Sabahtan buyana dostlardan telefon, mesaj ve maillerle “kadınlar günümüz” kutlanıyor. Hatta emeklisi olduğum sevgili bankamın “nazik 365 güne yayılmış kutlama mesajını” da gözlerim dola dola okumama rağmen kendimi bu taltif edici sözlere layık görmüyorum bugün. Kadınlar gününde bu anlatacaklarıma ister itiraf deyin, ister günah çıkarma, isterse utanç ve kendimizi lanetleme, ne derseniz deyin, kutlamaları almıyoruz üstümüze işte, haberiniz ola…
En küçük oğlum Söke’de asker biliyorsunuz. Şunun şurasında 2,5 ay kaldı askerliğinin bitmesine. Torunum Ege’nin annesi Ela, anneannesi ve ben Tontini, 3 sanık, üçümüz de anlayış kıtlığından suçluyuz bu günde… Çünkü 3 koca kadın 1 küçük adamın dilinden anlayamadık 6 Mart sabahında.
Yaz kızım…
6 Mart sabahı küçük adam sokağa çıkarılacakken, anneanne özenle botlarını giydirmeye çalışmış sağ ayak bota girmemekte direnince henüz konuşamayan küçük adam;
“ A..guu.TuHu..na HU!” diye Tontini’sine şikayette bulunmuş ancak olaya ilk müdahale sonuçsuz kalıp Ege annesi Ela’ya dönüp; “Ann-neee papo kodu anı HUHH” diye yakarışta bulunmuştur.Tontini, “botlar acaba çocuğa dar mı geliyor? “ dese de Anne( botları tontini aldığı için üzülmesin diye); Yok yok Tontini botlar büyük bile!” demiştir.Neyse küçük erkek, sokak sevdasına sesini ve itirazlarını kesmiş, 2 saat gibi bir zaman o botlarla İzmir Güzelyalı kazan onlar kepçe kuşlu park, deniz kenarı, levent kafe gezip eve dönmüşlerdir…”Türkcellinin gücü Türkcelin çekim gücü” gibi reklam şarkılarıyla kapılarda karşılanmış, öpülmüş koklanmış sıra botların ayaktan çıkarılmasına gelince, bir de ne görülsün ? Sağ botun içinde kocaman bir tahta mandal yok mu? Ege’den kumru gibi:”HUH hu BU!”diye bir ses yükselmiştir o anda… Çorap çıkarıldığında ayak tabanında görülen manzara mandalın tombik topuklara kalıbının çıkmış şeklindeki hali olmuştur. Ne öpücüklerle, ne özürlerle affolunamaz bu iz şahit aranmasına ve belge düzenlenmesine mahal bırakmadığından 3 kadının, bir küçük adama; “mandallı bot giydirmekten,” ömür boyu vicdan azabı cezasına çarptırılmasına, bu tutanağın 3 nüsha olarak düzenlenip olayın faillerine verilmesine karar verilmiştir. Bilgilerinize arz oluna…
YOOoo..Yo! Kutlamalarınızı biz almayalım..3 Kadının bir küçük erkeğe yapabileceği işkencenin, ya da 3 kadının anlayışsızlığının, kumru dilinden anlamamasının en küçük örneğidir bu biline…
Sevgilerimle.
Resim:ahmet Akduman'dan alıntı.
8 Mart 2010 Pazartesi
3 KOCA KADIN 1 KÜÇÜK ADAMIN DİLİNDEN ANLAYAMADIK
Gönderen sufi zaman: 12:15
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
22 yorum:
çok şekersiniz, ben yine de kutluyorum gününüzü, sevgiler:)
Anlaması değil anlamaya çalışması (emeği)kadını çok daha değerli kılıyor.
Titreyen göze çöp batarmış. Bakıcı sayısı çoğaldıkça, dikkat azalıyor Sevgili Sufi'm geçmiş olsun.
Bizim Ela Yağmur da yolda yürürken düşmüş, dudağı kanamış. Çocuklar düşe kalka büyür desek de çok üzülüyor insan.
İnsanlık hali bunlar, fazla üzülmeyin. Öpüyorum küçük adamı. Sevgiler.
ah ya siz ne harika bir ailesiniz böyle. her daim devam etsin bu mutluluğunuz, güzelliğiniz...
bu güzel ailenin tüm güzel yürekli kadınlarının günü kutlu olsun. ama en çok küçük adamın o küçük ayaklarını öperim :)))
Sayın Büyüğüm,
Altını çize çize söylüyorum ki kendinize haksızlık ediyorsunuz oysa baş tacısınız siz.
