12 YIL ÖNCEYDİ: - SUFİ SAJA

.

"Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur."Kemal ATATÜRK .

13 Mart 2009 Cuma

12 YIL ÖNCEYDİ:


Boşanmış bir anne babanın çocuğuyum ben. Bunu kabullenmek ve yaşamak buraya yazıp geçmekten çok daha zor oldu benim için tabii ki. Üzerinden tam 12 yıl geçti ve ben okuduğum bir haber üzerine geçmişe yine dönüverdim.

Düşününce hala inanamıyorum çünkü o günleri her ne kadar hatırlamak istemesem de dün gibi hatırlıyorum. Her şeyi bütün ayrıntısıyla hem de. Sanki o zaman daha kolay gelmişti, daha az koymuştu. Gün geçtikçe hatırlamak, yaşanılanların ağırlığından olsa gerek içimi karartıyor. Aslında çok dert etmiyorum artık. Bu konuda çoooktaan iyileştirdim kendimi. Yaşanması gerekiyormuş, yaşanmış diyorum artık. Sevgisiz, mutsuz ve huzursuz olacaklarına böylesi daha iyi diyorsunuz ama icraatlar başladıkça, eşyalar ayrılmaya, bölüşülmeye başlanınca kendinizi kör bir kuyunun içinde buluyorsunuz...

Bundan 12 yıl önce annem bana gelip, "ben babanızdan boşanmaya karar verdim" dediğinde:

hissettiğim şeyler şaşkınlıkla karışık, korku ve endişeydi. Aralarında sevgi, saygı kalmadığını ya da hiç olmadığını uzun zaman önce kavramıştım zaten. O zaman 17 yaşındaydım. Üniversite sınavına yeni girmiş sonucunu bekliyordum... Hayatın insana neler getireceği belli olmuyor... Çok şaşırmamıştım bu habere. Zira 20 yıl önce annem 16, babamsa 29 yaşındayken görücü usulüyle annemin tamamen isteği dışında gerçekleşmiş evlilikleri, bir türlü bir üst seviyeye ulaşamamış, temelsiz, adına evlilik dedikleri düzenleri çatır çatır çatırdıyordu. Yapı olarak birbirinden çok çok farklı olan iki insanın 20 yıl aynı yastığı paylaşmaları bile çok kolay değildi fikrimce...
Karışmadım. "Sen bilirsin" dedim anneme. "Bu senin hayatın ve nasıl yaşamak istersen öyle yaşarsın." O güne kadar kardeşimin ve benim her türlü sorunumuzla ilgilenen, bizi kararlarımızı almakta hep özgür bırakan, her şart ve koşulda güvenen, sahip çıkan, arkamızda bir dağ misali destek veren Anneme nasıl yapma derdim ki? Mutsuzdu. Yapmak istediği hiç bir şeyi yapamıyordu. Onun içi kıpır kıpır, babamın içiyse çoktaaann emekliye ayrılmıştı.

Evet, çok uzun olmayan ama bize yıllar gibi gelen bir hafta içinde son noktalar koyuldu. Son imzalar atıldı adliye koridorlarında. Ne yapacağımı bilemediğimden mahkemeye bile gidemedim. Ne olursa olsun babamdı. O giderken arkasından bakma fikri ağır gelmişti. Her şey oldu, bitti. Yeni hayatımıza alıştık elimiz mahkum.
O zamanların sıkıntısı daha sonra bana panik atak olarak geri döndü. Bir süre sinemaya gidemedim. Otobüse binemedim. Kapalı alanlara giremedim. Gece uyku uyuyamadım. Zor nefes aldım. İlaÇ kullanıp bütün gün uyumak yerine içime bir yolculuk yaptım. Neden?
Bu hastalık neden beni esir aldı? Uğraştım, cebelleştim, üstüne gittim sonunda hem annemi hem de babamı içimde rahat bırakmam gerektiğine karar verdim. Yargılamayı bıraktım. Keşkelerle vedalaştım. Onlar özgür kalınca bende özgür kaldım. Rahatladım...
UMARIM HERKES BERABERLİKLERİNİ SONRADAN SONLANDIRMAK ZORUNDA KALMADAN, MUTLU MESUT YAŞAR...
BÜTÜN ÇOCUKLAR DA AŞKLA BÜYÜR. HEP MUTLU OLUR...
SEVGİLER...

