Duyguları ele vermeyen "tek tip yüz dükkanından içeri girdiğinde satıcıyla gözucuyla selamlaşıp, teşhirdeki tek tip yüzleri incelemeye koyuldu.Alıcı gibi gözükmemek için;
"-sadece bakıyorum, siz rahatsız olmayın" demeyi de ihmal etmedi önce.Bu ülkede tek tip yüz kullanma zorunluluğunun, insan psikolojisi üzerinde yaratacağı muhtemel sendromları nasıl olur da gözardı ederlerdi bir türlü anlayamamıştı. Şükür ki geçici olarak gelmişti bu ülkeye. Ucuz bir adet yüz edinmek ve kısa süre kullanmakla bir zarar gelmezdi inşaallah bedenine. "Müstesna bir deneyim yaşayacağım!" dedi
ve Okul çağlarını hatırlayınca; "Ne komiktik, siyah önlük beyaz yakalarımızla" diye geçirdi içinden.Bir sınıfta 50 birbirinin aynı çocuk, hiç komik olmaz mı? Hem de yaramazlıkların kimin tarafından yapıldığının anlaşılamaz oluşu, avantajdı bazılarımıza göre.Tek tip kıyafet neyse de; tek tip yüz kullanma zorunluluğu olağandışı sıradanlık ve tektiplilikti ona göre. Bakalım bu uygulama insanları nasıl bir bunalıma taşıyacak yaşayıp görecekti Allah'ın izniyle. İç geçirerek; "okul öncesi tek ve özel olduğumuz öğretilmiş benzersiz muhteşemliğimize, 5 duyumuza kodlanmışken okullu oluvermiş ve sanki paraşüt kulesinden düşüvermiştik tepe-taklak bir anda" dedi.
"-Bir tane deneyebilirmiyim?" diye sordu satıcıya.Ellerini ovuşturarak yanına yaklaşan tipin tipsizliği karşısında istemsiz bir adım geri attı.
"-Benimki de sizinkinin aynısından mı olmak zorunda?" diye sorabildi sadece.
Satıcı:
"-Bütün yüzler tek tip beyefendi ancak kalitelerinde farklılıklar mevcut.Kimi 3, kimi 5, kimi 10 yıl garantili."
"-Yok yok ben uzun vadeli olanlardan istemiyorum, eğer elinizde mevcutsa, ya da sözümü düzelteyim üretimi varsa 1-2 aylık olandan alabilirim bir adet?" dedi.Yeni YÜZünü alıp dükkandan çıktığında sokak lambaları yanmış, gece lacivert tülünü örtmüştü bile şehrin üstüne. Caddede yürüyen birbirinin aynı yaratıklar, pardon tek tip yüzlü insanlar sanki ondan kaçar gibi telaşla sağa sola koşuşturuyorlardı. "Bu maskelerinizle duygularınızı ne kadar ele vermediğinizi düşünseniz de benim istisna olduğum konusunda hemfikirim sizlerle" diye bağırmak geçti içinden.İstisnaydı kendisi: pos bıyıklı, yakışıklı, duygularını mimikleriyle ifade eden gönülden gönüllere bakıp gören bir insandı işte. Ancak bu ülkede söylemek istediklerini sakınmadan söyleyebilmenin formülü bu olmasa; tüm tektiplerin çıkarıverip yüzlerinden maskelerini haykırabilirdi yüzlerine tüm gerçekleri. Ancak satın aldığı yüzü geçirdi yüzüne, dedi ki; "görev işte; durur gibi oldum divana, uyar gibi oldum imama."
İyi ki gözümüz yüzümüz açık ve sevgimiz, nefretimiz, acımız ve muhabbetimiz ayan-beyan bu pencereden görünebiliyor dostlarım."Yüzlerimiz kapatılsaydı ve tektip olsaydık?" düşüncesi bu hikayeyi yazdırdı bana.Ya sevgililer; sesleri ve kokuları dışında nasıl tanırdı birbirlerini? Bu hikaye böylece alıp başını gider, ben burada keseyim. Hepinize sevgilerimle.
