Kim;"BEN ÖZ-GÜRÜM!" diyebilir?
Kim kısıtlanmıyorum, zorlanmıyorum ve hiçbir davranışım herhangi bir şart ve hukuka tabii değil diyebilir? Kim, "engelsiz, sınırsız, canımın çektiği gibi yaşayabiliyorum" der, KİM?
Ne bahçenin gülü, ne menekşe, ne saksıdaki çiçek özgürdür!
Oysa, dağbaşındaki çimenler ve dağlalesi, papatya özgürdür.
Ne kaz, ne tavuk ne ördek ne evin köpeği özgürdür..
Kafese girmemiş kuşlar, mağaradaki yarasa özgürdür,
Ne ovalar, ne yaylalar özgürdür...
Dağların doruklarındaki kar özgürdür.
Ne ısmarlama yazmak,
Ne ısmarlama gülümsemek özgürdür.
İçten tebessüm,
Candan sevmek özgürdür...
TDK: Güncel Türkçe Sözlük, "ÖZGÜRLÜK" sözcüğünü şöyle tanımlamakta:
"1. Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumu, serbestî.
2. Her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi iradesine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumu, hürriyet."
Helvetius: "Özgür adam: demirler içinde değildir, herhangi bir amaca tutsak edilmemiştir, cezalandırılma korkusu içindeki bir köle gibi yaşatılmaz…"diyor.
Bu koşullarda özgürlüğün tadını çıkara çıkara yaşayan kaç kişi var bu dünyada?
Oysa; Bir metre karelik bez altına saklanan saç bile özgür değilken; nasıl Bir insanın kartal gibi uçmasının engellenmemesi ya da bir balina gibi yüzmesinin engellenmemesi özgür olduğunun kanıtı olur sizce? Değilmi ki düzene parmak basamıyor, değilmi ki söylemek istediğimiz sözleri yutup söyleyemiyoruz, kim ne derse desin, kabul edelim "biz ÖZGÜR değiliz" işte.
Hepinize sevgilerimle.tontini@Dilek
12 Ekim 2010 Salı
ÖZ- GÜRLÜK
Gönderen sufi zaman: 13:41
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
14 yorum:
özgürleşmiyelim diye değil mi bunca çaba... ah biz kadınlara bazı bazı öyle kızıyorum ki tontinim...
O hep özlenen özgürlüğün, bedeli de ağır oluyor Sufi hanım.. Tepelerdeki kar eridiğinde yok olduğunda özgür olmasının bir anlamı kalıyor mu?
Bence özgürlük yanlızca kişiye özgü kalmadığı sürece etkilidir. Sizce de öyle değil mi?
C/d.
Özgürlük üzerine kısa ama çarpıcı bir yazı. Umarım okuyanı çok olur, söz yerine ulaşır. selamlar.
"Toplumun büyük kesimlerine, büyük kısımlarına, bu duygu ve düşünceye ulaşma açısından, belli bir noktaya, belli bir kıvama gelecekleri ana kadar, bu şekilde hizmete devam etmeleri şart, zaruri, lüzümlu."
"Kaldı ki, onun için bu yana bakın, tenkit edeceğiniz yani sizin böyle olunca mesela Emniyet Teşkilatına nasıl girecek bu insanlar, bu insanlar nasıl vali olacaklar, kaymakam olacaklar, birader takılma, onu sen yetiştir, başkası yetiştirsin."
Özgürlük dedikler bir aldatma, ancak kıvama gelmemize çok az kaldı...
vicdanınızı şıkıştırdığınız o kafeste yüreğiniz özgür mü??
yoksa çoktan atrofiye mi gitti,yok mu oldu o da.
kıvam mı? insanlığın karmaşayı yoğuran o kirli elleriyle ulaşabildiğiniz örtüler sadece,yürekler özgür en azından.ulaşamazsınız çünkü...
hangimiz özgür ki? hiçbirimiz...özgürleşmek adına yapılanlara gelince sahiden özgürleşecek miyiz?
Ruhum özgür benim demek geldi içimden bir anda..sonra düşündüm gerçekten öyle mi? hala düşünüyorum Tontini :)) öptüm kocaman o zaman..
önemli olan beyinlerin ve vicdanların özgür olması..güzel bir yazıydı dilerim yerini bulur ..tabikii anlayana anlamayanlarda mahalle baskısı bahanesi arkasına saklanabilirler..sevgilerimle..
Biliyor musun sevgili Sufi'm, özgür olduğumuzu zannettiğimiz sürece tutsağız aslında!!
