Spor ayakkabılarım ayağımda zıplaya-zıplaya denize akan ırmak gibi coşkuyla, ok hızında evden sahile doğru giderkeeen, İyice gerilmiş yaydan havalanmış kısrak gibi bir hatun sollayıp geçti beni aniden.Saat sabahın 8:00'i ve günlerden Pazar..Trafik kuralları: "bir araba sinyal verip sizi sollamak istiyorsa, sağa çekilip yavaşlamanız gerekir" der. Ama her nasılsa her zaman bu kuralın tersi yapılır. Daha bir sağ ayak gaza basılıp uzun bir müddet atbaşı birlikte yolalalım" denilir.
Yürürken benim at-kuyruğu saçlarım salınıyordu sırtımda, genç hatunun uzun yeleleri su gibi dalgalanıyordu belinde. Son anda denize az kala topuklayıp geçti beni.Sürat kestim trafik kurallarını hatırlayıp, sağa çekildim az-buçuk, gençliğine verdim. "Yapar dedim!" önce..." "Gençtir ne de olsa!" Kısa sürdü bu olgunluğum, başladım kendi-kendimle konuşmaya. "Spor olsun diye yürüyorsun sen kızım,oysa fırından ekmek almak için benim bu koşar adım yürüyüşüm. Annen sana "fırından gevrek al" dese, mızmızlanır belki de üşenirsin. Benim gibi kemale ermiş birini koşar adım geçmekle nefsine kırmızı kurdela takıp, bir de bana yaşımı-başımı hatırlattığın, moralimi bozduğun için utanmadan da seviniyorsun!" demeden de edemedim.Sen istemesen de "oh işte seni geçtim, geçtim işte!" dediğini de sanma ki duymadım...
Böyle nifak sokucu, benlik kokan, dedi-kodu dolu, yargılayıcılığın batağına düştüğümüz anlarda Sufi-Cem'le aramızda şifreli bir konuşma geçer çoğu zaman. "Koyunların suya atladı bak!" der ve kırmızı ışık yakarız birbirimize.Hani koyunlardan biri atladı mı, tüm sürü peşinden suya bırakır ya kendini, "dikkat et batıyorsun!" demek içindir bu aramızdaki söz ve uyarı..
Söz sürüden ve çobandan açılmışken, hayatım boyunca imrendiğim çobanlık hayalimi sizlere de söyleyeyim de, "oh! şöyle bir rahatlayayım." Şehirlerarası yollarda dağlarda yayılan sürülere bakıp bakıp iç geçiren, ağılların önündeki pınarlardan su içmek isteyen, kıl çadırlarda oturup geceleri gönlümce yıldızları üstüme örtü yapmaya özenen biriyim ben işte. Bu özenti dünya hayatının belki de bana ağır gelmesindendir...Belki doğaya olan tutkumdandır, belki de ermiş çoban hikayeleri çok dinlememdendir bilinmez.Çobanlık özlemim bu sıralar yeniden depreşti galiba.Kiminin hayali yat-kat-denizkıyısı yalı, dünya turu, altın, mücevherken benim hayalim de işte bu türden.Nefsin gazına gelmemeyi,susmayı, fren yapmayı öğrenemediğimdendir belki de bu isteğim.insan insana yaşamayı, hakkın varlığının insanda olduğunu hazmedemememdendir belki de.Yargıladığım herşeyin benden yansıyan olduğunu göremememdendir.Kim bilebilir?
"Ay ayakta,ben yatakta
ay yatakta ben ayaktayım" aynı çobanlar gibi zaten.
"Alayım sazımı elime, çalayım en içli deyişleri sürüme" derkeeen, dağlarda da kurtların olduğu geçiverdi aklımdan...
Yoksa vaz mı geçmeli çoban olmaktan?
Not:Eğer çoban olursam, olur da beni merak ederseniz birgün, mekânımı dağ başında da kursam, yine de sürümü internetin olduğu yerlerde yayarım ben.Merak etmeyin, sevgilerimle Tontini.
