"Hayatın koşturmacası içinde soluklandığımız, nefes aldığımızın ayırdına vardığımız yazı saatlerinde yazılarımızı öykülerimizi dostluğumuzu paylaştığımız ÖYKÜ ATÖLYESİ"nin yazı odasının aralık kapısından başımızı uzattığımızda, birçok değerli blog dostumuzu tanıdık.O aralık kapıdan adım attıktan sonra açıldık odalardan daha geniş salonlara, mekanlara ve dostlara. "Bugün ne yazsak acaba?" diye düşündüğümüzde verilen "kelimeler" ve "resimlerle" ne hikayeler, ne masallar, ne yaşanmışlıklarımızı paylaştık birbirimizle.Hiç unutulur mu "hadi YAZ" diyen o sihirli sesin anısı? Yazmamıza vesile olduğun için, bizi gönüllendirdiğin için teşekkürler sevgili adaşım Dilek, teşekkürler "ÖYKÜ ATÖLYESİ". Gelelim yeni kelimemiz: "ŞEHİR HİKAYELERİ"ne:
Bu yaz İstanbul'lu dostlarımız Girya-kettlebell Türkiye Başkanı Muratve Özgür'ün bizleri ziyaretinde (link veriyorum ki dostlara belki bir yararım olur diye)Çeşme -Alaçatı'dan dönüyorduk bir akşamüstü hepbirlikte... Özgür kızı, "Ya tontini, sen neden hiç lokma yapmıyorsun!" dedi bana...
Ben de "İzmir'de lokma yapmana gerek yok evden çıktığından şöyle bir havayı koklarsın, nereden lokma kokusu duyarsan oraya doğru yürü, karşına lokma döken birileri çıkar" demiştim. Anlayamamıştı doğal olarak ve ben de anlatmak zorunda kalmıştım."İzmir'li bir işinin olması için adakta bulunur,dileği olunca ya da bir yakını ölünce lokma döktürür ve İzmir'li sıraya girer sıcak lokmasını şerbetli ya da şerbetsiz duasını okuyarak ya da "allah razı olsun" diyerek neşeyle sokaklarda yer.Elinizde lokma tabağını görenler sorarsa da sağdan 3. sokak başında diye de tarif eder lokma dökenleri birbirine." demiştim. Neyse arabamızla Güzelyalı parkının trafiğine girdiğimizde parkın yanında bir kalabalık ve buram buram havada lokma kokusu Murat'a arabayı uygun bir yere bırakıp lokma almasını söyledik... O hala "parasız mı?" diyordu. "Sen sıraya gir" dememize kalmadı, kuyruktakiler 34 plakalının lokma konusunda acemi olduğunu düşünüp kuyruğun en önüne geçmesini teklif ettiler. Murat'ın eline bir tabak lokma anında ulaşınca şaşkınlığından zavallım mutluluğunu bile dile getirememişti... Türkiye'nin hangi şehrinde böyle bir uygulamayla karşılaştınız dostlarım Hıı? İzmir'linin ibadeti de duası da inancı da farklı işte. Sofrasındaki yemeğini birileriyle paylaşamadığı gün boynu bükülür; "acaba ne yaptım da, bugün ziyaretime HAK gelmedi!" der çoğu kişi.
Yılmaz Özdil dünkü yazısında:Ankara'da basılan restoranlardan bahsetmiş "Başkentin en medeni restoranlarından biri, sanki pavyonmuş gibi, polis tarafından basıldı, “İçki servisi yapılıyor, çocukların ne işi var!” diye babalarının kimliklerini topladı" demiş ve sözlerini "hadise İzmir'de yaşansaydı, emin olun, o restoranda bebek arabalarından oturacak yer bulamazdınız bu 5 gün zarfında, inadına...Çocuğu olmayan komşunun çocuğunu alır gelirdi... İddiaya girerim, çocuk bulamayan emzikle otururdu!" diye noktalamış.
