ECEM ARTIK LÖSEMİLİ DEĞİL - SUFİ SAJA

.

"Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur."Kemal ATATÜRK .

24 Ağustos 2009 Pazartesi

ECEM ARTIK LÖSEMİLİ DEĞİL


Kadın o sabah tarottan iki kart çekti ve “bakalım kartlar bugün benim için ne diyor!” dedi. Alışkanlık işte… Birinci kart: Ecelerin kraliçesi, ikinci kart: Gizemlerin kraliçesi çıktı. ECE ve GİZEM adlı iki güzel kızın tahtlarından göz kırparak bakışını görüyordu sanki kadın. “Allah Allah hayır olsun bekleyelim bakalım neler olacak?” diye düşündü. Kahvaltı sofrasında, minik radyosunda;
“hastayım yaşıyorum
Görünmez hayalinle
Belki bir gün diye
Beklerim ümit ile” şarkısı çalıyordu. Gece gördüğü rüyanın etkisinden de kurtulamamıştı daha. “Mevlana bir kitap içinde ona saat armağan ediyordu.”Ne demekti bu şimdi? Zamanı iyi mi okumam gerek diye geçirdi aklından.” Ardından telefonun sesiyle daldığı derinliklerden çıkıp telefona uzandı.
“Canımmm, Günün aydınlık olsun oğlum” dedi kadın.
Umut: ağlamaklı bir sesle “Anne ben lösemili olarak doğsaydım ne yapardın?” diye sordu telefonda annesine. ”Şarkıcı Emrah lösemi hastası UMUT adlı çocuğa klip yapmış, sen beni kurtarmak için ne yapardın?”Annede bir sessizlik, “ Oğlum yapabileceğim her şeyi yapardım “diye yanıt verdi oğluna. “Tedavisi için bile en az elli milyar gerekiyor ve bizim bu paramız yok ve kurtulacağım da şüpheli” deyip Umut kapattı telefonu.
Lokmalar boğazına dizildi kadının.Aradan 10 dakika geçmeden radyodaki şarkılar sustu ve bir ses, “Lösemi hastası 1.5 yaşında bir çocuk için A RH negatif kan arandığını, kan vermek isteyenlerin O.532….….telefona başvurmalarını” anons etti.Kadın dikkat kesilip telefon numarasını kaydetti.”Benim de kan grubum ARH negatif diyerek acele numarayı çevirdi. Telefondaki ses “biz gelip sizi alalım” diyordu. Baba gecikmeden aceleyle geldi ve arabada giderken kadına;
“Kızım ECEM doğduğundan beri hastanede, çok zor günler yaşadık “diyordu.
”Bir kızım daha var adı, Gizem onunla ilgilenemez olduk, Annesi hemşire ben kardiyologum ama kan bulma konusunda hep çaresiz kaldık, elimizde 400 isim var benimle de kan grubu uyuşuyor ama tüm fonksiyonlar tutmuyor” diyordu. Hastanede test için kadından bir miktar kan alındı ve “biz sizi arayacağız” diye kadın evine bırakıldı.3 gün sonra kadın yine Ecem’in babası tarafından evden alınıp hastaneye götürülürken yolda adam dert yanıyordu
“kızımın lösemili olduğunu duyan çok kişi kan vermekten vazgeçiyor” diye. Kadın 50 yaşının üstünde olduğu için kâğıt imzaladı hastanede, kanını kendi rızasıyla verdiğine dair. Test sonucu Ecemin kanıyla tam bir uyum içinde ve en yüksek trombosit sayımı da bu kadıncağızın kanında çıktı. Ama kadın için kan vermek risk olabildiğinden imza alındı. Çünkü kanındaki trombositler (bağışıklık hücreleri) alınacak ve Ecem’e nakledilecekti.
Sonunda nakil başarıyla gerçekleşti.

Ecem 15 gün sonra doğduğundan beri kaldığı hastaneden çıktı.

Doktorlar, “mucize bu “dediler. Baba Konya’lı olduğunu söylediğinde kadın rüyasını hatırladı ve “Mevlana ile bir bağlantınız var mı?” diye sordu. Baba tevazu içinde, Mevlana’nın torunlarından olduğumuz söyleniyor” dedi. Kadını her ziyaretlerinde anne baba sanki çocuklarını onlara bağışlayan kadınmış gibi sevgi ve muhabbet gösteriyorlardı ona. Kadın ise “her şey haktan, erenlerin himmeti bu, ben bir şey yapmadım” diyordu. Ecem’in son maceralarını anlatıyor şimdi baba.” Ecem sizden kan aldığından beri çok değişti, kelebekler gibi artık” diyor ve devam ediyordu ” bir gün “saz kursuna yazılmak istiyorum “diyor, bir gün "resim kursuna." Geçen gün de gezmeye gidiyorduk, yolda dilenen bir kız çocuğu gördük, ben para vermek istedim
”HAYIRRR “dedi bana şaşırdım.
“Eve gidelim” diye tutturdu, kırmadım eve döndük. Bir hafta önce çok beğendiği bir elbise almıştık ona, baktım onu paket yapıyor anlayamadım! Ardından,
“hadi artık gidebiliriz baba” dedi. Evden çıktık koşarak dilenen çocuğun yanına vardı ve elbise paketini onun yanına usulca bırakıverdi.
Sonra da ECEM’İN babası kadına dönüp sordu:
“Sizin de böyle huylarınız var mıydı?” diye.

