2009 un ilk saatleri sahile ulaştığımda deniz vermişti mesajını. Sularımı sularına ulaştırmak istediğimde körfezin suları kabul etmemişti sularımı her nedense. O an anlamalıydım içimdeki dileksizliğimin nedenini. Her yıl başlangıcı; yazardım dileklerimi kâğıtlara ve denize koşardım sevinçle umutla. Oysa bu yıl başlangıcı saatlerinde bir hüzün bir dileksizlik kıvrılıp tutmuştu yüreğimin en ücra köşelerini… İçimde yargısız bir teslimiyetin cesaretiyle:” her neyse yaşanılacaklar kabulüm” demiştim… O ilk saatlerde konuştuğum ilk insandı: bir divane… Adı: Mustafa, sigara vermiştim kendisine, muhabbet etmiştik yol ortası, gece yarısı. Teselli eden bir dille konuşmuştu benimle.”Her şey gelir-geçerrr” demişti. Evet, her şey gelir geçer köprüler altından geçen ırmakların suları gibi, her şey gelir geçer...
8 Ocakta, Annemi; Babamın ölümünün 8 nci yılında yaşadığı çileli hayattan huzura uğurladım.
Ölümle göz göze geldiğim o anda yine de teslimiyetti yüreğimdeki. Ölümün nefesi sıcaktı sevgi doluydu, huzur yüklüydü sanki. Sevdim kendilerini.
Sonra başladım düşünmeye; toprağa ait bedeni terk etmek nasıl bir şey diye? Yıllarca ruhuna giydirilen elbisen ameliyatlarla yamansa da, eskiyip, yıpransa da, gözlerin görmez, kulakların duymaz, dilin söylemez, ayakların basmaz olsa da alıştığın o elbisenin üstünden çıkarılma işleminin ne kadar zor olduğunu. Son nefesin son düğmenin ne zor çözüldüğünü unutamadım. Bu gözlerimle gördüğüm güzel yüzlü ölümle sessiz sözsüz konuştum o an sanki.
”-Bırak bu senin sandığın bedene kayıtlı yaşamayı. Bir elbiseyi çıkardın mı giydirirler bir diğerini.”dedi bana. Sonra çıkardım üstümdeki mavi polar montumu geçtim karşısına “-konuş benimle” dedim. "-Konuş!kolunu kaldır, hareket et,bir söz söyle."Ama nafile... Geldim gittim baktım cesedime o öylece duruyordu iki büklüm bir köşede. Bense; özgürdüm olabildiğimce…
1 Şubat 2009 Pazar
GÜZEL YÜZLÜ ÖLÜM
Gönderen sufi zaman: 09:21
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 yorum:
Herşey gelip geçmiyor işte :'(
Sevdiklerimizi kaybetmenin acısı her daim içimizde.Acılarımız her daim taze...
Kimini ecel ayırıyor bizden, kimilerinide biz diri diri mezara koyuyoruz.
Gidenlerin ruhu şad olsun !
öyle güzel bir tevekkül veriyor ki... en ağır olanı, en zor olanı bile, canına can vermesine aracı olanı bile teslim edebiliyorsun sevgi ile, kavuşacağı aydınlığa...
nur içinde olsunlar...
"Benden evvel giden dosta selam olsun erenler."
Nur içinde yatsın tüm gidenlerimiz.
Belkide bu dünyada zorluklarla yaşamaya çalıştığımız özgürlüğümüze gittiğimizde tam anlamıyla kavuşuyoruz.
Sevgiler...
ne gidebiliyorsun ne de bu güzel elbisenin ağırlığını taşıyabiliyorsun içinde..yaşananlar,etraftaki kir toz,pisletiyor elbiseni..içindekilere işliyor,yaptıklarınla bulaşan çamurlarla gidiyorsun uykuna..öylece giriyorsun yatağına.. kalkıp arınabilsek.. keşke..
kaleminize sağlık..
Aci gecmiyor, unutulmuyor sadece zamanla biraz hafifliyor.
Nur icinde yatsin.
Sevgiler
Sevgili canlar:
Daha kaç kez ölümle ilgili yazacağım bilmiyorum.
"Gidenlerin ardından 40 mum yanarmış.Hergün bir mum söner, kırkıncı gün tek yanık kalan mum yaşam boyu içini yakarmış insanın" derler.Yorumlarınız yanan mumlarımı usulca söndürüyor galiba, ben de onun için mi yazıyorum ne?Teşekkürler herbirinize, sevgiler.Dilek.
Yorum Gönder