Siz evet siz gibi değerli kadınlar sayesinde huzur yaşıyoruz.
Siz değerli kadınlar sayesinde yaşama gücü alıyoruz.
Siz değerli kadınlar sayesinde alnımız ak yürüyoruz.
Siz değerli kadınlar sayesinde arkamıza bakmıyoruz.
Rabbim siz değerli kadınlara iyilikleri, sefaları ve mutlulukları yaşamalarını nasip etsin.
Gününüz kutlu olsun sayın büyüğüm.
İyi ki varsınız.
Sonsuz saygılarımla
canım tontini,
ister 3, ister 20 koca kadın olun, bazen bir miniği anlamak mümkün olmayabilir. çünkü siz kocaman o minin işte adı üstünde.
ahhh ne acımıştır ayacığı.
Ne olursa olsun, hepinizin kadınlar gününü yürekten kutluyorum.
Sevgili Sufi, bi de Cancan'ı anlamıyoruz bazen aynı sizin gibi, O da bizi ısırıyor hırsından:)))
Sevgilerimle...
Zavallı yavrucak. İlgilenen fazla olunca herkes diğerine bırakmış bu küçük kontrolü anlaşılan. Siz sınırsız sevginizle çoktan affettirmişsinizdir kendinizi şu ana kadar. Ayağının altındaki mandal izini saymazsak dünyanın en mutlu çocuğu odur bence.
Sevgiler Sufi' cim...
Canımın içi Tontinim,
Size bugünün anısına, Milliyet CADDE ekinde, Ali Eyüpoğlu'nun köşesinde, Sezen Aksu'nun Kadınlar günü niye kutlanır ki? başlıklı yazının çok küçük bir kısmını sizlerle paylaşayım istedim.
Sezen Aksu'nun duasına da canı gönülden AMİN diyorum..
Sevgiler bırakıyorum..
* * *
"Bugün Dünya Kadınlar Günü. Erkek toplumunda kadın olarak, adaletsizlikten nasibini bolca alanlardan biri olmaktan dolayı iç güdüsel olarak, “Doğuramazsın gel yapma, annen güzel sen çirkin” deyivermeyi canım çok çekiyor, lakin kardeşimin ‘Allah’ın çipi’ olarak değerlendirdiği vicdan yol vermiyor. Hak bir bütündür çünkü. Bir zerresi zarar gördüğünde, bütün zerreleri bütün hücreleri zarar görür. O bütünü dille parçalayıp ayrı başlıklar altında toplayabiliriz biçimsel olarak ama öz’ün ö’süne bile dokunamayız; hakikati değiştirip dönüştüremeyiz. Yarım yetme aklımızla zannederiz, vehmederiz. Hak ve hakikat, “Demokles’in Kılıcı” gibi Vicdan Hanım’ın aynasına düşürüverir suretimizi. Hak bölünemez; tıpkı dua gibi..."
* * *
Kadın, erkek, çocuk, hayvan için ayrı ayrı dualar olması gibi bir şey bu. İnsan aklıyla her birine bir değer biçip, tartıp, olması gerektiği ölçekte dağıtacak bir “dua terazimiz” var mıdır, mümkün müdür? Hep söylerim, Anadolu boşu boşuna “akıl akıl, gel kıçıma takıl” diye bir lafı niye icat etsin?
* * *
Annemden öğrendiğim şaheser bir deyiş vardır: “Bir anlık adalet, bin yıllık ibadet.” Anne söyle, gerçekten hâlâ umut var mı?
* * *
Bugün dua ettim hepimiz için.
Yüce Tanrım, insanı affetsin...
Sezen Aksu
Güzel bir tebessümle karışık bir ayy diyerek okudum. Ama eminim hemen affedilmişsinidir. :)) Allah daha büyük şaşkınlıklardan korusun bizi.
Bugün çok sinirliyim Dost Sufiçok.