18 yorum:

sedirli ev dedi ki...

Sevgili sufi,düşüncelerini paylaştığın için öncelikle teşekkür etmek isterim.Evliliğinde mutsuzsan,boşanmak en iyiyi derim herzaman.yalanlarla ve rollerle geçmez bu koca hayat.mutsuz olduğun bir insanın yanında bile bile rol yapmak her yiğidin harcı değil.Eminim ki annen o kararı aldığında ne kadar zorlanmıştır.sen panik ataklar yaşamışsın.Fakat ya annen,dünyası yıkılmıştır.seni ve anneni çok iyi anlıyorum.benimde aynı şeyler geçti başımdan.bende bir anneyim.Ama şimdiler de ise yeniden evlendim yeni bir hayat kurdum kendime.şuna inanıyorum mutsuzsan mutlu edemezsin...Bu kadar basit.Hiç pişman değilim.o ortamda çocuğum dahada mutsuz olacaktı.Biz birazcık cesaretliyiz..bunu yapmak isteyen o kadar çok kişi var ki,ama boşanamıyorlar,çocuğum,çevrem,toplumsal değerler,daha bi sürü şey.neyse yazmayayım ben dolmuşum bu konuda.bitmez yoksa.sana mutluluklar dilerim.hayat hiç de planladığımz gibi yürümüyor.o seni kolundan çekiyor çoğu zaman..sevgilerle..

Belgin dedi ki...

Elacim, anliyorum seni. Benim de annem ve babam cok degisik karakterde insanlardi. Ama onlar bosanmadi, annemin basindan daha önce bir bosanma gectigi icin, eller ne der diye, babama otuz yil dayandi. Tabii biz de onunla birlikte, cok mutsuz bir cocukluk gecirdik biz, daha hala da söylerim, böyle cocuklari devamli mutsuz etmekten se, bir defa ayrilip mutsuz etsinler, daha iyi. Bütün cocuklugumuz sanki bir savas alaninda gecti. Daha cok yazacak sey var ama, zaten cok oldu, kusura bakma.
Sevgiler

Filiz Benera dedi ki...

Sevgili Ela,
Ne güzel özetlemişsin yaşadıklarını.
Aşkla başlayan ilişkiler bazen aşkla devam edemiyor malesef..
Önemli olan bu bitişin yarattığı enkaz altında kalmamak diye düşünüyorum.
Hiç kimse mutsuz olmak istemez. Özellikle de arada çocuklar var ise eminim ki
çok ama çok düşünülerek verilmiş bir karardır. Artılar ve eksiler eminim hem annen hem de
baban tarafından hesaplanmış ve sizin için en uygun olan yapılmıştır. Bazen zora ki süren evlilikler de çocuklar tahmin edildiği gibi çok ta mutlu büyümüyor. Bazen bitirmek
bazı şeyleri özgür bırakmak, üzerindeki o ağır yükten kurtulmak daha hayırlıdır diye düşünüyorum.
Sevgilerimle....

Ela'dan Mektuplar dedi ki...

Sevgili;
*Sedirli ev;
Bence de mutsuz insan mutlu edemez. Bunun farkında ve bilince olduğum için anneme "olmaz" demedim. Peki daha mutlu oldu mu? Orası tartışılır...
Sonuç olarak istediğini yapmış olmanın rahatlığı yerleşiyor insanın işine.
Çocuklar içinse durum biraz daha vahim doğal olarak. Paylaştığınız için teşekkür ederim. Umarım şimdi herşey yolundadır.
Sevgiler...


*Sevgili Belgin;
Çocukken mutsuzdum diyemem. Gayet rahat ve özgür bir çocukluk geçirdim. O zaman dünyadan bir haber oluyo insan. bazı şeyleri göremiyor.
Sen keşke ayrılsalardı diyorsun. Bencede doğru söylüyorsun.Her fün yaşayacağına benim gibi 1 hafta yaşardın biterdi.
Evet anlatılacak çok şey var. Bende zaten yazıyı oğlum uyandığı için yarım kestim gibi oldu.
Şimdilerde mutlu olmanı ümit ederek ve dileyerek buradan kocaman mutluluklar yolluyorum...:)

Ela'dan Mektuplar dedi ki...

