Geçmiş zamanlarda Yeryüzünde ölümlüler ve ölümsüzler diye sınıflandırılmış insanlar yaşardı. O zamanlar tek tanrı değil yer ve göğün ve herşeyin yönetiminden sorumlu çok tanrılar vardı. Aynı şimdiki devlet yönetimindekiler gibi yukardan aşağı bir hiyerarşi, emir komuta zinciri sürüüüp giderdi…
ZEUS’tu, Tanrıların başı, HERA da onun karındaşı... Hera, Afrodit’ten bile güzel bir kız, dağlarda korkusuzca yaşardı sütannesinin adı Markis. Bir kış günü otururken ıssızda soğuktan üşüdü birden,. İşte o dağlarda o an, omzuna titreyen bir GUGUK kuşu kondu. Hera, acıyıp kuşa başını ak göğsüne yatırıp avuttu. Oysa bu guguk kuşu yüce Zeus’du… Her kılığa girebilirdi O..
Zeus ne yapıp edip evlenmeye ikna etti Hera’yı sonunda. Düğünlerine yer ve gökteki tanrıların hepsi hazırlandı. Perilerin hepsi düğüne hediyeleriyle geldi. Gelmeyen tembelliğinden bir tek Khelone kalmıştı geriye. Hera, içerledi, buna çok. Onu kaplumbağaya çevirdi, hantallığının cezasıydı bu. Gel zaman git zaman
Zeus’la evlilikleri mutlu mesut sürerken, Zeus’un gözüne bir güzel kız ilişti o dem, işte o zaman aklı başından gitmişti. Hera’ ya görünmeden gökyüzünden yere uçmuştu.
O sıralar Finikeli kral yarı Tanrı İnakos’un kulağında bir ses :
“At kızını evinden yurdundan dışarı
Gitsin Tanrı’lara kurbanlık koyun gibi
Dolaşsın Dünyanın dört bir yanını
Yoksa Zeus yok edecek senin bütün soyunu” diyordu. IO; İnakos’un biricik kızı, emir Tanrılardan geliyordu belli ki, bilmiyordu ki ne yapıp ne etmeli? Bir gün derin uykularından uyandı güzel kızı IO, “babacığım bir rüya gördüm “dedi. Kulağıma bir ses;
“Ey mutsuz genç kız, niçin yalnızsın?
Erkeklerin en yücesi özlerken seni
Kalk çabuk baba evinden ayrıl
Çayırlıkta yüce Zeus görsün seni!”diye fısıldıyordu dedi.
IO kırlarda sesin sahibini aramaya çıkmışken, Zeus göründü zeytin ağacının ardından. Zeus onu daha önce görüp sevmişken, IO ise habersizdi bütün bu olanlardan. Kaçmak ne mümkün? Yüce Zeus kavramıştı IO’nun belinden. Bu arada göklerden aşağıya bir baktı Tanrıça Hera, kocası yeryüzünde bir kızla oynaşıyordu. Tam eteklerini toplamışken Zeus fark edip Hera’yı IO yu korumak için son nefesiyle üfledi üstüne kara bulutları.
O arada IO baktı ki eli ayağı değişmiş, ak bir beyaz öküze dönüşmüştü bedeni. Duman dağıldığında Hera etrafta herhangi bir kadın göremeyince, bir an için rahatlasa da, dikkatini çekti saf saf bakan öküzün gözleri. IO’yu bir zeytin ağacına bağladı Hera, başına da 100 gözlü Argos’u dikti bekçi. Koca Zeus hiç boş durur mu? Çoban kılığına sokup Hermes’i, Argos’a kavalıyla ninniler çaldırıp masallar anlattırdı. Gözlerinin yarısı açık yarısı uyurken açıkgözleriyle öküzü gözlüyordu Argos.Az zaman sonra dayanamayıp birden derin uykulara daldı. Hermes o an onu oracıkta öldürdü. Olanlara şaşıran Hera keder ve üzüntüyle, sevgili kuşu tavusun kuyruklarına Argos’un 100 gözünü serpti. Öfkesi ikiye katlanmışken Hera, öküzü serbest bırakıp kendisine bir AT SİNEĞİ musallat etti. Sinekten kaçayım derken IO ne karnını doyurabildi, ne uyuyabildi. Bütün ege kıyılarında koşup (İyonya’da),deli gibi BOĞAZİÇİ'ni (ÖKÜZ GEÇİDİNİ)geçip Kafkasya’ya ulaştı. O koşarken ayaklarının altından toprak kopuyor adalar oluşuyor, boğazdan (Bos-horus)geçerken iki kıta birbirinden ayrılıyordu.
