"Anne olunca anlarsınız" derdi annem, en küçük bir tartışmamızda. Hep geçerli bir sebebi vardı çocukları için üzülmeye, sevinmeye, gurur duymaya ya da duymamaya. Çünkü o anneydi. "Çocuklarınız olunca göreceksiniz, o zaman anlayacaksınız."
O zamanlar anlamazdık tabii ya da anlayamazdık. Ama bu laf hep kulağımda yer etmişti. Anne olunca anlamak!. Neyi anlayacaktık acaba? Hep düşünürdüm o zamanlar anne olmak neyi farlılaştırabilirdi ki? Kızınca daha mı fazla kızılıyordu ya da üzülünce daha bir içine mi dokunuyordu insanın...
Vee yıllar geçti annesinin kızı büyüdü. Aşkının peşinden,..
bıraktı anacığının o hükümet gibi kucağını da evlendi sevdiğiyle. Zaman su gibi ya, o zamanlar çok uzak gelen ANNELİK bile kapısındaydı artık...
İnsan bebeğini içinde taşıyorken anneliğin tam olarak farkına varamıyormuş ben bunu anladım. Kolaymış meğer onu karnında beslemek, büyütmek. Ne zaman ki kucağına alıyormuşsun Anne oluyormuşsun işte o zaman...
Karnımda oradan oraya hareket eden varlık artık kucağımda. Hala, arada sırada kaRNIMda ki harekelenmeyle o günlerime dönüyorum sanki. Nasıl özlediğimi fark ediyorum hemen. Dokunuyorum karnıma okşamak geliyor içimden ama yanımda kucağımda olmasından o kadar memnunum ki Anne olduğumu onu sarmalayınca daha iyi anlıyorum Bakışlarını üzerimde hissetmeyi, arkamdan ağlamasını, uyanınca beni aramasını seviyorum. Karnımda olduğu günleri de asla unutmayacağımı biliyorum...
Anlıyormuşsun hakikaten. Onun tırnağını keserken minicik etine bir zarar gelip ağlasa, anne 3 gün ağlıyormuş. Küçücük bedeni virüslerle savaşırken, gözüne bir damla uyku girmiyormuş işte. Biraz huysuzlansa Annenin huzuru tümden kaçıyormuş, öksürünce annenin ciğeri acıyormuş, ağladıkça, döktükçe gözyaşlarını o güzel gözlerinden aslında annenin yüreği ağlıyormuş. Emmiyorsa memesini annenin karnı gurulduyormuş ve o mutluysa, gülücükler saçıyorsa etrafa, memnunsa dünyalar annenin oluyormuş.
Evet, anne olunca anlıyormuş insan.
Yavrusundan kötü bir söz duyunca neden çok gücüne gidiyormuş tahmin ediyorum artık. Her ne kadar istemesek de üzmüşüzdür annemizi zamanında, belki bir kırıcı söz, belki yersiz bir hareket. Öyle ya da böyle hak etmediği bir şeylere karışmışızdır mutlaka. Ve bütün anneler ANNE olunca pişman olmuşlardır sonuna kadar buna eminim.
Şimdi Annelerimi daha bir sever oldum, daha bir anlar oldum. Verilen emekleri az çok tahmin eder oldum. Onlara verilen en güzel emanetlerini nasılda şefkatle, sevgiyle büyütüyorlar, kısacık gelen bir ömürde neler bekliyorlar evlatlarından, hisseder oldum. Yeri geldiğinde hem anne hem de baba olabilmek gerektiğini, yeni bir birey, vatana millete hayırlı bir evlat yetiştirecek olmanın ne kadar kutsal, ne kadar güzel, ne kadar zor olduğunu anlar oldum işte......
2 Eylül 2008 Salı
ANNEYİM, ANNESİN, ANNE
Gönderen sufi zaman: 17:59
Etiketler: ELA'dan mektup
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
10 yorum:
Canım,"-Sen de bir gün oğlunu okula göndereceksin,evlendirip bir de kız çocuğuna kavuşacaksın, sonra da mavi gözlü devimiz de baba olacak."
İnan ki bu hayat böyle gelip böyle geçiyormuş meğer.Seni çok seviyorum. .Tontini
Ayyyy düşünmesi bile güzel birazda değil tabii:))) O günleri görmeyi çok isterim Allah izin verirse bende senin gibi bir anne olmaya çalışıcam gelinime:))seviyom seni bebekkk:)
Sevgili Ela
Biz erkeklerin anlayamayacağı kadar güzel bir bir duygu annnelik. Hatta daha ötesinde kadın olmak.Anne olduğunda annnene hak vermek hepsi çok güzel duygular olsa gerek. Yalnız bir tek ufak ayrıntıyı lütfen atlama ne kadar çok seversek sevelim çocuklarımız bizim sahip olduğumuz herhangi bir varlık değilller; onlar bizim aracılığımızla dünyaya gelmeyi seçmiş, bizimle belirli bir zamanı paylaşacak olan ve kendilerine ait birer yaşamları olacak varlıklar. Onları sahiplenmemiz değil onlarla dost olmamız için geldiler. onlara bişeyleri anlatmamız göstermemiz için bizim yanımızdalar ama baskı uygulamamız bizim istediğimiz,bizim çizdiğimiz yolda yürümek için değil;kendi deneyimlerini kullanarak kendi yaşamlarını şekillendirmek için buradalar. Onları sevmek ve onlara bildiklerimizi anlatmak dışında hiçbirşey yapamayız. SEV AMA SAHİPLENME! (çok zor değil mi?)
SEVGİ İLE KAL
Sevgili Tutsak;
Yorumun için diyebileceğim tek şey; Acı ama Gerçek...
Anneliği yaşayan bir kadının bebeğini sahiplenmemesi dediğin gibi o kadar zor ki.
Sonuna kadar katılıyorum.Kendine ait olsun hayatı,kendi yolunu kendisi çizsin.Güzel insan olsun da bende en azından en iyi dostu...
Sevgiyle kal...
Ne güzel anlatmışsın..Helede şu tırnak olayına kızımın minik hallerine döndürdün beni.
Böyle bir vukuatım olmuştu ..Tırnakları o kadar küçüktü ki keserken etide gitti.Ve oturup zırlamıştım canı yandı diyee..
Ahh ah annnelik ne zor ve ne güzel birşeydir ..Ancak yaşayan anlar..Allah isteyen her kuluna yaşatsın ...
O vukuatı bir kere yaşayan annenin hayatı boyunca unutacağını sanmam bende. yavrunun biraz etiyle alınmış tırnak=annenin gönül yarası:))3gün öptüm o parmağını taki üzerindeki kırmızılık geçip iyileşene kadar. içim sızladı işte.Demek ki durumu abartmamışım bütün anneler böyleymiş...
ne diyim ki şimdi anne değilim ama her çocuk gibi ve hatta hala aynı sözleri duyarak büyüdüm. sanırım anne olunca anlayacağım gerçekten anneliği :))
emin olabilirsin sevgili beenmaya:)))
Evet Ela bütün anneler aynı ve bende kaç gün o parmağa bakıp kafayı yemiştim..Ama çok minik oluyor bunların elleri yahu :))
minyatür el ve ayak parmakları işte. sanki bal mumundan yapılmış küçük heykelcikler. Yememek için zor tutar insan kendini...;)
SEvgili İLham perisi belki güzel çocuğuna bir kardeş düşünmeye başlarsın sayemde ne dersin:)
sevgiler...
Yorum Gönder