İzmir'li bu: Belediye Başkanları Aziz Kocaoğlu adına twitter'de hesap açıyor ve (twitter'de hesabı olmadığını söyleyen) Aziz kocaoğlu'nun ağzından şöyle yazıyorlar; "Başbakan Erdoğan'ın İzmir'de yaşayan muhtaç vatandaşlarımıza 600'er lira maaş vermemizi öneren TBMM deki konuşmasını hayretle dinledim.Sayın Başbakan İzmir Büyükşehir belediyesinin işlerine karışmasın. İzmir'in kendisine her seçimde verdiği cevap yetmedi mi? Sayın Başbakan akıl vermek yerine kendi partisinin İzmir İl teşkilatına bir il başkanı atasın.AKP ye İzmir'de il başkanı dayanmıyor" gibi ifadelerle protestolarını göndermişler. İzmir'li deyince durup düşünmek gerek bence.Eh "gavur İzmir,kontrolsüz güç" ne de olsa. Hepinize sevgilerimle.
Fotoğraf:Görkem
17 Aralık 2010 Cuma
İZMİR HİKAYESİ-1
Gönderen sufi zaman: 14:17
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
20 yorum:
seviyorum izmiri, seviyorum seni, seviyorum be gavur senin kontrol edilemeyen güç olmanı...
Sevgili Sufi, sevgili adaşım,
Güzel sözlerinle, yazılarınla, düşüncelerinle ve değerli varlığınla iyiki geldin aramıza, hoşgeldin.
İzmir deyince, ilk kez geçen yaz gördüğüm bu güzel kentten aklımda yegane kalan "beyaz" renk oldu. İnsanı ferahlatan tatlı bir maviyle karışık serin bir beyazlık hissi bende hatıra ;)
Güzel paylaşımın için tekrar teşekkürler.
Sevgiler.
Buram buram koktu o tarçınlı, bol şerbetli lokma yarından tezi yok Kemeraltı'na inmeli bir sokakta döktüren olur mutlaka... İzmir'linin ayrı bi duruşu, uslubu vardır hep Ne Mutlu İzmir'liyim diyene, diyebilene...
pazar günü ilk adımı atıyoruz ve sonra inşallah mart sonu gibi nihayete erdiriyoruz. bir ayağımız İzmir'de, bir yanımız İzmirli oluyor artık :)))
İzmir' e selam olsun.
Birkaç yıl önce gitmiştim İzmir'e. (birkez de çok küçükken o sayılmaz) Küçükyalı'da kalmıştım,sanırım Güzelyalı'ya çok yakın. Hayran kaldım güzel İzmir'e. Hele de 29 Ekim'de şahit olduğum coşku anlatılamaz. Orada yaşamak için can atmıştım.
Lokma adeti çok güzelmiş, ne yazık, ona şahit olmadım. Rastlasaydım her kuyruğa girerdim sanırım:))
Selam olsun Gavur İzmir'e ve Güzelim İzmir'lilere.
Sevgiler
gözlerinin içi gülen insanların yaşadığı yer, bi tarafında dağlarına çıkıp bulutlara değebilirsiniz diğer tarafında dünyanın en güzel lokumlu kahvesini kızlarağasında dostlarınızla muhabbetle yudumlarsınız,ruhunuza dokunur gecesi; güneşin denizle buluştuğu anlardan sonra cennettesinizdir, nefeslenir ve yola devam edersiniz..
Sevgili Sufi'm,
On üç yıldır her yazımız güzel İzmir'de(Dikili) geçiyor.
Önceleri şaşırmıştık, girememiştik lokma kuyruklarına, ama sonraları alıştık. Yazlıkta da sık sık yapılıyor sitelerde. Tasını kapan giriyor sıraya, sıcak sıcak lokmalarla dönüyor. Balkonda komşularla toplanılıyor. Balkon sahibi çayı, kahvaltılığı hazırlamış bekliyordur çoğunlukla...
Ela bile sıraya girdi, sabırsızlıkla tam soğumasını bekleyemeden, yedi güzel İzmir'imizin lokmalarından.
Yaz gelsin, çabuuukkkk...
Sevgili Sufi'm valla nasıl gözümün önünde canlandı O meşhur İzmir lokmaları:)biz yeni trend sporumuzu da yaparız sonra bir güzel lokmamızı da yeriz neden olmasın:) nasıl sevilmez bu memleket..her yanı başka güzel...