Bugün "Dünya Kadınlar Günü" diyorlar.Kınıyorum,kızıyorum.yine isyanlardayım arkadaş.Ne demekmiş kadınlar günü?Onlar olmasaydı kimi dövüp,eziyet,naz yapacaktık.Onlar olmasaydı,biz kahvede,meyhanede zevk yaparken,kim tarlada çalışıp ekinimizi biçecek,paramızı cebimize koyacaktı?Onlar olmasaydı,bebelerimizi kim besleyecek,büyütecek,önümüze aş koyacak,gece koynumuza girecekti?Onlar olmasaydı,kim sabahın beşin de kalkıp fabrikalarda çalışacak,otuzuna gelmeden göçüp gidecekti?Onlar olmasaydı,bizim suçumuzdan erkek çocuk vermedi diye kimin üzerine kuma getirecektik?Onlar olmasaydı,kimi beşikkertmesi yapıp,daha on ikisine gelmeden kuzen oğlunun koynuna sokacak veya berdele verecektik?Onlar olmasaydı,kim pazarlarda,çarşılarda,şirketlerde ezen erkeklerle omuz omuza çalışacaktı?Onlar olmasaydı,öfkemizi,hırsımızı kimden çıkartıp,ölesiye kimi dövecektik?Onlar olmasaydı,et pazarında kimler dört ekmek parasına delikanlılarımıza hizmet verecekti?Onlar olmasaydı,kimin emeğini bu kadar kolay sömürebilecektik?Onlar olmasaydı,kimler Kur'an kurslarına,hacılara,hocalara,falcılara gidip Arap sermayesine katkıda bulunacaktı?
Hadi bunlardan da geçelim arkadaş;onlar olmasaydı Kurtuluş Savaşı'nda emperyalistlere kimler şamarı nasıl atacaktı?...Vatan kurtuldu da iyi mi oldu sanki?Şimdi yönlerimizde rengarenk bayraklar,bulvarlarımızda rengarenk yabancı bayanlar dalgalansaydı kötü mü olurdu yani?Çok kızıyorum,çok kınıyorum bu kadınlarımızı arkadaş.İşte bunun için karınlarından bebeyi,sırtlarından sopayı eksik etmeyelim.Suçu olsun olmasın her gece basalım sopayı,nasılsa bilmediğimiz bir suçu vardır onların.
Çünkü onlar bizim kadınlarımız,
doğuştan suçlu kadınlarımız!
Jivago
Sevgili Tontini,
8 mart dünya kadınlar günü kutlu olsun.Dünya kadınların sevdiklerine gösterdiği şefkat gibi sevgili olsun.Selamlar.
Sizin eyleminiz aslında bir ağır ceza mahkemesinde görülmeliydi. Ney se ki siz mahalli bir yargıda halletmişiniz ve de ucuz kurtulmuşunuz. Bu size bir ders olsun!
Allah'a emanet olun ve sağlıcakla kalın.
"Sarraf Olmayan Her Taşı İnci Sanır" Bloğumuzdaki öğe haberlerine böyle bir başlık düşmüş ama bloğunuza yöneldiğimde, bloğunuza daha varmadan sistem böyle bir blog yok diye geri çeviriyor. Geri mi çektiniz bloğu.
Selamlar.
Selamlar, sevgiler başlarken...Yazınızı okudum. İnanın içim acıdı. Ben bile vicdan azabı duydum. Sizin hislerinizi anlıyorum. Bir başka versiyonunu ben yaşamıştım. Yeğenim şimdi 30 yaşında olmasına rağmen halaaa vicdan azabı duyuyorum. İçim acıyor. Bana da beklerim, sizi takip ediyorum. Görüşmek üzere..
Ayy nasıl gezdi sokaklarda koca mandallı ayakkabı ile yaa. Çok canı yanmıştır, diyeceğim iyice vicdan azabına neden olacağım:( Umarım açık havada gezmenin keyfiyle pek canı yanmamıştır.
Sevgiler hepinize, minişi öp lütfen benim için.
Yani gerçekten suçunuz mühebbetlik, güzel güzel okurken bir "aayyyyy yavrum" çekmişimki kendi sesime bile şaşırdım.
Canım benim yine de sokak sevdasına ses etmemiş. Sanırım kucakta idi, daha sokakta yüreyecek kadar olmadılar.Bizim Can ile araları az ya. Can'da evde yürüyorda sokak zor. Ya can dostum gerçekten bende bazı şeylerinde zorlanıyorum ama çoğunu çözebiliyorum artık. Öperim ben onu babanesi.
Ben yine de üç kadının gününü yürekten kutlarım.Sevgiler...
Sevgili Elif;
Sen de çok şekersin canım senin de kadınlar günün kutlu olsun sevgilerimle.
Sevgili Hacivat;
Tarafınızdan ortaya dökülen hafifletici nedenlerim suçumu hafifletir mi dersin?Sevgiler can.
Sevgili Aysemam;
Bakıcı sayısı artınca ben diyorum "o ayakkabının içine bakmıştır" o diyor" öbürü bakmış" ve neticede olan çocuğa oluyor. O da acı eşiği yüksek bir çocuk, ağlamayınca meme verilmiyor işte.Sevgilerimle.