Kafkas dağlarında zincirlenmiş Prometheus’la karşılaştı IO, merak edip sordu, “neden zincirlisin, neden ciğerlerini kartallar yiyor “diye. Prometheus baktı ki konuşan bir inek, dedi ki;” Belli ki Tanrıların gazabına uğramışsın sen, başından neler geçti, önce anlat sen!”Anlattı bir bir IO, başından geçenleri, gözyaşlarını bile kendi silemedi. İnsanlara ateşi armağan ettiği için cezalandırılan Prometheus, geleceği görenlerden kendisi… Zavallıyı avutmak istedi ve olacakları bir bir beyaz öküze anlattı.
“Mısır’da Nil nehri kıyısına varacaksın” dedi,
“Orada Zeus verecek sana insan kılığını geri,
Epophos adlı karnındaki oğlu doğuracaksın,
Şunu bil ki bu çocuk senin soyundan,
Yiğit cesaretli biri olacak O
Ve kurtaracak buradan beni.”
Resimler Alıntı:Pieter lastman ve homepage.mac.com'dan
Mitolojiden masallaştıran: Dilek yani Tontini
26 Temmuz 2009 Pazar
ZEUS, HERA, IO
Gönderen sufi zaman: 20:10
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar..., EFSANELER
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
11 yorum:
Çok çok çok güzelç
Sağol Dilek
Çok ılgınc
ve cok güzel geldı
tskler paylastıgın ıcın.
mitolojik olayları ve masallarını zevkle okuyorum.
Ve tüm yazılarının sıkı takipçisiyim.
Teşekkürler Sevgiler...
Ablam, cok ama cok sevdim eski/yeni masali:)
Seviyorum senin dilinden dinlemeyi eskileri, daha cok anlat, daha cok yaz nolur:))
Sevgilerimle
çok severim mitolojiyi,bunu bilmiyordum da üstelik,teşekkür ederim.
Masallaştırma olağanüstü. Son derece profesyonelce olmuş.
Bu efsaneyi ben de bu kadar detaylı bilmiyordum. Zavallı IO 'nun hiç suçu yokken bir kıskançlık yüzünden neler gelmiş başına.
Teşekkür ediyorum ben de.
Sevgilerimle..
Sevgili; ÖZLEM,ÖYKÜ,ÇINAR,BELGİN,y.,ZEUGMA
Mitolojik öykülerle;
"içimizdeki çocuk, bilge yanımızla karşılaşıyor"ve Sonsuz sınırsız
zaman vadisindeki gizem okyanusunda birlikte kulaç atıyorlar galiba.Sevgilerimle
Dilek Hanım !
Zavallı IO nun hikayesini biliyordum ama sizin mutfağınızdan pişmiş lezzetlisini asla duymamıştım. Güzel ellerinize sağlık.
sevgiyle.
hain zeus, yav bu erkeklerin tanrısı bile aynı:)
Sevgili Ali;
Malzeme tarladan koparılmış ve hormonsuz olunca yemek için ateş ve pişirilecek kap gerekiyor sadece,sevgilerimle.
Sevgili guguk kuşum;
Sen de ismine guguk kuşu koymuşsun Ya!
ne güzel bi bilog burası. bayıldım hikayelere.
Yorum Gönder