Sevgili Filiz;
Yazdıklarının hepsine kelimesi kelimesine katılıyorum. Bunlar artık çok sık rastlayabileceğimiz, hele hele günümüzde sürekli yanıbaşımızdaki birilerinden dinlediğimiz ortak olaylar haline geldi. Önemli olan dağılmamak, her şartta ve koşulda güçlü olabilmek ve olayın içinde bir hayır aramaktır değil mi? Tabiiki keşke olmasa...
SEvgiyle kal...

guguk kuşu dedi ki...

Hah Edacım beni zurnanın tam zıt dediği yere getirdin işte. Ben anne ve babası 4 aylıkken boşanmış bir veletim. Sonra annesini 4 mü 5 mi hatırlayamadığı bir yaşta trafik kazasında kaybeden......
Hangisi doğru muhabbetleri sıkar beni, çünkü doğrular değişken. Ama benim tek sözüm annene: ellrini sıkıyorum burdan, bu bir casret, yanlış bile olsa, önemli olan sonrasını üstlenmek, O da bunu gayet iyi başarmış. Güçlü yüreklilerden demekki. Boşversene. böylesi bi çocukluğum olduğu halde pekçoğundan daha iyi yerlerdeyim bugün, ruhum daha bi sevgi anlayış dolu.

sufi dedi ki...

Sevgili Ela'cığım;
Ben de Gugukkuşu gibi düşünenlerdenim.Herkesin çocukluğunda mutlaka acı veren,iç sızlatan anıları vardır.Anne baba vardır; ama ya anne ya baba zalimdir.Acaba ben üvey evlat mıyım diye düşündürtür ufaklığı.Anne baba ayrıdır üvey anne ya da üvey baba sendromu can sıkıcıdır bu sefer.Şimdiki çocuklar cennetleri hakedip geliyor herhalde.Onlar baştacı ediliyor,sevgi ve şefkat deneyimliyorlar artık.Ben de gider gelirsem bu sefer çok rahat edeceğim sanırım.Eskiden tokatı yedik mi hiç birşeye itiraz edemezdik bizler.Koca kızken (22 yaş gibi)bile benim değil annemin sözü geçiyordu."Çıkar o üstündekini onu değil bunu giyeceksin "dedi mi kolaymıydı itiraz etmek, yerdim tokatı.Şükür ki senin annenden de benim gibi kayıvalidenden de sıcacık merhamet ve sevgi fışkırıyor.Öpüyorum seni canım,sevgilerimle tontiniiii

Adsız dedi ki...

Küçükken masum bedenlerimize, unutulmayacak acılar kazıyorlar.Mutsuz bir evliliğin bir meyvesi olmak insana itilmişlik hissi veriyor her daim...

Geçmişin getirdikleriyle insan, ben asla ben annem ve babam gibi bir evlilik yapmıycam sözüyle avutuyoruz kendimizi.Ama yine biz istemeden onlara benziyoruz...Hayat mı bize bunları sunuyor, yoksa biz mi çekiyoruz mutsuzluğu yanı başımıza bilmiyorum...

Beni benim gibi biri anlar derken, hayata 1-0 yenik başladığımı şimdilerde anlıyorum...

Sevgilerimle :'(

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Çok sevgili Ela,
Eşlerin boşanmasında en çok üzülenler ne yazık ki çocuklardır. Çocuk oldukları için bir yıkım gibi gelir bu ayrılık.
Ama yaşamları yıpratan bir evlilik eşleri ve bu anlaşmazlık içinde büyümeye ve yaşamaya mahküm edilen çocukları emin ol daha çok yıpratır.
Sıcak paylaşımın çok saygıdeğer. Sanırım şimdi sende bu şekilde düşünüyorsundur.
Anladığım kadarıyla annenden ayrılmamışsın, bu çok önemli.
Mutlu günlerin Ata ile devamlı bütünleşmesini dilerim.

Arzu Pınar dedi ki...

belki de çocukların, ya da gençlerin hayatlarında yaşadıkları ilk travma oluyor boşanma. bir rüyadan uyanmak zorunda kalıyorlar ve zaten bildikleri ama kabul etmek istemedikleri anne ve babasının artık birbirlerini sevmeyecekleri çarpılıyor yüzlerine. aslında düşününce, bazen yıllar sonra anlıyor ki insan, birbirine acı vermektense en güzel barışla birbirinden ayrılmak.

