ZAMAN GEZGİNİ ZİHİNLE IŞINLANMA (Transportation) - SUFİ SAJA

.

"Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur."Kemal ATATÜRK .

21 Ekim 2009 Çarşamba

ZAMAN GEZGİNİ ZİHİNLE IŞINLANMA (Transportation)

Zihinsel trafik sıkışıklığı yaşayan kişiler yaşamın trafik lambasız ve işaretsiz yollarında zaman dilimlerine çarpa çarpa hız sınırı olmaksızın yol alıyor. Otomatiğe bağlanmış görünmez araçları; olmadık yerde kurulmadık bir zamanda ani bir frenle senaryosu fi tarihinde yazılmış bir zaman diliminde duruveriyor. Zihin; bir koku, bir ses ya da bir görüntüyle sizi, sersemlemiş bir haldeyken alıp atıveriyor geçmişin siyah beyaz bir karesine. Platform kuruluyor, dekor, set işçileri, kameraman ve oyuncular hazır, oyuna “başla” deniyor sadece. Siz seyirci koltuğundan, ne alkışlarınızı ne yuhalamalarınızı duyuramadan suspus olmuş seyrediyorsunuz sizin başrol oyuncusu olduğunuz senaryonun bilmem kaçıncı perdesini. O arada;
“-Ne alırdınız?” Diyen bir garsonun sesine uykudan uyanır gibi yorgun (uzun yoldan geldiniz ya!)
“-Efendim, anlamadım ne? Neyi alır mıydım? Diyorsunuz.

Bu arada size eşlik eden, yakınıp duruyor ve bir isim koyamıyor sizin dalıp dalıp gitmelerinize. Bu tür göçmeleri tuvalette, otobüste, birinin derin gözlerinin uçurumunda, bir otelin aynalarında hep yaşıyor da yaşıyorsunuz işte. Zihinsel trafik sıkışıklığınız var ya! Bu bir hastalık mıdır yoksa ruhsal bir özellik mi orasını bilmem. “Ben hiç böyle bir şey yaşamıyorum” diyen varsa da inanmam doğrusu. Zaman gezgini zihnimiz aynı bir konargöçer gibi. Çünkü keşiş gibi üstü örtülü yosun tutmuş kayaların altını bile aralayıp cevher arıyor sanki kendine. Engel tanımaz, sınırsız sonsuz özgür mü özgür kendileri… Kâh burada kâh kapı arkasında, kâh dünde kâh öbür günde gezip duruyor aynı göçmen kuşlar gibi… Torununuza bir kaşık patates püresini yedirirken 30 yıl önceye gidip oğlunuza “aç ağzını güzelim” diyebiliyorsunuz. Bir dostunuzun beden elbisesini ait olduğu toprağa verip de bir avuç da üstüne siz ıslak toprak attığınızda zihniniz yine görünmez aracıyla sizin cenazenize katılıp sizin üstünüze de bir avuç ıslak (kokusu zihninizin en gizli köşelerinde saklı) toprağı size attırabiliyor bu arada. Elinizde kenarı oyalı bir mendil hem kendinize hem dostunuza ağlar buluveriyorsunuz kendinizi o anda. Kolunuza giren bir dostun el temasıyla perdeleri aralayıp yeniden bu cıngıllı hayatın gerçek mi hayal mi olduğu belirsiz yaşantısına buruk ve gözü yaşlı geri dönüyorsunuz.

Tüm zaman gezgini zihinlerin; en mutlu olduğumuz anlarımıza seyahat etmeleri nasip olur bundan böyle inşallah. Sevgilerimle.

Resim:www.thesituationist.com'dan alıntı

11 yorum:

beenmaya dedi ki...

az önce geldim geçmişten
gözlerim zaman yorgunu
şimdi'de mola vakti...

Belgin dedi ki...