Seni özgür bıraktığını düşündüğün güç, dilediği AN senin o özgürlüğüne son verebilecek güçte ise eğer, kim "ben özgürüm" diyebilir??
Kimse tamamen özgürüm diyemez bence. Hatta kendi içimizde bile özgür değiliz. Sevdiğimiz ya da sevgiyi duyumsadığımız anlarda bile sınırsızca ya da birşeylere bağlı kalmaksızın sevemeyiz.
-nihansu-
Sevgili dostlar;
Evren;
Can/dan;
Alizafer;
Aysema;
ry;
Beenmaya;
Ayşegül;
Bilge;
Gülsen;
NiHan;
Yaşamımın sınırlarını bilemiyorsam, nasıl özgürüm diyebilirim ki dostlarım? Daha önceden yazılmış ve çizilmiş bir anayasanın kuralları işliyor demektir yaşantımızda.Sen ve ben davasına düşmüşsem, beni senden, seni benden ayırıyorsam en baştan ayağım sekip düştüm bile benliğimin beni esir eden çukuruna.Yorumlarınız için teşekkürler ve hepinize sevgilerimle.
sevgili sufi, ben senin dostun değilim.olmam da.
"Bir metre karelik bez altına saklanan saç bile özgür değilken" deyip insanların inançlarıyla alay eden, düşüncesini anlatıyormuş gibi görünüp işi gücü başkasını eleştirmek olanlarla iletişim kuruyor olabilirim bazen, ama dostluk mu asla!
içinde insanlar için sevgi olmayanın gerçek dostu ol(a)maz!
Bu güzel yazı ve tespitler için teşekkürler sufi...
Söylenenlere ilaveten ben özgürlüğün ütopik olması yanında aynı zamanda saçma olduğunu düşünüyorum. (fakat bu, esirliği onayladığım anlamına gelmesin, o başka bir hâl) Ben gereksizliğini vurgulamak istiyorum. Bir fikre, bir herhangi şeye bağlı olmak kadar güzel değildir özgürlük.
Üstelik herhangi bir şeye bağlı olmadan hayatın tadı da olmaz diye düşünüyorum. İnsan doğaya bağlı olabilir, annesine, bir sevgiliye, bir eşyaya, bir her şeye...
Özgürlük yalnızlık demektir. Eğer biri ben bazı şeylere karşı sorumluluk sahibiyim diyorsa o kişi özgür değildir. Eğer biri bir şeyleri onaylamıyor ama en azından saygı duyuyorum diyorsa o kişi özgür değildir.
Ama özgürlüğün en azından şu kadarı gerekli ve olmalıdır: seçme özgürlüğümüzün olması! bu seçimi elbette başka noktalar etkileyebilir bu başka bir durumdur. Ama seçimlerimizin zorunluluklardan kaynaklı olmaması gerekir.
Konuyu dağıtmayacağını düşündüğüm bir örnek vermek istiyorum. Özellikle günümüz evliliklerinde, kısa süre sonra karşılıklı olarak "Evlendim, artık ne özgürlüğüm kaldı ne de yalnızlığım vs." gibi yakınmalar ve tartışmalar başlar... Yahu sen evliliği birbirinden bağımsız, iki ayrı kişiden meydana bir süreç olarak görürsen elbette ne özgürlük kalır ne de önceki yaşama şekli. Neymiş efendim "E evet evlendik ama dışarılarda gezip tozmama, arkadaşlarımla buluşmama karışmasın..." Yok öyle bir özgürlük evlilikte. (ama bundan baskıcı bir müdahale çıkarılmasın, bunu kastetmediğim anlaşılıyor sanırım) Bunun alt yapısı bir olmaya birlikte olmaya dayalı bir bağdan gelir. Sen ayrı ben ayrı diye bir şey kalmaz evlilikte. Artık o sensindir, sen de o... Sütün içinden otu da ayıklayamazsın, suyu da. O artık yeni bir şeydir ve birliktelik gerektirir. Bu açıdan çoğu evlilik daha başlamadan biter.
...ve birkaç vecize:
Jean-Paul Sartre'ın dediği gibi "İnsan seçme özgürlüğüne mahkûmdur."
ve Prof. Salih Çepni, yanılmıyorsam lâfı şöyleydi: "Tam anlamıyla özgür olanların psikolojik sorunları vardır." (:
iyilikler,
Bu güzel yazı sonrası aklıma ilk gelen şu sorunu yanıtlamak oldu suficim :
-''Bu koşullarda özgürlüğün tadını çıkara çıkara yaşayan kaç kişi vardır bu dünyada?''
- Deliler...
Sevgilerimle...
Yorum Gönder