Sürekli bir şeylere yetişme telaşındayım şu aralar. Hani kurulu bir robot olsa ancak benim kadar saate bakar herhalde. Sabah kahvaltısı, ardından uyku saati. Öğlen yemeği veee akşamüstü gezintisi. Deniz zamanı hoopp akşam yemeği. Banyo ve nihayet uyku merasimi. Her günüm birbirinin aynı. Ha bundan şikâyetçi miyim? (Hayır değilim. Bu hal benim her yaz yaşadığım o hal işte bilenler bilir:) Şu temmuz-ağustos ayında nedir beni bu kadar kasan Yarabbiiii?))
Uzun zamandır yazı yazmayı bırakın, bir kitap kapağı bile açamadım. Haberleri izlemeyeli belki 1 ay olmuştur mesela. Hoş, çok şey kaçırdığımı da düşünmüyorum. Zaten her izlediğimde karabasanlar çöküyo üzerime. Gazete derseniz, akşamüstleri gittiğim çay bahçesinde, sıcaktan bayılmak üzere değilsem eğer bir iki sayfa okuyabiliyorum ancak.
Bilerek magazin haberlerini okuyorum ki eğlence olsun. ;)
Bazen çok kasıyor bu koşuşturma beni, bazen de kafamı kurcalayan o ayrıntılara vakit bulamadığım için seviniyorum.
Ara sıra şu anda olduğum gibi yalnız kalmak istiyorum, yalnızken de kalabalıkları özlüyorum. Gündüz koşturmacasından sonra akşam ayaklarımı uzatıp çayımı yudumlarkeeeen bu seferde uyuttuğum oğlumu özlüyorum iyi mi?) Etrafta onu arıyor gözlerim, göremeyince hemen duygusallaşıyorum.
Sizce yavaş yavaş kafayı mı yiyorum:)
Asıl olarak bütün bu anlattıklarımı her sene yaşıyor olmak düşündürür oldu beni şu aralar. Acaba neden diyorum?
Yaşadığım yeri mi sevmiyorum?
Hep aynı şeyleri yapmaktan mı sıkılıyorum?
Özellikle bu zamanlarda sevgisiz kaldığımdan mı deliriyorum?
Sıcaktan mı bunalıyorum?
Her tarafta uçuşan o korkunç kakalaklardan mı tırsıyorum? :)
Yan komşuya dadanan kocaman farenin ziyaretinden mi korkuyorum?. :
Kendime durduk yere sorun mu yaratıyorum?
Karşımdakinden çok şey mi bekliyorum?
Yoksa bana rahat mı batıyo?:))
En fenası da bunların hepsi birden mi oluyo. :))Valla bende bilmiyorum. Düşün dur işin yoksa.
Bir daha ki yazımda, eğer bulabilirsem doğru şıkkı sizinle de paylaşırım.
İşte böyle dostlar. Halim, bir garip haller içinde haldir. :) Ammaaaa her şeye rağmen şükretmeyi de unutmuyorum. Sağlıkla geçirdiğim her gün için, oğlum, kocam ve sevdiklerim için hep şükrediyorum o ayrı konu.
Şimdilik benden bu kadar. Hepinize sevgiler, saygılar. Sıcaklarda dikkat edin kendinize...
Ela...
Resim, alıntı: therosesutah.blogspot.com'dan
25 Temmuz 2009 Cumartesi
BİR GARİP HALLER içinde HALİM
Gönderen sufi zaman: 12:10
Etiketler: ELA'dan mektup
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 yorum:
heheh çok tatlısın... :)
nasılda güzel güzel sormuş...müsade varsa eğer bende kendime bunları teker teker sormak istiyorum... :)
sevgiler...
Elacim, galiba bütün bunlarin hepsinin birden olmasi galiba insani bu olmadik hallere sokan:))
Umarim cabucak kurtulursun bu durumdan, kendine iyi bak gülüm.
Kücük adami bol bol öp benim icin:)
Sevgilerimle
Bu sanırım zaman zaman hepimizin başına geliyor, sonra düzeliyor ardından bir daha, bir daha.
Hayat böyle bir şey mi ne dersin Ela?
Sevgili;
*ilk;
Ne demek müsade senin:))
Kolay gelsin sevgiler..
*Belginciim;
Bende bir an önce kurtulmayı istiyorum bu halden. Hiç çekilmiyo sıcaklarda bunalım:)Öpüyoruz kocaman seni.
*özlem;
Sanırım ve maalesef hayat böyle. Aslında bizim yapmamız gereken bu durumları, bunalımları sineye çekip ardından gelecek güzellikler için dua etmek ve beklemek.Sevgiler.
Hele şu sıcak yaz günlerinde bu tür hallerin olması çok normal. Aslında klinik deneylerde de insah ruh halinin sinus eğrisine benzer bir karakteri olduğu saptanmış. Havadan dır havadan diyerek geçmesini dileyelim ve sizi vesveseden kurtaralım.
Sevgiyle.
Elacığım,
Aman ne iyi yapıyorsun. Gazete okumamak, tv izlememek çok iyi geliyor insana. Bazen o kadar kalabalık ve gürültülü oluyoruz ki, iç sesimizi duyamaz hale geliyoruz. Oysa huzur ve mutluluk içten geliyor, dışardan değil.
Keyfini çıkar tatlım.
Sevgilerimle...
Yorum Gönder