Atatürk’ün ağaç ve yeşillik sevgisi, yalnız Ankara’ya has bir özlem değildi. “Bu vatan, çocuklarımız ve torunlarımız için cennet yapılmaya değer” diyen Atatürk’ün özlemi, tüm ülkeyi ağaçlandırmaktı, yeşillendirmekti.Gazi Mustafa Kemal, Türklerin Orta Asya’dan kuraklık ve ağaçsızlık yüzünden göç ettiğini pek iyi bildiği için ağaca karşı sevgi ve saygı gösterilmesini teşvik etmiştir.
Atatürk’ün Türk milletine hibe ettiği Yalova’daki çiftlik arazisinde bulunan köşk kendi emriyle 1929 yılında yapılmıştır. Köşk’ün yapılışı sırasında 2. kata sıra geldiğinde öndeki asırlık çınar ağacının dalları inşaata girdiğinden Yetkililer; "bu dalları kesmemiz gerek paşam" derler. Atatürk’ün kesin cevabı "hayır"dır, kendisini dinleyenlerin şaşkın bakışları arasında, "ağacı kesemezsiniz, köşkü kaydırın" der.Derler ki "bu gün Mustafa Kemal bir hoş. Ne demek köşkü tutupta ağaçtan uzaklaştırmak?"Mühendis, mimar, ziraatçı değil ama ne yapar biliyormusunuz? Atatürk asırlık ağacın birkaç dalını kestirmemek için İstanbul köprü altındaki tramvay raylarını Yalova'ya taşıtır. Temellerin altına zor ve çok yavaş ta olsa raylar döşenir. Bina rayların üzerinde doğuya doğru 4 metre kaydırılır.Diğer tüm köşkler gibi ‘Yürüyen Köşk’de halen müze olarak korunmakta,bir dalının bile kesilmesini istemediği Ulu Çınar da halen cumhuriyetimiz gibi dimdik ayaktadır.
Bir gün Atatürk, Kurmay Başkanı İsmet Bey’le Diyarbakır çöllerinde atla gidiyormuş. Mustafa Kemal demiş ki: “Çabuk bana yeni bir din bul. Ağaç dini. Bir din ki, ibadeti ağaç dikmek olsun.”
Atatürk'ün yeşil ve orman hakkındaki şu sözlerini de hatırlayalım:
"Ormansız bir yurt vatan değildir."
"Yeşil görmeyen gözler, renk zevkinden mahrumdur."
"Tabiata saygı aklın vicdanıdır."
İlgililere duyurulur.
4 Ekim 2010 Pazartesi
AĞACI KESEMEZSİNİZ KÖŞKÜ KAYDIRIN
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
16 yorum:
Geleceğimizi yok ediyorlar..ben dahil hepimiz seyrediyoruz sadece ..
yazmak anlamsız geldi, sildim bütün yazdıklarımı, madem dedim seyircisin yapılana, kelimelerle tepki versen neye yarar. sonra da dedim ki, ses sestir. hiçbirşey yapmamaktan bir gömlek iyidir.
Şimdi iki milyon ağacı ve boğaza has o güzelim bitki örtüsünü gözlerini kırpmadan gözden çıkarıyorlar...
Önceleri ilköğretim ders kitaplarında bulunan bir okuma metniydi yazdığınız öykü.
O zamanlar ağaçlar da insanlar da önemliydi. Biz düzgün kalmaya devam edeceğiz. Selamlar.
Rant ve paradan başka bir şey düşünmeyen beyinler insanlığı, yeşili nasl algılasın.
Evim Yakacık ormanını görüyor ve ben camdan o ormana korkuyla içim titreyerek bakıyorum.
İyi haftalar Sufi...
ne doğa kaldı, ne hayvan kaldı... ne de vatan kaldı. ne kaldı ki elimizde?
Paşam'ın bu anısını çok severim, ders gibidir anlayana...
Ankara'daki bataklığı da çiftlik haline getirmişti.
Atatürk'ümden eser bırakmamak adınadır bu uğraşılar.
İki milyon ağaç dile kolay senede üç santim uzayan bir ağaç ve ikimilyon adet hemde.
Elleri kırılsın.
