İnsanın BAŞını taştan betondan yaptım bugün.Diktim bir büst gibi toprağa.BAŞ olmak ne demekmiş görsün istedim.Başa bu ceza mı ödül mü şimdi nereden bilecek? Asırlar geçse de üstünden yağmur kar fırtına güneş yaksa da günbegün daha bir taşlaşıp betonlaşacak.Bedeni ise etten kemikten bıraktım.Beden ayrı baş ayrı, ayaklar başa hasret kalsa da , baş ayaksız bedensiz yaramaz ki bir işe... Ne ayın gümüş ışıltısı, ne Huvarna kuşunun kanat çırpışı, ne mal mülk sevdası, ne yönetme ve ne de iktidar kavgası, ne arabın yağı, ne Şam'ın şekeri... "Umurunda mı dünya?" olacak. Dünyanın da O umurunda olmayacak. Arzı al kırmızıya, arşı griye de boyasam, al kırmızı güllerle de donatsam dibini, diyemeyecek "işte budur gülün kokusu!" Sultaniyegâh makamını değiştirip fistaniyegâh da yapsam dönmeyecek "atın bu haini içeri" diyen dilleri. Efsane bu ya; Eski Helende insanların kendi kendilerini idare etme sanatına politika denirmiş.HUVARNA adı verilen kuş da kimin başına konarsa sorgusuz sualsiz o hükümdar (baş) olurmuş .Başına "devlet kuşu" kondu sözü de işte taa ozamandan bugüne böylece söylenegelmiş.Milli piyango idaresinin de bugün simgesi o kuş olmuş nasılsa.Huvarna, Hüma,Uma, Umay eski yunanda da foniks denmiş bu kuşun adına.Bugün yine ters soludum galiba nefesimi...Bir baktım, ses yine ses olarak çıktı içimden. Kaldırıp satırlara usulca dökülenleri, başı betondan tekrar dönüştürdüm ete. "Başsan bil başlığını, ayaklar taşır başı unutma. Bedenin işlerken sen baş ol ama, sakın övünme ha!" dedim kendime. "Gönülden Selam edip Huvarna kuşuna, bereket dolsun sofralarınıza" deyip sözümü burada noktaladım.Sevgilerimle.
Resim:Glauco Dattini
13 Mayıs 2010 Perşembe
BAŞ OLMAK NE DEMEK?
Gönderen sufi zaman: 16:58
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
15 yorum:
Aaa bilmiyordum sağol canım
BAŞın sağolsun..gibi neler var başa anlam veren değilmi
başına devlet kuşu denen insanlara hiç imrenmedim ben nedense.. İçimde bir ses o kuşun o başa uğur getirmediği şeklinde nedense sevgili sufi.. Ama bu anlattığını ilk defa duydum..
Sevgili Sufim,
"Gönülden Selam edip Huvarna kuşuna, bereket dolsun sofralarınıza" ...
diyerek ne güzel söylemişsin...
Senin de zengin yüreğin hep bereket ve bolluk getirsin sana canım...
Ne zaman gelirsen gel BAŞımıza tac olursun ve gönül soframızı onurlandırırsın canım...
Sevgilerimle,
Sevgili Totini,
Ve bir itiraf;
Sizi tanımakla "huvarna" kuşunun başımıza konduğu bir gerçek.
Tüm güzellikleri ve iyilikleri yaşamanızı diliyoruz.
Rabbim size, sevdiklerinize ve aile bireylerinize asla acı, keder yaşatmasın.
Çok şeyler öğreneceğiz daha.
Sonsuz sevgi ve saygılarımızla
Haykırış ve Eşi
Resim seçimleriniz de yazılarınız gibi harika. Teşekkürler, selamlar.
Yazıda biraz sitem mi desem , yoksa birine hafiften bir ince ayar mı var desem bilemedim. Ya da benim kuruntularımdır. Her neyse eline gönlüne sağlık, sevgiler Tontinim:)
sevgili haykırış abime ve eşine katılıyorum ben de :)))
Sayın yas buyugum Sufı ablacık,
Off yaa "huvarna" kuşu benımde basıma konsun ama. Ellerıne saglık,cok ama cok guzeldı.
Sevgılerrr
Sevgili Stil direktörüm;
Ben de milli Piyangonun amblemi olduğunu yeni öğrendim sevgilerimle.
Sevgili onuncuköyünadamı;
Başa gelen çekilir
balık baştan kokar
Ali kıran baş kesen vb BAŞla ilgili çok deyim var da Baş olanın "baş oldun artık asıp kesebilirsin" demesi hoş değil.
