EŞİTLİK ve DENGE yi öğrendiğimiz ilk eşya ya da vasıta gibi gelmiştir bana BİSİKLET. Çocukluk dönemimde aşkla bağlı olduğumu düşündüğüm vazgeçilmezimdi kendisi. Bu yazıyı yazarken hakkında konuşulacak ne kadar çok özelliği olduğunu düşünüyordum. Bisikleti kullanmayı öğrenme esnasında mutlaka yanı başımızda birisinin olması gerekliliği, nasıl denge sağlayacağımızı gösteren, arkadaki seleden tutup, pedalları çevirmedeki formülün sırlarını bize anlatacak, düşmeden nasıl bisikletle bir beden olacağımızı bize gösterecek rehbere ihtiyacımız olduğunu hatırladım: Aynı HAYAT gibi……..Nasıl ilk adımlarını atan çocuğun ellerinden tutacak ona destek olacak birine ihtiyacı varsa,
Bisiklet kullanmada da birine ihtiyaç duyulduğunu hatırladım. Senden önce öğrenenler öğrenmiştir bisiklete binmedeki denge unsurlarını, gidon, sele, fren elcik ayarlarını, vites kollarının rahat tutuş ayarlamalarını, kadro boyu, km, zil ayarlarını. Bir bilenden öğrenmişlerdir onlar da, bu sefer öğretici konumundadırlar artık ve öğretmeye çalışırlar bildiklerini, büyük bir bilgelik dersi verir gibi. Yaşam; değil midir dengenin var oluşundan türeyen?… Değil midir geçtiğinde denge çizgisinin öte tarafına seni cehenneme iten? Hayatı bisiklet kullanmayı öğretirken öğretici öğretiyor zaten. Hayat önden gidenlerin ayak izlerine basarak yürümek değil sadece… İklimler değişiyor, teknoloji, bilim, ilim ve hatta insanlar ve ihtiyaçlar bile gün be gün değişiyor. Bizi ileriye götürecek aracımız Pinokyo bisikletimiz de olmasa bizim kendimizi hayata ayarlayıp kadro boyu ayarımızı kilometre ve zil ayarlarımızı iyi yaptırmamız gerekiyor kanımca. Bisiklet kullanmayı öğrenirken öğreniyoruz hayatın gerçek yüzünü. Bugün hayatın anlamı nedir diye sorduklarında; eşitlik ve dengedir diyebilir misiniz? Neymiş hayatın anlamı?
20 Mart 2009 Cuma
BİSİKLETTEN ÖĞRENDİKLERİM:
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
17 yorum:
kesinlikle Sufi eşitlik ve denge...
herkesin uygulayacağı hayat düsturu olsa...
benim de BiBiB bir bisikletim vardı Mahallemizin ağbeylerinden aşkın ağabey öğretmişti bana da o dengeyi, sürmeyi...
kulakları çınlasın yaşıyorsa iyikle yoksa...
benim de vazgeçilmezimdi bisiklet bir zamanlar...
Sufi`cim, eger bisiklete binmeyi ögrenene kadar düsüp-kalktiysak, dizimizin-elimizin yaralanan yerlerini üfleyerekte olsa ögrenmeye devam ettiysek, hayat icin az-cok bir seyler ögrenmisiz demektir. Hayatta bir bisiklet, dengeyi saglayamadigimiz an gideriz tepe-takla, eger sansliysak, bulunur bir elimizden tutup kaldiran, yaralarimizi saran:) Herkesin etrafinda bir el uzatan olmasi dilegiyle
Sevgilerimle
uzun zamandır binmesen bile ilk binişindeki yalpalamalardan sonra hemen alışırsın bir de...
hayat da öyle değil mi...uzun zamandır içinde yer etmeyip, kıyılarında dolaşsan bile birkaç yalpalamadan sonra alıvermez mi yine seni içine, içinde yer etmez mi...
bir de sabır,
bir de cesaret,
bir de korkunu gömüp içine,
güvenmek önce seleyi tutan ele,
sonra kendine,
gerçekten, meditasyon gibi, tekbaşınalıgını bilmenin keyfidir bisiklet..