Bu gelip gitmeler gercekten yorucu, ama daha "Bir sey alirmiydiniz" diyene rastlamadim ben. Benim garson haylaz her halde:))

öykü dedi ki...

zaman yolculugu yapmayı cok ısterdım..
gecmıse
ve gelecege yolculuklar
kulaga cok hos gelıyor

Evren dedi ki...

1 saat olmadı, geçmişin izlerini taşıyan telefondaki sesle çıktım yolculuğa, sonra hemen ardından nerede olduğumu ve olmak istediğimi hatırlatan başka bir telefonu cevapladım... mutluluk da olsa durağım, geçmişten bugüne dönerkenki yorgunluğu kalıyor sanki yüreğimde.
zaman yolculuğu, zaman yorgunluğu sanki... ...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Zaman yolculuğu hepimizin özlemi belki de.
ÇOk güzeldi.
Sevgilerimle...

Stil Direktoru dedi ki...

Ben hiç istemezdim, ileride kaybedeceğim insanların olmadığını göreceksem tabii :( Anın tadını çıkarmaktır düşüncen suficim. Hatta kahve falına da inanmam baktırmamda

sufi dedi ki...

Sevgili beenmayam;
Kimbilir geldiğin yerde hangi gerçekleri kendi gözlerinle gördün.Bel ki de ondan yorgunsun.
Sevgili cadım;
O garson bedenin, şu andayken sana "ne alırsınız" diyor.Oysa zihnin bilmem hangi tarihte fink atıyor.Onun gibi bir şey işte can kardeşim.
Sevgili Öykü;
Sen zaten hep yapıyorsun o işi. dünkü yazında annenin sana diktiği elbisenin kokusuyla o günlere gitmedin mi?Bu zaman yolculuğu değil de ne?

sufi dedi ki...

Sevgili Evren;
Geçmişten bugüne ani dönüşlerde tozu dumana katıyoruz galiba.Eee! kolay değil be gülüm, tüm zamanları aynı anda yaşamak yoruluyoruz sonunda galiba.
Sevgili Özlem;
Kapat gözlerini düşün bak: Çocukluğunda saçını okşayan annenin o sıcacık yumuşaklığını...İşte sana zaman yolculuğu.
Sevgili Stil Direktörü;
Sende bu hayal dünyası olmasa annenin sen bebekken taşıdığı çantayı (31 sene önceki)bu güne getirip değerlendirebilir miydin?Geleceğe yolculuk da istemiyorsan yapma.

Sibelbek dedi ki...

ben zihnime ötelediklerime yolculuk yapmak istiyorum. beni bilmeden ben yapan ya da beni ben olmaktan uzak tutanları görmek...
çok güzel olurdu...

Anne İş'te dedi ki...

ben babaannemi seçtim bu kez..yeni evimizdeyiz o ise hastalığının son safahatlarında(ymış)3.kata kadar bir merdiven çıkıyor bir oturuyor...salonun orta yerinde bir kanepe,geldi üstüne oturdu;gözgözeyiz..

Hem daha 3,5 yaşındayım Sufi'm biliyor musun?verdiğim detaylar hal evdekileri şaşırtıyor..ama zaman gezgini böyle işte..Kimi biliyor,kimi farkedemiyor..

Bu sefer gezdim seninle,çok teşekkürler

sufi dedi ki...

Sevgili Tibetin annesi;
Hayat birşeyleri ötelemeye zaman ayıramayacak kadar kısa ...Seni sen olmaktan uzak tutanları gel şimdi gidip geçmişe, ne olmak istediğin konusunda ikna edelim.
Sevgili Anne işte;
Ne güzel, 3,5 yaşının zamanlarına gidebilmen.Ben de 3-4 yaşlarında Doğançayda salıncağımın sallanan iplerine bakarken... abime "sallasana" diyorkeeen... iplerin kopup yere düşüşüme gülüyorum şu an.Verdiğim detaylar benimkileri de çok şaşırtmıştı.Yine de bazı zamanlara gidiyoruz, bazıları ise karanlık.