Allah’ın varlığını görmeye ve hayran olmaya niyetliyse kişi Allah kendini bir bakış, bir dokunuş, bir sözle gösterecektir kendisine eminim. Diliyorsak kavuşmayı o bize kollarıyla, sesi ve nefesiyle, yağmuru, rüzgârı, ışığıyla mutlaka ulaşacaktır. Sorularımızın cevapları kesinlikle gelecektir. Mesajları ve şifreleri okumayı bilmiyorsak; işte o zaman vay bizim halimize?
Adam fısıldadı :" Tanrım konuş benimle. "
Ve bir kus cıvıldadı ağaçta.
Ama adam duymadı.
Sonra adam bağırdı :" Tanrım konuş benimle! "
Ve gökyüzünde bir şimşek çaktı.
Ama adam dinlemedi onu.
Adam etrafına bakındı ve" Tanrım seni görmeme izin ver " dedi.
Ve bir yıldız parıldadı gökyüzünde.
Ama adam farkına varmadı.
Ve adam bağırdı," Tanrım bana bir mucize göster! "
Ve bir bebek doğdu bir yerlerde.
Ama adam bunu bilemedi.
Sonra adam çaresizlik içinde sızlandı,
" Dokun bana Tanrım ve burada olduğunu anlamamı sağla! "
Bunun üzerine Tanrı aşağı doğru süzüldü
Ve adama dokundu.
Ama adam kelebeği elinin tersiyle uzaklaştırdı.
Ve yürüyüp gitti…
Alıntı:Bütün dünya'dan
21 Şubat 2009 Cumartesi
ŞİFRELERİ OKUMAYI BİLMEK GEREK
Gönderen sufi zaman: 13:28
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar..., HİKAYELER
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
11 yorum:
Ancak gönül gözü açık olan insanlar; Allah'ı duyar, görür ve hissederler.
Birkaç gün önce ailemi ziyaretimde evde oturuyordum akşam 9-10 arasıydı ve bir uğur böceği gelip elime kondu...
parmağımın üstüe çıkartıp klasik numarayı yaptım "uç uç böceğiii...." gitmedi elimden uçup pantolonumun üstüne kondu ordan yine parmağıma çıkarttım...
balkona çıkıp 15 dakika bu şarkıyı söyledim durdum... hava soğuktu neyse dedim dışarıda üşüme evin içinde beyaz bir kağıdın üstüne koydum en sonunda... sonra ne oldu hatırlamıyorum...
Tanrı'nın mucizelerini saymakla bitiremem...
Uzağa gitmemek gerekir kendi bedenimiz bile büyük bir hediye ve bunu hediye eden varlık yaşadığımız dünyada sonunda varmak zorunda olduğumuz son limanımızın sahibi...
bana gene güzel bir hikayeyi hatırlattı bu hikaye.
Bilge bir kişinin ögrencisi hayatı boyunca hep Hızır'ı merak edip durmuş.Sürekli hocasına sorarmış hızır nasıl birsidir,kimdir, nerededir vs. Hocasıda herseferinde hızırla ilgili hikayeler anlatırmış ona. Günlerden bir gün ayrılık zamanı gelmiş, öğrenci giderayak gene sormuş hocasına;''hocam gördüğümüzde onun hızır olduğunu nereden anlıyacağız?'' Hoca bak evladım demiş 3 metre yükseklikte duran bir lambaya dokunarak buna kim dokunabilirse bil ki o hızırdır.o öğrenci hala oraya dokunabilecek birisini bekliyor.:)
Sevgiler.
Çok güzeldi bu yazı,görmek değilde bakmayı bilmek gerekir.
Dilekcim
bu hikayeyi ezbere biliyorum çok severim.Mucizeler her yerde, görmek isteyene.. Sende mucizesin..
Öperim..
Kusun civildamasina gerek yok yaradani duymak icin, kanim kulaklarimda cinliyor, kalbim dakikada kac defa atiyor, yetmezmi?
Dinlemeyi ve en önemlisi baktigini görmeyi bildikten sonra, bu dünyadaki her sey bir mucize ve O´nun varliginin büyük bir kaniti.
Sevgiler
Yaradan hepimize olayların dilini çözebilmeyi nasip etsin inşallah...
Sevgiyle kucakladım Dilek'ciğim..
"Gerçek şudur ki gözler kör olmaz, asıl göğüslerin içindeki kalpler kör olur" (Hac suresi, 46)....
Sevgili Umidim
Sevgili Nakhar
Sevgili ateş böceği
Sevgili Tutsak
Sevgili Aylin Zeynep
Sevgili Brajeshwari
Sevgili Belgin
Sevgili Bilgelik yolcusu
Sevgili Pervane
Her birinizin değerli yorumlarıyla şifreleri çözmek daha bir kolaylaşıyor nasılsa.Hepinize yürekten teşekkürler.Sevgiler dilek.
Mucize arayanlar aramaktan mücizeleri göremiyor malesef...
sevgiler
Yorum Gönder