15 yorum:

Adsız dedi ki...

Yaşamda güzel gönüllü olmak bu olsa gerek.

öykü dedi ki...

Yine gercekten ınsana cok sey ogretecek bı yazı..
cok tskler Sufıcım
sevgıler.

Belgin dedi ki...

Vardir muhakkak o kadininda böyle huylari vardir, eger o kadin benim tanidigimi sandigim kadinsa vardir böyle huylari:)) Vardir di mi ablacim:)

guguk kuşu dedi ki...

Sevgili Tanrım,
Bilirim ki merhametin yüce. Çocuklara şifa ver tanrım.
Onları anne ve babalarına bağışla.
Hiçbir anne ve babayı evlatları ile imtihan etme.
Amin. İyi geceler Sufi.

guguk kuşu dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Belgin dedi ki...

Amin Guguk kusum amin..

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Sanırım o kadının bağışıklık hücreleri eskisinden daha sağlam olmuştur...
Allah tüm Ecem'lere uzun ömür versin...
Ve yürekli kurtarıcıları çoğaltsın...
Çok zor değil aslında, gönül inancı sağlam olsun yeter...
Sevgiler...

Anne İş'te dedi ki...

Rabbim;bütün hastalara şifa versin ve çocuklar keşke hasta olmasa ve bu hikayedeki kadınlar,insanlar daha bir çoğalsa..Yüreklerimizdeki karanlıklar ,sevgiyle,hoşgörüyle,
merhametle bir bir aralansa...

sevgiyle,selamla..

Uma dedi ki...

Icimizdeki hastalar iyilestikce, disimizda saglikla eglenecekler parklarda, gule oynaya...

sufi dedi ki...

Sevgili adsız;
Sevgili Öykü;
Sevgili Belgin;
Sevgili guguk kuşu;
Sevgili Nur;
Sevgili Anne işte;
Sevgili Uma;

Evet dostlar o kadının da var böyle huyları hem de aynıları.Çok beğenerek aldığı bir şeyi kim beğenirse beğensin çıkarıp veriverir, hiç acımadan.Her telden çalar; saz, resim, güzel sanatların her dalı meraklarındandır.Ama esas olan sebepler ve sonuçlar zinciri; tarotta çıkan kartlar, o güzelim rüya, Emrah'ın yaptığı klip ve onu dürten oğlu Ve yüksek bilincin ön kararı.Bu kadının yaptığı ezelde yazılmış olan bu senaryoda sadece rolünü oynamaktı o kadar.Sevgilerim hepinize..

beenmaya dedi ki...

özlemişim bu güzel hikayeleri senin dilinden dinlşemeyi yüreği kocaman sufim :)))

Derin Sularda dedi ki...

Öyle güzel yazıyorsunki, her seferinde istisnasız içim cız ediyor,,, iyi ki varsın Sufi, iyiki raslamışım sana buralarda..
Sevgiyle kal.

Yazmak Keyiftir dedi ki...

Sevgili Tontini!
Ben bu yazını okudum kaç kere. Her okuyuşumda hem ağladım, hem ilAllah dedim. Ben bilmezmiyim davetiyenin nasıl geldiğini. Tecelliyatta onun muhteşem algoritmasındaki değerlerin nasıl oluşup nasıl sonuç verdiğini. Benzeri bir hadisede bana bir sürü kişi kafayı yemiş muamelesi yapıp nasıl ağır alay etmişlerdi. İzni olmadan toz zerresi şurdan şuraya gitmeyeceğine göre O Muhteşem MATEMATİKÇİ ve GEOMETRİCİ dir. Böyle bir hadisenin idrakini dahi taşımak ne zordur bir bilseler. Hangi duygularla okuduğumu tahmin edersin. Ellerinden öperim böyle bir tecelliyatta sana da vesile olmak düştüğü için. Ne mutlu sana.
Sana ve hanedekilere sevgi ve sağlık.

Tabiat Ana dedi ki...

sevgili yıldız yağmurlarına tüm kalbimle katılıyorum.Sufi ailesi her birinizi ayrı ayrı tanıdığım için çok şanslıyım.
sevgiler...

Nilambara dedi ki...

Sevgili Dilek'ciğim,uzun bir aradan sonra özlemle merhaba. Hep ara ara bakıp, sindirerek okumayı geniş zamanlara bıraktım...
şimdi sıra ile gidiyorum birikenlere... :)

Bu güzel deneyimdeki mucizevi zincirin halkalarını farkedip, görüp, önemsetene şükürler olsun...

Can arkadaşlarımdan biri biricik kızını 11 yaşında lösemiden kaybetti, 2 sene sonra da eşini akciğer kanserinden... bu ağır sınavı başarı ile geçen, hayata küsmeyip aksine dört elle sarılan, yaşam enerjisi kahkahalarından taşan sevgili arkadaşımı andım okurken...
Hayat herkesin karşısına senin gibi gönül gözü açık, farkındalığı yüksek insanları çıkarsın...

İçten sevgilerimle :)