Sevgili beenmayam;
Biz şeker bir aileyiz evet, ama tadımızdan yenmiyoruz gördüğün gibi.Esas yenecek şeyler küçük adamın ayakları olduğu için yaşadık belki de bunları.
Sevgili Haykırış;
"Baştacısınız" sözünüze utanarak eğilmemiz gerekiyor.Teşekkür ederiz güzel dost.Allah sizin gibi anlayışlı insanları başımızdan eksik etmesin dilerim sevgilerimle.
Sevgili Guguk kuşum;
Bilim adamları her türlü şeyi çözüyor da, bu her çocuğun farklı olan dilini neden çözemiyor acaba?Analar çocuğun her ağlamasının nedenini az buçuk anlar.Çocuk;Ağlamıyor da "HU HU HUH" diliyle birşeyler anlatıyorsa arif olmamız gerek canım.O da bizde yok galiba.Sevgilerimle.
Sevgili Lale;
Ya "huh na bu huh" ya da "hav ha hav" aynı şey gülüm anlayamadık işte.Ağlasa belki anlardık.Hepimize kolay gelsin. sevgilerimle.
Sevgili Asuman;
O bizi çoktan affetti canım. Belki de o kadar öpülüp özür dilememizi bile anlayamadı.Sokağa çıkınca tüm çocuklar gibi mutlu ve küçük adamın da yüzünde güller açıyor maaşallah.Sevgilerimle.
Sevgili Arzukızım;
"Haktan ayrı bir nesne yok "der ermişler bizler de o,şu, bu diye sınıflandırırız çoğu kez Sezen'in dediği gibi ÖZ den Ö yü bile ayırmak mümkün değilken anlatabilmek için olayları kategorilere ve isimlere bölüyoruz işte.Paylaşımın için teşekkür ederim canım sevgilerimle.
Sevgili Efsa;
Biz ne ayyylar çektik bir bilsen!Şimdi iyi küçük adamımız biraz topallar gibi yürüdü bir müddet, ama bize hiç taviz vermedi doğrusu.
Sevgili Jivago;
Ne güzel bir yazı yazmışsın dostum.Ne de olsa doğuştan suçluyuz bizler ya da sizin bilmediğiniz suçlarımız vardır belki de!!! Söz bırakmadın geriye, aşk olsun teşekkürler anlayışın için bütün kadınlar adına kucak dolusu sevgilerimle.
Sevgili Nanopolitika;
Dünya; kadınların merhamet ve şefkatiyle dolsa bir de yanında AŞK olsa yaşanılası cennetlere taş çıkartırdı bence de sevgilerimle.
Sevgili Recep altun;
Ağır ceza hı!!!Vicdan kadar insanı ağır mahkumiyetlere gark eden başka ne var ki dostum?
Kadınlar günüyle ilgili bir yazı yazmayı düşünmezken daha doğrusu o günü kutlamayı kendimde hak bulmazken öbür yazıyı(bugün yayınladığım) yazıyı yazmıştım.Sonra vazgeçip küçük adamı anlattım öbür yazı bugüne kaldı dostum sevgilerimle.
Sevgili Kiana;
Önce hoşgeldin diyorum sana, sefalar getirdin.Eminim her kadının başından buna benzer olaylar geçmiştir.Annelik öyle kolay kolay yabana atılacak bir şey değil çünkü 24 saat-X- yıllarla dikkat özen şefkat ilgi gerektiriyor. Bir anlık dalgınlık sonunda affedilmez sonuçlar doğurabiliyor canım.Sevgilerimle.
Sevgili Çınar'cım;
Açık havada gezmek ve kuşların ona iyi geldiğine ben de inanıyorum.Çocuğa şimdiden hint fakirliğini öğretmiş olduk galiba.Bir müddet evde hem güldü hem topallıyarak yürüdü.Tombik ayakları da tarafımızdan bol bol öpülmüş oldu.Sevgilerimle.
Can dostum Nur;
Bu torunum EGE hıdrellez doğumlu olan, mayısta 2 yaşında olacak inşaallah.Senin Can'ınla aynı dönemde doğan İstanbul'daki torunum Ata.Sokaklarda o mandallı ayakla koşmuş bile.Çorabını çıkardığımızda ayakları ve mandal terden sırılsıklamdı.Nur'um o kadar şeker ki,konuşamamasına rağmen sızlanmadı bile.Allah uzun ömür versin hepsine, bizlere de biraz anlayış dilerim.Sevgilerimle.
Size katılıyorum, ağır ceza mahkemesi ne ola ki, tabi hiçbir yargı organı, VİCDAN mahkemesindeki yargılamadan daha ağır olamaz.
Teşekkür ederim.
Yorum Gönder