Ela'dan Mektuplar dedi ki...

Sevgili guguk kuşu;
Yazdıklarını okuyunca içim bir tuhaf oldu. Herkes kendi yaşadıklarını en kötüsü sanıyor işte. Ne diyim seni tebrik ediyorum canı gönülden. Sende o cesur yüreklerdensin demekki. Kucak dolusu sevgiler benden sana...

Canım Sufi'mmm;
Bir şeyler hep eksik kalmalı sanki. Anne ilgilenir sever baba umursamaz. Baba sever, okşar yüreğini açar ama bu sefer de anne despottur. Onların üstlendikleri görevlere göre değişiyor herhalde tutumları. Aslında hiç yargılamamak üzülmemek gerekiyor dimi çünkü onların görevleri bu...

Adsız dedi ki...

Sevgili Ela hayatin her insana karsi adil olmadigini düsünenlerdenim.Yaradan böyle takdir etmisse boynumuz kildan ince,ama bazen bunlari hak etmedigimizi düsünüyoruz buda insani bir reflex.Eminim anneniz cok cesaretli bir insan cünkü her insan yeni bir hayata bu kadar cesur yaklasamaz.Ayrica haddim olmayarak yorum yaptim,kusuruma bakma.

Ela'dan Mektuplar dedi ki...

Sevgili;
moonlight_esin;
yorumunu okuyunca bir kez daha anladım ki benden çok var. Doğrusunu söylemek gerekirse ben yenik hissetmiyorum sonuçta hayata her zaman kaldığın yerden değil, başttan da başlayabiliriz. Sende öyle hisset nolur. Öpüyorum kocaman. teşekkür ederim...

Değerli Yaşamın Kıyısında;
Evet çok şükür ki annemden ayrılmadım. Allah ayırmasın inşallah. Güzel dileklerin için sağol, varol. Yorumların bana güç veriyor...Sevgiler.

Ela'dan Mektuplar dedi ki...

Sevgili Arzu ve sulhi değerli yorumlarınızı benimle paylaştığınız için ne desem bilmem ki. Anca çok çok teşekkür etmek düşüyor bana. Sevgiler...

Maryjade dedi ki...

Sevgili Ela,boşanmak hem çiftler için hemde çocukları için zor bir dönem ama biliyorum ki evde problemli,gergin hatta tartışmalı bir birliktelik yerine huzur içinde ama ayrı olarak yola devam etmek en iyisi.Tabiiki çocuklar için(sende olduğu gibi) bir takım izler bırakması mümkün ama ileride(şu an olduğu gibi)her iki taraf içinde en iyisi olduğunu görmüşsün...sevgi ile kal...

Tabiat Ana dedi ki...

sevgili ela,
çok yazmak istedim yazamadım.Kimsenin aşkı bitmesin...
Öyle büyümek çok zor...

Ela'dan Mektuplar dedi ki...

Sevgili Maryjade; Yorumuna teşekkür ederim. Evet her iki taraf için hayırlısını istemek o zaman şartlarında biraz zamanımı aldı;) Bende o günlerden kalan izler artık belli olmuyor. darısı yaralarını kapatamayanlara. Sen de sevgiyle kal...


SEvgili Tabiat Ana;
Yazmış kadar oldun. Teşekkür ederim.
Ben herkesin ortak bir düşüncede birleştiğini anladım bu yazımda. Sonuç olarak kimse böyle bir şey istemiyor ama mutsuz olmak ayrılmaktan daha zor geliyor. Çok doğal aslında. Çocuklarsa belli bir zorluğu yaşayıp farkına varacakları yaşa gelene kadar maalesef ki zorlanacak. Ama sonunda, büyüdükçe hayırlı böyleyniş diyebilecekler. Yani umarım.
Kimsenin aşkı bitmesin inşallahhh.
Sevgiler

ramazan dedi ki...

hayat ne garip.kimisi,var olan anne babasının problemleriyle uğraşır.kimisi de (benim gibi)baba ve annesini göremeden yaşadığı için romanlar yazmaya kalkışır.
her iki hal de yoruma muhtaç.gerçek şu ki;başa gelen çekilir.kaçış yok.önemli olan bu darbelere dayanıklı olup,karşı darbeler yapabilmek.
paylaşıma teşekkürler.