Küçüktüm... Hayat etrafımda gördüklerim ve hayallerimden ibaretti. Küçük dünyamda hem yalnızdım hem de o kadar kalabalıktım ki… İlkokul çağlarımda olduğumu hatırlıyorum. O zamanlar annemin çalışıyor olmasını, nedenini bilmesem de kabullenmiştim. Evin içinde koridor ve salona açılan eski kapı stüdyom, görkemli büyük salonumuzsa; kimi zaman öğretmen olduğum bir sınıf, kimi zamansa konser verdiğim sahne oluveriyordu. Ne garip ki etrafım hep insanlarla doluydu yalnızlığıma rağmen. Bu oyunu oynamam, sanırım ilerde bir çok güçlükle yalnız başımayken bile mücadele etmemi sağladı. Elimde kitabım, ayağımda annemin topuklu ayakkabıları, öğretmencilik oynuyordum genellikle. Derste öğrencilerime, okuduğum bölümden sorular soruyordum, yanıtı yine ben veriyordum kendimce. Çocukluk işte...
Cılız ayaklarımı öğretmenimin o sevimli tombul ayaklarına benzetiyordum, eteğimi onun giydiği gibi dizimin altında giyiyordum. Ne de çok sevmişim öğretmenimi demek ki!
Şimdilerde bir öğretmen olarak o çocukların bana ne gözle baktıklarını anlamam hiç de zor olmadı. Bununla ilgili küçük bir anımı sizlerle paylaşmak istedim şimdi.
Geçenlerde yatılı bir okulda nöbet görevime yeni başlayacaktım. Okulun içine girdiğimde etrafımı bir sürü sevimli çocuk kapladı. Hareket edemiyordum adeta. Soru üstüne soru soruyordu her biri. Nerden geldiğimi, ne öğretmeni olduğumu, evli olup olmadığıma kadar hakkımdaki her şeyi bilmek istiyorlardı. Hiç birinin ailesi yanlarında yoktu. Bir hüzün kapladı içimi. Kendi küçüklüğüm geldi aklıma. Onlar için öyle büyüktüm ki, farklı belki. Benim için minik elleriyle etüt saatlerinde gizlice bir şeyler yaptıklarını sezdim. Ses çıkarmadım. Acaba benim öğretmenim de mi böyle yapıyordu diye içimden de geçirmedim değil hani. Yemek sonrası her biri henüz 11 yaşında bile olmayan bu miniklerin odalarına davet edildim. Işıklar kapalı. Muzip gülüşler altında her bir yatakhanede muhteşem bir karşılama töreniyle karşılandım. Konfetiler hazırlanmış, kalpler yerlerde, bir ranzadan diğerine uzanan kağıttan kurdelalar. Kendimi göklerde hissettim. Bir çocuk öğretmenini hayatının neresine oturtur? En tepesine demek ki öğrendim.
İlkokul öğretmenime duyduğum anlatılamaz hayranlığı, bir başka temiz yüreğin bana hissetmesi, o çoooook eskilerde unuttuğum küçük kız çocuğunu bana tekrar hatırlattı. Şimdilerde o oyunu sıkça oynar oldum. Çoğu zaman yalnız olmama(hissetmeme) rağmen aslında o kadar kalabalığım ki... Benim bu dünyada hiç kimsenin sahip olamayacağı kadar minik ellerim var… Çünkü ben bir öğretmenim!
Sevgilerimle Ahu.
Resim:Aleksey Brikov
8 Nisan 2010 Perşembe
MİNİK ELLERİM
Gönderen sufi zaman: 15:00
Etiketler: AHU'dan mektuplar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
14 yorum:
İlkokul öğretmenimi çok severim. Bu yüzden de ilkokulda hep sınıf birincisiydim. Ortaokul ve lisede çok sevdiğim diğerlerinden ayrı yerde tuttuğum bir öğretmenim vardı. Onun da derslerinde hep birinciydim. Diğer derslerim hep ortalarda olmuştur. Üniversitede de aynı. İnsan sevdiği zaman hem kendisi için hem sevdiği için bir şeyler yapmak istiyor. Yazı için Teşekkürler Ahu. Saygılarımla..
Öğretmenliği anlamış, duygu dolu, güzel bir yazı.Severek okudum.
Sevilmeden yapılamayacağına inandığım tek meslek öğretmenlik..
Hani yaparsınız, öğretmeye öğretirsiniz de, eğitebilir misiniz bilemiyorum..
Nihal'di adı.. Hala, asil kadın diye düşündüğümde aklıma gelen tek kadındır..
Başka bambaşkaydı..
Kendimi hep en sevdiği öğrencisi sanırdım.. sanırım hepimiz de öyle sanırdık..
Nerelere götürdünüz beni ya hu..
Öğretmenlik için boşuna kutsal meslek dememişler. Bana göre öğretmenliğin annelikten farkı yok eğer layıkıyla yaparsanız. Hatırlıyorum da ben de ilkokul öğretmenimi çok severdim çoğu zaman anne derdim kazara, hiç bozmadı beni, efendim yavrum derdi hep. Onu sevgiyle anıyorum. Çocuk psikolojisinden anlayan, öğrenme ve keşfetme güdülerimizi kamçılayan, okumayı sevdiren değerli öğretmenim.
Ne güzel öğretmeninizi hala güzellikle hatırlamanız,ne mutlu sevilen bir öğretmen olmanız...
Ben ilk okul öğretmenimi hiç sevemedim,sizin adınıza mutlu oldum...
İlkokul öğretmenimi hatırladım şimdi.
