Ne onsuz adım atıp gitmeye imkân var, ne ağız açıp söylemeye, ne onsuz oturmak mümkün, ne onsuz yatmak. Ey bu kapının halkasını çalan, kapının açılmasına imkân yok; çünkü aklın başında ayıksın, her an baş çekip duruyorsun. Baş çekmek, tamahtan ileri gelir, böyle kişi altın ister, kan döker, gebe kadın gibi kil yemeye âşık olur…
Hâlbuki o tatlı yüzlü ÂŞIK, altını da verir, canını da; gönül kuşu gibi şu penceresiz kubbeden uçar gider. Bu gerek, şu gerek sözü gizli şirkten doğar; fakat kul olan, süsen gibi bu vesveseden kurtulur. Ne gerekse o yapar, o meydana getirir, o tamamıyla inciler yağdırır. Yarabbi, o yolu-yordamı tatlı sakinin neleri vardır, neleri. Bir evde iki ev sahibi olursa ev, yıkık yere döner. Odur ev sahibi, bense kulum; ben su gibi alttayım, O yağ gibi üstte.
Alıntı: Divan-ı Kebir:2.ciltten
10 Haziran 2009 Çarşamba
GÖNÜL KUŞU
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Bense kulum su gibi alltayım o ise yağ gibi üstte ...
Bunun üzerine başka ne dene bilirki
Ateş böceğim;
SU gibi olan dost;altını da canımızı da verip kubbenin dışına havalanacağımız günlerimiz yakın olsun dilerim.
Yorum Gönder