İzmir'i bir başka güzel
Selam olsun güzel memleketimizin nadide şehri İzmir'e ve güzel insanlarına...
İzmir, dişi enerjisi olan bir şehir. Ankara'nın o maskülen ağır enerjisi hiç yok burada. Bir Ankara'lı için burada yaşamak çok güzel bir deneyim. Gavur İzmir'de gavur hissedemiyor insan çünkü herşeyi ile seni kabul edip sanki doğduğundan beri burada yaşıyormuşsun hissini yaratıyor içinde.
Sevgiyle....
Naziş , Ege Üniv. de öğrenciyken, Bornova2da büyük bir sitenin içinde oturuyorlardı... Site büyük olunca bir gün bebek, bir gün düğün bir gün sünnet, bir gün adak bahanesiyle lokmacı geliyormuş, bunlarda beş arkadaş her gün beşi birden ellerinde tabaklar sıraya giriyorlarmış... anlatır anlatır gülerlerdi...
Bir de Avşa sahillerinin lokması meşhurdur Suficim, denizden çıkarsın şöyle bir kurulanır hemen önünden geçen lokmacıdan lokmanı alırsın... Ne tattlı bi yazı olmuş bu...
Sufi'm buralara kadar gelmişsin bir görseydim seni :(
Maya'm kavilleşelim hemencik seninle de :)
Başka yerde yaşayamam sanırım ben de.çok da güzel anlatmışsın. sevgilerimle..
Can dostum,canım dostum benim.
Yazını okurken nasıl eskiye gittim bilsen, kelimeler bize yön veriyordu, parmaklarımız değil de yüreğimiz yazıyordu sanki.
Y.Özdil'in yazısını face'de paylaştım ve hemde seni düşünerek.
İzmir'e gelmek ve lokma yemek istiyoru, güzel yazın nasıl çekti beni.
Şu 600 liralar varya! niye 500 değilde veya 700 değilde 600 onu merak ediyorum:))
yaşam standartı galiba:))))
Izmır Turkıye nın en aydınlık
en ongorulu kentı
Bır Istanbul lu olarak
ozenerek bakıyorum bu anlamda
dılerım bı gun hepımız
aynı aydınlık zıhnıyete sahıp oluruz.
İzmir e ilk geldiğimde benimde dikkatimi çekmişti şimdi dediğiniz gibi lokma larımızı bir güzel yiyor dualarımızı gönderiyoruz sevgili sufi..ve bu şehirde yaşadığım içinde mutluyum..
hemen gelip lokma kuyruklarina girmek istiyorum ben :)
ben bu lokma olayini hic duymamistim simdiye kadar ama zaten biliyoruz Izmir'in guzel ve bol gonullu insanlarin sehri oldugunu :)
Şu İzmirlilerin kentlerine olan aşklarına hayranım ,ve seviyorum İzmiri ve oı kültürü almış insanları
Güzelyalı da otururdu eşimin ailesi bir gün bir lokma kokusu ki dayanamadığımdır Çeşme de Ertan otelin köşesindeydi eskiden nasıl güzeldi kalmadı şimdilerde...
Neyse eşim dedi haydi sıraya girelim yok dedim ne lokma için mi bedava olma öyle birşey gidip efendi gibi paramızla yiyelim...
Güldü sen gir sıraya Allahım o ne güzel lokmaydı dualarımızla süslenen...
İzmir hakikaten başka...
İzmiride severim İzmirlileride :)
Eline sağlık tontinim ne güzelde anlatmışsın ama sen bana hala lokma yapmadın :)
Sevgiler
İzmir deyince yıllar önce bir sonbahar sabahı hava buz gibi ayazken Kordonboyun da çorba içebeleceğim bir yer aradığım günü hatırlarım.
Çorba güzeldi.
İzmir'e iş için geldiğimizden gezmeye vakit bulamamıştım.
İnşallah bir gün gideceğim:)
Selam ve sevgilerimle.
Yorum Gönder