Yargılamak mantığın bayatlamış bir ifadesi,bir beyandır. Mantık yargılamaya meraklıdır,çünkü sürekli duruşmada olmak tedirgin edicidir.Cesur ol,hızla büyü ve geliş.Anını yaşa. Tabanda var ol;ayakların yere bassın.
Bu öykü Çinde geçer. Köyün birinde çok yoksul ve yaşlı bir adam yaşarmış.Ne var ki krallar bile onu kıskanırmış, çünkü inanılmaz güzellikte bir atın sahibiymiş. Krallar bu at için,adamın hayatını kurtaracak kadar para teklif ettikleri halde, atını satmaya yanaşmazmış. "O benim atım değil ki,arkadaşım" dermiş, "Bir insanın,hele hele bir dostunu sattığı nerede görülmüş?"
Bir sabah at kaçmış.Köy halkı yoksul adamla alay etmeye başlamış. "Gördün mü beyinsiz" demişler ona. "Günün birinde at nasıl olsa kaybolacak ya da çalınacaktı. Keşke satsaydın onu. Ne bahtsız adamsın." ......…
Yaşlı adamın görüşü farklıymış. "O kadar ileri gitmeyin. Atım ahırında değil. Gerçek bundan ibarettir; gerisi yargıdır.Başıma gelen, bundan sonra gelecek olanın yanlızca bir bölümüdür. Şanslı yada kötü kaderli olup olmadığımı daha sonra göreceğiz" demiş köylülere.
Köylüler gülüp geçmişler . Onbeş gün sonra beyaz at geri dönmüş. Üstelik tek başına değil, on iki yabancı at ile birlikte. Bunun üzerine köy halkı, adamın evine doluşup "Haklıymışsın deli moruk" demişler. " Başına gelen senin de dediğin gibi, bir talihsizlik değil, Tanrının bir lütfuymuş meğer."
Yaşlı adam tavrını hiç değiştirmemiş. Onları bir kez daha uyarmış yanlızca: "Bakış açınız gene yanlış.Fazla ileri gidiyorsunuz. Yanlızca atın geri döndüğünü söyleyin, yeter. Bu dönüşün belamı yoksa lütuf mu olduğunu zaman gösterecektir. Sizler bir kitabı alıp tek bir cümlesini okuyan ademlersiniz. Kitabın tümü hakkında nasıl yargıya varabilirsiniz ki?"
Köylüler haset içinde, onca atı kıskana kıskana evlerine geri dönmüşler. Yaşlı adamın bir tek erkek evladı varmış. Vahşi atları eğitmeye başlamış. Ve atın birinden düşüp, iki bacağını birden kırıvermiş. Köy halkı yaşlı adamın ileri görüşlülüğü karşısında adeta secde edip. " Haklıymışsın ihtiyar" demişler. "Tek erkek evladın atlar yüzünden bacaklarından oldu. Bu atlar senin başına belaymış meğer." Bir tanesi işi iyice azıtıp: "Bu yaşta kim bakacak sana? Her zamankinden yoksul sayılırsın artık" bile deyivermişler.
Yaşlı adam istifini bozmadan köylülere, yargılama hastalığına tutulduklarını anlatmaya çalışmış. "Oğlumun ayakları kırıldı; bu doğru. Bunu söylemeniz yeterli. ille de kesin, değişmez bir sonuç çıkartmak adına debelenmeyin. Hayat bir zincirdir . Sebep-sonuç-yeni sebep zinciri. Hiç kimse yaşamın tümünü bir kerede görüp yaşayamaz.
Yaşam bölüm bölümdür; parçalar fragmanlar halinde gelişir."
İki hafta kadar sonra savaş çıkmış. Tüm gençler askere alınmış. Ama sakat olduğu için yaşlı adamın oğlunu almamışlar. Köy halkı salya sümük ağlamaktaymış, çünkü savaşta yenik düşüleceği ve gidenlerin hemen hemen tümünün öleceği kesinmiş . Yaşlı adama çok şanslı olduğunu söylediklerinde o gene oğlunun askere alınmadığını, köylülerin tümünün oğullarınınsa savaşa gitmiş olduklarını söylemeke yetinmiş.
Yargılama sakın yargılama! Kesin karara varmak için sakın acele etme. Ayrıntıyı genellemek yanılgıdır. Küçük varsayım yada olaylardan genel sonuçlara sıçrama. Hemen üzülüp çabucak sevinme.Yargılamaya başlarsan gelişmen son bulur. Yolculuğun hiç bitmesin.Zaten yaşam yolculuğu kolay kolay bitmez.Bir yokuş son bulur ,bir diğeri çıkar karşına.Zirveye ulaşırsın,bir başka zirve seni mutlaka çeker. Yaşam sonsuz,bitmez tükenmez bir yolculuktur; tıpkı tanrı'ya yolculuk gibi....
17 Nisan 2008 Perşembe
YARGILAMA SAKIN YARGILAMA !
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
ahhh sufi saja üyeleri hayatımıza işlemiş resmi bir bütün değilde bir kısmını görmeyi ögretmişler,ögrenmişiz.insanların sevdiği yada aklında kalan hikayeler yaşantılarında yapmak istedikleri yada gerçekleştiremedigi durumlara tamamlayıcı etki yapar ikayeler iştee bu hikaye benin için önemli bi yere sahip konuşmaların yargılamasamda hep yargılama cümleleri ile başlıyo ve kişilere aktaracağım düşünceler başlamadan sonlanıyor öpüyorum sizleri
Yorum Gönder