Resim;Matthew Pasquarello
2 Mayıs 2010 Pazar
ALAYIM SAZIMI ELİME, ÇALAYIM EN İÇLİ DEYİŞLERİ SÜRÜME
Gönderen sufi zaman: 13:27
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
20 yorum:
Sevgili Tontinim. Güzel bir pazar dileyim ben yinede. Her ne kadar sinirlerinizi germişse bir hatun kişi..Zamane boşuna dememişler. Ama bizde zamanında zamaneydik.:)) Demekki ozamanın kurallarını pek bilmezmişiz. Yada bilirmişizde bize uymadığı için yapmazmışız. Ana baba öğretisine uyarmışız..
Kök üstünde eğri biten ağaca, yüzbin rende vursan yine düzelmezmiş.. Bu sözün sahibi bu zamanı düşünerek söylemiş heralde..
Yazınıza koyduğunuz bu resmi de çok beğendim..Tam soracaktım ki, altına kimin olduğunu yazmışsınız. hemen bakacağım.. Her yazınızda da beni çeken mutlaka bir şey var..Sanırım gönül birliği. Ben öyle düşünüyorum.
Sevgiler..
Hiç sevmediğim cümleyi kuruyorum bu pazar.
İyi Pazarlar :)
Sevgili çoban adayı akrdeşim aslan tilki ve kurt beraber bir sürüden bir koyunu kapmışlar sürüden.aslan tilkiye demişki sunu pay et bakalım.Tilki üçe bölmiş biraz fazla olanı size diger kalanın yarısı bana yarısı kurda.Aslan sinirlenmiş bir pençe darbesi ile tilkiyi perişan etmiş.Kurda kurt kardeş sen pay et demiş birazda otoriter.Kurt hepsini koymuş aslanın önüne buyrun yüce kralım demiş siz yiyin eğer kalırsa o zaten bşze yeterde artarda.Aslanın hoşuna gitmiş bu pay etme şekli sormuş kurda ne güzel pay ettin nereden öğrendin bu pay etmeyi.Kurt yanda acı ıcınde kıvranan tilkiyi göstererek tilkiden yuce kralım tilkiden demiş.
Tontini sen zaten çobansın butun hemde çok ıyı bır çoban selamlar.
Sevgili Tontinim, dağlardaki kurtlardan korkma, alırsın bir Kangal olur biter. Şehirdekiler kurt değil ki,sırtlan, akbaba, leş kargaları.Değil dirimize ,ölümüze bile rahat yok. ...Sevgiler:)
Çobanlık çok güzel bir meslektir bende yakında başlıyayım istiyorum sevgili tontini.Ama benimki olsa olsa çabanlık yapmak olur oysa sen onlarla aynı dili konuşursun aynı hislerı yaşarsın arkadaş olursun bırde sunu söyleyeyim adamlara baskı yapma ama lütfen ey koyunlar bu otlar bugun bıtecek bu su içilecek deme bırak yedikleri kadar yesinler garipler.:))))
Ekleme yapma ihtiyacı duymadım ama hatırlamak da fayda var tüm peygamberler çobanlık yapmıştır.
Sevgili Kiana;
Sabah yaşadığım o yarış inan ki beni mutlu etti.O omuz atıp çalımla beni topuklayan dünya güzeli kıza hatta bir teşekkür bile borçluyum.Ben hızlı yürüyebilen bir insanım çok şükür.Ama önümde zor yürüyen bir kişi görürsem ya koluna girerim veya yolumu değiştirir başka yoldan giderim önüne geçmek istemediğimden.Benim sözüm, insanı yargılamaktan geçebilme çalışmalarımızın ne denli kıldan ince olduğunu anlatmak içindi.Sevgi ve aşkla kal dostum tontini.
Sevgili Nanopolitika;
Kuran'da adı geçen "Lut Semud âd, Eyke)gibi kavimlerden de tilki örneği kıssadan hisseler alıyoruz bizler de, çok şükür.Bir de dilimize hakim olmayı bilebilsek!O zaman belki 40 kapının ilkini atlamış olacağız değil mi?
Çobanlık yakıştırmana "her anne zaten bir çobandır" desem olur mu?
Bir de;"adamlara baskı yapma ama lütfen ey koyunlar bu otlar bugun bıtecek bu su içilecek deme bırak yedikleri kadar yesinler garipler.:))))demişsin "Yeme içme konusunda çevremdekilere nasıl baskı yaptığımı da bu sözünden anlamış oldum.Teşekkür ederim sevgilerimle.
