Kuraklık zamanları bir köyün ahalisi yağmur duasına çıkar.Bektaşi de istemeye istemeye onlara uyar. Bektaşi; cemaatin ardı sıra giderken, eline geçirdiği bir ağaç dalını, kendi tarlasının bir köşesine saplayarak, başını yukarı kaldırıp, birşeyler fısıldar :
-Bizim tarla da, aha işte burası!..
Rastlantı bu ya, yağmur duası yapılır yapılmaz, bulutlar kendini gösterir.
Kara bir bulutun kendi tarlası üzerine gittiğini gören Bektaşi sevinçle koşar.Bir de ne görsün? Ceviz büyüklüğünde dolu, bütün ürünü berbat etmemiş mi?O vakit başını yukarı kaldırıp; şöyle söylenir;
-Kabahat sende değil, sana tarlayı gösterende!!!
22 Aralık 2009 Salı
BİZİM TARLA İŞTE BURASI
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
13 yorum:
Gülümseten gülerken de düşündüren bir fıkra bu Dilek'cim.
Bencilliğin hayrı bu kadar olur işte.
Sevgiler...
Bektası fıkralarını sevıyorum
cok ayakları yere basan
guzel ınsanlar.
sabah sabah gülümsettin ya beni :))
çayım boğazıma takıldı nefessiz kaldım teşekkürler :))
Pek keyif verenlerden biri....
teşekkürler&sevgiler
"iyi olduğunda Allah'tan kötü ise kul'dan bilmek" derler ya hani!...
bencillik edip yalnız kendini düşünürken, Allah'a ettiği dularıda niyetine göre; dönüp dolanıp ayağına dolanmış ve doluya tutuvermiş tarlasını!
günümüze uyarlandığında, bolca karşılanabilir türden yaşam kesitlerine örnek olacak bir Bektaşi fıkrasıydı...
teşekkürler..sevgilerimle...
ha haaa iyimişşş ...:))) çok güldümmm
Gülmek iyi geldi, teşekkürler...
Diğerleri gibi süper bir bektaşi fıkrası :))
Sevgili güzel gönüllü dostlar;
Bektaşiler; zaman zaman Allaha kafa tutmayı kendilerinde hak bulan erenlerdendirler.Öyle ki hakla hak olmuşlardır aslında da onları bizim anlayabilmemiz asırlardır pek müşkül olmuştur.Onun için yağmur dualarına hoca hacı birçok kişi gider de yağdıramaz bir bektaşi gidip de yıkadığı gömleğini çalılara asar ALLAH'a "allah allah eğer yağarsan osururum bak " der ve yağmur yağmaya başlarmış.Anlaşılan arası pek iyi değil allahla,ama ne olursa olsun bilge insanlardır kendileri, aynı aşağıdaki hikayedeki gibi.Onların sırlarına vakıf olmayı hak nasib ede, hepinize sevgilerimle.
Avcı Sultan Mehmet bir gün adamlarıyla beraber akşama kadar bir keklik bile vuramaz. Bunun sebebini de, sabahleyin gördüğü bir dervişin uğursuzluğuna bağlar.Solaklara seslenir.Saraydan cıkarken, şu şu tipte, sivri külahlı, sırtı kambur birinin önünden geçtiğini ve hemen bu adamı bulmaları emrini verir. Tarife göre Bektaşi babalarından ayyaş Hamza Babayı yaka paça huzura getirirler.
Sultan :
-Bre uğursuz, nabekar!... Bugün sabahleyin karşıma çıktın. Bu yüzden akşama kadar bir ava rastlayamadım. Bu ne uğursuzluktur.Vurun kellesini...
Bektaşi bakar ki kelle elden gidiyor. Son bir dileğini açıklamak için söz alır :
"-A devletlum siz beni gördünüz bir keklik vuramadınız. Ama insaf ediniz, benim de bugün ilk gördüğüm sizdiniz ve kellemi kaybediyorum.Söyleyin, uğursuzluk hangimizde!..."der.Haydi gelin siz karar verin bu duruma!
Sevgili dostlar lütfen söyleyin haksız mı bizim bektaşi?
Geldim..Ben söyleyeyim sufim..
Bektaşi sonuna kadar haklı tabii.
Tarlayı işaret edip gösteren kendisi..Ayrıcalık isteyen kendisi..
Görmüş ayrıcalığı..
süpermiş....
sevgiler...
Yorum Gönder