Resim: Jean-Sebastien Monzani
23 Ekim 2010 Cumartesi
TEK TİP YÜZ DÜKKANI
Gönderen sufi zaman: 10:58
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
14 yorum:
Çok iyi bir resim ve öykü. Ben anladım! Selamlar.
İnsan aşık olup terk edilse , çıldırır herhalde..Her yerde aynı yüz...
hiç açılmayan kocaman camları, sağlam tek kişilik bölmeleriyle kocaman binalardaki kocaman ofislerimizde, rengarenk giydirilmiş bir sürü görüntüsüyle yıllarca çalıştım bir holdingte. farkettim ki giderek uzaklaşıyoruz birbirimizden.daha az kelimelerle, daha azalan seslerle konuşuyoruz gitgide.artık bir ruh değil,sadece bedenden ibaret olmaya başlamıştık.kim olduğumuzun ne önemi vardı ki.. hayalsiz bir kimseciktik sadece.
merak ettim birgün ruhum nerede? bulduğumdaysa istifam masamdaydı.
satırların bana geçmişi hatırlattı Sufi'm.yüreğine sağlık. sevgilerimle..
Canımın içi Tontinim,
Sen ne yaptın böyle..?
Sen demiyor muydun..?
Senden görüp, duyup ben demiyor muydum..?
Bizden duyup, başkası da demiyor muydu..?
Hepimiz, Mevlana'dan, Ebu Hanife'den, Mansur'dan ve tüm Ulu Erenlerden duyup, okuyup öğrenmedik mi..?
İnsanların tek olması, bir olmaları gerektiğini..
Birliğe varmanın da bir çok gerekliliği olduğunu..
Bu merhaleleri aştığımızda herkesin bir ve tek olacağını öğrenmedik mi, öğretmediler mi..
Her ne kadar Yüce Yaratıcı, elçileri aracılığıyla gönderdiği kutsal metinlerde, "ben herkesi farklı farklı yarattım, hepinizi benzersiz yarattım" dese de..
Gözümüzün korneasından, parmaklarımızdaki çizgilerden, dilimizin dahi farklı izi olmasına kadar, hatta tüm insanların düşünce yapısının farklılığına kadar, tüm insanlar farklı olduğu halde; Bizler tek olmayı, bire varmayı savunmuyor muyduk..?
Peki, şimdi ne oldu da vazgeçtin bu fikrinden canım Tontinim.. Ne güzel işte, hepimizi aynı, tek yapacaklar.. Tümümüz birine benzeyen insanlar olacağız.. Belki belli mi olur, yakında bir sivri akıllı çıkar da, bir kalıp hazırlar ve herkesi o kalıba sokup, tek kalıptan çıkmış oluruz.. Bir birimizden hiç bir farkımız ayrılığımız kalmaz böylece.. Ne güzel olur değil mi..?
Olmaz mı diyorsun..? Kalıba girmem, sokulmak istemem mi diyorsun..?
Niye..? Sen onlardan daha iyi mi biliyorsun ki, insanların nasıl olmaları gerektiğini..?
Sen onlardan da çok mu bilgi sahibisin..?
Dini, diyaneti, peygamberi, kutsal kitapları onlardan daha iyi bilip, öğrendiğini mi sanıyorsun..?
Hem daha ne istiyorsun ki; Herkes eşit olmuş olur.. Sen de eşitlerden biri olursun..
Ancaaaaaakkk, bu eşitler arasında daha eşit olmaya kalkmayacaksın.. En eşite tabi olacaksın.. Tabi olmanın ne olduğunu biliyorsun sen.. Eğer, tabi olmazsan, o zaman eşitler arasında en alt seviyeye inersin bilmiş ol..
Hele ben bu kalıba girmem dersen, o zaman yandığın gündür.. Yok yok, yandığın derken bu dünyada yandığın gündür.. Öbür tarafta yanacağın zaten gün gibi aşikar.. Bu kalıba girmeyen cehennemlik, diye fetvaları duymadın mı..? Ama, benim dediğim bu dünyadaki yangının.. O zaman, kul olmaya bile razı gelmezken, köle olmaya rıza göstermek zorunda kalacaksın..
