Eğitim; ne düşüneceğimiz değil nasıl düşüneceğimiz, ne yapacağımız değil nasıl yapacağımız konusunu ve formüllerini deneme-yanılma-mama metoduyla bireylere verme-alma sistemidir.Bu kişilerin meyil ve becerilerinin gün yüzüne çıkma yolculuğunda temelde aile büyüklerinden ve atalarından edindiği değerlerle birlikte, öğretmenin bilgi ve becerilerini dağarcığa katma çalışmasıdır.Belli yeteneklerle doğmuş (fiziksel zihinsel duygusal)oluşumları, yani farklı farklı kimyaları; güçlü eriyikler içinde(eğitimciler) potansiyel enerjiye dönüştürme halidir.Genetik özellikleri doğrultusunda çocuklarımızın yatkınlıklarını öne çıkarma amaçlı bir eğitim olmalıdır bu, "geniş tabanlı eğitim" değil.Çocuğun anlamasını, bilmesini en önemlisi düşünmesini sağlamak demek; onu tamamen kendi haline bırakmak,kendini nasıl geliştireceğini izlemek demek değildir.Kimi görsel,
kimi işitsel ve duygusal yaptırımlar bile belli eğitimlerle gerçekleşir.Yemek yeme alışkanlığından, tuvalet, büyüklere saygı,konuşma,temizlik vs hepsi ılımlı bir şefkat döngüsünde form tutan kişinin temel taşlarını yerli yerine oturtan çalışmalardır.Evet, eğitim ailede başlar okullarda ve toplum içinde devam eder.Önce İNSAN olmanın belirli koşullarının öğretilme dersi yanısıra, diğer konular peyderpey müfredata eklenirse; ne kavram karmaşalarına, ne de beyinlerde biriken "bilgi çöplük patlamalarına" neden oluşur.Amerika'nın en uzun nehrinin kaç metre olduğu, ya da Mont Blanc tepesinin yüksekliğinin bilinmemesi bir çocuğun sınavlarda başarısız olmasının sebebi olmamalıdır. Şimdi diyeceksiniz ki; "kendisi eğitimci mi ki oturmuş ahkam kesiyor bizlere!" Haklısınız, Belli bir dersin eğitmeni olmasam da; kendi çapında bir anne oluşum eğitim konusunda söz sahibi olmamı sağlıyor bana.Çünkü önce anne ve aile sonra okul ve toplum sağlıklı çocuklar yetiştirme konusunda belli sorumluluklar üstlenmek zorundadır.Tüm deneyimler ve tüm öğretiler granül halinde çocuklara yutturulup karşılığında onlardan başarı beklemek olanaksızdır bence.Sevgilerimle.
Ali zafer sapciarkadaşımızın yayınladığı "geniş tabanlı eğitim" sistemi Sabri Kara'nın hikayesindeki sonuçlara götürür gençlerimizi sonra;
Bir gün ormanda hayvanlar bir araya gelip ;eğitim şart; dediler ve okul açmaya karar verdiler. Bir tavşan, bir sincap, bir balık ve bir yılanbalığı yönetim kurulunu oluşturdu.
Tavşan, müfredatta koşmanın bulunmasını istedi. Kuş uçmanın, balık yüzmenin, sincap da ağaca tırmanmanın ve toprak kazmanın mutlaka zorunlu dersler arasında olması gerektiğini söyledi. Bütün bunları bir araya getirip bir müfredat yaptılar ve bütün hayvanların bu dersleri görmesini istediler.
Tavşan koşu dersinden A alıyordu ama ağaca tırmanmak onun için çok ciddi bir sorundu. Sürekli kafa üstü düşüyordu. Bir süre sonra beyni hasar gördü ve eskisi gibi koşamadı. Artık koşuda A almak yerine C alıyordu ve ağaca tırmanmada ise her zaman zayıf alıyordu. Kuş uçmada çok başarılıydı ama sıra toprak kazmaya geldiği zaman başarısızdı. Sürekli gagasını ve kanatlarını kırıyordu. Balık yüzmede mükemmeldi ama ne ağaca tırmanabiliyor ne de koşabiliyordu. Ne zaman bunları yapmaya kalkışsa ölecek gibi oluyordu. Sonunda yüzgeçleri zarar gördü ve artık yüzmeyi bile yarım yamalak yapar hale geldi.