Sevgi ve saygılar
Ali Zafer Bey'in söylemine göre bu öyküyü çıkarmışlar ders kitaplarından. Maksat hiçbir iz kalmasın...
''Tabiata saygı aklın vicdanı'' demişsin ya sufim, bunların ne akıllarında ne ruhlarında vicdan var. Ağaç da neymiş ki?
Sevgilerimle...
O'nun gibi bir dahi kaç y.yılda bir gelir dünyaya dostum. Bu güzel paylaşımın için sağol.
Yeşilci ve barışcıl bir dünyaya..
Sevgilerimle..
hadi mesaj yazan herkes yarın bi ağaç diksin. aksi halde boşa kürek sallamaktan öteye gidemeyiz.
Her geçen gün doğayı birer birer yok ediyoruz...ne insan sevgisi ne hayvan sevgisi ne de doğa sevgisi kaldı!paranın esiri olmuş, ne vijdan ne ruh kalmamış ki ağacı ve yeşili koruyacak...insan müsveddeleri...
Sevgilerimle...
ağaca, hayvana hatta hiçbir canlıya sevgisi kalmayan bir düzene büründü malesef yaşadığımız çağ. "Ev"inde yaşadığımız doğa ne zaman bizi kapı dışarı eder bilmiyorum ama evden uzakta hiçbir yaşama şansı olmayan insanoğlunu sanırım yeni ve karanlık bir çağ bekleyecek böyle canice yaşamaya devam ederse eğer.
Sevgili Sufi;
Ben birşey yapamadım 32 yaşıma kadar 2 ağaç dikmekten başka...
Rima yapabilsin diye daha adım atıp sokağa çıkmaya başladığı andan beri ağaçları okşatır tek tek tanıtırım.Ancak bu.
Şimdi 4 yaşında yolda giderken bu çınar bu ceviz bu çam diye sayıp gövdelerini okşuyor.
Buda bişey değil mi?
not:Tontinim bana kırılmış mı?
İzmire adım atıp aramadın demiş mi?
Yok Dilek ablacım o geliş çok kısa çok acil çok iş dolu idi.Gezmek tozmak fırsatını yaratabilseydim güzel İzmirinizi tanımanın yanında senide tanıyabilseydim keşke.Bu kimbilir duyduğum kaçıncı sitem İzmirlilerden:(Çok üzgünüm:(
Sevgili ateş böceği;
Evren;
Lale;
Alizafer;
Asuman;
Galadriel;
Elif;
Haykırış;
Zeugma;
Jivago;
Gerekli adam;
Esmir;
Aydedeye bakan;
Prima rima;
Evet, seyrediyoruz, kelimelerle tepki versek de, ne olacak diyoruz?Fısıldadığın kulak sağırsa gönüller mühürlü gözler körse ve de her türlü oyun ve oyalanmanın en ortasında çaresizsek yine de mazlumun ahının yerde kalmayacağı inancımız var.Zeytin ağaçlarıyla ilgili içim yana yana bir yazı yazmıştım maden yasasının kıyımına uğrayacaktı neredeyse, o gün zeytin alanları yasa dışı bırakıldı.Benim gibi kaçbin insanın gönlü yanıyordu kimbilir o anda.Allianoi ile bir yazı yazmıştım rüyalarıma giriyordu artık.Referandum öncesi haberlerde alt yazı geçiyordu" Allianoi ye toprak atacak 100 işçi aranıyor diye.Protestolar dizboyu idi. Seçim bitti 1-2 gün toprak atıldı ve durduruldu.Kuran'da demiyor mu "iki gönül bir olunca yürü der dağlara, dağlar yürür!" diye..Ben insanın gönlünün mesafe ve zaman ötesine bile ulaşabileceğine inanmak istiyorum.2 Milyon ağacın da kurtulabileceğini içime hiç şüphe sokmadan umut ediyorum.Her canlıya saygı göstermemiz gerektiğine inanan yüce önderimiz büyük Dahi Atatürk'ümüzün yüzüsuyu hürmetine bu güzel anadolu topraklarımızın doğasını bozup kapı dışarı olmadan uyanırız inşaallah diyorum. Hepinize teşekkürler ve sevgilerimle.
Yorum Gönder