Ehh canım Tontini büyüğüm, karar senin.. Benden de söylemesi..
*** *** ***
Evrende tek benzeri olmayan Arzu kızın, senin benzersiz ellerinden, herkesten farklı yüzünden öpüyor, canım Tontinim..
Sevgiler yolluyorum, sana, ailene ve bu mekana uğrayıp da bu mesajı alan herkese..
COK AMA COK GUZEL BI YAZI SUFI ABLACIM. SE-VI-YORUM SENI.
VOLTAIRE:
İnsanlar yiyecek ekmek ve yatacak yer buldular mı, düşünmekten kaçınıp, tabulara sığınırlar."
İkiyüzlüler için ne de kolay olurdu hayat !!!
Tek tip yüze sahip olmak... Dahası; görgüsü kültürü etnik kökeniyle tek -aynı- olmak... Ne sıkıcı ne yaşanmaz bir yer olurdu yeryüzü. Oysa inançlarımız düşünce sistemimiz duygularımız ve savunduğumuz kendimize ait doğrularımız, kendi fikirlerimiz, kendi mantığımızla, birbirimizden farklı olmalıyız. Rengarenk cıvıl cıvıl olmalı dünya. Karşı durmalıyız bir kalıba sokulmaya bir fikri savunmaya bir doğruya( Öyle olmadığını bile bile) inanmaya. Bizi biz yapan beynimiz. Tamamen aynı da olsa görüntümüz değişmez ki düşüncelerimiz. Değişmemeli...
Sevgiler Tontini'm
ınsanlar yaratıldıgında
bırbırlerıne bakmıslar
kımıs guzel kımısı cırkın
uzulmus cırkın olanlar
ve Allah onlara sormus
sımdı su an
yuzunuzu degıstrıme sansı veıyorum sıze
herkes almak ısteıdgı yuzu alsın!
aradan bı saat gecmıs
hıc kımse degıstrımek ıcın basvurmamıs
cunku ıcımıze oyle bır duygu verılmıs kı bızım
kendımızı bı sekılde bı yanıyla begenıp seveblıyoruz
kı en dogrusu da budur
kendımızı oldugumuz gıbı sevıp ozel oldugumuzu dusunmek
karsıdakı cok guzel olabılır ama bak benım de burnum soyle dıyerek kendımıze ozel bı anlam katmak
ıste bu duygu cok onemlı
dolayısıyle tek tıp yuz mu?
aman Allah korusun
Sevgili alizafer;
Bir hayal ve o resim yazdırdı bu hikayeyi zaten bana.Teşekkürler ve sevgilerimle.
Sevgili Avram usta;
Aslında aşkta aradığımız ruh da surete bürünüp görünüyor gözümüze ve gönlümüze.Eğer tektip olsaydık enerjileri algılama antenlerimiz gelişirdi bu sefer de.Sevgilerimle.
Sevgili Ayşegül Kuş;
Çalışma ortamlarındaki yeni sistem camlı bölmelerin insanları ne denli toplum dışına itip robotlaştırdığını
büyük oğlumun çalışma ortamından biliyorum.Oysa bizler eskiden işyerimizde kanı-canı-ruhuyla bütünlenip bir aile oluyorduk çalışırken.Verimlilik açısından hangisi işletmelerin yararına burası da tartışılır ama, İnsan olmak bence iyi bir çalışan olmaktan önde geliyor bana göre.Sen de dilerim dilediğin ortamda ruhunu bulmuşsundur sevgilerimle.
Sevgili Arzu kızım;
Evet ben diyordum Senden görüp, söyleyip işiten "O" dur diye.Ben diyordum "her nereye bakarsak hakkın cemalini görmeliyiz!" diye.
