Dünkü yayınladığımız yazıda “Malınızdan mülkünüzden verirken pek fazla şey vermiş sayılmazsınız. Gerçekten vermek kendinden vermektir" diyordu Halil Cibran. Çinlilerin bir atasözü vardır; "vermek; satın almaktır" diye. Satın almak amaçlı vermek; ardında menfaat barındırıyorsa (örneğin vererek oy toplamak gibi)o vermekten bahsetmiyor ünlü üstad. Adalet terazisini kendi nefsine değil de haklının ve doğrunun lehine çevirebilmekten söz açıyor bence. Ananın çocuğuna karşılıksız zamanını, uykusunu şefkatini, merhametini, sevgisini vermekten bahsediyor. Bir Öğretmenin talebelerine; iyilik güzellik ve dürüstlük tohumları ekmesinden bahsediyor. Barışı aşılayabilmek, sevinci bulaştırabilmek, acılı gönüllerine fazilet ve erdemin sihirli suyundan serpmekten bahsediyor.
Aşk acısı çekmişleri buluşturup yaralarının sarılmasından…
Hak yolunu arayanları aramayanları kutsal kitaplar doğrultusunda bilgilendirmekten…
Yine Çin atasözünde olduğu gibi yoksula;”Bir kilo balık vermek yerine, balık tutmayı öğretmek…”ten söz açıyor. Malımız mülkümüzde zaten yoksulun fakir fukaranın payı var diyor Yüce Kuran.
“Veririm ama hak edenlere”diyerek değil, ayırt gözetmeden verebilmekten söz açılmışsa satır aralarında;
“-Hadi gelin, mersin ağacı; kokusunu, meyvesini, yaprağını, kabuğunu nasıl sorgusuz sualsiz veriyorsa bizlere; biz de öyle verelim dostlarım.” Asıl pehlivanın; kızdığında bile öfkesine hâkim olabilen olduğunu bilelim. Nefretimizi sevgiye döndürüp bal edip sunalım.”
Kuran Fussilet suresi 34.Ayette:”Kötülüğü en güzel tavırla sav. O zaman görürsün ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sımsıcak bir dost gibi oluvermiştir.”
Bakara:263. ayette dediği gibi de “güzel yapıcı söz, bir bağışlama; ardından bir eziyet gelen sadakadan daha üstün gelir.”diyor.
Hepinize Sevgilerimle.
Resim:deviantart'dan alıntı.
29 Ocak 2010 Cuma
MERSİN AĞACININ KOKUSUNU HAVAYA SAÇMASI GİBİ
Gönderen sufi zaman: 12:12
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
12 yorum:
Sayın Sufi,
Verdiğini Allah rızası için veren ve gönlünü huzura erdiren kişi ne büyük bir sevap işlemiştir Allah katında..
Sonsuz saygılarımla
"bir yapıcı söz, ardından eziyet gelen sadakadan yeğ"
kelam değil sanki tokmak gibi, üstelik geçerliliğini de yitirmesi mümkün değil. gerçi anlayana.
Can dostum,
Teşekkürler, "verdiğin" değerli zamanın için.
Sevgiler...
Sevgili sufim;
Manevi yönden ve dinen desteklediğin bu insani görüşler elbette ki muhteşem. Keşke hepimiz bunu başarabilsek.
Bir de bilimsel yönden ele alalım :
Psikolojide primacy effect(öncelik etkisi)denen bir olgu vardır. ''İlk izlenim etkisi" yani. Bu bir kişiyi tanımlayan sıfatlar içerisinden ilk sunulanın, bizde o kişiye karşı oluşan yargıları daha çok etkilediği anlamındadır.Goffman'ın ''dış görünüş'' bilgileri de bu doğrultudadır. Yani tüm bunların temel algı ve kanaatlerimizi şekillendirdiği,aslolanın''önyargılardan kurtulabilmek'', bunu başarabilmek olduğu söyleniyor..
Konuyla ilgili asıl sorun bu noktada gizlidir bence.
