Siz siz olun dostlarım ikili ilişkilerinizde size müdahale edilmesini istemediğiniz meselelerinizde, özel konularınızda hiç kimsenin yanında tartışmayın. Kan kusmanızı “kızılcık şurubu içtim” kıvamında yansıtın çevrenize. Bunu neden mi yapın diyorum? Çünkü sizin tekâmülünüz adına hedef olduğunuz söz ya da itham kendi potanızda eriyip şekil aldığında her zaman sizi daha isabetli sonuçlara götürür. Kendi yanlışınızla yüzleşir el sıkışır ve barışırsınız belki. Amaaa
olayın içine işin ve konunun fehiminde olmayan birilerini soktuğunuzda “akı bok yapar” kurtaramazsınız takıldığı çividen eteğinizi. Hem etekten olur, hem de sorunlarınız ikiye beşe katlanır.”Sen bana bunu dedin,” “ O ona bunu dedi” ye, yargı ve yorumlara isnat ve suçlamalara iki birbirini seven kişiyi dargınlık ve gözyaşına ayrılıklara ve pişmanlıklara kadar götürürsünüz. Oysa ortada fol yok yumurta yoktur.
Sevgiyi ve aşkı korumak kutsal bir görev üstlenmişçesine ona eğilmek ve secde etmekle mümkün. Meselenize ortak ettiğiniz dostlarınız, anneniz, babanız kardeşiniz ne kadar olumlu ve barışsever olsalar da; AŞKın elbisesi iki kişiliktir, üçüncü kişiyi almaz içine. Bu dikişsiz elbiseyi giydiğinizde iki baş tek vücut olduğunuzu, onun sağ kolu, sizin sol kolunuzun bu elbiseden çıktığını yama ve lekeli dolaşmamanız gerektiğini bu kefeni ezelden mezara götüreceğinizi asla unutmamalısınız, Tamam mı?
Zamanın birinde dervişin biri karısından öyle yılmıştır ki, ne yapsın ne etsin de ondan kurtulsun planları yapmaktadır. Bir gün dayanamaz ve Pir’ine gidip şikâyet etmek ister. Bakar ki Piri evinin camları açık akşam vakti eşek gibi eğilmiş karısını sırtında taşıyor karısı da elinde kırbaç “deh deh!” diyor.” Vay be demiş derviş, koskoca Pir, eşek olmuş karısını sırtında taşıyor da ben bu halimle biricik karımı şikâyete ona geliyorum”
"Eşek olmadan âşık olamıyor kişi" işte bunu asla unutmamalı. Allahın bu pir gibi barışsever kullarını her yerde bulamayacağımızı da akıldan çıkarmamalı.
Sevgilerimle.
21 Ağustos 2009 Cuma
FOL YOK YUMURTA YOK
Gönderen sufi zaman: 13:22
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
21 yorum:
Essek olan cokta, Asik olani mumla aramak lazim, demek geldi icimden:))
Haklisin ablam, kendi isimizi kendimiz görmeliyiz, baskalarini karistirmadan:))
Sevgilerimle
canım kadar çok sevdiğim arkadaşım sevgilisinden dert yandığında ben objektif falan olamıyorum. kızıyorum ağzını yüzünü dağıtmak istiyorum, tabi mecazi anlamda :)
ama iki gün sonra onlar başırınca bu sefer ben kaz gibi kalıyorum orada.
o yüzden bana anlatmaya başladığında bıdı bıdı ya susturuyorum ya da dinliyor görünüp dinlemiyorum :)
böyle buldum çözümü ne yapayım ?
Nede güzel anlatmışsın .. Hayat işte aşk denilen o duyguda üçüncü kişiye yer yok bu çok doğru
ben bu yazıyı pek bi sevdim :):)
ben de yıllardır bu yazdıklarınızı eşime anlatmaya çalışıyorum.ama maalesef bizim evde ne olursa annesiyle babasının haberi oluyor.yazınızı eşime mail atmak istiyorum.mümkün mü?
aslında 3.kişinin yanında sergilenen ikili ilişki çok daha fazla özen gerektiriyor, bu saklamak, gizlemek manasında değil aksine; korumak, kollamak manasında..
yaşadığım bi olaydır bana bunu öğreten, kadınlar bir musibetten bin alamet çıkarır derler, o hesap, musibet geldiğinde deneyim alanına, tüm alametleri görmeli insan, görmeli ki bir dahakine dikkat etmeli:)
Can Dost! Güzel Dost Sufi !
Yine ne güzel söylemiş, yazmışsın. Ben de hep kullanırım, inanırım; Sevgi EŞŞEĞİ olabilmek tabirini. Keşke olabilmeyi başarsak. Her şey selim kalp, selim akılla oluyor. Hızlı değil yavaş hareket etmek gerekiyor bu işlerde.
Sözlerimi şöyle bitirsem;
Erişir menzili maksuduna aheste giden
Tizir eftar olanın payına damen dolaşır.
An da ve Aşk da ve Selim Kalb de Daim Olasın.
Sevgiyle.
Can dost,
Zaten olaya 3. şahıs girdimi işin boyutu iyicene değişir. Bilinir mi 3 kişi arasında kalacağı?
Bilmem kaç kişi olur o zaman...
Sevgi ile kal...
