Dünyada her şey olması gerektiği gibi oluyor diyoruz. Peki, ama her şey olması gerektiği gibi olunca aynı zamanda adil de oluyor mu? Her yanımızı saran kara bulutların, kötülüklerin, savaşların, bu dünya malı sevdasının bir nedeni var tamam da neden? Neden küçücük bedenler, suçsuz günahsız insanlar ödüyor bir kaç kişinin aralarında anlaşamadıkları neyse onun hesabını. Niçin sevgisiz kalanların yaşattıkları kötülük bütün dünyayı sarıyor ve herkes bunu seyrediyor?..
Bunu hak edenle etmeyenlerin arasındaki farkı, yaşanmışları, olanı biteni biz mi bilmiyoruz acaba. Gerçekten böyle mi olması gerekiyor yani. Herkes bunu mu hak ediyor yoksa? Çevrede olup bitenlere, her şeye duyarsızlar da onlarında mı başına geliyor bunlar? Sessiz sakin yaşayıp gideyim, sevip sevileyim azıcıkta param olsun yeter ki sağlığım yerinde olsun, ne etliye karışayım, ne sütlüye, demek yeterli değil mi? huzurlu yaşamak için acaba? Ne yapmak lazım peki?
Ne kadar derin bir konu değil mi? Belki de hiç sorgulamamak lazım “vardır bunda da bir hayır” deyip düşünmemek lazım bilmiyorum ama elimde değil işte. Her gün televizyonlarda, gazetelerde yitip giden hayatları, kana bulanmış, küçücük masum suratları görünce dayanamayıp içimden bu dünyayı terk etmek, dünya dışında sevgiyle her şeye yeniden başlamak geliyor içimden. Nasıl hayal ama?
Keşke âdemle Havva ‘ya verilen yepyeni bir dünyaya yeniden başlama, başlatma fırsatı tekrar verilse demeden geçemiyorum işte. Kimse bilmese kavga nedir savaş nedir. Yanı başımızda ölen, evlerini terk etmek zorunda bırakılan, tepelerinde bombalar patlayan yavruların geleceği olmak istiyorum. Hayal bu ya istiyorum işte. Neler yapmak geliyor içimden neler. Oysa benim de ellerim en az onların ki kadar küçük. Yetişmek, uzanmak, onları kollayıp korumak isteyen yüreğim kadar olsa ellerim, uzatmaz mıyım hiç. Yepyeni umutlar, güzel bir gelecek, yaşanılası bir dünya kurmaz mıyım onlara. Ama gelin görün ki sadece üzülüyorum, kahroluyorum işte. Dipsiz kuyularda merdivensiz kalmak, denizler ortasında yelkensiz bırakılmak böyle bir şey olsa gerek. Allah’ım ne kadar zor şey çaresiz olmak. Bir çözüm bulamamak bir şeyler yapamamak.
Sihirli bir değnek istiyorum şimdi. Kötülükleri bile iyilikle yok edebilecek. Bir de sihirli lamba 3 dilek dileyebileceğim;
herkes herkesi çıkarsızca sevsin...
Savaşlar bitsin...
Çocuklar ölmesin.......
22 Ağustos 2008 Cuma
SİHİRLİ DEĞNEK
Gönderen sufi zaman: 11:53
Etiketler: ELA'dan mektup
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
gerçekten de çok derin konu ve sorular bunlar. o nedenle 3 dilek hakkına katılıyorum ben de....
Sevgili Ela öyle bir yer var ve sen de Ademle Havva gibi yeni bir nesil baslatiyorsun cünkü seninde bir bebeğin var . Aslina bakarsan onlar daha sanslı bizlerden bizler gibi anne babalara sahipler. Belki zorluklarla büyüyecekler, maddenin agırlığı altında ezilecekler ama her eziliş onların yüreklerini diğerlerinin paylaşamadıklarından uzaklaştırıp sevgi'ye yöneltecek. Hepimiz buraya deneyim kazanmak kendimizi geliştirmek adına bilerek ve isteyerek geldik. Ellerimiz ufak belki uzaktaki savaşlara kargaşaya hırsa öfkeye kine yetişemiyor. Yine de ''tek bir iman eden kalsa da onun hatırına dünyayı yoketmem''diyen bir yaratıcımız var.Tek birkişinin yüreği bile dünyaya bedel olabiliyor demek ki. SEVGİ İLE KAL
Tam da yeni bir arkadaşımın bloğundan geldim ,değindiğin konu ile ilgili yorum bıraktım onada..Bunlar çok üzücü olaylar ve en kötüsüde insanın güç yetirememesi ve yarın bizim başımıza gelmeyeceğinin garantisi de yok..Çözüm yok , çözüm kendini dünyanın ilahı sanan devletlerin yerle bir olması,var olan güçlerini kaybetmeleri..Ama ne yazıkki onlar vampir gibi emdikleri kanla dahada güçleniyorlar...kalemine sağlık..
Sevgili TUTSAK yazdıklarına katılmamak mümkün değil. Evet bende küçük oğluma sonuna kadar, elimden geldiğince aşılayacağım insan sevgisini.
Ümitsizliklerimi umuda çevireceğim onunla inşallah. Umuyorum her yeni gelen yeni bir ışık olur ve hep beraber aydınlanırız sevgiler...
Yorum Gönder