Şeytan birgün isyan etmiş "ben şeytan, şeytan olalı siz insanoğlunun birbirinize yaptığı kötülüğü yapmadım" demiş.Ve anlatmaya başlamış...
Bir zamanlar mutlu bir karı-kocayı ayırmak için her çareye başvurmuş ama başaramamıştım doğal olarak sonunda pes ettim. O sıra kocakarının biri çıkıp geldi yanıma fısıltıyla; " bir altın verirsen onları Ben ayırırım" dedi.Ben başaramayacağından emindim ama yine de onları ayırabilirse bir altın vermeyi taahhüt ettim. Kadın bir akşam vakti mutlu karı-kocanın kapısını çaldı. "Evladımm namaz kılacak yer bulamadım bana yardım et abdest alıp şuracıkta namazımı kılayım" dedi. Kadın "tabi teğzecim, buyur içeri eline su dökeyim, seccadeni temiz bir yere sereyim, senin namazın benim içimi ferahlatır" dedi ona.kadıncağız sofra hazırlamaktaydı o sıra, kocakarıyı da yemeğe davet etti fakirim. "Olur!" dedi kocakarı oturdu sofraya. Ancak "bana iki tabak iki çatal getir tek tabakla yiyemem!" dedi. Kadın kocasıyla yemek yiyecekken kadının ısrarıyla o da oturdu sofraya.Neyse kısa bir zaman sonra kapı çalınıp kadın "hoşgeldin kocacım diye kapıda karşılayınca sevdiğini, Kocakarı "kızım kim bu adam?"diye sordu. Kadın "kocam teyzecim" diye yanıt verdi doğal olarak. Kocakarıda bir hayret; "pes doğrusu sen ne or..pu kadınsın kapına her geleni kocam diye tanıtıyorsun.Aha demin gelene de kocam dedin aha tabağı aha çatalı.Yemeğini yedi uğurladın şimdi de buna mı kocam diyorsun?" dedi ve hışımla kalkıp," vah vah oğlum yazık sana!" diyerek evden ayrıldı.Sonunda olanları tabiki tahmin edebilirsiniz.O aile parçalandı...Şeytan:"Ben Şeytan olarak tırstım ve uzun bir çubuğun ucuna altını yapıştırıp kocakarıya uzattım ve "al al altınını ben şeytan olalı senin yaptığın gibi bir şeytanlığı yapmadım uzak dur benden melun kadın, deyip oradan uzaklaştım."dedi.
Şimdi bu olayda kim şeytan????
O karı-kocanın yerinde siz olsaydınız ne yapardınız peki?
Hani her durumda suçu şeytana yükleriz ya."Şeytana uydum, şeytan gözümü kör etti."deriz. Bir de "Şeytan kulağına kurşun" der yaralarız ya adamı, dönüp de kendimize bakmak gelmez aklımıza.Oysa birçok konuda şeytan gelip bizden ders almalı örnekte görüldüğü gibi.
Hepinize sevgilerimle.
Resim:Daniele Manfredini
22 Eylül 2010 Çarşamba
KİM ŞEYTAN?
Gönderen sufi zaman: 09:03
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
11 yorum:
Ve bir kırmızı şeytan
Seyreyledi dünyanın halini
Güneşteki kızıl köşkünden
Ve sonra döndü ardına seslendi
Bak ey Tanrı, bak da
Gör bana üstün saydığın
İnsanoğlunun halini...
alıntı...
İlginç bir öykü. Teşekkürler.
içim ürperdi....
allah bizi birbirimizin ve kendimizin şerrinden korusun.
Sayın Sufi,
Oturup kalkıp her daim yalvarmışımdır rabbime "iki ayaklı şeytanlardan uzak tut koru cümlemizi"diyerek.
Sevgi ve saygılarımla
Bazen en yakınımızdan gelmez mi bize en büyük kötülük? Artık öyle bir hale geldik ki;bugün kapısına namaz kılacak yer isteyen biri geldiğinde kaçımız buyur ederiz? Birçok değerimizi, en çok da insani yanımızı kaybettik.Yine insanlar sayesinde..
Bu şeytana pabucunu ters giydirenler, niye hep dini kullanırlar ki...Sevgiler:)
İki ayaklı şeytanlar giderek çoğalıyor mu Sufi'm?
ıkı ayaklı seytanlar
bı tanesı dun ve bugun baslıktaydı..
yavrusunu olduresıye döven anne:(
Bir eş eşse eğer, eşliğinide eşinide bilmeli. eşine inanmayıp evinde ilk defa gördüğü birine inanmak cahilliktir, nankörlüktür.
Şeytanda en çok cahilleri sevmezmi? Zaten şeytanın öğrencisi dolu her yer artık o kenardan seyrediyordur herhalde.
"Kişi bir şeye kendinin tamamen adadığında Tanrı'da harekete geçer," demiş Goethe.
Bir küçük ekleme de benden dost Sufi ;
kişi gerçekten adadıysa kendini, ne şeytan, ne de melekler Tanrı'nın önüne geçemez.
Sevgilerimle...
dost sufi,
yaşlı bir adamcağızın cebindeki üç kuruş aylığı çalan iki ayaklılar varken, şeytana ne luzum var?
zavallının ağlayan görüntülerini kasıla kasıla seyreder de böyleleri televizyonda...
Yorum Gönder