Bir zamanlar küçük oğlumun bir arkadaşı vardı; Mavi gözlü güzel mi güzel sarışın bir çocuk. Çocukların oyunlarını evin tül perdesi ardından gizlice izliyordum o sıralar, annelik işte...Oğlum 3.5 yaşında çocuğun yaşı ise: 7 idi. Mahallenin tüm çocukları 7 yaşındaki çocuğun denetimi ve yönetiminde ona tabi ve onun peşindeydi nasılsa.Ben de bir anne olarak bu yaştaki bir çocuğun diğerleri üzerinde bu otoriteyi nasıl tesis ettiğini merak ediyordum doğrusu ve böylece takibe başlamıştım kendisini.Bir gün çocuklara bir evin penceresini işaret edip "şu evin camını taş atarak kim kırabilir?" diyordu.Çocukların hepsi cesaretle ben ben deyip taş aramaya koyuldular anında, ben engel olmak için dışarı çıkana kadar evin camları aşağı inmişti bile.Evin sahibi "kim yaptı bunuuu?" diye feryat-figan sokağa fırladığında
çocuklar çil yavrusu gibi dağılmış, kadıncağız 7 yaşındakini yakalamış "kim yaptı bunu?" diye soruyordu. Çocuk gayet masumane,"Ben yapmadım teyze onlar yaptı!" diyordu
Yine başka bir gün evin arkasındaki kömürlüklerin üstüne çıkmışlardı bütün çocuklar orada oynuyorlardı. Kömürlüğün arkası arka arsanın hizasında ama ön tarafının yüksekliği en az 2 metreydi. Ben yine gizlice takipteyim bir ara oğlumun kulağına eğilip "He-Man gibi atla buradan atlamazsan hiçbir arkadaşım seninle konuşmayacak!" dedi. Oğlum gözyaşlarıyla "hayır atlarsam düşerim annem kızar sonra bana" diyerek ve ağlayarak eve geldi dili döndüğünce bana olayı anlattı, "eğer atlamazsan ERKEK değilsin sen!" dedi bana dedi.O çocuğun diğer çocuklara çelme takıp, düşürüp sonra da "sana, dikkat et düşersin demedim mi?" dediğini de duymuşluğum var. Başka olayları da var da artık onları yazmayayım...Ailesi her olayın sonunda "o birşey yapmamış ki!" diyordu. Doğru söylüyorlardı yapan o değil ama teşvik edendi. Suça teşvik eden değil herzaman suçu işleyen cezalanıyordu. Sonunda Ankara Emek mahallesinden, İzmir'e taşındık da o çocuktan ve yaptıklarından da kurtulduk.Oğluşum da böylece hayatın gerçekleriyle o yaşında yüz-yüze gelmiş oldu. Şeytani fikirli insanların yaşamının her döneminde olabileceğini ve onlara kanmaması gerektiğini o yaşında yaşayarak öğrenmiş oldu ve bildi.Aşağıdaki hikayede olduğu gibi Şeytan bizden ayrı değildi, bizim öbür yarımızdı kendisi çünkü.
Hikaye bu ya: Günlerden birgün şeytanın yolu bir köye düşmüş.
Keyfi yerinde olan şeytan sırtını bir ağaca dayamış ve buzağısı kazığa bağlı olan ineği sağan genç bir kadını izlemeye başlamış.Şeytan kadını epeyce izledikten sonra yerinden kalkıp kazığa bağlı buzağının ipini biraz gevşetmiş. Buzağı bu, az ötede anasının sütünün kovaya sağılmasını aç karnına izlemeye daha fazla dayanamamış.Debelendikçe boynundaki ip biraz daha gevşemiş ve sonunda yular hepten boynundan çözülmüüüş.Koşarak annesini emmeye giden buzağı, süt kovasına çarpmış ve bütün sütler yere dökülmüş. Sağdığı sütlerin yere döküldüğünü gören genç kadın, eline geçirdiği bir odunu buzağının kafasına o öfkeyle geçirivermiş.Yavru kan revan içinde yere yuvarlanmış. Yavrusuna saldırılmasına kayıtsız kalmayan inek de bir tekmede kadını yere serip öldürmüş.Uzaktan geçmekte olan kadının kayınpederi, ineğin gelinini öldürdüğünü görüp elindeki tüfekle ateş ederek ineği öldürmüş. Silah sesini duyan koca kişisi koşup gelmiş.Karısını yerde cansız yatar, babasını da elinde tüfekle görünce, belinden silahını çekip tek atışta babasını vurmuş.
Kısa süre sonra gerçeği öğrenen genç adam bu kadar acıya dayanamayacağını düşünüp bir kurşun da kendi kafasına sıkmış.Bütün bu olayları bir kenardan sessizce izleyen şeytan: "bu felaketi de şimdi bana yüklerler" demiş, "oysa buzağının ipini gevşetmekten başka ne yaptım ki ben?"
Ne yaptı ki zavallı?????
Hepinize sevgilerimle.
24 Eylül 2010 Cuma
İPİ GEVŞETMEKTEN BAŞKA NE YAPTIM Kİ?
Gönderen sufi zaman: 09:23
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
9 yorum:
canım sufi, 2 gündür bu şeytan hikayelerinden sonra, nerdeyse şeytancağıza acır hale geldim:D
Evet bazen yapıyoruz,şeytana uydum diyoruz.Uyuyoruz ama bazen de:)))
yaşanan her şeyin ve hatta he rinsanın görünmez bağlarla birbirine bağlı olduğuna inanırım. ve bu nednele kimi zaman tek bir sözün, bakışın, küçücük tek bir hareketin bile bizim hiç bilmediğimiz görmediğimiz şeylere neden olabileceğine...
Sevgili Sufi'm,
Tek sözcükle harika... Bakalım ipi gevşetilenler nelere sebep olacak, bekleyip göreceğiz. Dilerim bu kadar çok acı yaşatmazlar topluma.
sagduyulu olmakta hakikaten fayda var :)
birde oyle benim cocugum yapmaz diyerek kendi cocugunu surekli simartan, yaptigini gormezden gelen ailelere o kadar sinirleniyorum ki...
Sayın Sufi,
Oğlunuzu o çevreden uzaklaştırmakla ne büyük bir servet kazandığınızı tahayyül edebiliyorum zira her harfiyle benzeri bir olayı yaşamış biri olarak ne kadar zorluk çektiğinizi de anlayabiliyorum.
Sigara daveti yaparlar içene 'sen erkeksin', içmeyene, 'sen de erkekmisin be' gibi sözler söylediklerini de eklemeden edemeyeceğim oysa bu daveti yapan çocuk ta sigara içmeyen biri olarak halen yaşamını idame ettirmektedir.
Şeytanca davranıp hayat karartan insanlara lanetler okuyorum.
Hanemizden hanenize sevgi ve saygılar.
Tontinim, herşey bizde saklı anladım. İşin sırrı dengede galiba...
Yine koymusum basimi dizine, sacimi oksaya oksaya anlattin bir hikaye, buyuyorum hikayelerinle cocuk olabilmek icin :) ASK'la
İtiraf ediyorum: O çocuk Benim. ehi. ( Sinsice güler, ellerini ovuşturur. )
Yorum Gönder