Sevgili Belgin;
Herkes düşüncesinde tabii ki serbest güzel cadım.Eşek olan çok olabilir de, Eşine eşek olup sırtında taşıyacak eşini hak gözüyle görecek, secdesi ve kıblesi yapacak kaç kişi bulunur?AVNİ ANIL'ın bir şarkısı geldi dilime:
"Mihrabım diyerek sana yüz vurdum
Gönlümün dalında bir yuva
kurdum.
Yıllardan beridir yalvarıp durdum SEVGİLİM demeyi öğretemedim...
Bu şarkı bugün senin bahtına çıktı, sevgilerimle.
Sevgili nalan;
Bir dostla buluşup muhabbet etmek, neşe ve enerji dolmak istersin de dert dinlersen, hüzünlenir sevdiğin dosta acı çektirene diş bilersen, sonunda onları "can ciğer kuzu sarması görürsen sakın şaşırma canım.
"Neş'e tahsil ettiğin sağarda senden gamlıdır; Bir dokun, bin ah işit o kase-i fağfurdan"beyitini hatırla sevgilerimle.
Sevgili Ateş böceği;
Eskiden yeni evlenenlere bu dervişlere giydirilen gömlekten giydirilirmiş "siz artık tek kişisiniz" mesajı vermek için.kadın evlendiği halde hala "annem de annem" diyorsa, erkek "bir anama sorayım" diye diretiyorsa o evlilik baştan tehlikeye girdi demektir.İki kişi bir oldu mu geri dönüş olmamalı.
Sevgili Düş;
Ne de güzel söylemişsin; " bu saklamak, gizlemek manasında değil aksine; korumak, kollamak manasında.."diye.Sevgili olmak demek;İyi günde kötü günde dertleri ve sevinçleriyle bir bütün olmayı deneyimlemek, sevinç ve mutlulukları evrene yaymak, keder ve sıkıntıları da dönüştürmek esasına dayalı görev olmalı değil mi? Sevgilerimle.
Sevgili Kara kitap;
Eminim ki eşinin ailesi de olumlu nasihatlerle sizlerin evliliğinize katkıda bulunuyordur.Değilse bu yazıyı bir şekilde ona mail olarak göndermen onu sinirlendirebilir."Ben bilmiyormuyum ?"da bunu bana gönderiyorsun mesajı gelebilir sana.Arkadaş sabırla selamete ulaşılır.Aileye düşkünlük asla konu ve problem değil. Senden de ailesinden gördüğü sevginin ayarında bir sevgi gördüğüne inandığı gün o da sana inanacak .Sana ve eşine sevgilerimizle.
Sevgili Dilek,
Seni kırdığımı sanmıyorum ama kırdım ise özür dilerim.
Ben bu cümleyi çok sevdim; gerçekten de "aşkın elbisesi iki kişilik", çok güzel bir yazı, çok çok beğendim.
Sevgilerimle...
Sevgili Ali İkizkaya;
Dostum aheste gitmek gerek bu yollarda, mehtabı uyandırmamak gerek.Sevgi gül gibi bakım ve özen ister.Ot değil ki ekip biçesin bir ayda.Zaman gerek, törpüleyip törpülenmek gerek, bağışlamak, form tutturmak gerek.Fincancı katırlarını ürkütmeden yol almak gerek.Sevgiler dostan dosta.
Sevgili Nurum;
Hiç sana kırılabilir mi şu gönlüm?Sen hiç kimseyi kırabilecek bir yaradılışta yaratılmamışsın ki.İnce naif, sevgi dolu fedakar,aşk dolu kadın; senin örneklerin çoğalsın isterim.
Yorumuna hemen yorum yazamadığım için böyle düşündüysen, bu aralar torunlar ve misafirlerimden dolayı her daim internete oturamayışımdır sana seslenemeyiş sebebim,Sevgilerimle.
Sevgili Özlem;
Bu iki kişilik elbiseyi çekiştirenler ne çok olur, ne çok içini görüp gözlemlemek isteyen, ne çok lekeleyip yırtmak isteyen bulunur değil mi? Bu elbisenin ipliğinden rengine, boyundan bosuna,eteğinden yakasına herkesin zevkine uydurmaya kalkmak imkansız olduğuna göre, bu elbiseyi giyen iki kişinin ölçülerinde muhafaza ve müdafaa edilebilmesi gücüne kavuşup AŞKın kendi kimyasına başvurmak en güzel çözüm bence. Sevgilerimle.
Teşekkür ederim,
Gerçekten ne oldu diye kaygıya kapılmıştım.
Sevgilerimle...
çok doğru Sufi'm;
ne olursa olsun "El elin eşeğini türkü çağırarak ararmış" sonuçta.Elbette 3.şahıslar her zaman artniyetli değil ama bence de" kol kırılır yen içinde kalır" özellikle Aşk'ta..
Sevgilerimle..
Sevmedim hiçbir zaman sen şunu dedin ben bunu dedim davası gütmeyi. Evlilik yaşamımda da hiç yapmadığım bir davranış şekliydi. Ama 3 gün önce birisinin geçmiş zaman sözlerini aynen iade ettim. Ve o kadar rahatladım ki... İnsanlar bir şeyleri söylerken yada giyerken biraz durup düşünmeliler de. Aşkda böyle kırmaya incitmeye gelmiyor.
ne kadar doğru bir yazı keşke dün akşam okusaydım diyesim geldi.3 kişiye bazı olayları anlatmadan önce okusaydım bu yazıyı
Yorum Gönder