Neden savaşır insan, bir diğerini çekememezlik eder? Yol kenarlarındaki mezarlıklar dost düşman hep yan yana sıralı. Ne kadar savaşırsan savaş gösterir aslında bir kazanan bir de kaybeden olmadığını. SAV-AŞ yemeğini aşını savuşturmak aç açık kalmak gibi. BAR-IŞ da Bir olanın işi aşı sanki... İnsan; negatif ve pozitif yanlarını uzlaştırıp esas iç savaşında başarılı olmalı. Nefsiyle, iç âlemiyle yaptığı savaşlardan elinde bayrağı, alnının akıyla galip çıkabilmeli. O zaman kişi nefret edip savaş açtığı her şeyin görmez mi kim olduğunu?
Enbiya suresi 105.Ayet “Yeryüzüne benim barışsever kullarım varis olacaktır.” Diyor.
Hani “Ben Müslüman’ım elhamdülillah” diyen kulun
bu ayet doğrultusunda iman itikat teslimiyet ve barışseverliği? Barışa yönelik işler yapmak şöyle dursun, nifak sokucu, aşağılayıcı, kuyu kazıcı, nalıncı keseri gibi hep kendine yontucu davranışlarını nasıl açıklamalı?
Nasihat ediyor kadının biri cep telefonunda dostuna “Bırak, diyor terk et o adamı.” Kimse demiyor Mevlana gibi “Ok mu suçlu, yay mı suçlu?” Kişi revizyonu önce kendinde başlatmalı her ne kusur varsa bende demeli çünkü. Başka türlü işin içinden çıkılmıyor işte. Mal mülk de sahibine teslim edilince çıkılır aradan, böylece kalır sadece hakkın varlığı.
Bakara suresi 2:262 –“ Allah yolunda mallarını infak eden, sonra verdiklerinin arkasından başa kakmayı, gönül incitmeyi uygun görmeyen kimselerin Rableri yanında mükafatları vardır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar, üzülmeyeceklerdir.
Bakara suresi 2:264 - Ey iman edenler! Sadakalarınızı, başa kakmak, gönül kırmakla boşa gidermeyin. O adam gibi ki, insanlara gösteriş için malını dağıtır da ne Allah'a inanır, ne ahiret gününe. Artık onun hâli, bir kayanın hâline benzer ki, üzerinde biraz toprak varmış, derken şiddetli bir sağanak inmiş de onu yalçın bir kaya halinde bırakıvermiş. Öyle kimseler, kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğunu doğru yola iletmez.” Diyor.
Yeryüzünün varisçileri barışsever kullarsa, vakit geç olmadan düzeltmeliyiz kendimizi. Ara sıra “nereden gelip nereye gidiyoruz?” sorusunu sormalıyız. Ayağımıza diken battığında, nasıl tüm vücudumuz oraya odaklanıyorsa hiçbir şeyin önemi kalmıyorsa, yaşamın çok kısa olduğunu görmek için de ara sıra ziyaret etmeliyiz hastaneleri ve mezarlıkları.Kul Himmet Üstadın dizeleriyle sözü bitirmek istedim, sevgilerimle.
Gafil Gezme Şaşkın Bir Gün Ölürsün.
Dünya Kadar Malın Olsa Ne Fayda?
Söyleyen Dillerin Söylemez Olur.
Bülbül Gibi Dilin Olsa Ne Fayda?
Sen Söylersin Söz İçinde Sözün Var.
Çalarsın Çırparsın Oğlun Kızın Var.
Şu Dünyada Üç Beş Arşın Bezin Var.
Tüm Bedesten Senin Olsa Ne Fayda?
Kul Himmet Üstadım Gelse Otursa,
Hakkın Kelamını Dile Getirse,
Dünya Benim Deyi, Zapta Geçirse,
Karun Kadar Malın Olsa Ne Fayda?
4 Mayıs 2009 Pazartesi
BARIŞSEVER VARİSÇİLER
Gönderen sufi zaman: 10:35
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
12 yorum:
Ne kadar doğru...
Cok dogru ablacim, coook, üstad ne güzel dile getirmis. Ne kadar malin, meziyetin, güzelligin olsada ne fayda, insan insan olmadiktan sonra...
Sevgilerimle
güzelliğine güvenme bir sivilce
yeter,
zenginliğine güvenme bir kıvılcım yeter.
insan insan da sizler insan mısınız
mevlana dostları?
anonim
İçimden sana Tontini demek geldi. :)
"Ok mu suçlu ? Yay mı"
Yetmiş zaten bu cümle. Önce bi öğrenelim di mi ? hata kimde.
Hep karşı tarafta ararsak ne olacak. Kendimize önce dönüp bi bakalım bence. İğneyi kendime, çuvaldızı başkasına batıracağıma, önce çuvaldızı kendime, iğneyi başkasına batırmayı tercih edenlerdenim. Belki de suç bende...