Sevgili Gülsen'im;
"devlet kuşu"nun ne olduğunu bilmeden önce "devletin kuşunu isteyen kim? derdim ben de.Bana imtiyaz tanınması, haksız kazanç ve torpili çağrıştırırdı o kelime hernedense.O kuşun ne kadar masum olduğunu öğrendikten sonra da devlet kuşu yerine ona "HUVARNA" demeyi tercih ettim ben de sevgilerimle.
Sevgili Esmir;
Ne kadar candan davet etmişsin uçup yanıbaşına konasım geldi.Eskiden ne kadar saf ve temizmiş insanlar hurafelere inaniyor olsalar bile. Birbirlerinin üstüne basmadan ve çamur atmadan ,hükümdar ölünce sarayın bahçesinde sakince toplanıp "bakalım kuş hangimizin başına konacak" diyebiliyorlarmış.
Sevgili ali zafer;
Resimleri seçmem yazısını yazmamdan daha uzun zamanımı alıyor arkadaşım inan.Sevgilerimle.
Sevgili Haykırış ve sevgili eşi;
Güzel görüşleriniz karşısında utandım inanın. O sizin güzel gönlünüz beni size huvarna kuşu gibi gösteren.Teşekkür ederim.Haneniz neşe mutluluk sağlıkla dolsun dilerim sevgilerimle.
Sevgili EliF;
Yazıda evet BAŞ olanlara sitemim var.Yargılıyorum gibi düşünmeni istemem tabi de, koltuk sevdasıyla tüm birimleri elinde tutmaya çalışan başlaradır sözüm, kendimedir..Bir kez düşün bedenimizde hangi organımız diğerinden daha önemli? Parmakuçlarımızdan başımızdaki bir tel saça kadar hepsinin kendine göre bir görevi ve önemi mevcut.Bunu anlamayanlaradır sözüm, sevgilerimle.
Sevgili Mayam;
Haykırış gibi sen de beni utandırma, kucaklıyorum seni sevgiyle.Tontini.
Sevgili Ayşegül;
Huvarna kuşu başına konsun da başında o kuşu taşıyamayanlardan olma sakın .Tamam mı küçük kızım,sevgilerimle.
Artık baş olanlar da başlığından habersiz, kıç (bildiğimiz gibi, ayak demektir) gibi davranıyor.
Huvarna kuşunun başa konmasını beklemek se hayal artık. Onun yerine çalışıp , üretmekten başka çaremiz yok. O zaman kuş konmuş demektir. Yoksa baş olduklarını sananlardan beklediğinmizde , kıç gibi davrandıklarından nereye gideceğimiz belli olmuyor. Başın görevi birleştirmektir, parçalamak değil.
Çok güzel yazıydı.
Sevgiyle.
Hayatta hiç birsey yolunda gitmiyor diyenlere...
Çin Bambu agacının yetismesi, olumlu ısrar icin guzel bir örnektir.
Çinliler bu agacı söyle yetistirir: Önce agacın tohumu ekilir,sulanır ve gübrelenir. Birinci yıl tohumda herhangi bir degisiklik olmaz. Tohum yeniden sulanıp gübrelenir. Bambu agacı ikinci yılda da topragın dısına filiz vermez. Üçüncü ve dördüncü yıllarda her yıl yapılan islem tekrar edilerek bambu tohumu sulanır ve gübrelenir. Fakat inatcı tohum bu yılda da filiz vermez. Cinliler büyük bir sabırla besinci yilda da bambuya su ve gübre vermeye devam ederler.
Ve nihayet besinci yılın sonlarına dogru bambu yeşermeye baslar ve altı hafta gibi kısa bir sürede yaklasik 27 metre boyuna ulasır.
Akla gelen ilk soru şudur :
Çin bambu agacı 27 metre boyuna altı hafta da mı Yoksa bes yılda mı ulasmıstır?
Bu sorunun cevabi tabii ki bes yıldır.
Büyük bir sabırla ve israrla tohum bes yıl süresince sulanıp gübrelenmeseydi agacın büyümesinden hatta var olmasindan söz edebilir miydik?... Bir basarının şartları her zaman çok basittir.
Bir süre için alışın,
Bir süre tahammül edin.
Her zaman inanın
Ve hicbir zaman geri dönmeyin.
Gerçekten de "ayaklar taşır başı değil mi"?
Sadece bu cümle bile nre çok şey anlatıyor .
Yine çok güzel bir yazı okudum.
Sevgilerimle...
www.hayatizlerim.com
Yorum Gönder