Dünyadaki tüm insanlar her ne olursa olsun bu kadar yapıcı, verici ve sevgi dolu bir dostluğu hak ederler mi gerçekten..?
Ben yine de şüphedeyim sevgili sufim..Affola..
Sevgi dolu kalbine ve yazan ellerine sağlık.Sevgilerimle..
Her ne kadar Zeugma hanımefendi haklı olarak işin psikolojik boyutunu almışsada,ben yazınızın İslam felsefesi açısından çok
önemli bir konuya değindiğini düşünüyor ve size teşekkür ediyorum.Yine Yüce Kitab'ımızın
''En'am Suresi''nden küçük ayrı bir katkı yapmak istiyorum:
''Her şehirde günahkarların büyüklerini,orada hilekarlık yapsınlar diye ,iş başında bulundurmaktayız.Oysa onlar,
hilekarlığı başklarına değil,
kendilerine yapıyorlar da farkına varamıyorlar.''(Sure:6/123)
İyi hafta sonları dilerim.
Saygılar,
Yazılarınla yüreğimi ısıttığın sevgi(n)yle doldurduğun için çok çok teşekkürler sevgili arkadaşım.
Sevgiler benden de sana
Sevgili Haykırış;
Verilen manâ ve madde olarak herneyse
bizim olmayan bize emanet olan şeyin, sahibine teslim edilişi gibi vermek olsa; ne verdiğimizi bilmez ve kendimize mal etmezdik hatta.Daha bir güzel olurdu her şey değil mi dostum? Haneye sevgilerimle.
Sevgili Nalan;
Kuran öyle mucize sözlerle dolu ki; on kere düşünüp yine düşünüp tefekkür etmeyi gerektiriyor.Söz gerçekten tokmak gibi!Sevgilerimle.
Sevgili Nur'um;
Teşekkür benden sizlere dostum.Bizlerin arasında alış veriş yok zaten birbirini görmeyen "sağ eli görmeyen sol el hikayesi"gibi dostluklar vardır inşaallah sevgilerimle.
Sevgili Zeugma;
İlk görünüş etkisi ve dış görünümle şekillenen kanaatlerimizin zaman içinde ne kadar geçersiz olduğunu yaşayarak öğrenenlerden olmuşuzdur eminim.Zaten insan olma yolculuğumuzda sıfatlara ve surete kapılmamamız gerekliliği, suretlerde gizlenen manayı fikredip aynılığımızı ve TEKin tezahürü olduğumuzun bilinmekliğine kavuşmuş olmamız halinde "her dostluğumuzu sunduğumuzun hakkın varlığı"olduğu bilincine vardığımızda tüm sorunların kendiliğinden çözüldüğünü görürüz kanımca.
Biz blog dostları birbirimizi görmeden hiçbir suretsel ilk intibamız olmadan sevebiliyoruz ya birbirimizi...İşte bunun gibi birşey, hepimiz hakediyoruz birbirimizin çıkarsız dostluğunu.Sevgiyle kucaklarım seni.
Sevgili Jivago;
Ayette dikkat ettiysen"Her şehirde günahkarların büyüklerini,orada hilekarlık yapsınlar diye ,iş başında bulundurmaktayız"diyor yüce Kuran.Bu ve bunun gibi sayısız beyanat yargıladıklarımızın da görevleri gereği o işi yaptığı bilincine ulaştırıyoruz bizi değil mi? Maşa olanlardan oldurulmayız dilerim, sevgilerimle.
Sevgili Çınar'ım;
Yüreğimden yüreğine akan sıcaklık ve sevgi daim olsun dilerim canım.Öpüyorum seni, tontini.
Canım,
"O" Her zaman veren ellerden olmamızı nasip etsin. Vermek, hizmet etmek insanı insan yapan olgular çünkü. Ellerine, güzel yüreğine sağlık.
Gönülden sevgilerimle...
Verecek bir şeyimiz kalmayana kadar verelim.
Yazı çok güzeldi benim ki espri sadece... :))
Yorum Gönder