Yargıladığımız herşeyde "bizden yansıyan birşeyler var! hata ve kusur buluyorsak hata ve kusur bizdedir" diye
Evet, Tasavvuf ehli;
"İnsanların tek olması, bir olmaları gerektiğini..
Birliğe varmanın da bir çok gerekliliği olduğunu..
Bu merhaleleri aştığımızda herkesin bir ve tek olacağını"öğretti bizlere.Sorgu sual ettiğimizde," sen Allah'tan daha mı iyi biliyorsun!" deyip azarlandık bile.Niye "Amerika Irak'a saldırıyor? diye sorgu sual ettik,"Cıss!" dendi. Fenerbahçe'yla Galatasaray'ın maçında taraf tuttuk "güzel oynayan kazansın" diye uyarıldık. "sevmiyorum" sözünü, iyi-kötü kavramını gönüllerden sildik.Herşey olması gerektiği gibi oluyor sözünü slogan etmeye çalıştık dilimize erenlerin himmetiyle.Ancaaak zaman zaman bu tontinin de raydan çıkabiliyor işte. İsyanıma ve cahilliğime versin dostlarım bazen kendimde arayıp arayıp da bulamadığım şeyler çıkabiliyor karşıma.İşte o zaman batıyorum ümitsizlik batağına. Sonra da Tontinin diyor ki: "söylediğim ve yazdığım herşey kendimedir, kusurum varsa affola."
Evrende tek ve benzeri olmayan Arzu kızım,Allah o kadar muhteşem ki; istese hepimizi zaten bir örnek yaratırdı. Öyle yapmadıysa "hikmetinden sual olmaz" deyip bitiriyorum sözlerimi. Aşkla, selametle dostluk ve sevgiyle kal güzel kızım tontini.
Sevgili Ayşegül;
Nasıl geçecekti bu hayat? Ved-dünya=Yalan dünyanın oyun ve oyalanması olmasa?
Teşekkürler ve sevgilerimle.
Sevgili Özgür;
hem de bu kadar çeşitliliğin içinde uğraşmazdık her gördüğümüzde hakkın varlığını aramak uğraşısıyla.Her baktığımızda kolayca Allah'ı görürdük belki de.İkiyüzlüler de gizlenirlerdi maskelerinin pozitifliğinin ardına. Sevgilerimle.
Sevgili Çınar;
Sevgili Öykü;
Rahman Suresi:29 ayet, "O, heran bir şendedir." demektedir.Böylece her yeni yaratılan vücuda gelen her yeni varlık, yeni esmaların ceminden oluşur. Bu süreç içinde de her varlık OL-dan ÖL-e kadar her an şekil, renk, hal ve bilinç değiştirir.
Avam insan; kelebeğin yumurtası gibi sabit hayata sahiptir. Yer, içer, uyur, uyanır, düşünce ve üretimi statiktir..
İnsan; yumurtadan çıkan tırtıl gibidir. Yarı özgürdür, araştırır, imanını ilmini artırır, üretir..
Kelebek; İnsan-ı Kamil gibidir tayyi mekan yapar, İnsanlara ve varlıklara hizmet eder. Varlığını oluşturan Esmalarının her an ŞEN’ini yaşar bedeni ölse de ölmez..
Ne güzel yaratılmışız değil mi? Şükürler olsun bu renklere ve bu çeşitliliğe.Herikinize de teşekkürler ve sevgilerimle.
Sevgili Tontini,
Tek tiplik her daim korkum olmuştur. İlk korkumu askerde aynı elbiseler içerisine girdiğimiz an çok sevdiğim arkadaşımla birbirimizi tanıyamamak olmuştur.
Şimdi ise siyaseten tek tipleştirilmeye çalıştırılıyoruz ki rabbim korusun.
Sonsuz saygılarımla
Sufi ; etme...Mesele , algıların gelişmesi yada başka bir ayırıcı metod değil."Her yerde aynı yüzü görüyor olmak".Gelişkin olan insan beynidir , insan değil.Kullanabilse idik zaten farklı bir dünyada yaşıyor olurduk.
Yorum Gönder