Sonuçta sınıf birincisi olan hayvan her şeyi yarım yamalak yapabilen, geri zekalı yılan balığı oldu. Ancak eğitimciler çok mutluydu, çünkü herkes bütün dersleri görüyordu.Buna "geniş tabanlı eğitim" dediler.
Resim:Steven Kenny
8 Haziran 2010 Salı
GENİŞ TABANLI EĞİTİM Mİ?
Gönderen sufi zaman: 12:00
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 yorum:
Ben herkesin ama herkesin istisnasız herhangi bir konuda yeteneğe sahip olduğuna inanıyorum. Fakat var olan eğitim sisteminde bu yeteneklerin çoğunun ziyan olup gittiğini, köreldiğini düşünüyorum. Eğitim, insanların yeteneklerini farkedip buna göre o yetenekleri geliştirmeyi gerektirmez mi? Yoksa bunca insan potansiyeli ziyan olmaz mı? Çocuklara ne düşüneceklerini değil nasıl düşüneceklerini, yorumlamayı, analiz etmeyi öğretmek gerekmez mi? Aksi olduğunda buna eğitim denir mi? Çocuklara birşeyler ezberletmek, o sınavda bu sınava sürüklemek dahası tüm hayatlarının bu sınava bağlı olduğunu söylemenin adı nedir?
Size fen lisesinde tarih sınavında sorulan bir sınav sorusu: bir padişahın atının göz rengi neymiş?????
cevap: zaten o padişahın atı yokmuşşşşş.
Neyi ölçer bu sınav sorusu: çocuğunuzun ne kadar ezberci olduğunu.......
Yazık, bu okul çok yüksek puanlarla girilen bir fen lisesi.......
Biz çocuklarımızdan ya herşey ya da kendi olduğundan başka bir şey olmasını bekledikçe nasıl ileri adım atabileceğiz acaba??????
Hayata ezberle hazırlanıp ilk engele takılı kalmak yerine.,ezbercilik değil öğrenmek amacı güdülmeli.Keşke olsa,keşke yetenekleri doğrultusunda eğitim görebilse çocuklarımız.Sevdikleri branşlarda sevdikleri için çalışsabilseler.Hayat kazanma hırsında sinir harbiyle değil,huzurlu,mutlu iş hayatlarıyla katılabilseler hayata,yaşama.Sevgilerimle..
Bu öyle bir eğitim sistemi ki, öğrencilerden daha çok ebeveynlerin birbirleriyle yarış içine girdiği, büyük hırs ve ihtirasları içinde çocukların adeta yarış atına çevrildiği acınası bir durum!..
Üstelik yaşama uyarlayamayacakları bir dünya dolusu, gerekli! gereksiz! bilgiler yumağı...
oysa yeteneklerinin ortaya çıkarılmasına olanak verilecek bir eğitim modeli ile öğrencinin potansiyeli keşfedilse ve geleceğini çok daha başarılı olabileceği uzmanlık alanında geliştirerek sürdürse...
böylece daha sağlıklı ve mutlu bir birey olarak hem kendisine, hem çevresine hem de topluma daha faydalı olmaz mı!.
Eğitim ailede başlar tabansız olarak sonrasında genişler ya da daralır...
Dilek'cim
Her bireyin algılama şeklinin farklı olduğu artık kabul edilen bir gerçek.Kimi çocuk müzik dinleyerek anlarken,kimisi sessizliği tercih eder.Aynı şekilde bazıları düzenli bir odada masa başında okuyarak anlar,bazıları da dağınık bir odada yatağının üzerine yatıp,kitabını yere koyar,ayaklarını havaya kaldırarak çalışır.Bu örnekleri arttırabiliriz.Ali'nin bir öğretmeni kalemini kemiren öğrencilerin aslında beyinlerine bu yolla uyarı gönderdiklerini,bundan bihaber olan büyüklerin ise sürekli bu konuda ihtar ederek,vazgeçirmeye çalıştıklarını söylemişti.
Bazı özel okullar bu konuda öğrencilerini testlere tabi tutarak,onlara anladıkları şekilde öğretmeyi tercih ediyorlar.Ama maalesef diğer tüm okullar,konfeksiyon eğitim tarzında çocuğun algılayabilme şeklini gözardı ederek,onları bir sürü bilgiyle yüklüyor,sonra da anlamsız bir takım sınavlarla geleceğini çiziyorlar.
"Deveye sormuşlar boynun neden eğri diye,nerem doğru"demiş.
Allah tüm evlatlarımıza zihin açıklıkları ve başarılar nasip etsin inşallah.
Sevgiler
Yorum Gönder