçu ispatlanmadıkça kişi suçsuz" sayılır.Öyleyse bir insan hayatından çalınan 10 ay değil bir saatin bile hesabı sorulmalı bence.Sevgilerimle.

sufi dedi ki...

Sevgili efsa;
Bugün mehmet barlas şöyle yazmış;"Bugün artık Cumhuriyet'in "Kuruluş dönemi" geride bırakılmak durumunda.Klişe söylemler ve sloganlar, tabularla birlikte buharlaşmak zorundalar.
"Güçlü devlet" olmak için "Güçlü ordu"nun yetmediğini en son Saddam Irak'ının yaşadığı faciadan bir kez daha öğrenmedik mi?"

Ordunun gücünün hafife alınması gibi geldi bu yazı bana.Ya sence? sevgilerimle.

sufi dedi ki...

Sevgili Ali İkizkaya;
Atatürk'ün gençliğe hitabesi kuran sözü gibi okudukça ve yaşadıkça, şifreleri çözüyor insan bir bir.Zaman gezmeni gibi bu günleri o günlerden görüp bize yol göstermiş, ışık tutmuş yolumuza ama görebilene tabi..."Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler.M.Kemal Atatürk"

sufi dedi ki...

Sevgili Çınar;
(29 Ekim 1938) Kuleli Askeri Lisesi öğrencileri, vapurla Dolmabahçe sarayının önünden geçerken, hep bir ağızdan İstiklal Marşını söylediklerinde hasta yatağında yatmakta olan Atatürk yatağından doğrulup odasının penceresine gidip istiklal marşını söyleyen gençleri selamlamıştı da bunu gören talebelerin bir çoğu Yüce önderlerini görünce, o soğuk kış gününde kendilerini boğazın soğuk sularına atıp ATAlarına doğru yüzmüşlerdi.Bu hikaye benim için en yüce aşk ve en kutsal sevginin nişanıdır.Ben de o dönemde yaşasaydım aynı şeyi ben de yapardım. O hikayeyi hatırlattığın için teşekkür ederim sevgilerimle.

sufi dedi ki...

Sevgili Aysema'm;
Memleketin her köşesinin bilfiil işgal edilmiş olduğu, şahsi menfaatlerin, vatan ve millet sevgisinin üstüne çıktığı bu dönemden bizi ancak yüce önderimiz gibi yürekli, cesur, ileri görüşlü bir kahraman çıkarabilir.Bekliyoruz dostum...Sevgilerimle.

Adsız dedi ki...

Esselamünaleyküm. Alemlerin Rabb'inden alemlere Rahmet olarak gönderilen Fahri Kainat Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Peygamberimizin dünyayı şereflendirdiği Mevlid (veladet) Kandilinizi kutlar, alemlere hayırlara vesile olmasını dilerim.

Allah'a emanet olun ve sağlıcakla kalın.

sufi dedi ki...

Allah allah diyelim Recep dost hayırlara vesile olur bugünümüzün önemi de inşaallah.

Dalgaları Aşmak dedi ki...

Yıl 1938...72 sene önce yani...Atatürkün ordusuyla bugünkü ordu kıyaslanırmı acaba ? Arkasında ABD olmadan kıpırdayabilirler mi ?

sufi dedi ki...

Sevgili dalgaları aşmak;Gönlümüz; "ordu demek, Atatürk demek, Atatürk demek; Ordu demek" fikrini kabul etmek istiyor.İşte bütün mesele bu, dilerim inançlarımız yıkılmaz.Sevgilerimle.

Efsa dedi ki...

Mehmet bey bir çok şeyi atlıyor bence Sevgili Sufi. Ordunun sadece silahtan, askerden ibaret oldugunu düşünüyor olmalı ki; milletin inanç gücünü yok sayıp, kazandığımız onca mücadelenin özünü unutuvermiş. Eğer gerçekten silah gücünün bir orduyu oluşturduğuna inanıyor ise; dilesin verdiği ülke örneğini ben çoğaltıvereyim.