"Barış Dolu Bir Dünya için Elele"
Sevgilerimle...
ne zaman öğreneceğiz acaba mezarda bile savaşanlar yan yana yatıyorlar işte...
Dilek'ciğim,
"Oyun bittiği zaman şahlar ve piyonlar aynı kutuya konur" oyun bittiği zaman aynı sahnede elele selam verir oyuncular, katil ve maktul yanyana...roller sanırım,bize biçilen, bizim biçtiğimiz roller..kötü olmazsa iyiyi nasıl bilecektik ve nasıl kendimizi eğitecektik.
İçimiz kaldırmıyor ama "Amentü" de olduğu gibi tezatlardan, ikiden bire varacağız.
UMARIM TÜM İNSANLIK OKULU OLARAK VARACAĞIZ.
YÜREKTEN SEVGİLERİMLE.....
Barış ve Savaş üzerine iyi dileklerin ötesinde asıl yıpratıcı olan ve insanoğlunun emeğini ve yaşamını boşyere helak eden şey. Barış içinde dahi savaş tehditi altında yaşamayı bir tarz haline getirmiş olmaktır.
İnsanoğlunun geçmişine bakarsak ya savaş yapmış yada adına barış dediği geçici huzur dönemlerindeyse savaşa hazırlık yapmış. Çocukların sofralarından insanların sağlıklarından çalarak..biriktirdiklerini asker beslemek ve orduları donatmak için kullanmış. Hala öyle değil mi dünyanın insan sağlığına harcadığı para askeri donanım ve silahlanma için harcadıklarının 1/10 bile değil....
Eğer, bu para huzur barış ve mutluluğun tam sağlandığı bir dünyada doğa ve insan için harcansaydı..dünyanın hiçbir bölgesinde en aç ne de açık bir insan kalırdı.
Gelin görünki öyle olmuyor..Kendisinin zeki olduğunu idia eden bir varlık için ne kadar çarpıcı bir durum değil mi..?
Bizleri de aynı şekilde yetiştirmediler.
Yok bulgaristanı fetih ettik
yok malazgirti kazandık
yok macaristan ovalarında at koşturduk.
ne güzel değil mi..
sonra çanakkalede 100 000 vatan evladını kurban verdik..
kalktık buna destan dedik.
kanı kutsamaya devam ettikçe
bu iş bitmez
zaten bitecek gibi de değil..
Sevgili Özgür;Gerçekler bir gün anlaşılacak sanıyorum.
Sevgili Belgin'im;Kuran insan olmanın özelliklerini ve ateş ehlinin özelliklerini o kadar iyi anlatıyor ki, Kuran'ı değeri gibi okuyan bir kediye pist bile diyemez ki.
Sevgili adının anonim olduğunu söyleyen dost;Yok olmayan gönül güzelliği ve sahip olunan ve eksilmeyen ruhsal rızıklardır zenginliklerimiz.
Sevgili Filizciğim;"Barış dolu bir dünya için elele" sloganıyla çıksak yollara ya da sihirli bir değneğimiz olsa da zihinlere tek tek barış ve sevgi tohumları atılabilse.Ama ben inanıyorum ki AŞK kurtaracak dünyayı.
Sevgili Funda;Ta ezelde Ademin bir oğlu Kabil diğer oğlu Habili öldürünce başlamış bu kin bu nefret ve kıskançlık belki.
Sevgili bilgelik yolcum;Dilerim oyun bitmeden gireceğimiz bir kutu olduğunun ayırdına varırız.Allah kuranda " ben istesem herkesi mümin yapardım"diyor.Bize biçilen rollerde haklısın da maşa olmamak çok düşünerek ulaşılacak bir makam bence.Benden de sana sevgiler can dostum.
Sevgili Hüseyin;Bu oyunlarla oyalanıyormuyuz yoksa diye düşünmemek mümkün değil.Hani dünya hayatı için "oyun ve oyalanma" deniyor ya.Bilgelik yolcusunun söylediği gibi; "oyun bittiği zaman şahlar ve piyonlar aynı kutuya konacak"işte.Burada bize düşen görevlerin ve rollerin en iyi şekilde oynanması sözkonusu da neden negatif gücün emrinde nefer olmak hatasına düşelim.Eğer "Kuran'da ne az düşünürsünüz" demeseydi düşünmeden her çekiştirene teslim olup silahı elimize alırdık."Biz ne destanlar yazdık" sözünün altında yatan o BENLİK, negatif gücün en büyük özelliği değil mi?Biz yine de umudumuzu yitirmiyoruz sevgili dost,toprağa girdikten sonra ya da şu beden tabutunda yaşarken dilerim barış girecek yaşayan yüreklere.Sevgilerimle.
doğru söze ne denir.
Sevgili kubra zeynep kara;Teşekkürler doğru söz diye tanımlayan dile.
Yorum Gönder