Sevgili Elif;
Sürünün kangalını yetiştirmek de meziyet ister.Ya kurda kuzu teslim eden köpeklerden olursa kendisi? O zaman kuzucukların melemeleri acıtır yüreğimi.Ha sonra, çoban olursam koyun falan satmayacağım ve o zaman kuzular saracak dünyayı.Sevgilerimle.
Sevgili Hacivat;
Her günümüz böyle geçer inşaallah.Dediğin gibi her peygamber mağaralarda ermiş ve çobanlık yapmıştır değil mi?
Canımın içi Tontinim;
"Yargıladığım herşeyin benden yansıyan olduğunu göremememdendir. Kim bilebilir?"
Ah canım Tontinim!.. Senin kendine sorduğun bu soruyu, asıl sorması gerekenler sorsa, kendilerine..
(Değerli Yargıçlarımızı tenzih ederim.. Zira, onlar görev icabı yapıyorlar, yargılama işini..)
Memleket belki de daha yaşanılası olurdu, diye düşünmekten kendimi alamıyorum..
Acaba, kendimi almalı mıyım, böyle düşünmekten?..
Yoksa, bu düşüncelerim de, benden yansıyanlar olmasın?..
Ceeee, diyerek gelip..
Sevgilerini hanene bırakıp, kaçar Arzukızın..
Meee meeee meeeeeeee :))
Off yaa cok ama cok sekersın Sufı ablacık.Ama ben o resımde kı kuzu olsam, sen cobanım olur musun??
Üff yaa kurtlar olmasın ama.
meee meeeee dıerek geldım..Sevgılerrr
bırakıp kactım :P
Tam da dağ bayır dolaşıp yorgun argın eve gelmişken yazın denk geldi Sevgili Sufi... Doğa o kadar güzel, o kadar geniş ki herkese yer var. Kurta, kuşa, çiçeğe böceğe herkese yer var. Biz insanlar sığamıyoruz bi tek...
Sevgilerimle...
Birlikte çoban olmaya ne dersin Can Dostum,
Bende çekemiyorum bu dünyanın yükünü, bu dünyanın rezilliğini. Dağ istiyorum, tepeler, yeşillikler. Bir tek kavalım olsun yeter!!!
Hani Şems diyor ya "Aşk" ta "Gece oldu mu gündüzü gözden geçiririm Rabbim bana bir işaret gönderdi de ben göremedim mi diye" Sizinki öyle olmuş gün akşam olmadan işareti görüp muhasebenizi yapmışsınız ne mutlu!
Sevgili Arzukızım;
CEeeee diyerek gelip içimi aydınlatan özlediğim yorumlarına hasret kalmışım demek ki, hemen cevap yazamadım görüyorsun.Hemen yazsam bunca gündür yorumlara yorum yapamamamın acısı olmazdı yüreğimde.Kucakladım seni .Tontini.
Sevgili küçük kuzu ayşegül;
Eğer gerçekten kuzu olsaydın sürünün en şeker en zıplayanı sen olurdun mee..cik çoban köpeğimizin de gözü senin üstünde olur kurda seni koklatmazdı!sevgilerimle.
Sevgili Aysema;
Oyun içinde oyunları görmekten zaman içinde ineğin altında buzağı arar olduk ve yorulduk.İşte belki de onun için içimizdeki bu özlem.Çobanlığa imrenmeyelim de duyduklarımızın gölgesinde milim milim şişelim mi diyor, seni öpüyorum sevgilerimle.
Sevgili can dostum Nur;
O bunu demiş de sözünün ardında bu varmış,bu meselenin gerçek içyüzü buymuş da biz görememişiz,satılmışız bir karış toprağımız da kalmamış haberimiz olmamış....mış...mışlardansa hadi gel dostum elele çıkalım dağlara sevgiyle.Biz koyunların dilinden insanların entrika dolu sözlerinden daha iyi anlarız diyorum sevgilerimle.
Sevgili ruhumun Pusulası;
Suç ve suçlu diye birşey olmamalı kitabımızda.Yargıladığımız aynaysa bize biz gerçekten semer vurulmaya layıkmışız diye düşünüyor insan.Müstahaksa bir insan sevmediği söz ve davranışlara ya çekip kurtulmamız ya da çekip giderek kurtulmamız mı gerek acaba?Sevgilerimle.
Bence değmez pazar pazar sinirlerin germeye, boş ver toyluğuna ver o kızın derim ben:)
Sevgilerimle...
Yorum Gönder