Ha bu demek değildir ki, değişim şart değil. Dünya değişirken bizim yerimizde saymamız elbette düşünülmez bile. ama tarihimizde bakarsak bu ulusu bir araya getiren önderlerin hepsinin savaşın başında durduğunu görürüz. Bizim geçmişimiz her zaman ordu ve siyaset bir arada gitmiştir. Devleti yönetenler aynı zamanda orduda bizzat muktedir olan insanlardır. Şu an Devletin tanımına bakarsak siyasetin önemini görürüz, yalnız tek başına düşünülemez. Hani geçmişten örnek vermiş gibi olacağız da; Kurtuluş savaşında orduyu oluşturan vatan sevgisi ile dolu insanlarımızdı. İşte bu bile tek başına bir güçlü ordu ve güçlü Türkiye yaratır tek başına. Ben asla bunu bir tabu olarak gör-e-müyorum.

Şu an siyasetin içindekiler gibi orduyu halka soğutma çabası ile bir yere varılamaz. Salt siyasetle-dinle-ordu ile hiçbir iş yürümez.

Psikolojide bir terim vardır. "Bütün onu oluşturan parçaların toplamından fazladır." Bütünlüğü kendi içlerinde çözemedikçe birbirlerine şey atıyorlar resmen. Bence Mehmet beyin kaçırdığı noktayı bu cümle güzel özetliyor.

Çınar dedi ki...

Kandilin mübarek olsun canım

Sevgiler

öykü dedi ki...

müthiş !
ben de bu sabah ulkemde yasananlardan öturu uzuntulerımı paylastım..
endıselıyım..
hepımız ıcın huzurlu gunler dılıyorum.

sufi dedi ki...

Sevgili Efsa;
Çınar;
Öykü;

Efsanın"Bütün onu oluşturan parçaların toplamından fazladır"sözüne istinaden bütün parçalara selam olsun der,
Teşekkür ederim canım hepinize yorumlarınız için.Sevgilerimle.

Unknown dedi ki...

Benim ordumun başındaki zevatlar ülkemde demokrasiyi hazmedemeyip iktidarı düşürmek için kaos planları yapıyorsa ben o orduya güvenemem..
Benim ülkemde ordunun silahları topraklara gömülü çıkıyorsa ben o orduya güvenemem..
Benim ülkemde ıslak imzalı kirli işler peşinde koşanlar varsa ve bu da genelkurmay tarafından da onaylanmışsa ben o orduya nasıl güveneyim..

Ordumuzu bu darbeci gruplardan temizleme vakti gelmiştir.Yoksa olan ülkeme oluyor..
İnşallah o pisliklerde temizlenecek.. Az kaldı..
Postal yalayıcısı olamk ne kadar da zevk veriyor bazıların..yazıklar olsun..

Yazmak Keyiftir dedi ki...

Sevgili Tontini !

Evvel Zaman bana kelp demiş, iltifati bu sözde zahir. Maliki mezhebim benim. İtikatımca kelp tahirdir.
Yaşasın demokrasinin getirdiği eşitsiz yolsuzluk. Yaşasın demokratik yolsuzluk mücadelemiz.

Unknown dedi ki...

Yolsuzluk yapmayan parti var mı?
En dürüst partiyi çıkartın başa yine de bunu önleyemezsiniz..Keşke olmasa..Ama Yolsuzlukların önünü askerle kesmek mi gerekiyor?Başka çareniz kalmadı mı?
Yolsuzluğun alasını askerler yapıyor..
TSK mensupları bu toplumda yaşamalarına ve kurum olarak her türlü ticari faaliyet içinde bulunmalarına rağmen (TSK Türkiye’nin en büyük holdingidir) sanki hiç bir pisliğe bulaşmıyor ve halk da buna –bilhassa medyanın pompalaması ile- mecburen inanıyor.