Tırnaklarını kulağımın kıkırdak dokusunun içinden birbirine değdirmekten hoşlanırdı en çok.
Ürkek bir güvercin gibi ben ona bakarken, labada yaprağı gibi uzun ince eli, o beş parçalı narin organı, ense köküme iniverirdi.(ehi)
Derste örgü örmesine bayılırdım.
En sakin anlarıydı bir ters bir düz örgüsüne daldığı anlar.
Baş parmağımın etrafını sardığı zaman diğer parmaklar, hemen cetvelini üzerine çarptırırdı. Bu onu rahatlatır, gevşetirdi.
Gene de çok severdim ben O’nu.
Bana şu anda yazdığım ve okuduğum alfabeyi öğretti O, bi de çarpım tablosu. Çarpmanın her anlamını kavradım ben Onunla. (ehi)
Orda bir köy var uzakta o köy bizim köyümüzdür şarkısı aklıma geldi aniden.
Ben o şarkıyı dinlerken gözlerim dolardı.
Bi de yerli malı haftasına bayılırdım.
Feci gaza gelirdim. Annemi babamı hep uyarırdım; “Lütfen yerli malı alalım, nolur” derdim.
Babam oğlum sen kırmışsın derdi. Ne güzel günlerdi…
Bana emek veren ve sabırlarının sınırlarını keşfetmelerini sağladığım tüm öğretmenlerime şükranlarımı sunuyorum…
-oyumben
Leylüfer öğretmenim rahmetli oldu nurlarda yatsın hala onun o güzel siyah gözleri gitmez gözlerimin önünden...
çok isterdim ben de öğretmenliğimi yapabilmeyi ama kısmet şimdi sizleri okuyunca imreniyorum bir yandan da seviniyorum çoğalın sizler ki çocuklarımız emin ellerde sevinelim içimiz rahat etsin :)
Sevgiler Ahu öğretmenim :)
İlk öğretmen son öğretmen hepsi de aynı değerde öğretebildikleri sürece.. Senin öğrencin olabilmekse bir ayrıcalık ve Allah'ın şanslı kullarına nasip bence! Senin daimi öğrencin olduğum
öğretmenlik yaşamında başarılar diliyorum sana. Aldığı her kuruşu hak ederek kazanmayı hedefleyen senin gibi öğretmenlerle dolu bir ülkeyi hayal ederek!..
Sevgi ve özlemle, İstridye.
güzel yorumlarınız için çok teşekkür ediyorum. iyisiyle kötüsüyle hafızalarımıza öyle kazınmışlardır ki öğretmenlerimiz anı defterlerinde en çok onların sayfaları olur. her güzel şeyin ardında sevgi vardır. umarım işini severek yapan ve sevilerek okuyan nice nesiller yetişir. Sağolun...
ben de gittim şimdi ilkokul yıllarıma herkes gibi. ne yazık ki hayatımız hiçbir döneminde sevmedim okulu :) ne ilkokul ne ortaokul ne lise.. ama sizin yaşadıklarınız gerçekten çok mutluluk verici. küçük ellerin etrafınızda olması, sizin onlar için çırpındığınız gibi onların da sizin için çırpınmaları çok güzel.. öğretebilmek çok büyük bir yetenek .. çok insan bilir ama çok çok az insan bildiklerini hakkıyla öğretebilir.. başarılar diliyorum meslek hayatınızda..
Ahucummm;
Yazını okur okumaz hiç bir zaman unutmadığım ve hep hayran olduğum ilkokul öğretmenim geldi aklıma. Ben hiç unutmadım kendisini ve hatta adını bazı gerekli yerlerde şifre olarak bile kullanıyorum hala, desem bana inanır mısın?
Senin de dediğin gibi ben O'nu hep hayranlıkla ve büyük bir sevgiyle anıyorum. Tenefüs saatlerinde her bir ğrencisini teker teker giydirip atkılarını sarardı O. Üşümesin diye minik elleri öğrencilerinin eldivenlerini giydirirdi soğuk konya kışlarında.Derse girmeden aynı şekilde yardım ederdi paltolarımızı çıkarmamıza.Beni beyaz gülüm diye severdi hep.
Ve babamın tayini çıkıp ondan zorunlu olarak ayrılacağım gün ise asla aklımdan çıkaramadığım çok hüzünlü bir veda sahnesi...
Ve ben biliyorum ki ilkokul öğretmenim bana, kişiliğime her şeyime çok etki etmiştir. Senin adına ne büyük mutluluk. Yarın öbür gün öğrencilerin benim gibi 30 yaşına geldiklerinde de seni böyle sevgiyle ve hayranlıkla hatırlasınlar dilerim.
Teşekkürler sana bana yine o günleri hatırlattığın için...
Secgiler canım.
iki kızı da öğretmen oaln biri olarak gururla ziliyorum sizi...
Daha önce beğenerek okumuştum, yorum için zamanım azdı. Bak tekrar geldim.
Sizler gibi öğretmenlerin varlığı geleceğe olan umutlarımızı güçlendiriyor. Özellikle ilk öğretmenlerimiz tüm yaşamımızı olumlu ya da olumsuz etkiliyor.
Sizlerin başarısı ulusumuzun başarısı olacaktır.
O, fidanlarımızı iyi sulamak zorundayız. Sevgilerimle...
ailemin tum israrlarina ragmen ogretmenlik benim yapabilecegim is degil deyip okumayi reddetmistim... ve ilk defa acaba dedirttiniz bana bu yazdiklarinizla. imrendim ne guzel ogrencilere sahipsiniz.
Yorum Gönder