Bi de öğreten yeterince örendiğine inandığında, geriye bir cesaretlenmek kalırdı. Öğreten: tamam sen merak etme ben arkandan tutuyorum der, bir süre sonra bırakırdı. Süren bunu bilmezdi, tutuyor sanarak sürerdi, bi farkederdiki sonunda kendi sürmüş. Ne güzel. bana bisiklet sürmeyi öğreten olmadı. Bunu da pekçok şey gibi yarım yamalakda olsa kendi başıma hallettim. Üzüldüm şimdi.
Ben hayatım boyunca hep pedalı çevirdim.direksiyon denen şey nedir ne işe yarar hiç bilemedim :)
O yüzden hep yanlış yerlerdeymişim.Sadece pedalı çevirmekle olmuyormuş.Asıl önemli olan direksiyonmuş, bu yazıdan onu anladım :)
Sevgilerimle;
Bisiklet=eşitlik ve denge=HAYAT
Bu betimlemeni çok beğendim Sufi. Bazen öylesine 12'den vuran yazılar yazıyorsun ki, hayran kalıyorum ruh dünyanın ve yüreğinin zenginliğine...
Teşekkür ederim sana... En çok da varlığına...
(Bloguma ait Haber Türk Gazetesi'nde çıkan yazıyı haber verdiğin için de ayrıca teşekkür ederim. Gazetenin ilgili sayfasını buldum. Kesip sakladım. Benim için çok mutluluk verici bir haber oldu:)
aaa evet moonlight bende yeni yeni fark ediyorum, direksiyonun ne işe yaradığını. ama çok işe yarıyormuş.:)
Hayatında dengeyi bir çok farklı şekillerde bulunudurmaya çalışan biri olarak çok beğendim yazınızı...
ben bisikleti kullanmayı, küçük bir bahçede, bir ağacın çevresinde dönerek öğrenmiştim. ileri, ya da geri haraket yoktu. çember çiziyordum sadece. şimdi hayatı da böyle mi yaşıyorum acaba diye düşündüm.
ben bisikleti kullanmayı, küçük bir bahçede, bir ağacın çevresinde dönerek öğrenmiştim. ileri, ya da geri haraket yoktu. çember çiziyordum sadece. şimdi hayatı da böyle mi yaşıyorum acaba diye düşündüm.
Birisi bisikletmi dedi? Evet benim hayatımın en vazgeçilmez aracı sanırım. Yaklaşık bir ay önce düşüp kolumun çatlaması nedeniyle bir süre ayrı kalmak zorunda olsam da 3 gün önce yeniden binebilmiş olmak beni ne kadar mutlu etti tahmin edemezsiniz. Bir de Sevgili Arzu'nun yorumum başka birşeyin farkına varmama sebep oldu bisiklet asla geri geri gitmez. Sadece ileriye gider. Geriye bakmaya çalışırsan benim gibi düşersin:))
Sevgilerimle
Sevgiler
Yorumları ile yazının genişlemesini sağlayan tüm blog dostlarına teşeküür ediyorum. Sufi(cem)
Benim hiç bisikletim olmadı ama arkadaşımın bisikletini ödünç verdiğinde sürmeye çalışarak öğrenmiştim. Kolay olmamıştı, bir kaç defa feci şekilde düşüp yaralamıştım kendimi...
Hayat denge ve eşitlik üstüne. farkına varma ve saygı duyma üstüne kurulmuş... sevgiler sufim..
Eyvahhhh. Oldum olası bir türlü beceremedim ben bisiklete binmeyi. Dengemi sağlamak için uğraşırken az yalamadım kaldırımları. Dizler paramparça. Hayata da o yüzden mi binemiyorum acaba ben :)) Denge sıfır. Eşitliği mi sağlayamıyorum acaba? Vah ki vah:)
ama bisiklete binmeyi 3-4 gun içinde öğreniyoruz da hayatı öğrenemiyoruz işte, kaç yasına geldık hala öğrenmiş değilim :)
Hımm..birden çocukluğuma gittim. Ortasından katlanan vitesi olmayan pinokyo bisikletim vardı, nede severdim..
Yorum Gönder